Sudan'da iç savaş 5. ayına girdi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Sudan'da iç savaş 5. ayına girdi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında 15 Nisan sabahından bu yana süren iç savaş, geride milyonlarca evsiz, binlerce ölü ve yaralı, nüfusunun yarısı insani yardıma muhtaç, altyapısı ve ekonomisi çökmüş bir ülke bıraktı.

Sudan'daki çatışmalar, eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir'in 30 yıllık iktidarının Nisan 2019'daki halk devrimiyle yıkılmasının ardından yıllarca süren ekonomik ve siyasi krizlerin akabinde ordu ile paramiliter HDK arasındaki iktidar mücadelesi sebebiyle 15 Nisan sabahı başkent Hartum'da patlak verdi, hızla güney ve batıdaki kentlere yayıldı.

AA muhabirinin iç savaşın 5. ayına girdiği ülkede, çatışma alanlarındaki halk ve sahadaki kaynaklarla yaptığı görüşmelerden derlediği bilgilere göre, savaşa hazırlıksız yakalanan ve başlarda daha çok savunma pozisyonunda olan ordunun ağır ağır da olsa kontrolü ele almaya başladığı görülüyor.

Ordu, kırsalda ve açık alanlarda daha rahat hareket edebilirken savaştan önce yaklaşık 10 milyon kişinin yaşadığı ancak gayriresmi istatistikler ve tahminlere göre yarıya yakınının boşaldığı başkentte, HDK'nin vatandaşların evlerine, hastane, okul gibi kamu tesislerine yerleşmesi nedeniyle Hartum ve çevresinde orduyu daha zor ve çetin bir operasyon ve çatışma bekliyor.

Başkenti Afrika'nın hayat kaynağı Nil nehrinden çevre kentlere bağlayan stratejik köprülerle sivil ve askeri hayati öneme sahip tesisler, taraflar arasında zaman zaman el değiştiriyor.

Demir Yolu Köprüsü ve Kober Köprüsü ordunun, Soba ve Menşiyye Köprüsü HDK'nin elindeyken, Fiteyhab, Mek Nimir, Mavi Nil ve Şambat köprüleri iki tarafça kontrol ediliyor.

ht

HDK'nin sivil yerleşim alanlarına konuşlanması silahlı kuvvetleri zorluyor ancak ordunun hava gücünü elinde bulunduran tek taraf olması sahada dengeleri ordu lehine değiştiriyor.

Halihazırda başkentteki Vadi Seyyidina, Kuzey eyaletindeki Merovi ve güneydeki Ubeyd kentindeki askeri hava üsleri başta olmak üzere ordu buralardan havalandırdığı jetlerle tank ve toplarının bulunduğu karargahlardan saldırarak başkentteki HDK üstünlüğünü kırmaya çalışıyor.

Ordunun, HDK'nin batıdan başkente ikmal yolu olan Bara ve Umdurman kentleri arasındaki ana yolu araç trafiğine kapatması ve havadan kuşatma altına aldığı bölgeye hava saldırıları sürüyor.

- Hartum'da HDK, Umdurman ve Bahri'de ordu etkin

Üç başkent olarak bilinen kentlerden Umdurman ve Bahri'de ordu daha fazla alanın kontrolünü sağlarken, Hartum'da HDK'nin daha etkili olduğu görülüyor.

Başkentteki kritik noktalardan Cumhurbaşkanlığı Sarayı, savaşın ilk günlerinden bu yana HDK'nin kontrolünde bulunuyor.

Uluslararası Hartum Havalimanı'nın çevresi de iki güç tarafından kuşatılmış durumda. Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarının yer aldığı ordunun genel komutanlığı ise askerin elinde bulunuyor.

Başkentteki Yermuk askeri kampı, Ceyli Petrol Rafinerisi, Soba Su Dağıtım istasyonu HDK'nin, Bahri, Hattana (Manara) Su Dağıtım istasyonları, Faruk Elektrik Santrali, Cebel-i Evliya askeri üssü, Zırhlı Birlikler Komutanlığı, El-Muhendisin askeri karargahı, Bahri Muhaberat Merkezi, Bahri Hararire Elektrik Santrali'nde ise ordu hakimiyetini sürdürüyor.

