Suudi Arabistan’dan Yemen'in yeniden inşası için sınırsız destek

Yemen için yedi farklı alanda yüzlerce program uygulandı, milyarlarca riyal değerinde hibe verildi

Suudi Arabistan, Yemen’in ekonomik reformlarını desteklemeye yönelik atölyeler ve toplantılar düzenledi (SDRPY)
Suudi Arabistan, Yemen’in ekonomik reformlarını desteklemeye yönelik atölyeler ve toplantılar düzenledi (SDRPY)
TT

Suudi Arabistan’dan Yemen'in yeniden inşası için sınırsız destek

Suudi Arabistan, Yemen’in ekonomik reformlarını desteklemeye yönelik atölyeler ve toplantılar düzenledi (SDRPY)
Suudi Arabistan, Yemen’in ekonomik reformlarını desteklemeye yönelik atölyeler ve toplantılar düzenledi (SDRPY)

Suudi Arabistan, son yıllarda milyarlarca riyal değerinde hibe yapılan Suudi Arabistan Yemen Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Programı (SDRPY) aracılığıyla çeşitli alanlarda uygulanan kalkınma yardımları sayesinde Yemen ekonomisinin verimliliğinin artmasına ve para biriminin çökmesinin önlenmesine katkıda bulundu. Şarku’l Avsat’ın inceleme fırsatı bulduğu SDRPY’nin kısa bir süre önce yayınladığı rapora göre 2018 yılından bu yana SDRPY kapsamında hayati öneme sahip yedi alanda yüzlerce proje hayata geçirildi.

Söz konusu raporda, SDRPY’nin, Suudi Arabistan’ın sürdürülebilirlik ve Yemenlilerin hayat şartlarını iyileştirmeye, verilen hizmetlerin kalitesinin artmasına ve altyapının güçlendirilmesine katkıda bulunacak şekilde kalkınma ve ekonomik destek sağlama çabalarıyla uyumlu olarak hazırlandığı belirtildi. Rapora göre SDRPY aynı zamanda Birleşmiş Milletler'in (BM) Sürdürülebilir Kalkınma amaçları ile uyumlu olarak ve çeşitli yerel, bölgesel ve uluslararası aktörlerle iş birliği ve Yemen hükümeti, yerel makamlar ve sivil toplum kuruluşları ile koordinasyon içinde Yemen'deki kalkınma çabalarını birleştirecek şekilde tasarlandı.

SDRPY, geliştirme projelerini ve girişimlerini uygularken yenilenebilir enerji kullanımı, eğitimle gelecek nesiller için etkileri en üst düzeye çıkarmak amacıyla toplumsal değerleri geliştirme, doğal kaynakları koruma, yararlanan taraflarla etkili sosyal iletişim kurmada ve bütünleşmiş ve olumlu bir etkiye sahip kalkınma girişimleri oluşturmada önceki kalkınma deneyimlerinden faydalanma gibi sürdürülebilirlik kavramlarını da ön plana çıkarıyor.

Harcamaların artırılması ve ekonomik büyümenin teşvik edilmesi

Raporda, 2019-2022 yılları arasında, ekonomi ve kalkınma desteğinin ve Suudi Arabistan tarafından sağlanan reform paketinin Yemen’in ekonomik durumunun iyileştirilmesine katkıda bulunduğunu belirtti. Bu destek, harcamaların azaltılmasına ve hükümet bütçesi üzerindeki yükün hafifletilmesine katkıda bulunan ve bütçe açığını yüzde 38’den yüzde 23’e düşüren Suudi Arabistan’ın petrol türevlerinden oluşan hibesini de kapsıyor. Bunun yanında Yemen Merkez Bankası'na yatırılan mevduatla Yemen yerel para birimi riyalin dolar karşısında göreceli istikrar sağlamasını desteklemeye katkıda bulunuldu.

Suudi Arabistan son yıllarda Yemen'e milyarlarca dolar destek verdi (SDRPY)
Suudi Arabistan son yıllarda Yemen'e milyarlarca dolar destek verdi (SDRPY)

Suudi Arabistan’ın SDRPY aracılığıyla uyguladığı ve maliyeti bir milyar doları bulan 229 kalkınma projesi ve girişiminden oluşan bir paketi, Yemen hükümetiyle yapılan iş birliğiyle altyapı ve temel hizmetlerin iyileştirilmesine ve iş olanakları oluşturulmasına ve hükümet harcamalarının artmasına katkıda bulundu. Bu projeler, eğitim, sağlık, enerji, ulaşım, su, tarım, balıkçılık gibi Yemen için hayati öneme sahip yedi farklı alanı barındırırken devlet kurumları ile Yemen’in 14 ilinde kalkınma programları hayata geçirildi.

Suudi Arabistan’ın Yemen’e verdiği destekte Yemen'in tüm illerinin elektrik ihtiyacını karşılamayı amaçlayan toplam 4,8 milyar dolar değerindeki petrol türevleri hibeleri de yer aldı. Bu hibeler, Yemen ekonomisini canlandırmayı ve hayati öneme sahip üretim ve hizmet sektörlerinin verimliliğini artırmayı amaçlıyor.

Rapora göre 2021-2022 yılları arasında petrol türevlerinden sağlanan toplam sübvansiyon miktarı, 422 milyon dolar değerindeydi. Yemen’in farklı illerinde bulunan 70'ten fazla benzin istasyonunda ihtiyaçlara göre yaklaşık 1 milyon 260 bin 850 ton petrol türevi dağıtımı yapıldı. Petrol türevleri hibesi için sağlanan toplam yakıt miktarının 511 bin 684 tonu dizel, 257 bin 955 tonu motorin olarak gerçekleşti.

