Dibeybe, Libya’daki nüfuzunu genişletmeye çalışıyor

Dibeybe Tobruk Belediye Başkanı ile yaptığı görüşmede (UBH)
Dibeybe Tobruk Belediye Başkanı ile yaptığı görüşmede (UBH)
TT

Dibeybe, Libya’daki nüfuzunu genişletmeye çalışıyor

Dibeybe Tobruk Belediye Başkanı ile yaptığı görüşmede (UBH)
Dibeybe Tobruk Belediye Başkanı ile yaptığı görüşmede (UBH)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, İstikrar hükümetine rağmen idari ve siyasi nüfuzunu doğu bölgesine genişletmeye çalışırken, başkent Trablus'un batısındaki Zaviye kentindeki yerleşim birimleri ani hava saldırılarına maruz kaldı.

Yerel basında çıkan haberlere göre, insansız hava araçları (İHA) Zaviye şehrinin doğusundaki Cudaim bölgesinde çok sayıda noktayı hedef belirtmeden bombalarken, herhangi bir ölü veya bildirilmedi. Son zamanlarda yapılan birkaç benzer hava saldırısının ardından UBH tarafından herhangi bir resmi açıklama yapılmazken, Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, saldırının yakıt kaçakçılığı yapmak için kullanıldığına inanılan Burkan el-Gadab (Öfke Volkanı) Operasyonu ile bağlantılı silahlı bir gruba ait yerleri hedef aldığını söyledi. Resmi olmayan haberlere göre ise, saldırı araba ve askeri araç atölyesini hedef aldı.

Bu bağlamda Türkiye Milli Savunma Bakanlığı, Türk Deniz Görev Grubu görevi kapsamında, Libya açıklarında bulunan TCG BARBAROS fırkateyni tarafından gemiye çıkma, helikopter ile iniş kalkış ve helikopter ile dikey ikmal eğitimleri icra ettiğini duyurdu.

Dibeybe  hükümeti ise ülkedeki siyasi, ekonomik ve hizmet durumundaki son gelişmeleri görüşmek üzere yarın ilk kez günü Gadames şehrinde bir toplantı düzenlemeye hazırlanıyor. Gadames Belediye Başkanı Kasım el Mena, şehrin toplantıya hazır olduğunu duyurdu.

Buna karşılık görgü tanıklarının son çatışmaların arka planında şehrin bazı bölgelerinin kapatıldığını ve lastiklerin ateşe verildiğini doğrulamasının ardından, Giryan şehrinde (başkentin güneyinde, Trablus) güvenlik gerilimi yeniden arttı.

Öte yandan Dibeybe, obruk Belediyesi Yürütme Kurulu Başkanı Ferec Bulhattabiye ve üyeleri ile önceki akşam başkent Trablus'ta sürpriz bir toplantı düzenleyerek belediyedeki kalkınma projelerinin ilerleyişini ve belediyedeki gelişmeyi artırmanın yollarını tartıştı. Görüşme sırasında Dibeybe Yerel Yönetim Bakanlığı ve yürütme kurumlarının tüm sektörlere yetki devrini tamamlamak ve yerel yönetim düzeyinde projelerin uygulanmasını ciddi şekilde tamamlamak için çabalarını güçlendirme gereğini vurgulayarak, amacın merkeziyetçiliği ortadan kaldırmak ve kendi bölgelerindeki vatandaşlara temel hizmetler sunmak olduğunu aktardı.

UBH Başkanı, hükümetinin  Bulhattabiyye’ye yerel idareyi harekete geçirme, yetkileri belediyelere devretme, Libya'nın çeşitli şehir ve bölgelerinde yürütme ajansları ve yerel yönetim düzeyinde kalkınma projeleri başlatma çabalarına övgüde bulunduğunu aktardı.

Temsilciler Meclisi veya Usame Hammad başkanlığındaki Libya İstikrar Hükümeti, Tobruk belediyesinin (ülkenin uzak doğusu) idari etki alanına girmesine rağmen, bu toplantı hakkında açıklama yapmadı. Kimliğini açıklamayı reddeden kaynaklara göre, askeri nüfuzu Tobruk'u da kapsayan  Libya Ulusal Ordu Başkomutanı Mareşal Halife Hafter, bu adımla ilgili yorum yapmadı.

