Kadın özgürlüğünün sembolü haline gelen Tuareg Kraliçesi Tin Hinan

Babası onu zorla bir Afrikalı prensle evlendirmeye karar verince çöle kaçtı. Afrika'nın üçte birinden fazlasını kapsayan bir topluluğa liderlik etti

Afrika çölünde Tuareg Krallığı'nı kuran Kraliçe Tin Hinan / Fotoğraf: Wikipedia
Afrika çölünde Tuareg Krallığı'nı kuran Kraliçe Tin Hinan / Fotoğraf: Wikipedia
TT

Kadın özgürlüğünün sembolü haline gelen Tuareg Kraliçesi Tin Hinan

Afrika çölünde Tuareg Krallığı'nı kuran Kraliçe Tin Hinan / Fotoğraf: Wikipedia
Afrika çölünde Tuareg Krallığı'nı kuran Kraliçe Tin Hinan / Fotoğraf: Wikipedia

Ali Yahi

Tuareg toplumu içinde kadının konumu, özellikle kadınların özgürlük ve haklarını savunan Batı'da dikkat ve ilgi çekmeye devam ediyor.

MS 4. yüzyılda hüküm süren Kraliçe Tin Hinan, önemli sosyal temellerini attıktan sonra Tuareg toplumunun tarihini oluşturan en önemli figürlerden biri olarak kabul ediliyor.

Doğum yılı olmayan takma adlar

Tin Hinan veya Ahaggarların Kraliçesi veya Tuareglerin Annesi veya Tuareg lehçesinde çadır kuran anlamına gelen Tamenocalt, aynı zamanda çöl toplumunda "kaçak prenses" olarak da adlandırılıyor.

Tuaregler, gücünü kadınların bilgeliğinden alıyor. Toplumsal düzenleri de buna dayanıyor.

Tarih kitaplarına göre Tin Hinan, kadınların Tuareg toplumunun genel işlerine müdahale etme ve hatta savaş ve barışın dümenini tartışıp yönettikten sonra kabileyi kontrol etme becerilerinin gelişmesine katkıda bulunan manevi anne konumunda.

Bu toplumda bir adam başa getirildiğinde bile sadece Kraliçe Tin Hinan'ın temsilcisi gibi görülüyordu.

Tarih boyunca tarihçiler onun doğum yılını belirtmedi. Tarihsel kayıtlar, Tin Hinan'ın babasının onu zorla bir Afrikalı prensle evlendirmeye karar vermesinin ardından Fas'ın uzak güneydoğusundaki Tafilalt'ta yönetici ailesi tarafından taciz edildiği konusunda hemfikir.

Böyle bir evliliği reddedip devrimini ilan ettikten sonra, hizmetçisi Takamat ile birlikte, bazı rivayetler kız kardeşi olduğunu söylüyor, bir grup askerin başında kaçarak evini terk etti.

Özgürlük için kaçış

Tin Hinan, maiyetiyle birlikte çöle doğru kaçtı. Burada beyaz bir devede birkaç gün bilinmeyene doğru yol almaya devam etti. Bu yüzden efsanelerde bahsedilene göre ona "beyaz develi kadın" deniyordu.

Takamat, ayaklarının altında, bölgede suyun varlığını simgeleyen arpa tanelerini taşıyan karınca kervanını fark etmemiş olsaydı, kervan ellerindeki erzak ve su bitince adeta yok olacaktı.

Temsili Tuareg Kraliçesi Tin Hinan
Temsili Tuareg Kraliçesi Tin Hinan

Bu da kaçakları, şimdi güney Cezayir'de bulunan el-Ahgar bölgesine ulaşana kadar karıncaların yolunu takip etmeye sevk etti ve orada Tuareg adının kökeni olan "tuka" ismi verilen büyük havuzlara akan su kaynakları buldular.

Ancak Tin Hinan'ın kervana, Cezayir'in uzak güneyindeki Ahaggar Dağları'na ulaşana kadar karıncaların aksi istikametinde yürümesini emrettiğini söyleyen rivayetler var.

Su ve yiyecek buldular, bu yüzden Tin Hinan oraya yerleşti ve nüfusu kazanmayı başardı.