Raporda petrol türevleri hibesinin, Yemen hükümetinin bütçesi üzerindeki yükün hafifletilmesine ve Yemen Merkez Bankası'nın uluslararası pazarlardan elektrik üretimi için petrol türevleri satın alınmasına tahsis edilen döviz rezervlerinin erimesinin önlenmesine katkıda bulunduğu vurgulandı. Bunun yanında akaryakıt satış fiyatlarını uluslararası elektrik üretim fiyatlarından dizel için yüzde 79, motorin için ise yüzde 94 oranında düşürdü ve 3 milyon 898 bin 608 varil dizel ve 1 milyon 928 bin 887 varil motorin tedarik edildi.

Üretilen toplam enerji miktarı 2 bin 828 GWh olarak gerçekleşirken bu sayede Yemen’in bazı illerinde elektrik temin edilen saatler artarken bu oran Aden’de yüzde 20'lere ulaştı. Dükkanlarda ve marketlerde çalışma saatlerinin artmasıyla ticari faaliyetlerde de artış gözlemlendi.

Suudi Arabistan'ın Sana Büyükelçisi ve SDRPY Direktörü Muhammed Al-i Cabir (SDRPY)
Suudi Arabistan'ın Sana Büyükelçisi ve SDRPY Direktörü Muhammed Al-i Cabir (SDRPY)

Bu hibeler aynı zamanda yaklaşık 16 bin iş olanağı oluşturulmasına ve gemilerin hareketi etmesiyle ulaştırma hizmetlerinde lojistik hareketliliğin canlanmasına katkıda bulundu. Yurtiçi taşıma alanında gemi sayısı 21'e, taşıyıcı sayısı ise 9 bin 928'e ulaştı. Ayrıca bu hibeler, elektrik abonesi sayısına yaklaşık 9 bin 377 yeni abonenin eklenmesinin önünü açarken hibelerden yararlananların sayısı ise 9 milyon 837 bin 44’e ulaştı.

Devlet kurumlarının kapasitelerin geliştirilmesi

Rapor, SDRPY tarafından uygulanan kapasite geliştirme programlarıyla ilgili olarak ise devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları, toplumsal değerler ve bireyler düzeyinde istikrarı destekleyen ve kalkınma çalışmalarını barış çabalarıyla ilişkilendiren en önemli kalkınma girişimlerinden biri olduğunun altını çizdi. Teknik Yardım ve Kapasite Geliştirme Grubu (TA/CDG) 2022 yılında Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) eş başkanlığında devlet kurumlarının kapasitelerinin geliştirilmesine yönelik bir çalışma başlattı. Yemen hükümet kurumlarının ihtiyaçlarının belirlenmesini, kapasitelerini değerlendirmelerini, temel görevlerini yerine getirmelerini ve içinden geçtikleri farklı koşullara uyum sağlamalarını desteklemeyi amaçlayan çalışmanın toplantısı SDRPY’nin ev sahipliğinde, uluslararası sekiz kuruluş ve Yemen’den altı devlet kurumunun katılımıyla Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlendi.

Toplantıda, bağışçıların çabalarının bir araya getirilmesi konusu ele alınırken, görüş alışverişinde bulunuldu ve Yemen devlet kurumlarının kapasitelerini geliştirmede teknik yardımın en iyi şekilde sağlanmasına yönelik fikirler paylaşıldı. Böylece Yemen’in desteklenmesi konusunda uluslararası kurumlar arasındaki iş birliğinin ve koordinasyonun geliştirilmesi, aynı görevlerin üstlenilmesinden ziyade verilen desteğin etkinliğinin ve verimliliğinin artırılması hedeflendi.

SDRPY’nin raporunda, Yemen devlet kurumlarının kapasitelerini geliştirmeyi amaçlayan programlar aracılığıyla uzmanlığın aktarılmasına, Yemen’in kendi kendine yeterliliğinin  geliştirilmesine, daha iyi bir yaşam standardına kavuşmaları için Yemenli gençlerin desteklenmesine, çeşitli zorluklarla başa çıkılabilmesi için toplumsal dayanıklılığın ve istikrarın artırılmasına çeşitli alanlarda Yemen devlet kurumlarının etkinlik ve verimlilik düzeyinin yükseltilmesine ve geçim kaynaklarının iyileştirilmesine katkıda bulunulduğu belirtildi.

Suudi Arabistan’ın Yemen'de uyguladığı kalkınma programları çevresel, ekonomik ve sosyal zorlukların hafifletilmesine katkıda bulundu (SDRPY)
Suudi Arabistan’ın Yemen'de uyguladığı kalkınma programları çevresel, ekonomik ve sosyal zorlukların hafifletilmesine katkıda bulundu (SDRPY)

Kurumsal kapasite geliştirme konusunda Yemen Merkez Bankası, Maliye Bakanlığı, Planlama ve Uluslararası İşbirliği Bakanlığı, Enerji ve Elektrik Bakanlığı ve Elektrik Genel Kurumu çalışanlarına yönelik bir yıllık kapasite geliştirme programı uygulandı. Bunun yanında SDRPY, ulaşım sektörünün ve sağlık tesislerinin etkinliğinin ve verimliliğinin artırılmasına katkı sağladı.

Çeşitli düzeylerde kapasite geliştirmeleri kaydedildi

SDRPY, Yemen’deki krizden etkilenen kesimler için geçim desteği programı, tarımsal kalkınmanın önündeki engelleri belirlemeye ve ele almaya yönelik atölye çalışmaları, kadınları ekonomik olarak güçlendirme programı ve Yemenli gençlerin geleceğini inşa etme projesi gibi teknik düzeyde kapasite geliştirmeye katkıda bulunan başka programların da hayata geçirildiğini belirtti.