Diğer yandan Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, sürekli istişare ve komite çalışmalarının organizasyonu çerçevesinde dün Trablus'ta Mali Düzenlemeler Yüksek Komitesi Başkan Yardımcısı Ferhat bin Kadara ile bir araya geldiğini söyledi.

Menfi, önceki akşam ertelenen seçimleri düzenleyen yasaları geliştirmek için Temsilciler Meclisi (6 + 6) ile ortak komitenin sonuçlarını Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ile görüşmüştü.

Menfi, Mişri ile yaptığı görüşmede Libya'daki siyasi arenasındaki gelişmelerin yanı sıra yakın bir zamanda güvenilir parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin nasıl güvenli ve istikrarlı bir ortamla yapılması konularını görüştüğünü söyledi.

Mişri ise komitenin sonuçları ve Devlet Yüksek Konseyi'nin Libya halkının bir an önce ulaşmak istediği seçim süreci için yaptığı çalışmalar hakkında Menfi’yi bilgilendirdiğini ifade etti. Ayrıca, Yüksek Maliye Komisyonu'nun kamu harcamalarını izleme çalışmalarının sonuçları hakkında bilgi verdi ve bu konuda yapılacak her türlü yorumu memnuniyetle karşıladığını vurguladı.

Bu bağlamda Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Abdullah Batili, Afrika büyükelçilerine ve diplomatik misyon temsilcilerine, kapsayıcı seçimler yapmak amacıyla Libya'daki ana partiler arasında siyasi bir uzlaşmaya varma çabaları hakkında bilgi vererek, komşu ülkelerdeki son gelişmelerin Libya üzerindeki potansiyel etkisine değindi.

Başkanlık Konseyi üyesi Abdullah el-Lafi ise dün, Dibeybe’ye bağlı güçlerin Genelkurmay Başkanı ve askeri yetkililer ile görüştüğü toplantıda, bu çerçevede yürütülen çalışmalara desteğin sürdürülmesi ve askeri birliklerin görevlerini yerine getirebilmeleri için gerekli olan lojistik kabiliyetlerin sağlanması gerektiğini aktardı. Toplantıda, ülkenin güney sınırlarını korumak için süratle ortak bir güç oluşturulması da vurguladı.

Başkanlık Konseyi'nden yapılan açıklamaya göre, toplantıda Sudan ve Nijer'de yaşanan olaylar ışığında sınırların güvenliği için atılan adımlar ele alındı.



Sudan'daki İslamcılar, Dışişleri Bakanlığı'nın ‘dengeli’ tutumunun aksine İran ile ‘direniş bayrağını’ yükseltiyor

Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri Ali Ahmed Karti (Facebook)
Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri Ali Ahmed Karti (Facebook)
TT

Sudan'daki İslamcılar, Dışişleri Bakanlığı'nın ‘dengeli’ tutumunun aksine İran ile ‘direniş bayrağını’ yükseltiyor

Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri Ali Ahmed Karti (Facebook)
Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri Ali Ahmed Karti (Facebook)

Sudan'daki ordu yanlısı ittifakın İsrail ve İran arasındaki savaşa ilişkin tutumu ‘sessiz ve gürültülü’ arasında değişti. Dışişleri Bakanlığı kısa bir tepki göstererek, saldırıyı uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit olarak tanımladı ve derhal durdurulması için acil önlemler alınması çağrısında bulundu. Bu, bazılarının ‘dengeli’ olarak nitelendirdiği diplomatik bir tutumdu.

Ancak Müslüman Kardeşler'in Sudan kolu olan İslami Hareket, İran'a koşulsuz desteğini ilan etti ve İsrail'i caydırmak için ‘direniş bayrağını yükseltme’ ve ‘İslami bir cephe’ kurma çağrısında bulundu.

Genel Sekreter Ali Ahmed Karti tarafından imzalanan resmî açıklamaya göre İslami Hareket, İsrail karşısında İran'a koşulsuz desteğini ilan etti ve İslam dünyasındaki İslami hareketleri ‘sessizliklerini bozmaya, seslerini yükseltmeye ve tabanlarını bu Siyonist zorbalığa karşı birleşmek üzere harekete geçirmeye’ çağırdı.

