Lübnan’da muhalefetten Fransız girişimini canlandırma konusunda uyarı

Değişim Bloğu vekilleri ile Fransız delegesi. (Beyrut'taki Fransız Büyükelçiliği)
Değişim Bloğu vekilleri ile Fransız delegesi. (Beyrut'taki Fransız Büyükelçiliği)
TT

Lübnan’da muhalefetten Fransız girişimini canlandırma konusunda uyarı

Değişim Bloğu vekilleri ile Fransız delegesi. (Beyrut'taki Fransız Büyükelçiliği)
Değişim Bloğu vekilleri ile Fransız delegesi. (Beyrut'taki Fransız Büyükelçiliği)

Fransa Cumhurbaşkanı'nın Lübnan Özel Temsilcisi ve eski Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın bir grup milletvekilinden iki soruya yazılı olarak yanıt vermesini isteyerek muhalefet güçleri arasında neden olduğu karışıklığa dair çok şey söylendi. Bu iki soru, önümüzdeki altı yıl boyunca cumhurbaşkanının görev süresi ile ilgili öncelikli projeler ve bunları üstlenebilmek için bir sonraki cumhurbaşkanının sahip olması gereken niteliklerle ilgiliydi. Demokratik Buluşma Bloğu, Değişim Güçleri temsilcileri ve bazı bağımsızlar çekince gösterirken muhalefet eksenine bağlı parlamenter bloklar ise olumlu yaklaştı.

Muhalif güçlerin 31 Ağustos öncesi meclis bloklarına yöneltilen iki soruyla ilgili çekingenlik göstermesinin nedenlerinin aslında Le Drian'dan talep edilen bir dizi açıklamaya dayandığı ortaya çıktı. ABD, Fransa, Suudi Arabistan, Mısır ve Katar'ın yer aldığı beşli komite, milletvekillerine yazılan mektubun neresinde duruyor? Siyasi bir örtü alıyor mu? Fransa Cumhurbaşkanı’nın Özel Temsilcisi’ne emanet etmek yerine neden mektuba dahil edilmedi?

Le Drian'ın sorularına yanıt almak için milletvekillerini sorgulamasına gerek yoktu. Beşli komite, Katar'ın Doha kentinde yaptığı temsilciler toplantısında, müstakbel cumhurbaşkanının kişiliği ve seçilmesi ardından gerekli görevler için gerekli olan niteliklerin tanımını yeniledi. ABD, Fransa ve Suudi Arabistan dışişleri bakanları toplantısında çizilenin kopyası, New York'ta Birleşmiş Milletler'in (BM) yıllık oturumu toplantısına katılımları sırasında kaydedildi.

Önde gelen muhalefet kaynakları Şarku'l Avsat'a verdikleri demeçte, Beyrut'a yaptığı son ziyarette Doha'daki beşli komitenin açıklamasında belirtilenlere verdiği desteğin Le Drian'a bildirildiğini söyledi. Bunlar arasında bilhassa müstakbel cumhurbaşkanının sahip olması gereken şartnameler ve toplantı masasında olması gereken seçim sonrası aşamanın öncelikleri yer aldı.

Fransız heyet, Lübnanlı milletvekillerine mesaj gönderdi. (sosyal medya)
Fransız heyet, Lübnanlı milletvekillerine mesaj gönderdi. (sosyal medya)

Le Drian bu iki soruyu parlamento bloklarına beşli komitenin çizdiği tavanda bir değişiklik getirmek için mi sorduğu merak konusu. Sorunun iki sorunun cevabında değil, başka yerde olduğunu görüyor. Tek yapması gereken, Marada Hareketi lideri ve eski bakan Süleyman Franciyye’nin cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklemekte ısrar eden, başka bir alternatif görmeyen Hizbullah'a yönelmek mi? 

Sorular arasında şu da var: Le Drian bu nitelemelerin neresinde duruyor? Cumhurbaşkanının seçilmesini engelleyen sorun bu konudaki anlaşmazlıktan mı, yoksa devlet egemenliğinin tüm topraklara yayılmasını engelleyen Hizbullah'ın fazla gücünden mi kaynaklanıyor?

