Libyalı insan hakları aktivistlerinin ülkedeki düzensiz göçmenlerin kötüleşen koşullarına ilişkin uyarıları arasında, Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Göç Örgütü (IOM), ‘Küresel krizler, çatışmalar ve iklim acil durumu, insan kaçakçılığının risklerini artırıyor’ açıklamasında bulundu ve insan kaçakçılığı suçu ile mücadele çağrısı yaptı.
BM örgütü, her yıl 30 Temmuz’a denk gelen Dünya İnsan Ticaretiyle Mücadele Günü ile eş zamanlı olarak ‘özellikle gelişmekte olan ülkelerde insan kaçakçılığıyla mücadeleye yönelik ulusal tepkilerin kötüye gittiğini’ değerlendirdi.
IOM, Kovid-19 salgınının insan ticaretinin yöntemlerini değiştirdiğini ayrıca ‘daha gizli hale gelmiş ve suçun yetkililerin dikkatine sunulma olasılığını azaltarak mağdurlara yönelik riskleri artırmış olabileceğini’ belirtti. Örgüt “Onları esir alanların elinden kaçmayı başaran kurbanların yaklaşık yüzde 41’i yetkililerle temasa geçti. Bu, insan ticaretine karşı önlemlerin yetersiz olduğunun bir başka açık işaretini teşkil ediyor” ifadelerine yer verdi.
Yerel raporlara göre Libya, düzensiz göçmenlerin kaçırılması, kaybolması ve ailelerinden göçmenlerin özgürlüklerinin sağlanması ve zorla çalışmaya maruz bırakılmamaları için fidye istenmesine ilişkin olayların artması sebebiyle sıkıntı çekiyor.
IOM yayınladığı raporunda, ‘yerinden edilmenin yanı sıra sosyal ve ekonomik eşitsizliğin dünya çapında milyonlarca insanı etkileyerek, onları insan kaçakçıları tarafından kullanılmaya karşı savunmasız hale getirdiğini’ belirtti.
BM “Yasal statüsü olmayan, yoksul, eğitimsiz, sağlık hizmeti veya insana yakışır bir iş sahibi olmayan, ayrımcılığa, şiddete veya tacize maruz kalan veya toplumdaki marjinal gruplara mensup olanlar gibi bazı gruplar, insan kaçakçıları için birincil hedeftir” değerlendirmesinde bulundu..
Libyalı insan hakları aktivisti Tarık Lemlum, Dünya İnsan Ticaretiyle Mücadele Günü’nde ‘dünyadaki birçok ülkede, satış, fidye isteme ve zorla çalıştırma amacıyla erkek, kadın ve çocuk ticaretine hala yatırım yapıldığını’ söyledi.
Lemlum dün (Pazar) yaptığı basın açıklamasında, ‘insanları kaçırıp ailelerinin para ödemeye zorlanmasının hükümetlerin, yerel makamların ve sessiz toplumun geri kalanının sorumlu olduğu yasal ve ahlaki bir suç olduğunu’ ifade etti. Yerel insan hakları raporları, Libya’daki göçmenlerin, özellikle de ‘gizli hapishanelerde’ tutuklu bulunanların ‘büyük acılarına’ dikkat çekti. Uluslararası Göç Örgütü’nün Libya’daki ofisi, ‘aşağılık bir suç’ olarak adlandırdığı şeye bir son vermek üzere sesleri, eylemleri ve çalışmaları birleştirme çağrısında bulundu.
Uluslararası Göç Örgütü’nün raporunda, ‘özellikle artan kayıtsızlık ve cezasızlıkla tolere edilemeyecek bir öncelik’ dediği ‘bu suça karşı mücadele etmek’ gerektiğini vurguladı. Ayrıca ‘Sömürüye ve insan ticaretine yol açan altta yatan sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlara karşı dayanıklılığı güçlendirme’ çağrısında bulundu.
BM, bu yıl dönümünde “Tüm insan ticareti mağdurlarına ulaşalım ve kimseyi geride bırakmayalım” sloganını benimsedi. Bununla birlikte, ‘Önleme tedbirlerini güçlendirmek, mağdurların tespiti, hayatta kalanlara desteği artırmak ve cezasızlığı sona erdirmek için politika değişikliği ve ulusal kaynak yönetimi alanında fark yaratabilecek eylemlerin dikkat düzeyinin yükseltilmesi’ çağrısında bulundu.
Doğu ve Batı Libya’daki güvenlik yetkilileri, zaman zaman düzensiz göçmenleri bir insan kaçakçılığı çetesinin pençesinden kurtarıyor. Serbest bırakılanlar, yetkililere kaçırılmalarının ayrıntılarını ve ailelerinin ‘açlık ve işkence gördükten sonra para ödemek için pazarlık yaptıklarını’ anlatıyor.
Doğu Libya’daki el-Beyda şehrinde daha önce Akdeniz’de 11 kişinin boğulmasına neden olan kötü bir teknede düzensiz göçmen kaçakçılığı yaptıkları suçlamasıyla 37 kişiyi ağır hapis cezası Yargıtay tarafından onanmıştı.
Ancak uluslararası örgüt “İnsan kaçakçılığı bağlamında ‘insanları geride bırakmak’ ne anlama geliyor?” sorunu gündeme getirdi ve ardından “İnsan kaçakçılığı mağdurlarının kullanılmasına son verilmemesi, insan kaçakçılarından kurtulduktan sonra hayatta kalan kurbanlara destek verilmemesi, belirlenebilir grupları insan kaçakçılığına karşı savunmasız bırakma anlamına geliyor” yanıtını verdi.
Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve ek protokolleri, devletlere İnsan Ticaretini Önleme Protokolü’nü uygulama ve insan tacirlerini cezalandırma çabaları açısından yardım sağlıyor.
Sözleşme Protokolü’nün 3. Maddesinin A Paragrafı insan ticaretini, sömürü amaçlı kişilerin işe alınması, nakledilmesi veya barındırılması, insanların tehdit alında alıkonulması, kuvvet kullanımı veya herhangi bir zorlama, kaçırma, şantaj, savunmasız konumlardan yararlanma veya sömürü amacıyla başka bir kişiyi kontrol etme saikiyle fidye alma gibi çeşitli biçimlerde tanımlıyor.
Uluslararası örgüte göre asgari düzeyde istismar, ‘fuhuş ağlarında kişilerin kullanılmasını, diğer cinsel istismar biçimlerini, ücretsiz çalıştırmayı, zorla veya köle olarak çalıştırmayı, köleliğe benzer uygulamaları veya bedensel kullanım ve organların alınması amacıyla kişilerin köleleştirilmesini’ içeriyor.