Ardından Libya çölünden Çad'a, Cezayir'den Mali'ye ve Nijer'den Moritanya'ya uzanan Afrika kıtasının üçte birine eşit olan yeni krallığının çekirdeğini inşa etmek için yola çıktı.

Efsaneler, onun topraklarını ve halkını Nijer'den, günümüz Moritanya ve Çad kabilelerinden gelen işgalcilere karşı savunan, bilgeliği ve kurnazlığıyla tanınan eşsiz bir kraliçe olduğunu gösteriyor.

Tuareg erkeği neden yüzünü kapatıyor?

Tin Hinan evlendi ve oğulları ve kızları oldu. Bunların en ünlüsü, rivayetlerin Tuareg toplumunun peçe takmasının kökenini atfettiği Ahgar. Bu durum Ahgar'ın muharebelerden birinden kaçmasından kaynaklanmakta.

Kabilesine dönerken utancını gizlemek için başını ve yüzünü kapatmaktan başka çare bulamamıştı. Ahgar, ordunun komutanı ve Tuareg kraliçesinin oğlu. Askerleri de bu şekilde yaptılar ve tarih kitaplarına göre tam bir ay kadınların kınamasından korkarak kabilelerinin dış mahallelerinde kaldılar ve durumları uzayıp erzak tükenince kendilerini şehirlerine girmek zorunda buldular.

Hayatları boyunca bu halde kaldılar ve onlardan sonra gelenler de günümüze kadar bu şekilde kalarak bir gelenek oluşturdular.

Tarihçi İbn Haldun, Tuareglerden bahsetmiş ve onları topal kadının oğulları anlamına gelen "Tiski'nin oğulları" olarak tanımlamıştı. Bu, Tin Hinan'ın bir savaşta bacağından yaralandıktan sonra topal olduğunu belirten paleontolojik araştırmanın bulgularıyla uyumlu bir ifade.

Dini farklılık

Birçok rivayet Tin Hinan'ın Müslüman olduğunu belirtirken, cesedinin kalıntılarının bulunması İslam'la çelişen bir defin yöntemini gösterdi. Zira cesedi sırtüstü, yüzü doğuya dönük bir tahta üzerinde bulundu.

Bu araştırma, 1925'te, Cezayir'in güneyindeki Ahaggar'daki Ablessa'da ortak bir Fransız-Amerikan ortak heyeti tarafından yapıldı. Heyetin raporlarında yapısından anlaşıldığına göre geniş omuzları ve sıska bacakları olan uzun boylu ve zarif bir kadın olduğu görülüyordu. Beraberinde çok sayıda değerli antika ve nadir mücevherler de bulundu.

Kraliçe Tin Hinan'ın iskeleti, yarım asırdan fazla bir süredir cam bir kutunun içinde yatıyor ve Cezayir'in başkentindeki Bardo Müzesi'nde altın ve gümüş süslemeleri ve deri elbisesiyle çevrili olarak sergileniyor.

Kadınların yeri ayrı

Tin Hinan hala ilham kaynağı olan bir toplum bıraktı, örneğin bir çocuk, babasının kökeni ne olursa olsun annesinin soyunu alır. Örneğin, anne soylu ve baba köle ise çocuk soylu ve anne köle baba soylu ise oğul köle olur. Ayrıca Tuareg kadınının kendisine çadırı temizlemede, koyunları ve develeri sağmada, kuyulardan su getirip yürürken çocuklara bakmada yardımcı olan hizmetçisi bulunur.

Bazı Arap toplumlarının boşanmış kadınları suçladığı bir dönemde, boşanma, Tuareg topluluğundaki kadınların gurur duyduğu bir şeydi. Boşanan kadına "özgür kadın" denir ve istediği zaman boşanma talebinde bulunma ve vesayetsiz evden çıkma hakkına sahip olurdu ve bunu yaptığında erkek sadece kadın kendisine ne veriyorsa onu alabilir.

Aynı şekilde, koca çeyizin tamamını ailesine teslim etmediği sürece ve gelinin annesine Taghast denilen ve genellikle bir öküz ya da bir deve olan özel hediyesini vermediğinde, karısıyla beraber olamazdı.