Kamuoyunda "iki generalin savaşı" olarak adlandırılan iç savaşta tahmini verilere göre, 3 binden fazla kişi öldü. Asker ve HDK'nin kayıpları konusunda ise henüz bir istatistik bulunmazken tarafların binlerce kayıp verdiği tahmin ediliyor.

UNICEF, yaklaşık 50 milyon nüfuslu Sudan'ın yarısının insani yardıma muhtaç olduğunu, 14 milyon çocuğun da insani yardım beklediğini belirtti.
Uluslararası Göç Örgütüne göre çatışmalar nedeniyle 3 milyondan fazla kişi ülke içinde yerinden edilirken bir milyonu aşkın sivil de komşu ülkelere kaçtı.

Birleşmiş Milletlere (BM) göre, ülkede 6 milyondan fazla kişi kıtlıktan bir adım uzakta yaşıyor.

BM'nin başını çektiği Kuruluşlararası Daimi Komite (​IASC) bünyesindeki yardım kuruluşlarının yöneticilerinden yapılan ortak yazılı açıklamada da Sudan'daki trajedinin sona erdirilmesi için insani yardım çağrısı yapıldı.

- Tüm barış çabaları sonuçsuz kaldı

Suudi Arabistan ve ABD öncülüğündeki Cidde Platformu'ndan Doğu Afrika'daki Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi'ne (IGAD) ve Afrika Birliği'ne (AfB), Mısır'ın Sudan'a Komşu Ülkeler Zirvesi'nden Etiyopya'nın girişimlerine kadar farklı platformlar Sudan krizini çözmek için çeşitli senaryo ve girişimlerle gelse de gerek çatışmanın taraflarının kabul edilmesi mümkün görünmeyen talepleri gerekse de iç ve dış siyasi hesaplaşmalar Sudan'da siyasi çözüme yakın vadede ulaşılma ihtimalinin uzak olduğuna işaret ediyor.

Başkent Hartum ile ülkenin güney ve batı kesimlerinde ağır silahlar ve savaş uçaklarının da kullanıldığı şiddetli çatışmalar sürerken milyonlarca sivil, krizin çözümü ve yeniden ayağa kalkabilmek için destek bekliyor.



Doğumsal deformasyon: Gazze'deki kadınların rahimlerini yok eden silahlar

Gazze'de fetal anomali oranı 1.000 doğumda 200'e ulaştı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Gazze'de fetal anomali oranı 1.000 doğumda 200'e ulaştı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
TT

Doğumsal deformasyon: Gazze'deki kadınların rahimlerini yok eden silahlar

Gazze'de fetal anomali oranı 1.000 doğumda 200'e ulaştı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Gazze'de fetal anomali oranı 1.000 doğumda 200'e ulaştı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

İzzeddin Ebu Ayşe

Doktor Ahmed, şaşkınlıkla yeni doğan bebeğe, Melek el-Kanu'ya bakıyor, başında görülen deformasyonu inceliyor ve “Anne hamileliği sırasında bu garip deformasyona yol açan ne kadar zehirli gaz soludu, İsrail hamile kadınları bu şekilde etkileyecek hangi ölümcül silahları kullandı?” diye düşünüyor.

Doktor bebeği taşıyor ve başına bakıyor; “beyni yok, kafatası gelişimini tamamlamamış” diyor. Sağlık çalışanı, garip ve şok edici bir deformasyon ile doğan, başının sadece göz hizasında sona erdiği küçük Melek’in durumu ile ilgili bunları söylüyor.

Doktor, “İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği savaş sırasında doğumsal anomali vakalarında korkunç bir artış fark ettim. Beyninden tamamen yoksun olarak doğan bebek vakası, trajik anne karnındaki malformasyon hikayelerine bir örnek. Bebeklerin gelişimini daha doğmadan önce etkileyen bu savaşın durdurulması gerekiyor” diye ekledi.

Deformasyon oranları yükseliyor

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre  Gazze'de doktorlar, kuvöz bölümündeki yeni doğan bebeklerde doğumsal deformasyon vakalarında endişe verici bir artış olduğunu fark ettiler. Bunların çoğunun, savaş sırasında hamile kalan annelerin bebeklerinde görüldüğünü gözlemlediler. Bu durum onları, bu olguyu, savaşın ve kuşatmanın seyri ve bunların sakinler üzerindeki etkileriyle ilişkilendirmeye yöneltti.

