Lübnan'da Filistinli grupların silahlarının yayılması kaosuna bir güvenlik çözümü yok

Silahların yaptığı tek şey ‘kardeşler’ arasında kavga çıkarmak

Ayn el-Helva Kampı’ndaki son çatışmalara katılan bir silahlı grup üyesi (AP)
Ayn el-Helva Kampı’ndaki son çatışmalara katılan bir silahlı grup üyesi (AP)
TT

Lübnan'da Filistinli grupların silahlarının yayılması kaosuna bir güvenlik çözümü yok

Ayn el-Helva Kampı’ndaki son çatışmalara katılan bir silahlı grup üyesi (AP)
Ayn el-Helva Kampı’ndaki son çatışmalara katılan bir silahlı grup üyesi (AP)

Lübnan'ın güneyinde yer alan Filistin mülteci kampı Ayn el-Helva’da zaman zaman tekrar eden çatışmalar, artık Filistinli gruplara ait silahlara ihtiyaç kalmaması ve İsrail saldırılarına karşı iç çatışmalarda kullanılması dışında kampı savunmada herhangi bir rolü olmamasına rağmen gerek kampta gerekse kampın dışında silah bulundurulmasının avantajına ilişkin çok sayıda soru işaretinin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu silahların bazen çeşitli taraflara bazı mesajlar vermek için kullanılması, bölgedeki çelişkilerin bir ifadesi olarak karşımıza çıkarken silahlar kimin eline geçerse onun tarafından, İsrail'e komşu olan Arap ülkelerindeki Filistin diasporasının yaşadığı yerlerde sahaları birleştirme bağlamında kullanılmaya çalışılıyor.

Kamplara rastgele dağıtılan silahlar, taşıyıcıları için bir yük haline gelmiş durumda. Artık bu silahlardan taşıyan kimsenin Arap ülkelerinin temelde Hizbullah’ın askeri kolu olan ve silahlarını elinde bulunduran İslami Direniş'in oluşumundan önce onu destekleyen bir devlet olarak görmelerine rağmen, Lübnan'ı İsrail'e düşman bir ülke haline getirmeyi amaçlaması dışında bir direnişçi kimliği bulunmuyor.

Bu kez, Filistin silahlarını elinde tutmanın avantajı sorusu, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi Üyesi ve Lübnan'daki Filistin dosyasından sorumlu Azzam el-Ahmed'in Fetih Hareketi (El Fetih) içindeki bölünmüşlüğü sona erdirmek üzere Beyrut’a yaptığı ziyaretle aynı zamanda gündeme geldi. Filistin Ulusal Güvenlik Komutanı ve Fetih Hareketi'nde Tuğgeneral Ebu Eşref el-Armuşi’nin Lübnan’ın güneyindeki Sayda’da Cundu'ş-Şam Tugayı’na bağlı olduğu bildirilen radikal bir grup tarafından öldürülmesi sonrası El Fetih Hareketi ile radikal İslamcı gruplar arasında çatışmalar patlak vermişti.

FKÖ Yürütme Komitesi Üyesi Ahmed, Lübnan geçici hükümeti ve ordu yetkilileri ile koordinasyonla şu an Suriye'deki Yermuk Mülteci Kampı’ndan kaçıp sığınacak bir yer arayan binlerce Filistinliye ve çok sayıda Suriyeliye ev sahipliği yapan, ancak kapasitesini çoktan aşan Ayn el-Helva Mülteci Kampı’ndaki ateşkesin kalıcı hale getirilmesi konusunda güvenlik çözümünü yeniden gündeme getirmeye çalışıyor.