Muhalif güçler, Le Drian'a Hizbullah ile diyaloğun faydasız olduğunu, toplantılara katılmayı düşünmediğini bildirmişti. Cumhurbaşkanlığı seçimini engel olmaktan çıkarmak için ikili görüşmeler yapılmasını tercih eden Hizbullah’ın Le Drian’ın Beyrut'a üçüncü bir ziyaretinde genişletilmiş bir toplantıya katılmaktan kaçınacağı söyleniyor. Hizbullah’ın tüm taraflarla iletişim kurabilen, hiçbir tarafa meydan okumayan, fikir birliğine dayalı bir lider üzerinde anlaşmanın önünü açmak için Franciyye’nin adaylığından vazgeçmeyeceği belirtiliyor.

Kaynaklar, muhalif güçlerin Hizbullah'ın Franciyye’nin adaylığına bağlı kalmasına izin verecek şekilde güç dengesini ayarlayabilmesi için cumhurbaşkanı seçimini engelleme yönündeki zaman kaybına ortak olmayacağını vurguladı. Sorunun ikili, üçlü veya genişletilmiş toplantılarla değil, partinin ülkedeki meseleler üzerindeki kontrolünden vazgeçmesiyle çözüleceği belirtiliyor.

Muhalefet güçleri, Le Drian'ın Beyrut'a üçüncü ziyaretini önümüzdeki eylül ayının ikinci yarısına ertelemesinin nedenlerini, bu ertelemeyi bir başkasının tavsiye edip etmediğini sorguluyor. Bu süre zarfında belki de Hizbullah’ın Özgür Yurtsever Hareket lideri milletvekili Cibran Basil'i Franciyye’yi desteklemeye ikna etmeyi başarabileceğinin gerekçe olarak gösterilmiş olabileceği öne sürülüyor. Zira aralarındaki diyaloğun şimdiye kadar ilerleme kaydettiği öngörülüyor.

Parlamento kaynakları, Basil ile Hizbullah arasındaki diyalogun önümüzdeki günlerde sürecin hızlandırılması, belki de bir anlaşmaya varmak için ilerleme kaydedilmesini sağlayabileceğine işaret ediyor. Nitekim Basil, Franciyye’nin adaylığına olumsuz bakmıyor. 

Hizbullah’ın, Basil'in pozisyonundaki bir değişiklik üzerine bahse girerek kartları yeniden karmaya çalıştığı düşünülüyor. Bu gerçeklik, Le Drian'ın ikinci ziyaretinin sonlarında söz verdiği gibi Beyrut’a yeniden gelmeye karar vermesi veya muhalif güçlerin reddi üzerine beklemesi önünde duruyor. Le Drian, söz konusu iki sorusunu parlamenter bloklara bu konudaki mektupları ulaştırmak için inisiyatif alan Temsilciler Meclisi Genel Sekreterliğine emanet etmişti.

Çeşitli muhalefet güçleri Le Drian'ın uzlaşmacı çabalarını memnuniyetle karşılasalar da Hizbullah ve müttefikleriyle diyalog yönünde herhangi bir formülün faydasını görmüyorlar. Ayrıca son görevinde onun adına konuşuyormuş gibi gözükse de beşli komiteden ve sorular üzerindeki konumundan bahsetmeden iki soruyu gündeme getirmesi üzerine Direniş Ekseni’ne karşı çıkan taraflarda bir takım şüphelere yol açan eksik bir adım atmanın kaçınılmaz olduğuna inanıyor.

Nitekim Le Drian'ın beşli komiteden ve rolünden herhangi bir şekilde bahsetmemesi ve Franciyye’nin adaylığına verdiği desteği tazelemek için Fransız girişimini canlandırmaya çalıştığı söylentilerin geçerliliği muhalefeti şüphelendiriyor. Daha önceki toplantılarında buna değinmese ve niyetler konusunda önyargılar yaratmaya çalışmasa da bu iki soruyu sorma amacının Hizbullah ile Bassil arasındaki başkanlık anlaşmasını olgunlaştırma fırsatı verme yönündeki zamanı kısaltmak olduğu konusunda uyarıda bulunuluyor.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.