Sudanlı bir kadın, Tunus'tan çöl bölgesine sürüldüklerinde yaşadığı zorlu süreci anlattı

Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)
Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)
TT

Sudanlı bir kadın, Tunus'tan çöl bölgesine sürüldüklerinde yaşadığı zorlu süreci anlattı

Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)
Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)

Sudanlı hemşire Tefaul Ömer, Tunuslu yetkililer tarafından tutuklandıklarını ve Libya sınır bölgesine atıldıklarını söyleyen diğer 14 göçmenle birlikte kavurucu çöl güneşinin altında bitkin bir şekilde otuyordu. 

Bebek bekleyen Tefaul, Libya sınır devriyesi tarafından bulunmadan ve kendilerine su ve yiyecek verilmeden önce Sudan, Senegal, Gana ve Mali'den bir grup kadın ve erkeğin dört saat yürüdüğünü söylüyor. Reuters’a konuşan Tefaul, çölde yaşadığı sıkıntıların doğmamış çocuğunu etkilemesinden ücra bölgelerde oldukları sırada oldukça korktuğuna değiniyor. 

Göçmenler, Libya sınır muhafızları ve insan hakları grupları Tunus makamlarını, göçmenleri yazın en sıcak döneminde sınırdan kasaba ve köylerden uzaktaki çorak vahşi doğaya göndermekle suçluyor. Libyalı yetkililer, çölde ölen göçmenlerin cesetlerini bulduklarını açıklarken, Tunus İçişleri Bakanlığı, göçmenlerin çöle yollandığı iddialarını reddediyor. Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said ise bu yöndeki verileri, ülkesini itibarsızlaştırmayı amaçlayan yanıltıcı bilgiler olarak nitelendiriyor.

Reuters'ın sorularını yanıtlayan Tunus İçişleri Bakanlığı sözcüsü Fâkir Buziğaye, Tunus'un Afrikalı göçmenleri sınır dışı ettiği yönündeki suçlamaları reddettiğini söyledi. Çölde mahsur kalanların buraya nasıl geldiği sorusuna ise “Yasal koşulları sağlayanların Tunus'a girişine izin verilecek. Tunus, sınırları dışında olanlardan sorumlu değildir” dedi.

Eşi Yasin Adam ile birlikte Tunus’un Zarzis beldesinde yaşayan 26 yaşındaki Tefaul Ömer, kendilerini İtalya'ya götürmeleri için kaçakçılara vermek üzere para biriktiriyor. Geçtiğimiz hafta polisin diğer göçmenlerle birlikte kendilerini tutuklayıp sınıra götürdüğünü ifade eden Ömer, polisin erkekleri darp ettiğini, gruptaki herkesin telefonlarını aldığını ve onları çölde bıraktığını anlattı.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), örgütün diğer kurumları ile birlikte bulundukları yerin yakınlarında Libya'nın el-Assa şehrinde bir hükümet tesisinde yaklaşık 300 kişiye gıda ve tıbbi yardım sağladığını bildirdi. Libya’daki IOM’da görevli Giacomo Terenzi, sınırdaki durumun çok karmaşık olduğunu söyledi. Assa'ya yaklaşık 35 kilometre uzaklıktaki bir kıyı bölgesi olan Ras Cedir'de hala yaklaşık 350 göçmenin mahsur kaldığı öngörülüyor.

Geçtiğimiz ay IOM ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Tunus'ta uzak ve ıssız sınır bölgelerine veya sınırın ötesine itilen yüzlerce göçmen, mülteci ve sığınmacının güvenliğinden derin endişe duyduklarını bildirdi. Çöl sınırlarından sınır dışı edilme haberleri ilk olarak temmuz ayı başlarında bildirildi. Öncesinde ise küçük teknelerle İtalya'ya yasadışı yolculukların ana hareket noktası olan kıyı kenti Safakes’te (Tunus) bölge halkı ve göçmenler arasında çatışmalar kaydedildi.

Tunus'ta yaşayan binlerce göçmen bu yıl Avrupa'ya gitmeye çalıştı. Nitekim Cumhurbaşkanı Kays Said, göçmenlerin varlıklarının Tunus'un demografik yapısını değiştirme planının bir parçası olduğunu iddia etmiş, şubat ayında göçmen karşıtı bir kampanya başlatmıştı. Afrika Birliği (AfB) tarafından kınanan ve ırkçı olarak adlandırılan bu kampanya, Sahra Altı Afrika ülkelerinden gelen göçmenlere yönelik bir saldırı dalgasına yol açtı.

Tunus'un yaklaşımına yönelik eleştirilere rağmen, Avrupa Birliği (AB) geçen ay yaptığı açıklamada, ülkeye insan kaçakçılığıyla mücadeleye yardımcı olması ve sınır yönetimini iyileştirmesi için en az 100 milyon euro verileceğini açıkladı.

İnsan hakları grupları ise AB’yi Libya'daki göçmen uygulamalarına verdiği destek nedeniyle eleştiriyor. Nitekim göçmenlerin barındığı merkezleri silahlı gruplar kontrol ediyor. Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü bu yönde işkence suçlarını belgelemişti. Ancak Libya hükümeti bu merkezlerde işkence yapıldığını reddediyor. Tefaul, kendisi ve beraberindekilerin Trablus hükümeti Savunma Bakanlığı’nın 19. Tugay’ına bağlı Libya sınır muhafızlarından su ve yiyecek aldığını söyledi. Devriye ekiplerinin kendilerini bulduğunda yerde yattıklarını, dudaklarının uçukladığını, ten renklerinin griye döndüğünü ekleyen Tefaul, kavurucu güneşi ve kum yüklü kuvvetli rüzgarlardan korunmak için başlarını eşarplarla örttüklerini belirtti.