Ancak güvenlik çözümü, Lübnan yargısı tarafından yargılanma konusunda eşit oldukları bahanesiyle birlik içinde kalmalarına izin vermek yerine, üst düzey isimler tarafından işlenen suçlar ve onlara yöneltilen suçlamalara yönelik soruşturmalar başlatarak ve parça parça dökülmelerini sağlayacak şekilde yargı yoluna giderek radikal grupları tasfiye etmeye çalışmakla başlayan siyasi bir çözümle birlikte olmadığı sürece kalıcı bir ateşkes sağlayamayabilir. Bunun için bir sonraki adımın, Lübnan Meclisi Başkanı Nebih Berri'nin daveti üzerine 2006 martında düzenlenen ilk diyalog konferansında, özellikle Filistinli grupların silahlarının kampların dışında toplanması, kontrol edilmesi ve bu silahlara ne olacağını kendi aralarında çözümlemeleriyle ilgili kararların yeniden gözden geçirilmesi olması gerekiyor.

O dönem Filistinli grupların silahlarıyla ilgili alınan bu kararlar uygulanmadı. Çünkü kampların dışındaki silahların Filistinli bir gruba, yani FKÖ ve Fetih Hareketi’ne karşı çıkan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi-Genel Komutanlık (FHKC-GK) adlı koalisyon güçlerine ait olmasına rağmen bu konudaki karar, başta Hizbullah olmak üzere diyaloğa katılan tüm taraflarca desteklendi.

Filistinli grupların kampların dışındaki silahları, FHKC-GK tarafından Refik Hariri Uluslararası Havaalanı yakınlarındaki Naame beldesinde kazılmaya başlanan, ancak kısa süre sonra Bekaa Vadisi'ndeki Kusaya bölgesine doğru genişleyen daha sonra Bekaa’nın batısındaki el-Helva beldesine uzanan tünellerdeydi. Bu silahlar, FHKC-GK'ye aitti. FHKC-GK, kararlardan sonra silahları Naame’deki tünellerden çekip kararlara uymak yerine daha fazla bölgeye yaydı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre silahlarla ilgili tartışmaya kapıyı açan da buydu. Ancak tartışma ilgi çekmedi. Çünkü bu kararlara yönelik tepkiler nedeniyle onları uygulamanın bir anlamı olmadığına ikna etmek için ne ilk ne de son olan bir çabayla gündemden uzaklaştırılmaya çalışıldı.

Ayn el-Helva Mülteci Kampı’ndaki radikal grupların çoğalmasının ardındaki nedenle ilgili halen yanıt bekleyen sorular var. Bu gruplara çeşitli lojistik, istihbarat, mühimmat ve ikmal hizmetlerini sağlayan kim? Direniş eksenine bağlı Filistinli gruplar Filistin tarafında kimin yanında duruyorlar? Ebu Mihcen lakaplı Ahmed Abdulkerim el-Saadi'nin oğlu İbrahim el-Saadi'nin lider olduğu Asabetu’l-Ensar grubunun rolü ne? Sayda'daki dört hâkime düzenlenen suikasta karışmaktan aranmasına rağmen, nasıl kardeşi Ebu Tarık el-Saadi'nin ölümü üzerine Ayn el-Helva Kampı’na gelip taziyeleri kabul etti?

Bir diğer soru ise Bilal Bedir ve Heysem eş-Şabi liderliğindeki Cunduş’Şam'a kim siyasi koruma sağlıyor? Kim kanun tarafından aranan Ömer el-Natur ve Fethu’l-İslam grubunun geriye kalan üyeleri ile DEAŞ ve El Kaide’nin bazı sembol isimlerinin yanı sıra Lübnanlı ve Filistinli milislerin DEAŞ saflarında savaşmak için Suriye ve Irak'a girmesini kolaylaştırdı?

Güvenlik çözümü, öncekiler gibi siyasi bir çözümle birlikte sunulmadıkça uzun soluklu olmayabilir. Çünkü Ayn el-Helva Kampı El Fetih'le çatışan radikal gruplar, onları canlı kalkanlar olarak gören Asabetu’l-Ensar grubunun doğrudan desteğiyle kendilerini güçlendirmezlerse kalıcı olmazlar ve Asabetu’l-Ensar her ne kadar kampta El Fetih yerine göz dikse de uzun süre ayakta kalmazsa sıra onlara gelir.