Sağlık Bakanlığı Hastaneler Bölümü Genel Müdürü Mervan el-Hams, “Gazze Şeridi'nde doğumsal anomali sayısında önemli bir artış yaşanıyor. İsrail savaşı hamile kadınları olumsuz etkiledi” dedi. El-Hams, “Bu olgunun yayılmasına katkıda bulunan birkaç faktör var, birincisi, İsrail bombardımanlarından kaynaklanan radyasyon, ikincisi, uluslararası yasaklı patlayıcıların kullanılması ve son olarak Gazze'ye beyin gelişimi için gerekli olan folik asit gibi ilaç ve vitaminlerin girişinin engellenmesi” diye ekledi. Hams, sağlık yetkililerinin İsrail'in yıkıcı radyolojik ve kimyasal etkilere sahip deneysel silahlar kullandığını, uluslararası anlaşmalar uyarınca yasak olan bu bombalar ile Gazze'de küçük bir alanı hedef aldığını ve bunun da hamile kadınlar ve fetüsler için ciddi sonuçlar doğurduğunu doğruladığını belirtti.

Yaklaşık 60 bin fetüs malformasyon riski altında

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (Human Rights Watch) detaylı raporunda, Gazze'de hamile kadınların zehirli gazlara maruz kaldığı belirtildi. Bunların fetüsler arasında malformasyon vakalarının artmasının yanı sıra, kendiliğinden düşük oranının yüzde 300'e çıkmasına doğrudan etkisi olduğu kaydedildi.

Zorlu ameliyatlar gerçekleştirmek için Gazze'ye giden Ürdünlü doktor Bilal el-Azzam, daha önce hiç görmediği korkunç doğumsal deformasyon vakaları ile karşılaştığını, bunlardan bazılarının son derece kritik aşamalarda Gazze Şeridi'ndeki hastanelere ulaştığını söyledi.

Filistin Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, Gazze'de 60 bin fetüste doğumsal anomali riski bulunuyor ve bu olgunun, İsrail'in uluslararası yasaklı, sağlık açısından tehlikeli mühimmat kullanması nedeniyle uzun yıllar artarak devam etmesi muhtemel.

Fotoğraf: Doğumsal anomaliler Gazze savaşının en ağır sonuçları

Hamile kadınların deneyimleri

Gazze'deki patlayıcı uzmanları, sınırlı imkânlarına rağmen İsrail ordusunun, kimyasal, biyolojik ve yangın silahları kullandığını gözlemlediler. Bombaların toz ve dumanları binaların molozlarına yapışarak hava koşullarının da etkisiyle yayılıyor ve malformasyona neden olabiliyor.

Serena hamile ve İsrail bombalarının dumanı nedeniyle zorlu bir deneyim yaşadı. İsrail askeri operasyonlarının gerçekleştiği yere çok yakın olan Gazze şehrinin doğusunda yaşayan Serena, yaşadıklarını anlattı: “Askerler birdenbire bölgeye doğru bir top atışı yaptı. Mahalle toz ve dumanla doldu ve yanık kağıt kokusu gibi kötü bir koku duydum. Sonra koku daha da kötüleşti ve yanan çöp kokusuna dönüştü.” Serena, “Şiddetli boğulma, baş ağrısı ve kusma hissi yaşadım, karnımdaki bebek iki günden fazla bir süre hareketsiz kaldı. Onun öldüğünü sandım, çok zorlu ve acılı bir iki gündü. Kokladığım gazın rahmimdeki çocuğa olumsuz etki etmesinden çok korkuyorum.”

 Vefa el-Maşharavi ise, “Uçaklar bombalamadan önce, yanık madde kokusu ile birlikte gaz kokusuna benzeyen garip bir koku yayılıyor. Bu kokudan kurtulmanın bir yolu yok, vantilatör çalıştırmak, su püskürtmek gibi her yolu denedim. Bu gazları tekrar tekrar soludukça bebeğimin hareketlerinin artık çok yavaşladığını fark ettim.

