Hizbullah'ın cephaneliği: Füzelere dayanan kusursuz bir askeri sistem

Hizbullah, zırhlı araçlarını sergilemeyi sürdürüyor. (Sosyal medya)
Hizbullah, zırhlı araçlarını sergilemeyi sürdürüyor. (Sosyal medya)
TT

Hizbullah'ın cephaneliği: Füzelere dayanan kusursuz bir askeri sistem

Hizbullah, zırhlı araçlarını sergilemeyi sürdürüyor. (Sosyal medya)
Hizbullah, zırhlı araçlarını sergilemeyi sürdürüyor. (Sosyal medya)

Hizbullah yaptığı son açıklamayla yeni bir tanksavar füze sistemi tanıtacağını duyurdu. 2006 yılından itibaren hızla silahlanmaya devam eden Hizbullah her türden füzeye sahip olmak için çalışıyor. Örgüt son zamanlarda sahip olduğu zırhlı araçları sergiliyor. Suriye savaşına girmeden önce askeri cephaneliğinde zırhlı araçlar yer almıyordu. Örgüt İsrail'e karşı mücadelesinde yürüttüğü ‘gerilla savaşının’ doğası gereği zırhlı araçları sık sık kullanmıyor. Düzenli ordular ise zırhlı araçları kullanmasıyla ön plana çıkar. Önceden mekanize cephanelik, taşınması ve saklanması kolay küçük roketatarlar veya makineli tüfekler taşıyan taşınabilir, tekerlekli araçlarla sınırlıydı.

dwefr
Hizbullah geçtiğimiz günlerde Bekaa bölgesindeki özel bir sergide zırhlı araçlarını tanıttı. (sosyal medya)

Temmuz savaşından bu yana güçlenen askeri kapasite

Hizbullah’ın, Temmuz 2006'daki savaşın sona ermesinden bu yana silahlandığı ve savaş kapasitesini güçlendirdiği konusunda hiçbir şüphe yok. Örgüt denklemi değiştirebilecek ve İsrail'in derinliklerindeki hayati ve stratejik hedefleri yok edebilecek nitelikte silahlara ve isabetli füzelere sahip olduğunu duyurmaya başladı.

Ortadoğu Çalışmaları ve Halkla İlişkiler Merkezi Başkanı emekli Tuğgeneral Dr. Hişam Cabir’e göre Hizbullah'ın İsrail ordusunun liderleri ve İsrail araştırma merkezleri tarafından kabul edildiği üzere güçlü ve gelişmiş bir askeri cephaneliği var. Örgütün yetenekleri 2006 savaşından bugüne kadar onlarca kat arttığını söyleyen Cabir, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

Hizbullah'ın gücü İsraillilerin beklentilerini aştı. Örgüt İsrail deniz platformlarını yok edebilecek Rus Yakhont füzeleri (karadan denize) ve hassas veya akıllı füze sistemi de dahil olmak üzere yaklaşık 200 bin füzeye ve olası herhangi bir savaşta sürpriz oluşturabilecek nitelikte gelişmiş silahlara sahip. Örgütün ayrıca İHA’ları ve Hava Savunma Kuvvetleri de var. Hizbullah iki ay önce Mleeta kasabasında (güney Lübnan) Lübnan, Arap ve uluslararası medyanın huzurunda gerçekleştirdiği askeri tatbikatlarda kanıtladığı gibi şimdi de açıkça silahlanma yeteneklerini duyuruyor.

İsrail ile Hizbullah arasındaki bazı karşılıklı tehditler, her birinin diğerinin halkını etkilemek için kullandığı psikolojik savaşın kapsamına giriyor. Hizbullah’ın olası herhangi bir savaşa hazırlığın bir parçası olarak ilk kez tankların ve zırhlı araçların resimlerini sergilemesi dikkat çekti. Askeri ve stratejik uzman Tuğgeneral Halil el-Hilu ise ‘Hizbullah'ın silahlanma kapasitesinin İsrail ile olan güç dengesiyle karşılaştırılamayacağı’ görüşünde.