Toplumsal değerlerin geliştirilmesi düzeyinde ise konut alanında çalışanların yeteneklerini artırmaya yönelik Aden’de mühendislerin proje yönetimi, uygun konut projesi kapsamında saha etütleri yapma, projeleri organize etme ve yönetme gibi konularda çalışanlara eğitim vermelerini öngören bir program hayata geçirildi.

Rapor, Yemen'deki yaşam kalitesini iyileştirmek için yenilenebilir enerji projesi de dahil olmak üzere tüm yönleriyle kapasite geliştirme programlarının etkili ve verimli olmasına katkıda bulunduğunu teyit etti. Rapora göre bunun için 18 saha mühendisine güneş enerjisi sistemleriyle ilgili eğitim verilmesi, güneş enerjisi sistemleri ile çalışan 12 su projesinde çalışan 24 kişinin kapasitelerinin geliştirilmesi ve güneş enerjisi ile tarımsal sulama projelerinde 16 mühendisin kapasitesinin geliştirilmesi programları uygulandı.

Aden ve çevresinde uygulanan Yemenli Gençlerin Geleceğinin İnşası projesi kapsamında kapasite geliştirme eğitiminden 687 genç erkek ve genç kadın yararlanırken, SDRPY, 60 kadın girişimcinin kapasitelerinin geliştirilmesine, 35 kadın girişimcinin ve hayati öneme sahip sektörlerde 1 bin 545 küçük üreticinin desteklenmesine katkıda bulundu. Bunun yanında 154 saha mühendisi, hayvancılık alanında 51 kılavuz, 10 veteriner hekim ve 73 ziraat mühendisi için eğitim atölyeleri gerçekleştirdi.

Suudi Arabistan’ın Yemen'e verdiği destek, gençlere yönelik tüm alanları kapsıyor (SDRPY)
Suudi Arabistan’ın Yemen'e verdiği destek, gençlere yönelik tüm alanları kapsıyor (SDRPY)

Rapora göre SDRPY, Yemen'deki sağlık ve konut alanlarında insan gücü kapasitesini geliştirmeye yardımcı oldu. Bunun için Aden'de konut sektöründe 40 mühendisin proje yönetme ve uygun konut projesi kapsamında saha araştırmaları yapma yetenekleri artırıldı. Marib’deki 3 hastanede tıbbi cihaz kullanımı ve bu cihazların periyodik bakımları konusunda 20 doktor ve hemşireye eğitim verildi. Elektrik tesisatı, soğutma ve iklimlendirme alanında ise Emeği Karşılığının Ödenmesi Girişimi’nden 200 kişi faydalandı.

Raporda SDRPY kapsamında küçük projelere de yer verildiği belirtilerek, el sanatları ve bilgisayar yönetimi alanında 162 kadın eğitim ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanırken Enerji ve Elektrik Bakanlığı çalışanlarından 45 mühendis ve teknisyen 13 eğitim programına katıldı. Ayrıca 17 doktor ve hemşire, diyaliz merkezlerinde ve faaliyet gösteren sağlık kurumlarında kapasitelerinin geliştirilmesinin yanı sıra etkinliklerinin ve verimliliklerinin artırılması programından faydalandılar.

Ayrıca Aden Havalimanı'nda görevli 15 itfaiye erine, Planlama ve Uluslararası İşbirliği Bakanlığı'ndaki 15 uzmana eğitim verildi. Cevf’deki Tarım ve Sulama Dairesi ve Sosyal İşler Dairesi'nden 45 çalışan için tarımsal kalkınmanın önündeki engellerin belirlenmesi ve ele alınması eğitimi verildi.

Kalkınmaya yönelik 229 proje ve girişim

Raporda SDRPY’nin Yemen genelinde 229 kalkınma projesi ve girişimi hayata geçirdiği belirtildi. Rapora göre bu proje ve girişimlerin 52'si eğitim, 38’i ulaşım, 34’ü sağlık, 32’si su, 29’u enerji, 18’i tarım ve balıkçılık, 12’si devlet binaları ve 14’ü kapasite geliştirme alanında uygulandı.

Rapora göre SDRPY, Yemen’deki ulaştırma sektöründe ise ulaşımın ve altyapının iyileştirilmesine, lojistik alanındaki fırsatların artmasına, insanların ve malların güvenli olarak taşınmasının sağlanmasına ve güvenliği ve sosyal uyumu artırmak için hizmet sektörlerine ve pazarlara erişebilirliğin desteklenmesine katkıda bulunan 38 kalkınma projesi ve girişimi hayata geçirdi.

SDRPY’nin ulaştırma sektörünü destekleyen projeler arasında iki sınır kapısının yeniden aktif hale gelmesi, 6'sı şehir içi olmak üzere 9 otoyol projesi, şehirler arası bağlantı yolu inşası, uluslararası karayollarına yönelik iki proje ve limanların etkinliklerini ve verimliliklerini artırmaya yönelik 4 proje yer aldı.

Suudi Arabistan, Yemen toplumuna hizmet edecek onlarca girişimi hayata geçirdi (SDRPY)
Suudi Arabistan, Yemen toplumuna hizmet edecek onlarca girişimi hayata geçirdi (SDRPY)

Söz konusu projelerin limanların ve havaalanlarının etkinliğinin ve verimliliğinin artırılmasına katkı sağladığı vurgulanan rapora göre bu bağlamda son olarak Aden’i dış dünyaya bağlayan Aden Uluslararası Havaalanı’nın yenilenmesi projesinin birinci ve ikinci fazlarının açılışı gerçekleştirildi. Bunun yanında yolculara ve havayolu şirketlerine verilen hizmetin kalitesinin artırması planlanan uçak pisti, seyrüsefer ve haberleşme sistemlerini yenileme çalışmalarının yapılacağı üçüncü fazın temellerinin atılması bekleniyor.