Fetüslerin maruz kaldığı malformasyonlar

Hamile kadınlar, İsrail Ordusunun Gazze'ye attığı bombaların bebeklerinin güvenliği üzerindeki etkisini sürekli sorguluyor ve merak ediyorlar. Bu bağlamda Kadın Hastalıkları ve Doğum Profesörü Hulud el-Mazini, “Savaş sırasında zehirli gazları solumak, sarsıntılar, buna ek olarak annenin yaşadığı korku ve endişe, tüm bu etkenler malformasyona neden olur” diyor. Mazini, “bombaların etkisi üç aydan yedi yıla kadar bir sürede ortaya çıktığı için fetüslerde doğumsal anomalilerin artacağı kesin. Bu da engelli doğumlarının yaygın olduğu bir nesille karşı karşıya kalabileceğimiz anlamına geliyor” diye ekledi.

Mazini, eksik veya eksik oluşmuş uzuvlar, kasık fıtığı, kafatası şekil bozuklukları, at nalı böbrek, uzuv eksikliği, kalp, omurga ve beyinde deformasyon, cilt ve beyin anomalileri, engelli doğumları çalışmaları sırasında karşılaştığı garip deformasyon vakalarına örnek veriyor.

Korkunç oranlar

Hastaneler Genel Müdürü Mervan Hams, “doğumsal anomali vakaları rekor seviyelere ulaşarak her 1000 doğumda 200 oranına ulaştı. Bu rakamlar, Dünya Sağlık Örgütü'nün normal olarak kabul ettiği 1000 doğumda 40 doğumsal anomali oranının çok üzerinde” dedi.

Sağlık Bakanlığı, doğumsal deformasyonların İsrail mühimmatlarının etkisi sonucu oluştuğunu teyit ediyor. Medikal fizik profesörü Enver Atallah “İsrail'in Gazze'ye yönelik tekrarlanan savaşları, havadaki ve topraktaki toksik maddelerin seviyesinin artmasına neden oldu ve bu durum fetüsleri etkiliyor” diye konuştu. “İsrail'in beyaz fosfor bombası kullandığını gözlemledik. Bu, beyaz fosforun temel yükünü oluşturduğu bir yangın bombası ve tahrip gücünün yanı sıra, yaklaşık 1.000 santigrat derecelik yoğun bir ısı üretecek şekilde tasarlanmış” diye ekledi.

Uluslararası yasaklı silahlar

Fizik uzmanları ise İsrail'in kimyasal, biyolojik ve termal silahları kullandığını belirtti. “Patlamaya neden olan kimyasal reaksiyon üreten patlayıcılar kullanılıyor. Aynı şekilde termobarik silahlar da yakıt parçacıklarından oluşan bir bulut oluşturuyorlar, ardından bu parçacıklar tutuşuyor ve bu da güçlü bir patlama dalgası ve yüksek dereceli bir ısı üretiyor. Bunun fetüsler üzerinde yıkıcı etkileri olabilir” diyorlar.

Uzmanlar, İsrail'in Gazze'de yoğun atıl metal patlayıcılar kullanmasının insanlarda doku parçalanmasına neden olduğunu belirtiyorlar. Kullanılan silahların arasında uranyum ve parça tesirli bombaların da bulunduğuna, bu maddelerin doğrudan fetüslerde deformasyon ve düşüklere neden olduğuna dikkat çekiyorlar.

Hukuki açıdan Uluslararası Filistin Halkının Haklarını Destekleme Komitesi Başkanı Salah Abdulati, “İsrail, Kitle İmha Silahlarının Geliştirilmesinin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanmasına Dair Anlaşma’yı ihlal ediyor. Sivil halkın yaşamını felakete dönüştürmeyi hedefleyen yanmış toprak stratejisini benimsiyor” dedi.

Ancak İsrail Ordusu Sözcüsü Avichay Adraee, “Ordunun savaş yasalarına, muharebe kurallarına ve uluslararası insani protokole bağlı olduğunu, bunun da sivilleri hedef almadığı, onlarla savaşmadığı ve onlara kısa veya uzun vadede herhangi bir zarar vermediği anlamına geldiğini” vurguladı.