Hilu, Şarku'l Avsat'a yaptığı şu değerlendirmelerde bulundu:

Hizbullah’ın yakın zamanda tanıttığı tankların resimleri, Suriye ordusundan temin ettiği, 1960’lı yıllara dayanan eski Rus tankları ve zırhlı araçlardır. 2000 yılında Güney Lübnan Ordusu milisleri tarafından ele geçirilmiştir.

def
Hizbullah’ın geçen hafta tanıttığı ‘Sarallah’ tanksavar füze sistemi. (Hizbullah’ın yayınladığı bir videodan)

Tanksavar sistemler

Hizbullah'ın askeri medyası geçen hafta ilk kez Sarallah güdümlü füze sistemini tanıtan görüntüler yayınladı. Modern Sarallah anti zırh sisteminin en önemli özelliği, ileri teknoloji anti zırhlar arasında yer alması, kornet füzelerinin fırlatılması için uygun olması ve iki fırlatıcıya sahip olması. Sarallah anti zırh sistemi 2015 yılında Hizbullah tarafından kullanılmaya başlandı.

Hizbullah, 2006'dan beri Rus Kornet tanksavar füze sistemini kullanıyor. Temmuz savaşında da İsrail tanklarını püskürtmek için bu silahı kullanmıştı. Diğer tanksavar sistemleriyle birlikte Rus Kornet tanksavar füze sistemini Suriye'de de kullanıldı. Örgüt 1990’larda da bu türden eski sistemleri kullanmıştı.

Kornet ve Fetih 1

Elbette savaşta her silahın etkisi vardır. Ancak Hizbullah’ın ve Yahudi devletinin sahip oldukları silahlar arasında kalite farkı var. Tuğgeneral el-Hilu, ‘Hizbullah'ın 2006'da Lübnan'ın güneyindeki Vadi el-Huceyr savaşında İsrail’in Merkava tanklarını etkisiz hale getirmeyi başaran Rus (Kornet) füzelerini kullandığını’ söylüyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 2017 ve 2018'de Birleşmiş Milletler'de yaptığı konuşmada da bahsettiği İran'ın Irak'la savaşında kullandığı ve daha sonra geliştirdiği Zilzal füzesi bulunuyor. Geliştirilen Zilzal füzesine El-Fetih 110 adı verildi. Sonra o da modernize edilerek El-Bedir 313 adlı yeni bir füze üretildi. İran Hizbullah'a Zilzal füzelerinden verdi ve onu geliştirecek teknolojiler sağladı.

Örgütün hava savunmasına sahip olduğunu söyleyen Tuğgeneral el-Hilu, örgütün sahip olduğu ve ‘Eglo’ füzeleri olarak da adlandırılan ‘SAM 7’ füzelerine bahsetti. Hilu, "Bu füzeler neden İsrail'in Suriye'ye düzenlediği ve birçok Hizbullah üssünü yok eden hava saldırılarına karşı kullanılmadı? Neden İsrail uçaklarını Lübnan hava sahasında püskürtmek için kullanılmadılar?" sorusunu yöneltti.

Karadan karaya füzeler

Hizbullah’ın karadan karaya füze cephaneliği, askeri cephaneliğinin temel dayanağı. Araştırma merkezlerine göre Hizbullah 2006 savaşında altı farklı türden füzeye sahipti. Savaştan 17 yıl sonra sayı, boyut, erişim ve yok etme gücü bakımından füzeler iki katına çıktı.

İsrail istihbaratının tahminlerine göre 2006 yılındaki İkinci Lübnan Savaşı öncesinde Hizbullah’ın 15 bin füzesi vardı. Buna karşılık, İsrail güvenlik yetkililerine göre bugün örgüt 100 binden fazla füzeye sahip. Örgüt, sahip olduğu füzelerin gerçek sayısını ve türlerini açıklamasa da Maariv gazetesi daha önce Hizbullah'ın karadan karaya füzelerinin çoğunlukla Rus yapımı Katyuşa füzelerinden oluştuğunu bildirmişti.