Kaynakların Şarku’l Avsat’a söylediğine göre bu yüzden muhalefet, Hizbullah'ın, Filistinli grupların silahlarının kamplar dışında toplanmasının önündeki tek engel olmaya devam ettiğine inanıyor. Çünkü silahlarının toplanmasının talep edilmesi için baskı oluşturmak amacıyla bahane olarak kullanılacağından korkuyor. Zira savaş ve barış kararının Lübnan devletinin elinde olmaması için bu kararın kontrol edilmesi gerekiyor.



Arap heyetleri yeni Suriye'nin inşasına destek için Şam'ı ziyaret etti

TT

Arap heyetleri yeni Suriye'nin inşasına destek için Şam'ı ziyaret etti

Arap heyetleri yeni Suriye'nin inşasına destek için Şam'ı ziyaret etti

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera dün (Pazartesi) Şam'da, Suriye halkını desteklemek üzere art arda gelen Arap yetkililerle bir araya geldi ve onlarla önümüzdeki dönemde odaklanılacak çabaları görüştü. Bu yetkililer arasında Beşşar Esed'in devrilmesinden bu yana Şam'ı ziyaret eden ilk Arap dışişleri bakanı olan Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi de vardı. Arap temaslarının merkezinde, Suriye'deki gelişmeler yer aldı.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Mısırlı mevkidaşı Bedr Abdulati dün gerçekleştirdikleri telefon görüşmesinde Suriye sahasındaki son siyasi gelişmeleri ele aldı.

Açıklamada Abdulati'nin ‘kardeş Suriye'nin tarihindeki bu kritik aşamada Suriye devletini desteklemenin önemini, egemenliğine, birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyulmasını, ulusal kurumlarının rollerini oynamasına olanak tanınmasını ve tüm Suriye topraklarında istikrarı yeniden tesis etmek için Suriye halkının tüm bileşenlerini içeren, Suriye'nin sahiplendiği ve liderlik ettiği kapsamlı bir siyasi sürecin benimsenmesi gerektiğini’ vurguladığı belirtildi.

Suudi heyeti Şam'da

Suudi Arabistan hükümetine yakın bir kaynak dün AFP'ye yaptığı açıklamada, bir Suudi heyetinin pazar günü Şam'ı ziyaret ettiğini ve eş-Şera ile görüştüğünü söyledi. Kaynak, görüşmelerin ‘Suriye'deki durum, Captagon'un ortadan kaldırılması ve diğer konulara odaklandığını’ bildirdi.

Şam ziyareti sırasında es-Safadi, ülkesinin, yıllardır süren ölüm, yerinden edilme ve yıkımın ardından, yeni bir siyasi sistemin Suriyeliler tarafından inşa edildiği ve tüm Suriyelilerin haklarının korunduğu bir gelecek aşamasına ulaşmak için Suriye halkını bu geçiş aşamasında desteklediğini yineledi.

Ürdün'den uyarı

Es-Safadi X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, Suriye'nin egemenliği ve güvenliğine yönelik her türlü saldırıya karşı uyarıda bulundu. İsrail'in Suriye topraklarına girmesinin sona ermesi gereken yeni bir işgal olduğunu ve uluslararası toplumun bu geçiş döneminde Suriye'ye müdahale etmemesi için İsrail'e baskı yapması gerektiğini belirtti. Es-Safadi, on gün önce Akabe toplantılarının sonuç bildirgesinde, toplantıların amacının, tüm Suriyeliler için güvenli ve parlak bir gelecek inşa etmede Suriye'yi desteklemek için uluslararası toplumla bir Arap pozisyonu koordine etmek olduğunun açık olduğunu hatırlattı.

csdfg
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi ve yeni Suriye yönetiminin lideri Ahmed eş-Şera Şam'da bir araya geldi. (AFP)

Es-Safadi ülkesinin, terörizm ve dışlanmadan arınmış, tüm vatandaşlarının istek ve haklarını yerine getiren, özgür, bağımsız ve egemen bir devlet inşa etme yolunda Suriye'yi destekleyeceğini vurguladı. Es-Safadi ayrıca, ülkesinin Şam'ın hayati kurumlarının kapasitelerini yeniden inşa etmesine yardımcı olmaya hazır olduğunu ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre es-Safadi dün yaptığı açıklamada, eş-Şera ile Suriye'den Ürdün'e uyuşturucu ve silah kaçakçılığıyla mücadele için iş birliği yapma konusunda anlaştıklarını söyledi.

