Mervan el-Bergusi hapis hayatından iktidar koltuğuna mı geçecek?

Fedva el-Bergusi, eşinin devlet başkanlığı seçimlerine aday olmasını umarak serbest bırakılması için uluslararası bir kampanya yürütüyor. Yapılan kamuoyu yoklamaları, onun tüm potansiyel rakiplerini yeneceğini gösteriyor.

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Mervan el-Bergusi hapis hayatından iktidar koltuğuna mı geçecek?

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Halil Musa

Tutuklu lider Mervan el-Bergusi’nin eşi Fedva el-Bergusi, kocasının, Filistin Devlet Başkanlığı seçimlerine aday olacağını umduğunu ‘Filistin Mandela’sına Özgürlük’ adı altında bir kampanya başlattı. Fedva, bu kampanyayı 21 seneden uzun bir süredir kocasını hapiste tutan İsrail’e baskı yapıp onu kurtarmak ve uluslararası desteği arkasına almak için yürütüyor.

Fedva el-Bergusi, Filistin halk direnişinin bir sembolü haline gelen kocasını serbest bırakması için İsrail üzerinde uluslararası bir baskı oluşturmak amacıyla Amman, Kahire ve Moskova arasında mekik dokudu. Fedva el-Bergusi’nin Ramallah'taki Filistin Devlet Başkanlığı binasına nazır ofisi yabancı diplomatların uğrak noktası haline geldi. 

Mervan el-Bergusi, El-Fetih hareketinin Merkez Komite üyesi olmasına rağmen, iki yıl önce Nasır Kudve ile iş birliği yaparak hareketin listesinden ayrı bir seçim listesi oluşturdu. Bergusi, yasama seçimleri için Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) listesine dahil edilmedi. Oysa iki ay sonra gerçekleşecek olan Devlet Başkanlığı seçimleri için aday gösterileceği hususu üzerine anlaşma sağlanmıştı. Eşi Fedva ise seçim listesindeki ikinci isimdi. Ancak seçimler Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın ‘İsrail'in Kudüs'teki faaliyetlerini engelleme’ kararıyla ertelendi. Her şeye rağmen Bergusi'nin adaylık umutları halen devam ediyor.

Bergusi, yıllardır düzenlenen anketlerde İsmail Haniye, Halid Meşal, Hüseyin Şeyh, Muhammed Dahlan ve Yahya Sinvar gibi tüm potansiyel rakip adayları geride bırakarak başı çekiyor. Bergusi’ye yakın kaynaklar, Bergusi’nin, gelecek herhangi bir devlet başkanlığı seçiminde kazanan aday olmaya devam edeceğine inanıyor. Kaynaklar ayrıca, El Fetih hareketi özelinde Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın ardından onun yerine kim geçecek diye mücadele edenlerin varlığını sonlandırmak adına Bergusi’nin adaylığı üzerine ittifak edilmesi gerektiğini düşünüyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabai’dan aktardığı habere göre kaynaklar, El Fetih hareketinin halk tabanının, Bergusi’nin adaylığı konusunda hemfikir olduğunu ifade etti. Ancak hareketin liderlerine gelindiğinde mesele farklı bir boyut kazanmakta. Bazıları Devlet Başkanlığı için can atarken, bazıları da tutuklu lideri, daha önceden kazanmış bir adayın yanında bulunup emellerine ulaşmak adına destekliyorlar.

Kaynaklar, Bergusi konusunda neredeyse tam bir fikir birliği olduğu için, bölge ve dünya ülkelerinin, Amman, Kahire ve Moskova örneğinde olduğu gibi Mervan el-Bergusi’nin eşiyle görüşerek onun düşüncelerini ve yönelimlerini öğrenmek istediğine dikkat çekti.

Kahire ziyareti

Fedva el-Bergusi geçtiğimiz Mart ayında Kahire'ye yaptığı ziyaret esnasında Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile görüşmesi sırasında, Mısır'ı “Filistin’in ulusal lideri ve tüm Filistinli tutukluların serbest bırakılması için kesintisiz bir şekilde ciddi ve etkili çaba göstermeye” çağırdı. 

Fedva el-Bergusi, eşi Mervan el-Bergusi’den Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah Sisi'ye, “Cumhurbaşkanı, hükümet ve halk olarak Mısır'ın, Filistin mücadelesini destekleme konusundaki tutumunu takdir ettiğini” ifade ettiği bir mesaj iletti.

Fedva el-Bergusi mesajında, “Devlet Başkanlığı, yasama ve Ulusal Konsey üyeliği seçim takvimlerinin belirlenmesi, FKÖ'nün yeniden inşası ve geliştirilmesi, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin bu örgüte ve kurumlarına dahil edilmesi gerektiğini” vurguladı. 