Hassas füzeler

Hizbullah’ın füze geliştirmesi, açıkladığı bir stratejinin parçası. Nasrallah yaptığı bir açıklamada şunları söyledi:

Binlerce füzeyi isabetli hale getirme yeteneğine sahibiz ve bunu yıllardır yapıyoruz.

2006 yılından bu yana İsrail ile Hizbullah arasında herhangi bir savaş olmamasına rağmen İsrail'in araştırma merkezleri tarafından yayınlanan raporlara göre örgüt ve İran gelişmiş füzelerin isabetliliğini artırmak için çalışıyor. Söz konusu raporlarda Hizbullah’ın elinde 160 km menzil ile 600 kg patlayıcı kapasitesine sahip Zilzal-1 ve en gelişmiş olarak kabul edilen 210 km menzil ve 600 km’lik benzer bir savaş kapasitesine sahip Zilzal-2 füzesi mevcut olduğu kaydedildi. İsrail raporlarına göre Hizbullah’ın füze cephaneliği, küresel konumlama sistemine (GPS) sahip, 250 ila 300 km menzilli bir İran kısa menzilli balistik füzesi Fetih-110’nu içeriyor. Bu füze aynı zamanda 500 kilograma kadar savaş başlığı taşıyabiliyor.

Hava ve deniz savunması ve insansız hava araçları

Hizbullah'ın karadan havaya savunma füzeleri alanında sınırlı yetenekleri var. Batı medyasına göre bu füzelerin önemi, İsrail uçaklarını çok irtifalarda uçmaya zorlamalarında ve bu da yer hedeflerine yönelik saldırılarının isabetliliğini azaltmasında yatıyor.

İsrail medyası, örgütün biri Temmuz 2006 savaşında kullanılan C-802 olmak üzere iki tür gemisavar füzeye sahip olduğunu ileri sürüyor. Hizbullah'ın Suriye'den temin ettiği kanatlı bir gemisavar füzesi olan ‘Yakhont’ füze sistemine de sahip olduğu tahmin ediliyor.

Zırhlı savaş araçlarına gelince; bu araçlar nihayet Suriye savaşından sonra örgütün cephaneliğine girdi. Örgüt 2017'de Suriye'de düzenlediği tanıtımlarda, "T-55", "T-72" ve hatta "T-80" tipi Rus tanklarına sahip olduğunu açıkladı.

Hizbullah destekçilerinin iki gün önce aktardıklarına göre örgüt Lübnan'ın doğusundaki Bekaa Vadisi'nde askerleri taşımak için Rus zırhlı araçlarını ve hava savunması için tasarlanmış olan, pratik olarak tarama, uzaktan destek ve yangın söndürme için kullanılan ağır silahlı paletleri tanıttı. Bunlar, ZSU-57-2, ZSU-23-4 Şilka, Gvozdica 2S1, BMP ve BTR gibi farklı model zırhlı personel taşıyıcıları.

sc
Hizbullah'ın geçtiğimiz mayıs ayında medyaya sunduğu Grad roketatarlarını taşıyan araçlar. (Hizbullah Medyası)

Geçen yıl havada, İsrail'in Akdeniz'deki gaz sahaları üzerinde Hizbullah tarafından fırlatılan İHA'lar belirdi ve bu, her ne kadar İran İHA’ları olduğu tahmin edilse de örgütün sır dolu askeri gücünün açık bir duyurusunu temsil ediyor. İbranice yayın yapan Netziv Net haber sitesine göre Hizbullah’ın sahip olduğu İHA’lar iki bölüme ayrılıyor: Bir kısmı istihbarat topluyor, diğer kısmı ise intihar saldırılarında kullanılıyor.