Rapora göre SDRPY, Yemen’in su sektörüne yönelik projeleriyle içilebilir su kaynaklarının sağlanmasına, ülkenin çeşitli illerinde su ihtiyaçlarının karşılanmasına ve buradaki su sistemlerinin verimliliğinin artırılmasına katkıda bulundu. SDRPY’nin bu sektördeki projeleri, Sokotra Adası’nın su ihtiyacının yüzde 50'sinin, Mahra ilinin el-Gayda ilçesinin su ihtiyacının yüzde 50'sinin ve Aden’in su ihtiyacının yüzde 10'unun karşılanmasına katkıda bulundu. Projeler, su kaynaklarının yönetilmesine, çeşitlendirilmesine, kentsel ve kırsal alanlarda su dağılımının verimliliğinin artırılmasına da yararlı oldu.

SDRPY’nin sağlık sektörüne verdiği destekle sağlık sektörünün kapasiteleri artırılırken 26 sağlık tesisi desteği, 52 bin 730 ilaç ve tıbbi alet, 43 bin 601 tıbbi cihaz ve ekipman desteği, 17 ambulans ile sağlık hizmetleri verimli ve etkin bir şekilde sunulmaya başlandı. SDRPY, sağlık sektörüne destek için son olarak yılda yaklaşık yarım milyon Yemenliye ücretsiz olarak hizmet veren Aden Kamu Hastanesi ve Kalp Sağlığı Merkezi'nin yenilenmesi projesini hayata geçirdi.

Hükümetin halka temel eğitim ve sağlık hizmetleri sunma ve emtia fiyatlarını istikrara kavuşturma yeteneğinin güçlendirilmesinin yanı sıra bu hizmetleri alanların yaşam standartlarının ve günlük hayatlarının iyileştirilmesine katkıda bulunan SDRPY, enerji sektöründe ise Suudi Arabistan’ın petrol türevleri hibesiyle 80 elektrik santralinin çalışmasını sağlarken enerji verimliliğinin artırılmasını ve operasyonel kapasitenin geliştirilmesini destekledi. SDRPY, temiz enerji kullanımını da teşvik etti.

Rapor, SDRPY’nin tarım ve balıkçılık sektörlerindeki kalkınma projelerinin ve girişimlerinin, değer zincirlerini destekleyen üretken kapasite ve verimliliğe sahip toplumsal değerlerin geliştirilmesine, gıda güvenliğinin sağlanmasına ve bunlardan yararlanan kesimlerin yaşam standartlarının iyileştirilmesine katkıda bulunduğunu belirtiyor. Rapora göre SDRPY, modern tarım teknolojilerinin ve sistemlerinin kullanımını teşvik ederken bu sistemlerin kullanımının üretim oranını ve kalitesini yükseltmek, sürdürülebilir gıda üretimini teşvik etmek ve çiftçilerin kendi kendilerine yetebilecekleri kapasiteye ulaşmalarına katkıda bulunacak şekilde artırılmasını da destekledi.

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi ve Suudi Arabistan Aden Büyükelçisi Muhammed Al-i Cabir, Aden'de yeni bir projenin açılışına katıldıkları sırada (SPA)
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi ve Suudi Arabistan Aden Büyükelçisi Muhammed Al-i Cabir, Aden'de yeni bir projenin açılışına katıldıkları sırada (SPA)

Raporda, SDRPY’nin devlet kurumlarının kapasitelerinin artırılmasına yönelik projeleri ve girişimleriyle ilgili olarak ise devlet kurumlarının güvenlik, istikrar, kentsel alanların iyileştirilmesi ve kentsel gelişime katkı sağlanması alanlarında verimli ve etkin bir şekilde hizmet verebilmelerini desteklediği belirtildi. Rapora göre SDRPY ayrıca devlet kadrolarının eğiterek ve özel sektörü kalifiye tedarikçi ve yüklenicilerle destekleyerek devlet kurumlarının yeteneklerini artırmada katkıda bulundu.

SDRPY’nin desteğinden tam donanımlı 31 okulun inşasının da aralarında bulunduğu 52 kalkınma projesi ve girişimi hayata geçirildiği eğitim sektörü de nasibini aldı. SDRPY, bu alanda 548 bin 852 adet ders kitabı, 12 bin 978 adet okul araç-gereci ve 26 okul otobüsü temin etti. Bu destek sayesinde farklı yaş gruplarındaki erkek ve kız öğrencilerin ve engellilerin eğitime erişimine katkı sağlandı.

Rapora göre SDRPY tarafından 11 ilde uygulanan diğer kalkınma programları arasında kadın-erkek fırsat eşitliği sağlanırken SDRPY, ekonomik güçlenmeye katkıda bulundu. Kalkınma programları sayesinde çevresel, ekonomik ve sosyal zorluklar karşısında sabırlı olmaya, kadınları ekonomik olarak güçlendirme, geçim kaynaklarını desteklemeye, günlük hayatı iyileştirmeye ve kadınların, gençlerin ve toplumun çeşitli kesimlerinin kapasitelerinin geliştirilmesine katkı sağlandı.

Verimli ekonomi ve istikrarlı kalkınma

Rapor, Suudi Arabistan’ın Yemen’e verdiği desteğin, ekonomik verimliliğin ve ekonomik durumun iyileşmesine ve özellikle Yemen’in yerel para birimi riyalin güçlendirilmesine bir miktar katkıda bulunduğuna işaret etti. Rapora göre gıda ürünlerinin fiyatlarında göreceli bir istikrarın sağlanmasına, satın alma gücündeki bozulmanın dizginlenmesine ve ekonominin iyileştirilmesine yapılan bu katkıyla Yemenlilerin hayat şartlarına olumlu olarak yansıdı.