23 yaşındaki Kufi Musa ve 20 yaşındaki eşi Blessing David de Tefaul’un grubundaydı. Şarku'l Avsat'a konuşan ikili, üç ay önce Cezayir üzerinden Tunus'a geldiklerini, Avrupa'ya seyahat etmeyi umduklarını ancak seyahat edecek parayı bulamadıklarını söylüyor. Musa, üzgün bir halde, “Kendimi hayal kırıklığına uğramış, umudunu kaybetmiş hissediyorum. Şu an sadece Gana'ya dönmek istiyorum. Beni ve eşimi kovdular, korkunç koşullar altında çölde yürümemize izin verdiler” ifadelerini kullandı.



Husiler: Trump'ın açıklamaları doğru değil, Kızıldeniz'deki gemilere saldırmaktan vazgeçmeyeceğiz

İsrail’in Sana'da düzenlediği hava saldırılarının ardından binaların üzerinde yükselen dumanlar (AFP)
İsrail’in Sana'da düzenlediği hava saldırılarının ardından binaların üzerinde yükselen dumanlar (AFP)
TT

Husiler: Trump'ın açıklamaları doğru değil, Kızıldeniz'deki gemilere saldırmaktan vazgeçmeyeceğiz

İsrail’in Sana'da düzenlediği hava saldırılarının ardından binaların üzerinde yükselen dumanlar (AFP)
İsrail’in Sana'da düzenlediği hava saldırılarının ardından binaların üzerinde yükselen dumanlar (AFP)

Yemen’deki Husiler dün, Umman'ın ABD ile Husiler arasında ateşkes anlaşmasına varıldığı açıklamasına atıfta bulunmadan, İsrail'in Yemen’de düzenlediği hava saldırılarına karşılık olarak saldırmaya devam edeceklerini ve İsrail'e ‘dünyayı sarsacak’ bir karşılık vereceklerini açıkladılar.

Husilerin Yüksek Siyasi Konsey Başkanı Mehdi el-Meşat, saldırıların ‘devam edeceğini’ söylediği açıklamasında ‘düşman İsrail’in dayanamayacağı sarsıcı ve acı verici bir misilleme’ sözü verdi.

İsrail dün, İran destekli Husiler tarafından atılan ve Tel Aviv'deki Ben Gurion Uluslararası Havaalanı yakınlarına isabet eden bir füzeye misilleme olarak Sana'daki havaalanı ve elektrik santralleri de dâhil olmak üzere Husilerin kontrolündeki altyapıyı ikinci gününde de bombaladı.

Husilerin Sözcüsü Muhammed el-Buhayti, Bloomberg'e yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın dün Husilerin Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırıları durdurma sözü verdiği yönündeki açıklamalarını yalanladı.

Trump'ın açıklamalarının ‘doğru olmadığını’ söyleyen Buhayti, Husilerin Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere destek amacıyla Kızıldeniz'deki gemilere düzenlediği saldırıları durdurmayacağını ifade etti.

Trump, Husilerin Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırıları durdurma sözü verdiğini ve ABD'nin buna inanarak Husilere yönelik operasyonlarını derhal durduracağını açıklamıştı.

ABD Başkanı, söz konusu açıklamasında şunları söyledi:

“Husiler artık savaşmak istemediklerini açıkladılar ya da en azından artık bizimle savaşmak istemediklerini açıkladılar. Basitçe savaşmak istemiyorlar ve biz de bunu onurlandıracağız ve bombardımanı durduracağız, teslim oldular.”

Trump’ın açıklamalarının ardından Husilerin üst düzey müzakerecisi Abdülkadir el-Murtaza yaptığı açıklamada, ABD'nin ‘savaştan çekilmeye’ karar vermesi halinde bunun sorun olmayacağını, ancak savaş durana kadar Gazze'ye denizden ve havadan ‘desteğin’ kesilmeyeceğini söyledi.

Bu gelişme, İsrail'in pazar günü Husiler tarafından Ben Gurion Uluslararası Havaalanı yakınlarına düzenlenen saldırıya misilleme olarak dün sabah erken saatlerde Sana Havaalanı’nı hedef alan ve havaalanının faaliyetlerinin aksamasına neden olan hava saldırılarının ardından yaşandı.

İsrail pazartesi günü de Yemen'in batısındaki Hudeyde Limanı’nı hedef almıştı.

ABD, Husilere karşı Yemen’de geniş çaplı bir askeri operasyon başlattı. Husiler tarafından yapılan açıklamalara göre ABD’nin operasyonu onlarca kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden oldu.

İran destekli Husiler, Gazze'deki Filistinlilere destek amacıyla 2023 kasımından bu yana Kızıldeniz'deki gemilere saldırıyor. Husiler tarafından Kızıldeniz’deki seyrüsefer güvenliğine karşı düzenlenen bu saldırılar küresel ticareti sekteye uğrattı.