Karşılıklı tehditler

İki taraf arasındaki tehdit sıklığının şiddetli olacağı yakın bir savaşın çıkacağı anlamına gelmiyor. Tuğgeneral Dr.Hişam Cabir konuya dair şunları söyledi:

Hizbullah bölgesel bir gündeme hizmet etmek için İsrail’e savaş açmaya hazır değil. Aynı zamanda İsrail, iç krizi nedeniyle Lübnan'la savaşa hazırlığı yok. Hizbullah, çevresinin Lübnan'ı felaketle sonuçlanacak bir savaşa sürüklemeyi kabul etmediğini biliyor. Bu nedenle Nasrallah, Lübnan'ın iç nedenlerinden dolayı savaşı başlatmayacak; yıkıcı sonuçları olacak ve Netanyahu'nun iç krizden kurtulmasına hizmet edecek bir askeri operasyona da girişmeyecektir.

Askeri ve stratejik uzman Tuğgeneral Halil el-Hilu ise şu açıklamada bulundu:

Hizbullah’ın çıkardığı tüm gürültü dikkatleri Kahhale olayından (Hizbullah'a ait mühimmat taşıyan bir kamyonun Kahhale beldesinde devrilmesinden sonra Lübnan Dağı'nda Kahhale halkıyla çatışma yaşanması) uzaklaştırmaya çevirdi. Kahhale olayında bölge halkından bir kişi ve Hizbullah mensubu bir kişi öldürüldü. Bu olay bir krize neden oldu. Bu nedenle Nasrallah, İsrail’e yönelik, ‘Lübnan ile savaşa girerseniz sizi de taş devrine çeviririz’ söylemiyle dikkatleri İsrail'e çekiyor. Hizbullah İsrail'i yok edip taş devrine döndürebiliyorsa, neden şimdi işe koyulup tehditlerini hayata geçirmiyor?



Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
TT

Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)

Dürziler, dini ve sosyal gizliliğini korumaya çalışırken, Ortadoğu'da Lübnan, İsrail ve Suriye gibi yayıldığı ülkelerde siyasi roller oynayan bir azınlığı oluşturuyorlar.

Son birkaç gün boyunca, Güney Suriye'deki Suveyda şehrinde Dürzi milisler, Bedevi milislerle çatışmaya girdiler ve bunun sonucunda yaklaşık 100 kişi hayatını kaybetti. Suriye hükümeti güçleri salı günü Suveyda şehrine girip ateşkes ilan ederken, İsrail Suriye güçlerini hedef alan hava saldırıları düzenlediğini duyurdu. Zira Tel Aviv daha önce azınlık Dürzi halkını korumaya ve Güney Suriye'de asker konuşlandırmayı önlemeye çalışacağına söz vermişti.

Peki Dürziler kimdir ve inançları, siyaset ve toplumdaki rolleri hakkında ne biliyoruz?

Dini inançları

Dürzilik, 11’inci yüzyılın başında, İmamiye’den (İsna Aşeriye) sonra Şiiliğin ikinci en büyük dalı olan İsmâiliyye mezhebinin bir fırkasıdır.

Kendilerine Muvahhidun diyen Dürziler, Lübnan'daki en yüksek dini otorite olan el-Akl Şeyhliğinin web sitesine göre, “Bir ve tek olan, yeri ve göğü yaratan Allah’a” meleklerine, peygamber ve resullerine, ahiret gününe inanırlar.

Mezhep mensupları ile sınırlı olan öğretilerinin gizliliğini açıklar şekilde, ritüellerine aşina olan ve adının açıklanmasını istemeyen birinin AFP’ye vurguladığı gibi, Dürziler inançlarında “zahiri mesaj ile batini mesaj”ı temel alırlar.

Bahsi geçen kişi, tek tanrılı dinlerin uzun bağlamlarına dayanan, dini kavramları felsefe ile karıştırma yoluyla Platon'un fikirlerinden etkilenen, “Allah’ın gerçek tevhidinde olgun bir aşamaya” dayanan öğretilerden bahsediyor.