Geleneklere göre, ilk kez evlenen bir kızın, örfi değerlerin temellerini ona aktarabilmesi için annesinin gözetiminde bir yıl geçirmesi gerekiyordu. Ailenin kuruluş biçimleri ve kocaya muamele açısından, koca ilk çocuğu doğuncaya kadar kayınvalidesinin yanında, kadın da ailesinin yanında kalır ve bu sırada kocanın ailede kalma veya aileden ayrılma arasında bir seçim yapma hakkı olurdu.

Özgürlükten daha özgür

Kadın, kocasını seçmede tam bir özgürlüğe sahip ve tanışma genellikle Tagilt oturumları aracılığıyla yapılır ve adam karısına üç şefkat gecesi yasasına göre davranmalı, ilk gece onu annesi, ikinci gece kız kardeşi ve üçüncü gece karısı olarak görmeli. Karısıyla ilişkisi bozulursa ablası gibi davranır, kardeş ilişkisi bozulursa annesi gibi davranır ve bir anne ile oğlu arasındaki ilişki de tıpkı bir oğulun annesinden üstün olamayacağı gibi pek bozulmaz.

Aynı şekilde, kocası ölen ve çocuklarıyla beraber ailesiyle birlikte yaşayan Tuareg kadınının bekar çocukları dayılarının vesayetinde yaşar. Dayısı, bu çocuklar üzerinde amcalarından daha çok hak sahibi görülür. Bu erkek çocuklardan biri evlendiğinde annesi ve erkek kardeşleri onunla birlikte yaşar.

İspanyol romancı Alberto Viqueroa, Tuareg adlı romanında bu özgürlüğü dile getirdi ve "Tuaregler, tüm İslam halkları arasında, Peygamber Muhammed'in (as) cinsiyetler arasında eşitliği ilan eden talimatlarını hala sadakatle uygulayan tek topluluk. Kadınları da erkekler gibi yüzlerini örtmedikleri gibi, evlendikleri ana kadar da mutlak bir özgürlüğe sahipler" ifadelerini kullandı.

Cezayir'in güneyindeki Abelsa bölgesinde bulunan Tinhinan mozolesinin oval biçimli taşlardan inşa edilmiş ve etrafının 1,4 metre kalınlığında bir duvarla çevrili olması ve kraliçenin mezarının da içinde bulunduğu cenaze odası dışında düzensiz şekilli 11 odaya bölünmesi dikkat çekiyor. İskeletin bulunduğu oda ise dairesel bir koridorla çevrili ve türbenin etrafına 13 küçük mezar anıtı oyulmuş.

 

Independent Türkçe



Gazzeliler iki gündür kuzeye akın ederken Hamas: Halkımız vatanını terk etmeyecek

TT

Gazzeliler iki gündür kuzeye akın ederken Hamas: Halkımız vatanını terk etmeyecek

Gazzeliler iki gündür kuzeye akın ederken Hamas: Halkımız vatanını terk etmeyecek

Yerlerinden edilen yüz binlerce Filistinli iki gündür, kendilerini yerlerinden etme planlarını boşa çıkarma kararlılığıyla ve sevinçle Raşid ve Selahaddin caddeleri üzerinden Gazze Şeridi’nin kuzeyine dönmeye devam ediyor.

Filistin Enformasyon Merkezi'ne göre yerinden edilmiş binlerce Gazzeli bu sabah Gazze şehrine ve Gazze’nin kuzeyinde ikamet ettikleri bölgelere dönüş yolculuğuna yeniden başladı.

Merkez, Gazze Şehri'ne ulaşmak için yürüyerek kat edilmesi gereken yaklaşık yedi kilometrelik zorlu dönüş yolunda, bölge sakinlerinin çok az eşya taşıdığını aktardı.

Çok sayıda aracın da bulunduğu yolculuk sırasında Gazze şehrine dönüş yolunda Selahaddin Caddesi üzerinde üç kilometreden uzun bir kuyruk oluştu.