Ürdün son yıllarda başta Captagon olmak üzere silah ve uyuşturucu kaçakçılığından çok zarar gördü. 2011 yılından bu yana Suriye'de devam eden kanlı çatışmalar yarım milyondan fazla insanın ölümüne, büyük bir yıkıma ve ülke içinde ve dışında milyonlarca insanın yerinden edilmesine neden oldu.

Katar heyeti

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari'nin yaptığı açıklamaya göre Katar Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Muhammed el-Halifi, 13 yıllık diplomatik ayrılığın ardından Suriyeli yetkililerle görüşmek üzere diplomatik bir heyetin başında dün Şam'a geldi. El-Ensari X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “El-Halifi, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden bu yana Suriye havaalanına inen ilk Qatar Airways uçağıyla Şam'a vardı” ifadesini kullandı. El-Ensari, heyetin ‘Katar'ın Suriye halkına her türlü desteği sağlama konusundaki kararlı tutumunu yerine getirmek üzere’ Suriyeli yetkililerle görüşmeler yapacağını bildirdi.

El-Ensari bu görüşmelerin ülkesinin ‘Suriye'deki kardeşlerine her türlü desteği sağlama konusundaki kararlı tutumunu’ yansıttığını kaydetti. Katar Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Bu ziyaret, Katar ile kardeş Suriye arasındaki yakın kardeşlik ilişkilerinin gücünün ve Katar'ın Suriye'nin ilerlemesi ve egemenliğinin korunmasına yönelik tam ilgisinin yeni bir teyididir” denildi. AFP'ye konuşan Katarlı bir yetkili, iki ülke arasındaki ‘uçuşların yeniden başlaması için Şam Uluslararası Havalimanı'nın hazır olup olmadığını değerlendirmek üzere’ heyete bir havacılık teknik ekibinin eşlik ettiğini söyledi. Yetkili, “Katar ticari ve kargo uçuşlarının yeniden başlaması için teknik destek sağlamanın yanı sıra geçiş döneminde havalimanının bakımını da üstlenmeyi teklif etti” dedi.

zxascdvfg
Yeni Suriye yönetiminin lideri Ahmed eş-Şera, 23 Aralık 2024 tarihinde Şam'da Katar heyetiyle (Reuters)

Eş-Şera, Doha'nın gelecekte Suriye'de enerji de dahil olmak üzere çeşitli sektörlere yatırım yapmaya ilgi duyduğunu ifade etti. Eş-Şera, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani'yi Suriye'yi ziyaret etmeye davet ettiğini belirtti.

BAE çağrısı

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan dün yeni Suriyeli mevkidaşı Esad Hasan eş-Şeybani ile ikili ilişkilerin güçlendirilmesini ele aldıkları bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın BAE resmi haber ajansı WAM’dan aktardığına göre ikili, ‘iki taraf, iki ülke ve iki kardeş halk arasındaki yakın kardeşlik ilişkilerini ortak çıkar alanlarında geliştirmenin yollarını görüştü.’

Suriye'nin birliğini, bütünlüğünü ve egemenliğini korumanın önemini vurgulayan Al Nahyan, BAE'nin Suriye halkının güvenlik, kalkınma ve iyi bir yaşam özlemlerini gerçekleştirecek kapsamlı ve kapsayıcı bir geçiş aşamasına ulaşılmasına yönelik tüm çaba ve gayretleri destekleyen tutumunu yineledi.