SDRPY raporunda, Suudi Arabistan'ın Yemen'de kalkınmayı destekleyerek mevcut krizin aileler ve toplumun çeşitli kesimleri üzerindeki etkisini hafifletmeye, halkın kapasitelerini desteklemeye, çeşitli yerel, bölgesel ve uluslararası aktörlerle iş birliği ve Yemen hükümeti, yerel makamlar ve sivil toplum kuruluşları ile koordinasyon içinde birleştirilen yardım çabaları çerçevesinde idari ve üretim alanlarında verimliliklerini artırmaya çalıştığının altını çizdi.

Rapora göre SDRPY proje ve girişimlerinde ülkelerin kalkınması konusunda daha önce edinilen deneyimlerden ve uluslararası ve yerel uygulamalardan yararlandı. Bu da geliştirme programının istikrarlı bir şekilde hayata geçirilmesine ve bu deneyimleri geliştirmede bir mihenk taşı haline getirilmesine yardımcı oldu.



Trump'ın takasa dayalı diplomasisinin yeniliği, avantajları ve sonuçları

Trump'ın yaklaşımı, bu takas modelinin doğrudan, agresif ve açık bir versiyonu olarak görülüyor (Reuters)
Trump'ın yaklaşımı, bu takas modelinin doğrudan, agresif ve açık bir versiyonu olarak görülüyor (Reuters)
TT

Trump'ın takasa dayalı diplomasisinin yeniliği, avantajları ve sonuçları

Trump'ın yaklaşımı, bu takas modelinin doğrudan, agresif ve açık bir versiyonu olarak görülüyor (Reuters)
Trump'ın yaklaşımı, bu takas modelinin doğrudan, agresif ve açık bir versiyonu olarak görülüyor (Reuters)

Nebil Fehmi

Eski anlaşmalardan ve erken sözleşmelerden modern devlet yönetiminin karmaşık sanatına kadar diplomasi, güç, çıkarlar ve uzlaşılardan etkilenmiştir. Başlıca geleneklerinden biri, “gerçekçilik”tir; yani devletler öncelikle kendi güvenlikleri ve ulusal çıkarları doğrultusunda hareket ederler, ahlaki veya idealist hedefler için değil.

 

Bu bağlamda, bazılarının “gerçekçilik” diplomasisi olarak adlandırdığı şey yeni bir icat değildir; tarihe derinden kök salmıştır. Odak noktası, toprak, kaynaklar, güvenlik garantileri ve ekonomik anlaşmalar gibi somut kazanımlardır.

ABD Başkanı Donald Trump'ın yaklaşımı, bu takas modelinin doğrudan, agresif ve açık bir versiyonu olarak görülüyor. Destekçileri bu tür adımları pratik ve sonuç odaklı olarak görüp överken, diğerleri bunların uzun vadeli sonuçları, bölgesel dinamikleri, ahlaki ikilemleri ve istikrarı göz ardı eden bir diplomasiye yol açabileceğinden endişe ediyor.

Ekim ayında İsrail ve Hamas arasında ateşkes anlaşması sağlandı. ABD'deki birçok kişi, bundan doğan diplomatik atılımı hemen ABD liderliğindeki diplomasinin somut bir sonucu olarak karşıladı. Şarm el-Şeyh'te düzenlenen zirveye Trump ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi eş başkanlık etti ve birçok ülkeyi bir araya getirdi. Anlaşmanın pragmatik doğasını vurgulayan hedefleri, ateşkes, rehinelerin serbest bırakılması ve acil insani yardım sağlanması gibi görünüyordu.

Kasım ayında da Trump yönetiminin Ukrayna'daki savaş için 28 maddelik bir barış planı önerdiği yönünde haberler çıktı. Taslak, Kırım, Luhansk ve Donetsk üzerindeki Rus kontrolünün tanınması, diğer bölgelerdeki çatışmaların dondurulması, Ukrayna ordusunun sayısının sınırlandırılması ve Ukrayna'nın NATO'ya katılmasının engellenmesi gibi oldukça tartışmalı maddeler içeriyordu.

Avrupalı müttefikler, planın kilit unsurlarına, özellikle de Ukrayna'nın egemenliğini zayıflatacak, onu yeniden Rus saldırganlığına karşı savunmasız bırakacak veya NATO'dan dışlayacak önerilere şiddetle karşı çıktı.

Haberler ayrıca, bazı önerilerin ABD desteği karşılığında Ukrayna'nın maden kaynaklarına, altyapı haklarına ve ihracat lisanslarına erişim gibi ekonomik koşullar içerdiğine de işaret ediyor.

Bu tür müzakereler – barış ve ekonomik koşullar karşılığında kapsamlı toprak ve askeri tavizler – birçok kişinin cüretkar koşullar, güçlü bir düşman lehine açık yanlılık göz önüne alındığında, yeni olarak değerlendirdiği takasa dayanan gerçekçi bir diplomasi örneğidir. Rusya, Avrupa, müttefiklerin ikinci plana itilmesi ve Ukrayna'ya bir anlaşmayı kabul etmesi için yapılan baskı, eleştirmenler tarafından barış yapma kılıfına bürünmüş zorlayıcı takas diplomasisi olarak görülüyor.

Analistler, “Önce ABD” bayrağı altında yürütülen bu diplomasinin uzun süredir devam eden ittifakları sarstığı ve Avrupa'nın kendisini giderek daha fazla ikinci plana itildiği hissine kapılmasına neden olduğu konusunda uyarıyor. Avrupalı liderler de ABD liderliğindeki Ukrayna müzakerelerinin yeterli Avrupa katılımı veya istişaresi olmadan ilerleyebileceğinden endişe duyduklarını dile getirdiler.

Eleştirmenler, bu yaklaşımın İkinci Dünya Savaşı sonrası düzeni destekleyen kolektif diplomatik normları – çok taraflılık, ortak değerler, kurumsal iş birliği ve egemenlik ile insan haklarına bağlılık üzerine kurulu normları – zayıflattığını savunuyor.