Dürzilik, sözde doğruluk, iman kardeşlerini koruma ve karşılıklı yardım, İblis'i ve bütün şer güçleri tanımama gibi yedi temel tavsiyeyi (esası) benimser ve reenkarnasyonun “mezhebin bir parçası” olduğuna inanır.

Dini günler

Dini günleri, diğer mezhepler ile aynıdır. Ek olarak, kurban bayramından önceki on gün boyunca yapılan günlük toplantılar vardır. Bu toplantılarda dini okumalar, bazı ibadetler, bazı şiirler ve manevi okumalar yapılır. Bunlar Muvahhid birisinin yerine getirmesi halinde gerçek tevhidi uygulamış kabul edileceği yedi esası pekiştirmektedir.

Aynı şekilde, Hicri yeni yılı ihya ederler ve herkes gücü yettiğince zekat öder.

Şeyhleri iman kardeşlerini koruma ve iletişimi koruma ilkesini yerine getirmek için perşembe-cuma gecesi ritüelleri ve ibadetleri eda etmek, dini okumalar yapmak amacıyla toplanırlar.

Mezhebin öğretileri mensupları arasında gizli kalır ve bazı karma evliliklerin varlığına rağmen, genellikle Dürzilerin kendilerine mezhep mensuplarının dışında hayat arkadaşı seçmeleri hoş karşılanmaz.

Yayıldıkları bölgeler

Dindar erkeklerinin siyah kıyafetler giyinip başlarına beyaz sarık sardıkları, kadınlarının ise yine siyah kıyafetler giyip, başlarını ve yüzlerinin bir kısmını örten beyaz bir başörtü taktıkları Dürzilerin sayısının 1 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor.  

Dürzi mezhebi mensupları çoğunlukla Lübnan, Suriye, Filistin toprakları ve Ürdün'deki dağlık bölgelerde yoğun bir şekilde yaşıyorlar.

Suriye'deki nüfuslarının 700 bin olduğu tahmin ediliyor ve çoğu kaleleri sayılan Suveyda şehrinin bulunduğu ülkenin güneyinde yaşıyor. Ayrıca Şam kırsalındaki Ceramana ve Sahnaya ilçeleri ile ülkenin kuzeybatısındaki Idlib'de sınırlı sayıda bulunuyorlar.

Lübnan'da sayılarının yaklaşık 200 bin olduğu tahmin ediliyor ve yoğun olarak ülkenin merkezindeki dağlarda, özellikle de Şuf, Aliya ve el-Metn el-Ala bölgelerinde, ayrıca Cebel el-Şeyh’in batı eteklerindeki Hasbaya ve Raşiya gibi bölgelerde yaşıyorlar.

İsrail'de ise Celile, Karmel Dağı ve işgal altındaki Golan Tepeleri'nde 20'den fazla köyde dağınık bir şekilde yaşıyorlar. Merkezi İstatistik Bölümü'ne göre, İsrail vatandaşlığına sahip olanların sayısı 153 bin. Ek olarak, Golan'da yaşayan yaklaşık 23 bin Dürzi’nin büyük çoğunluğu kalıcı İsrail ikametgah belgesine sahip.

İsrail'deki Dürzi Mirası Merkezi'ne göre, İsrail mezhebi “kendi mahkemeleri ve bağımsız manevi liderliği ile tek başına bir oluşum olarak” tanıyor.

Tarihçi Sami Nesib Makarem, “Dürzi İnancı” adlı kitabında, özellikle Lübnan ve Kuzey Suriye'deki bazı Dürzilerin “16. yüzyıldan itibaren Cebel-i Havran'a göç ettiğini” ve bölgenin “Cebel-i Dürzi” olarak anılmaya başladığını belirtiyor.

Buradan bazıları, özellikle kuzeyde yaklaşık 15 bin ila 20 bin Dürzi'nin yaşadığı Ürdün'e göç etti.