Fedva el-Bergusi, Temmuz ayı ortasında, Mervan el-Bergusi'yi “Filistin ulusal birliğinin ve dünyadaki özgürlüğün bir sembolü” olarak tanımlayan Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ile bir araya geldi.

Ebu Gayt, Fedva el-Bergusi’nin, Mervan el-Bergusi ve tüm tutsakların özgürlüğü adına uluslararası kampanyaların başında gösterdiği çabalar için takdirini dile getirdi. Ebu Gayt, “Bergusi'nin, ifade ettiği Filistin mücadelesi ve kararlılığı, meseleyi dünyanın zihninde canlı tutan şeydir” diyerek konunun ehemmiyetini vurguladı.

Fedva el-Bergusi, Kahire'deyken Mısır istihbarat teşkilatında Filistin ve İsrail dosyalarından sorumlu memurlarla bir araya geldi.

Geçen Temmuz ayının sonunda Fedva el-Bergusi, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi ile Mervan el-Bergusi’nin serbest bırakılması çabaları hakkında görüştü. Daha sonra bakan aracılığıyla Ürdün Kralı II. Abdullah'a bir mektup gönderdi.

Fedva el-Bergusi, ömür boyu hapis cezasına çarptırılan eşinin serbest bırakılması için Moskova'da Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov ile bir araya geldi.

İsrail ise Bergusi’yi “El Fetih hareketine bağlı silahlı gruplar tarafından yürütülen, İsraillilerin ölümüne ve yaralanmasına yol açan operasyonlardan sorumlu” olmakla suçladı. 

Ulusal fikir birliği

Bergusi’ye yakın kaynaklar, Fedva el-Bergusi'nin yurtdışı ziyareti öncesinde Filistin Devlet Başkanı Abbas ile görüştüğünü belirterek, “mevcut çabalarının Devlet Başkanıyla tam istişare ve koordinasyon içinde yürütüldüğünü” kaydetti. Fedva el-Bergusi, “Son zamanlarda bölge ülkeleri, Mervan el-Bergusi’nin Filistin halkının kolektif bilincinde ezici bir varlığı temsil ettiğini fark etti. Bu nedenle, onun fikirlerinin doğasını, ulusal birliğe ulaşma yaklaşımını ve İsrail ile çatışmayı idare etme yollarını bilmek istediler” ifadelerini kullandı.

Kaynaklar, Bergusi’nin birliği sağlama, El Fetih hareketinin kendi içerisindeki ve diğer ulusal, İslami gruplar ile El Fetih hareketi arasındaki anlaşmazlıkları sona erdirme vizyonunu, “Bu ihtilafları tek seferde sonsuza kadar bitirmek için sürekli ve zamansal olmayan çabalar sarf edilmeli” diyerek özetledi. Kaynaklar, Bergusi’nin 2006 yılında elde ettiği ulusal uzlaşma belgesinin “Filistin Hükümeti ve FKÖ de dahil olmak üzere Filistin siyasi sistemini yeniden inşa etmek ve İsrail işgalini sona erdirme vizyonunu kristalleştirecek bir temel olmaya” uygun olduğunu da sözlerine ekledi.

El Fetih hareketi Merkez Komitesi Genel Sekreteri Cibril er-Racub, Filistin lideri Yaser Arafat ve Devlet Başkanı Abbas'ın, Filistin devriminin kurucu neslinden oldukları için Filistin ulusal hareketinin ruhani babaları arasında olduklarını vurgulasa da Bergusi'nin, Merkez Komite'nin yaşayan tüm üyelerinin önünde olduğunu dile getirdi. Racub, El Fetih'in, Devlet Başkanlığı seçimleri için adayını belirlemesinin merkez komitesine bağlı olduğunu açıklarken daha önce ilan ettiklerinin aksine Bergusi’nin adaylığını desteklediklerini reddetti.

Filistin Politika Araştırmaları ve Stratejik Çalışmalar Merkezi (Masarat) Araştırma ve Politikalar Müdürü Halil Şahin, “Bergusi’nin yalnızca El Fetih hareketinin değil, aynı zamanda tüm Filistin’in ulusal bir sembolü olduğuna” inanıyor. Şahin, “Bergusi, Filistinlilere Yaser Arafat’ın kişiliğini ve uluslararası arenadaki uygulamalarını hatırlatıyor” dedi.

Şahin, Bergusi’nin karşısına çıkan herhangi bir rakibi yenebileceğini gösteren kamuoyu yoklamaları ışığında, serbest bırakılması dosyasının taşınmasının Devlet Başkanı Abbas'ın ardından koltuğa kimin geçeceği konusundaki rekabet ve mücadele zamanına denk geldiğine dikkat çekti. Şahin, “bölge ülkelerinin Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın halefiyet dosyasıyla ilgilendiğini ve hükümet değişim sürecinin sorunsuz geçmesi için önlem aldıklarını” dile getirdi.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.