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik 470 gün süren saldırılarının ardından yerinden edilen yaklaşık 300 bin kişi dün Raşid ve Selahaddin caddeleri üzerinden Gazze şehrine ve Gazze’nin kuzeyindeki bölgelere geri dönebildi.

x cvfgbh
Yerlerinden edilenler Gazze'nin kuzeyindeki evlerine dönüşte araçlarının aranmasını beklerken (Reuters)

Hamas Siyasi Büro Üyesi Hüsam Bedran bugün yaptığı açıklamada, “Yerlerinden edilen Gazzelilerin Gazze Şeridi'nin kuzeyine dönüş yolculuğunu gösteren görüntüler, işgalci İsrail’in başarısızlığının, kaybının ve geri çekilişinin en büyük göstergesidir” dedi.

Gazze merkezli Al-Aqsa TV'nin aktardığına göre Bedran, “İşgalcinin ve onun suçlu liderlerinin Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkını yerinden etmeye yönelik tüm girişimleri bugün paramparça oldu” dedi.

Bedran, sözlerinin şöyle sürdürdü:

“Bugün Gazze'deki halkımız, kırılamayacaklarını, yenilemeyeceklerini ve kutsal vatanları Filistin'i terk etmeyeceklerini kanıtlıyorlar. Gazze'de yaşanan tüm trajedilere, yıkıma, akan kana ve büyük fedakârlıklara rağmen halkımız, vatanının dışına sürülmeyi ya da içinde yerinden edilmeyi reddediyor.”

Bedran, Filistinlilerin, ne fedakârlık olursa olsun vatanlarını terk etmediklerini ve etmeyeceklerini bir kez daha dünyaya kanıtladıklarını vurguladı.

x cvfbg
Filistinliler Gazze Şeridi'nin kuzeyine geri dönüyor (EPA)

“Gazze'de idari boşluk söz konusu değil”

Hamas liderlerinden Sami Ebu Zuhri, ertesi gün kavramının artık yeri olmadığını ve savaştan sonraki sürecin denkleminde Hamas’ın vazgeçilmez bir aktör olarak kalmaya devam edeceğini söyledi.

Al-Aqsa TV'nin aktardığına göre Ebu Zuhri Gazze'de idari bir boşluk olmadığını ve Hamas’ın Filistinlilerin üzerinde anlaştığı bir hükümetin kurulmasını memnuniyetle karşıladığını da sözlerine ekledi. Arabulucuların anlaşmanın ikinci aşamasını başlatmak için iki tarafın nabzını yoklama sürecine başladıklarını söyleyen Ebu Zuhri, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bu anlaşmayı sonuna kadar sürdürmekten başka çaresi olmadığını belirterek “Netanyahu'nun savaşa geri dönme söylemlerini ‘İsraillileri kandırmaya yönelik boş sözler’ olarak niteledi.

İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi’ndeki savaşı durdurmak için varılan anlaşma sonucu ateşkes 19 Ocak'ta yürürlüğe girdi. Ateşkesin ilk aşaması 42 gün sürecek. İkinci ve ardından üçüncü aşama Mısır, Katar ve ABD'nin arabuluculuğunda Mısır, Katar ve ABD tarafından müzakere edilecek.

UNRWA ateşkesin çökmesine karşı uyardı

Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) İletişim Direktörü Juliette Touma, İsrail'in UNRWA’ya yönelik ambargosunun bu hafta yürürlüğe girmesi nedeniyle UNRWA’nın ayakta kalmaya ve hizmetlerini ‘imkansız hale gelene kadar’ sürdürmeye kararlı olduğunu vurguladı.

UNRWA tarafından salı günü yayınlanan bir televizyon röportajında Touma, İsrail'in UNRWA’ya yönelik yasağının uygulanması halinde Gazze Şeridi'ndeki ateşkesin ‘dramatik bir şekilde çökme riskiyle karşı karşıya olduğunu’ da sözlerine ekledi.

UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, geçtiğimiz cuma günü yaptığı açıklamada UNRWA’nın çalışmalarının engellenmesinin Gazze Şeridi'ndeki ateşkesin çökmesine yol açabileceği uyarısında bulunmuştu. Lazzarini, UNRWA’nın Gazze'de ve tüm Filistin topraklarında çalışmalarına devam etmesi gerektiğinin altını çizdi.