Az sayıda Dürzi de Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Avustralya gibi dünyanın çeşitli bölgelerine ve ayrıca Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika'ya göç etti.

Sosyal ve politik rol

Dürziler, farklı ülkelere yayılmalarına rağmen yakın bağlarını sürdürmeye çalıştılar.

Beyrut Amerikan Üniversitesi'nden tarihçi Profesör Makram Rabah, Dürziler, Maruniler ve Lübnan Dağı'ndaki çatışmalar üzerine yazdığı bir diğer kitapta şu açıklamayı yapıyor: “Karma evlilikler ve Dürziler arasında ilişkiler var ve din adamları bu ilişkinin sürdürülmesinde önemli bir rol oynuyorlar. Sınırlar çizilmiş olsa da, Dürziler onları gerçekte tanımadılar.”

Makram'a göre, bir azınlık olmalarına rağmen, Ortadoğu'da Dürziler “bölgenin siyasi ve sosyal yaşamında, ekonomik ve sosyal meselelerinde önemli ve bazen öncü bir rol” oynadılar.

Bu durum genellikle, azınlığın rolünü, büyüklüğünün ötesinde şekillendirmede önemli bir etkiye sahip olan feodal liderlerden veya aile liderlerinden kaynaklanıyordu.

Örneğin Lübnan'da lider Kemal Canbolat, 1950'lerden iç savaşın başlangıcı (1975-1990) ve 1977'deki suikastına kadar önemli bir siyasi rol oynadı.

Suriye'de Fransız manda yönetimi, 1921'de Cebel el-Dürzi bölgesine idari bağımsızlık verdi ve bu statü 1937'ye kadar devam etti. Ancak bu dönemde, en önde gelen Dürzi liderlerinden biri olan Sultan Paşa el-Atraş, 1925'te Fransızlara karşı patlak veren büyük bir ayaklanmaya liderlik etti.

İsrail'e gelince, Makram Rabah, Dürzilerin “devlete tamamen entegre olduklarını ve orduda görev yaptıklarını, bunun da onlara devlet nezdinde daha fazla nüfuz sağladığını” açıklıyor.

Suriye'de çatışmanın patlak vermesinin ardından Dürziler, kendilerini çatışmadan ve sonuçlarından uzak tuttular. Birkaç istisna dışında, genellikle rejime karşı silahlanmadılar veya muhalefete katılmadılar. Bulundukları bölgelerde çeşitli silahlı grupların parçası olan Dürziler, Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra iktidara gelen yeni yetkililerle henüz bir anlaşmaya varamadılar.

Nisan ayı sonlarında Şam kırsalındaki iki bölgede patlak veren ve Suveyda'ya uzanan çatışmalar, Dürzi milisler ile güvenlik güçlerinin de aralarında olduğu en az 119 kişinin ölümüne yol açtı. Bu kanlı çatışmaya İsrail hava saldırılarıyla müdahale etti ve Şam’ı, Dürzilere zarar verilmemesi konusunda uyardı.

Nadir görülen bir siyasi ayrışmayla, Dürziler arasında son olaylara ilişkin tutumlar farklılaştı. Kemal Canbolat’ın oğlu Lübnanlı lider Velid Canbolat, Dürzileri Müslümanlar ile “sonsuz bir savaşa” sürüklemek konusunda uyarıda bulunurken, dini otoriteler ve Suriyeli Dürzi askeri gruplar, Dürzilerin ülkenin “ayrılmaz bir parçası” olduğunu vurguladılar.Şarku'l Avsat'ın Independet Arabia'dan aktardığı analize göre buna karşılık, Suriyeli din adamları ve İsrail’deki Dürzilerin dini lideri Şeyh Muvaffak Tarif, İsrail'e Suriye Dürzilerini koruma çağrısında bulundular.

Rabah, bu tarafların “farklı ajandalara sahip olduğunu ve daha da önemlisi, üç ülkeye uzanan bir nüfuz mücadelesi olduğunu” belirtti.