Peki takas diplomasisi tarihsel olarak belgelenmişken, bazı yorumcular Trump'ın yaklaşımını neden yeni veya istisnaiymiş gibi ele alıyor? Yeni görünen husus, kurumsal süreklilik ve ortaklıktan ziyade, belki de kısa vadeli kazanımlar ve kişisel güç tarafından yönlendirilen, daha tek taraflı, sıfır toplamlı, yukarıdan dikte edilen bir versiyon olmasıdır. Geleneksel diplomasi – hatta gerçekçi politika bile – genellikle kapalı kapılar ardında yürütülürken, arka kanal diplomasisi farklı bir hikayedir. Trump döneminde, anlaşmalar, teklifler ve hatta müzakere pozisyonları genellikle tamamen aleni ve duyurulmuştur. Bu şeffaflık, diplomasinin takasçı doğasını daha belirgin hale getiriyor ve bazen daha muğlak diplomasiye alışmış izleyiciler için şok edici olabiliyor.

Ukrayna için önemli toprak ve stratejik tavizler içeren barış planı taslağı, Ukrayna'nın maden ve altyapı haklarından yararlanmayı öngörüyor. Dolayısıyla Ukrayna planı da ABD liderliğindeki bir planın parçası olarak Gazze'yi “kontrol etme” ve yeniden geliştirme yönündeki radikal plan da kademeli diplomatik anlaşmalar değil. Bunlar büyük ölçekli ve kapsamlı olup, egemenlik, adalet ve güç dengesizlikleri hakkında temel soruları gündeme getiriyor.

Diplomasi giderek daha çok kişiye dayalı hale geldi; bu modern diplomaside bir eğilimdir, ancak Trump döneminde bu konuda aşırıya kaçıldı. Anlaşmalar genellikle kurumlara veya kurum odaklı çok taraflılığa değil, bizzat Trump'a bağlı. Bu istikrarsızlığı artırıyor; zira lider değişirse, anlaşmalar değişebilir ve onları destekleyen güven ortadan kaybolabilir. Gözlemciler, modern diplomasinin güç yapıları, teknoloji, medya ve devlet dışı aktörlerdeki değişiklikler nedeniyle bir dönüşüm geçirdiğini belirtiyor, ancak Trump modeli kişisel etkiyi vurguluyor.

İkinci Dünya Savaşı sonrası diplomasi büyük ölçüde, kolektif kurumlar, egemenliğe saygı, insan hakları, uluslararası hukuk ve ittifaklar (NATO gibi) vb. kurallara dayalı bir uluslararası düzen kurmaya çalıştı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre eleştirmenler, Trump'ın yaklaşımının diplomasiyi kaba pazarlık, takas mantığı ve bazen asimetrik güç etrafında yeniden odakladığını ve potansiyel olarak kolektif diplomasiyi destekleyen normları ve güveni aşındırdığını savunuyor.

Bu nedenle, takas diplomasisinin ardındaki mantık yeni olmasa da biçimi, açıklığı, kapsamı ve normatif etkileri birçok kişiye göre modern diplomatik uygulamalardan önemli bir sapma gibi görünüyor. Birçok gözlemci için yeni olan da budur.

Trump döneminde görüldüğü gibi daha agresif ve tepkisel bir diplomasi benimsemek kısa vadeli kazanımlar sağlayabilir, ancak aynı zamanda ciddi uzun vadeli riskler de taşıyabilir.

Takas diplomasisi -özellikle güçlü bir lider tarafından yönetildiğinde- çıkmazlar devam etse de anlaşma için tarafları zorlayabilir. Gazze ateşkesi birçokları tarafından hızlı ve güçlü diplomasinin bir başarısı olarak gösteriliyor.

Siyasi gerçekçiliğin bazen yardımı veya desteği ekonomik anlaşmalar ve stratejik uyum gibi somut getirilerle ilişkilendirmeye sevk ettiği dikkatleri çekiyor. Güçlü devletler, stratejik veya ekonomik çıkarları için hayati önem taşıyan uzun vadeli avantajlar elde edebilirler; kaynaklar, etki ve erişim gibi.

Kaotik ve hızla değişen jeopolitik bağlamlarda (savaşlar, değişen ittifaklar ve kaynaklar için rekabet), takas diplomasisi, yavaş ilerleyen kurumsal diplomasiden daha uyarlanabilir olabilir.

Öte yandan, müttefikler kendilerini ikinci plana itilmiş veya sömürülmüş hissedebilir; bu da ittifakların zayıflamasına, parçalanmasına veya muhalefete yol açabilir. Örneğin, Avrupalı ​​liderler, Ukrayna için önerilen ABD barış planının bazı hükümlerine karşı çıktılar.

Adalet ve haklar yerine güce odaklanan anlaşmalar (toprak tavizleri, kaynakların kontrolü ve askeri kısıtlamalar) kızgınlığa yol açabilir, eşitsizlik yaratabilir ve bölgeleri istikrarsızlaştırabilir. Ukrayna planında önerilen toprak tavizleri ve askeri şartlar, egemenlik ve gelecekte güvenlik konusunda ciddi endişeler doğuruyor.

Eğer büyük güçler giderek çok taraflı kurumların ve normların üstünden atlayıp, bunun yerine ikili anlaşmalara ve kişisel diplomasiye yönelirse, küresel kurumlar -kurallara dayalı uluslararası düzen- meşruiyetini ve etkinliğini kaybedebilir. Bu durum, özellikle daha küçük ve zayıf devletler için küresel iş birliğini daha da zorlaştırabilir.

Bireylere, siyasi döngülere veya kısa vadeli çıkarlara bağlı anlaşmalar kırılgandır. Yeni bir liderin ortaya çıkması, iç politikada bir değişim veya farklı bir küresel bağlam, anlaşmaları hızla alt üst edebilir ve uzun vadeli istikrarı baltalayabilir.