‘Direniş bayrağını yükseltme’ ve ‘birleşik bir İslami cephe’ oluşturma çağrısında bulunan Karti, “Siyonist varlık sadece güç dilinden anlar ve onun projesi ancak ulusun birliği ve sadık evlatlarının silahlarıyla yenilgiye uğratılacaktır” dedi.

csdfvg
Bera bin Malik Tugayları Komutanı el-Misbah Talha, Sudan Ordusu Komutan Yardımcısı Yaser el-Ata'nın yanında duruyor. (Facebook)

İslamcı aktivistler, başta Hızlı Destek Kuvvetleri'ne (HDK) karşı savaşta ordunun yanında savaşan Bera bin Malik Tugayları Komutanı el-Misbah Talha olmak üzere bu çağrıya hızla yanıt vererek İran'ın yanında savaşmaya hazır olduklarını duyurdular.

Sudan Dışişleri Bakanlığı yaptığı kısa açıklamada, İran'a yönelik saldırıyı uluslararası barış ve güvenliğe yönelik ciddi bir tehdit olarak kınadı ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ni İsrail saldırganlığını derhal durdurmak için acil önlemler almaya çağırdı. Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan başkanlığındaki Egemenlik Konseyi ise alışılmadık bir şekilde sessiz kaldı.

Bu tutumlar, orduya sadık aktivistler, savaşın durdurulmasını savunanlar ve HDK destekçileri arasında bir tartışmaya yol açtı. Bazıları Dışişleri Bakanlığı'nın tutumunu ‘dengeli’ olarak nitelendirirken diğerleri ise İslami Hareket'in tutumunu bir ‘cihat’ ilanı olarak tanımladı.

fgbhjukı
Eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, devrilmesinin ardından yargılandığı duruşma sırasında (Facebook)

Aktivist Dr. Azzam Abdullah, Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasının ‘nispeten keskin olsa da dengeli’ olduğunu söyledi. Abdullah, “Yetkili ben olsaydım, sessiz kalır ve iç meselelerimle ilgilenirdim. Şayet bir açıklama yapmak zorunda kalsaydım, kendimi kınama ve itidal çağrısıyla sınırlardım” ifadelerini kullandı.

Dr. Abdullah, İhvan ve cihatçı örgütlerin tutumlarının ülkedeki durum üzerindeki etkisi konusunda uyarıda bulunarak, “Bera bin Malik Tugayları Komutanı’nın tutumu Sudan'ın aleyhine olacak” dedi.

Sosyal medya fenomeni Muhammed Halife, İslamcıların ve Bera bin Malik Tugayları Komutanı’nın tutumunu ve ‘İran'a tam destek beyanlarını’ eleştirdi.

adfgth
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, ülkeyi ziyaret eden İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen'i kabul etti. (Arşiv - SUNA)

Sudanlı İslamcılarla İran arasındaki ilişkiler, 1970’li yılların sonlarında gerçekleşen İran Devrimi’ne kadar uzanır. Her ne kadar iki İslami oluşum arasında itikadi farklılıklar bulunsa da, 1989 Haziran’ında İslamcıların bir darbeyle iktidara gelmesinden sonra bu ilişki bir ‘ittifaka’ dönüşmüştür. Bu dönemde İran, Ömer Hasan el-Beşir başkanlığındaki İslamcı rejime siyasi ve askerî destek sağlamıştır.

Söz konusu ilişki zamanla güvenlik, silahlanma ve askerî iş birliğine evrildi. Bu çerçevede İran, savunma sanayisini Sudan’a aktardı. Başkent Hartum’da, 1990’ların ortalarında kurulan Yermuk Savunma Sanayi Kompleksi bu iş birliğinin zirvesini temsil eder. O dönemde, bu fabrikanın İranlı uzmanlar tarafından yönetildiği ileri sürüldü. Yermuk Savunma Sanayi Kompleksi, uzun süre gizli tutulmuş, ancak Ekim 2012’de İsrail Hava Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği saldırıyla tahrip edilmesinin ardından varlığı kamuoyuna yansımıştır.

Güvenlik alanındaki iş birliği kapsamında, İran’ın Sudan istihbarat teşkilatının kurulmasında önemli rol oynadığı belirtilmiştir. O dönemki raporlara göre, teşkilat mensubu subay ve görevliler, İran güvenlik birimleri ve Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) tarafından eğitilmiştir. Bu yapıya o dönemde birçok ‘vahşet’ ve geniş çaplı insan hakları ihlalleri atfedilmiştir.