Güç ve çıkarlara odaklanan diplomatik anlaşmalar, insan hakları, adalet, kendi kaderini tayin etme ve egemenlik gibi değerleri zayıflatabilir. Zamanla bu, bir devletin ahlaki duruşuna ve yumuşak gücüne zarar vererek gelecekteki iş birliğini daha da zorlaştırabilir.

Eğer güçlü devletler giderek daha agresif, çıkar odaklı diplomasiye dönerse, savaş sonrası düzenin bir dizi özelliği -müttefikler arasındaki güven, kurumların ve ortak normların meşruiyeti ve insan haklarına veya toprak bütünlüğüne bağlılık- aşınabilir. Zamanla bu, diplomasinin pazarlık aracı haline geldiği, ittifakların hızla değiştiği ve gücün haktan üstün geldiği daha çalkantılı ve parçalanmış bir dünyaya yol açabilir.

Bu, kurumların ortadan kalkması anlamına gelmez, ancak onları marjinalleştirebilir, zayıflatabilir veya yalnızca ihtiyaç duyulduğunda kullanılabilir hale getirebilir. Yeni ve daha katı diplomasi biçimleri hakim olabilir; anlaşmalar etki, kaynaklar, güç dengesizlikleri ve anlık imtiyazlara dayanabilir. Böyle bir dünya, daha güçlü devletleri destekleyebilir, daha küçük devletleri zayıflatabilir ve küresel zorluklar (iklim, göç, salgın hastalıklar, nükleer silah kontrolü vb.) konusunda çok taraflı iş birliği alanını daraltabilir.

Aynı zamanda, üzerinde anlaşmaya varılmış normların azaldığı bir dünyada, öngörülemezlik artar. Bu, çatışmaları şiddetlendirebilir, istikrarı zayıflatabilir ve diplomatik güvenin yeniden inşasını daha da zorlaştırabilir. Genel olarak takasa dayalı anlaşmalar kısa vadeli faydalar sağlayabilir, ancak aynı zamanda adaletsizliği pekiştirebilir, kızgınlığı körükleyebilir ve pazarlıklar, zorlama ve çatışma döngüleri yaratabilir.

Özünde, takas diplomasisinin mantığı yeni değil. Ancak Trump döneminde yeni olan husus, bu diplomasinin ölçeği, açıklığı, cesareti ve kişiselleştirilmesidir; yani aleni pazarlıklar, yüksek riskli anlaşmalar, bölgesel ve kaynaklara dayalı müzakereler, tasavvur edilmiş kazanımlar için ittifakları yeniden şekillendirme veya normları parçalama isteğidir.

Bu eğilimin kalıcı hale gelip gelmeyeceği ve küresel düzeni güçlendirip güçlendirmeyeceği büyük ölçüde liderlerin, devletlerin ve küresel kurumların gelecekte nasıl tepki vereceğine bağlıdır. Çok taraflı normlar ve kurumlar zayıflarsa, diplomasinin kolektif normlar, istikrar ve iş birliği alanı olmaktan ziyade güç, kaynak ve anlaşmalar için bir pazar yeri haline geldiği bir dünya görebiliriz.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.


İsrail, Doğu Kudüs'te bir binayı yıkarak onlarca Filistinliyi yerinden etti

Filistinli bir adam, İsrail güçlerinin Doğu Kudüs'teki bir binayı yıkmasını izliyor. (Reuters)
Filistinli bir adam, İsrail güçlerinin Doğu Kudüs'teki bir binayı yıkmasını izliyor. (Reuters)
TT

İsrail, Doğu Kudüs'te bir binayı yıkarak onlarca Filistinliyi yerinden etti

Filistinli bir adam, İsrail güçlerinin Doğu Kudüs'teki bir binayı yıkmasını izliyor. (Reuters)
Filistinli bir adam, İsrail güçlerinin Doğu Kudüs'teki bir binayı yıkmasını izliyor. (Reuters)

İsrail makamlarına bağlı iş makineleri, bugün Doğu Kudüs’te ruhsatsız inşa edildiği gerekçesiyle dört katlı bir binanın yıkımına başladı. Binada 100’den fazla Filistinlinin yaşadığı belirtilirken, sakinler yıkımı ‘bir felaket’ olarak nitelendirdi. İnsan hakları örgütleri ise bunun 2025 yılı içinde gerçekleştirilen en büyük yıkım olduğunu açıkladı.

Filistin Yönetimi’ne bağlı Kudüs Valiliği, söz konusu yıkımı kınayarak, bunun ‘zorla yerinden etme politikası’ kapsamında değerlendirildiğini bildirdi.

İşgal altındaki Doğu Kudüs’ün Eski Şehir yakınlarında yer alan Silvan beldesindeki mahalleye, İsrail polisinin oluşturduğu güvenlik kordonu eşliğinde üç iş makinesi girdi. Makineler, aralarında kadınlar, çocuklar ve yaşlıların da bulunduğu 10’dan fazla ailenin yaşadığı binayı yıkmaya başladı.

Binada eşi ve beş çocuğuyla birlikte yaşayan Iyd Şavar, yıkımın ‘tüm sakinler için bir trajedi’ olduğunu söyledi.

67yuı
Doğu Kudüs'te bir binayı yıkan İsrail buldozerleri (AFP)

Şavar, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Kapıyı biz uyurken kırdılar. Kıyafetlerimizi değiştirmemizi ve sadece gerekli evrak ve belgeleri almamızı istediler, eşyalarımızı çıkarmamıza izin vermediler” dedi. Gidecek bir yeri olmadığını belirten Şavar, yedi kişilik ailesinin araçta kalmak zorunda olduğunu söyledi.

AFP muhabirleri, bina sakinlerinin gözleri önünde üç buldozerin yıkım çalışmalarını sürdürdüğünü aktardı. Yıkımı izleyen bir kadın, yaşadığı acı ve çaresizlikle “Burası benim yatak odam” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Doğu Kudüs’te yaşayan Filistinliler, ciddi bir konut kriziyle karşı karşıya bulunuyor. İsrail’e bağlı belediye, Filistinlilere çok sınırlı sayıda inşaat izni verirken, bu izinlerin nüfus artışıyla uyumlu olmadığı belirtiliyor.

Filistinliler ve insan hakları savunucuları, bu kısıtlamaların demografik büyümeyi dikkate almadığını ve konut yetersizliğine yol açtığını vurguluyor.

sdfgt
Yıkıma katılan İsrail buldozerleri (EPA)

İsrail makamları, Doğu Kudüs ve işgal altındaki Batı Şeria’da Filistinliler tarafından inşa edilen yapılar için düzenli olarak yıkım operasyonları gerçekleştiriyor.

Filistinliler, Doğu Kudüs’ü gelecekte kurulacak devletlerinin başkenti olarak talep ederken, İsrail kentin tamamını kendi başkenti olarak görüyor.

Doğu Kudüs’te 360 binden fazla Filistinli yaşarken, bölgede yaklaşık 230 bin İsrailli bulunuyor.

Ramallah merkezli Filistin Yönetimi’ne bağlı Kudüs Valiliği, söz konusu yıkımı ‘savaş suçu ve insanlığa karşı suç’ olarak nitelendirdi. Açıklamada, bu uygulamaların, Filistinli vatandaşları zorla yerinden etmeyi ve Kudüs kentini asli sakinlerinden arındırmayı hedefleyen sistematik bir politikanın parçası olduğu ifade edildi.

cdfrgt
Doğu Kudüs'te bir binayı yıkan İsrail buldozerleri (Reuters)

İsrailli insan hakları örgütleri Ir Amim ve Bimkom, ortak açıklamalarında, binanın ‘önceden herhangi bir uyarı yapılmaksızın’ yıkılmaya başlandığını bildirdi. Açıklamada, yıkımın, ailelerin avukatları ile Kudüs Belediyesi’nden bir yetkili arasında, ‘binanın statüsünün düzenlenmesine yönelik olası adımların ele alınacağı’ planlı bir toplantıdan sadece saatler önce gerçekleştirildiği vurgulandı.

Örgütlere göre bu yıkım, ‘2025 yılı içinde Kudüs’te gerçekleştirilen en büyük yıkım operasyonu’ niteliğini taşıyor. Açıklamada ayrıca, bu yıl Doğu Kudüs’te yaklaşık 100 ailenin evsiz kaldığı belirtildi.

AFP’nin sorularına yanıt veren İsrail’e bağlı Kudüs Belediyesi ise binanın ‘ruhsatsız inşa edildiğini’ ve yapı hakkında 2014 yılından bu yana geçerli bir yargı kararı bulunduğunu açıkladı. Belediye, binanın üzerinde bulunduğu arazinin ‘eğlence ve spor amaçlı’ olarak sınıflandırıldığını, konut alanı olmadığını da kaydetti.


İsrail’in Iraklı gruplara ait ayrıntılı veri tabanı Bağdat’ta şaşkınlık yarattı

Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
TT

İsrail’in Iraklı gruplara ait ayrıntılı veri tabanı Bağdat’ta şaşkınlık yarattı

Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, Iraklı yetkililer son günlerde, İsrail tarafından hazırlanmış son derece ayrıntılı bir güvenlik veri tabanını teslim aldı. Batılı bir istihbarat servisi üzerinden iletilen dosya; silahlı Iraklı gruplara ilişkin liderlik yapıları, askerî organizasyonlar, mali ağlar ve bu yapılara bağlı devlet kurumları hakkında geniş bilgiler içeriyor.

Kaynaklar, verilerin hacmi ve doğruluk düzeyinin Iraklı yetkilileri şaşırttığını ve olası bir askerî harekâta yönelik ciddi bir uyarı niteliği taşıdığını aktardı.

Dosyanın teslimi, Irak’a yakın dost bir Arap ülkenin Bağdat’ı uyardığı süreçle eş zamanlı gerçekleşti. Söz konusu ülke, İsrail’in, ABD’nin “yeşil ışık” yaktığı bir askerî operasyon seçeneğini açıkça konuştuğunu iletti. Washington’ın, devlet dışı silahlı yapılara ilişkin sabrının azaldığı belirtiliyor. Bir Iraklı yetkili de, bu mesajların Bağdat’a ulaştığını doğruladı.

Bilgilere göre muhtemel saldırılar; eğitim kampları, füze ve İHA depoları ile bu gruplar ve Haşdi Şabi’ye bağlı finansal ve askerî etki sahibi kurum ve kişileri hedef alacaktı.

Bu gelişmeler, Irak’taki Şii ittifakı “Koordinasyon Çerçevesi” içinde silahın devlet tekelinde toplanması yönünde hızlanan tartışmaları tetikledi. İlk aşamada ağır silahların teslimi ve bazı stratejik üslerin tasfiyesi gibi seçenekler masaya geldi. Ancak uygulamanın kim tarafından yürütüleceği ve güvenlik garantilerinin nasıl sağlanacağı konularında görüş ayrılıkları sürüyor.

Öte yandan, ABD yönetimi güvenlik iş birliğini, silahlı grupların operasyonel kabiliyetlerinin kaldırılmasına dair bağlayıcı bir takvim şartına bağladı.

Bölgesel düzeyde ise NBC News’in haberine göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’a İran’ın balistik füze programındaki genişleme risklerini aktaracak ve yeni saldırı seçeneklerini görüşecek.