Hem Hartum hem de Tahran’a yönelik bölgesel ve uluslararası muhalif tutumlar ile üzerlerine uygulanan boykot, her iki tarafı da 1990’larda basının ‘Sürgünler İttifakı’ olarak adlandırdığı bir birlikteliğe yöneltti. Bu ittifak, uluslararası terörü desteklemekle suçlandı. Sonrasında iki ülke arasındaki ilişkiler daha da derinleşti ve Hartum, İran’ın açık desteğiyle radikal İslamcı örgütlerin merkezi hâline geldi.

scdfgthy
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Şubat 2020'de Uganda'da bir araya geldi. (Facebook)

O dönemde İsrail basınında yer alan haberlere göre Hartum yönetimi, İran silahlarını Hamas’a ulaştırıyordu. Bu nedenle Tel Aviv, Hartum’u azılı bir düşman olarak sınıflandırdı. İsrail savaş uçakları 2009 yılında Gazze Şeridi’ne silah sevkiyatı yapıldığı gerekçesiyle Sudan’ın doğusunda bazı araç ve şahısları hedef aldı. Bu olay, Yermuk Savunma Sanayi Kompleksi’nin imhasından önce yaşanmıştı.

İki ülke arasındaki ilişkiler güçlü ve sağlam biçimde sürüyordu. Bu durum, Ocak 2016’da Ömer el-Beşir’in, herhangi bir ön işaret vermeden ve aniden Şiî mezhebinin yayılması iddiasıyla bu ilişkiyi kesmesine kadar devam etti. Oysa hakikatte, bazı Sünni İslamcılar Şiîliğe geçmiş olsalar da İslamî Hareket’e olan sadakatlerini korumaktaydılar.

Sudan, İran ve İsrail arasındaki ilişkiler çok daha karmaşık bir hâl aldı. Burhan, Şubat 2020’de Uganda’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşerek İsrailli bir yetkiliyle görüşen ilk Sudanlı lider oldu. Bu görüşmenin ardından Sudan, İbrahim Anlaşmalarını imzaladı ve İsrail’i boykot yasasını yürürlükten kaldırdı.

İran ile ilişkiler ise kesintisiz olarak kopuk kaldı. Ta ki, Ekim 2021’deki darbeyle ülke yönetimini tek başına ele alan Burhan’ın, Nisan 2023’te, yani ordu ile HDK arasında patlak veren savaşın ardından bu ilişkiyi yeniden tesis etmesine kadar. Bu adım, İran silahlarına geri dönüş anlamına geliyordu.

Burhan, silah ve mühimmat temini için İran’la ilişkiyi yeniden kurmak zorunda kaldı. İran da hızlı bir şekilde ona ihtiyaç duyduğu silahları ve mühimmatı sağladı. Bu destek, insansız hava araçlarını (İHA) da kapsıyordu. Burhan halen bu İHA’ları HDK'ye karşı kullanıyor.

İsrail ile İran arasında savaşın patlak vermesi, Sudan’ı derin bir ikilemin içine soktu. Çünkü Burhan, İsrail’in müttefiki olarak İbrahim Anlaşmalarına imza atmış, İsrail’i tanımış ve diplomatik ilişkiler kurmuştu. Ancak öte yandan, İran’dan İHA’lar ve çeşitli mühimmat temin ederek silah desteği aldı. Dahası, Burhan’ın yanında HDK'ye karşı savaşan İslamcı müttefikleri, İran’a açık destek veriyor ve İsrail’e karşı cihad ilan etmiş bulunuyor. Bu durum, Burhan’ın İsrail’le olan ilişkisiyle, sahadaki fiilî ittifakları arasında ciddi bir çelişki oluşturuyor. Öte yandan, Burhan’ın rakibi olan HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) da İsrail’le ilişki kurmuş durumda. Hatta yardımcısı Abdurrahim Daklu’nun yakın zamanda Tel Aviv’e bir ziyaret gerçekleştirdiği iddia edilmişti. Tüm bu gelişmeler, İsrail’in geçici başkent olarak kullanılan Port Sudan’daki hükümete –yani Burhan yönetimine– nasıl bir karşılık vereceği sorusunu gündeme getiriyor.