Husiler, İbb'de yeni bir hapishane kuruyor

Söz konusu adımın ardından ihlallerin artacağından korkuluyor.

Husiler,  İbb'de yeni bir hapishane inşa etme konusunda toplantı düzenledi. (Husi medyası)
Husiler, İbb'de yeni bir hapishane inşa etme konusunda toplantı düzenledi. (Husi medyası)
TT

Husiler, İbb'de yeni bir hapishane kuruyor

Husiler,  İbb'de yeni bir hapishane inşa etme konusunda toplantı düzenledi. (Husi medyası)
Husiler, İbb'de yeni bir hapishane inşa etme konusunda toplantı düzenledi. (Husi medyası)

Yemen’de Husi darbecilerin İbb ilinde yeni bir hapishane inşa etme planı aktivistlerde, insan hakları örgütlerinde ve bölge sakinlerinde, il halkına karşı her gün artan adam kaçırma ve işkence gibi ihlallerin artacağı endişesine neden oldu. İbb ili, darbeden bu yana birçok hizmetten ve hayati önemdeki tesislerden yoksun.

Husi darbeciler birkaç gün önce İbb şehri eteklerindeki Şaban bölgesinde ‘Yeni Merkezi Islahevi’ adını verdikleri projenin uygulanmaya başladığını duyurdu. Söz konusu cezaevi, aktivistlerin aktardığına göre şu an çeşitli davalar ve asılsız suçlamalar bekleyen yüzlerce tutukluyla dolup taşan öncekilere ekleniyor.

Husi isyancılar tarafından kontrol edilen Saba haber ajansının bildirdiğine göre geçtiğimiz günlerde İbb'de, Husi denetçiler ile askeri ve güvenlik liderlerinin yer aldığı bir toplantı düzenlendi. Cezaevinin inşasına başlanması tartışıldı.

Fotoğraf Altı: Darbe liderleri, İbb’deki bir hapishaneyi ziyaret etti. (Facebook)
Darbe liderleri, İbb’deki bir hapishaneyi ziyaret etti. (Facebook)

Yapılan açıklamalar bir vatandaşın kaçırıldıktan üç gün sonra bir Husi hapishanesinde işkence altında yaşamını yitirdiği yönünde.

Atıf Cemal adlı Yemenlinin iki hafta önce kaçırıldığı bilgisi paylaşıldı. Cemal’in İbb ilinin el-Meşne semtindeki bir Husi hapishanesinde öldüğü kaydedildi. İldeki insan hakları kaynakları, ailesinin hapishane amirlerinden Cemal’in ani ölümünü bildiren bir telefon aldığı bilgisini paylaştı.

Kaynaklar, mahkumların verdiği bilgiler doğrultusunda Husi darbecilerin Atıf Cemal'in kaçırıldığı andan itibaren işkenceye tabi tuttuğunu aktardı. Annesinin görmesi engellenen cenaze hastaneye kaldırıldı. Daha sonra annenin, oğlunun ölümüyle ilgili herhangi bir iddiada bulunmaması karşılığında Cemal'in cesedini alıp gömmesine izin verildi.

Yaklaşık iki ay önce ise İbb’deki Merkez Cezaevi'nde felç geçiren bir mahkum yaşamını yitirmişti. Şahsın kasıtlı ihmal, sıhhi teçhizatın bulunmaması ve cezaevindeki tıbbi ekipmanın azlığı nedeniyle cezaevinde tedavi görmediği anlaşıldı.

Fotoğraf Altı: Husi darbeciler tarafından kendilerine katılmaları karşılığında serbest bırakılan Sana’daki mahkumlar. (Facebook)
Husi darbeciler tarafından kendilerine katılmaları karşılığında serbest bırakılan Sana’daki mahkumlar. (Facebook)

İbb'deki aktivistler ve insan hakları örgütleri, kaçırılan yüzlerce kişinin akıbetinin ortaya çıkarılmasını talep ediyor. Kaçırılanların çoğunun Husi darbeciler tarafından alıkonan, aylarca ve yıllarca zorla gizli gözaltı tesislerinde tutulan çocuklar ve genç yetişkinler olduğu biliniyor.

Son dönemde darbeye, darbeci unsurların uygulamalarına ve yolsuzluğa karşı hareketlilik kaydedilirken yerel insan hakları ve sosyal kaynaklara göre Husi darbecilerin ilde büyük bir merkezi hapishane inşa etme planı, halka yönelik baskı ve taciz kampanyalarını artırma niyetini ortaya koyuyor.

Kaynaklar, Husi milislerin yeni bir hapishane inşa etme niyetinin, kendi kontrolündeki hapishanelerin doluluğundan kaynaklandığını ifade ediyor.

İbb ve diğer iller hizmet eksikliği, artan açlık, yoksulluk, işsizlik ve her türden yüksek düzeyde suç ve ihlalin eşlik ettiği benzeri görülmemiş bir güvenlik kaosuna tanık oluyor.

Fotoğraf Altı: İbb Merkez Cezaevi'ndeki tutuklular. (Facebook)
İbb Merkez Cezaevi'ndeki tutuklular. (Facebook)

İbb sakinleri, halkın çektiği acıları görmezden gelmeyi sürdüren Husi milislerinin yeni hapishaneler kurma niyetinden duydukları korkuyu dile getirdi. Nüfus yoğunluğu bakımından Yemen'in kalabalık illerinden olan İbb’de tüm sektörlerde ihlaller ve yolsuzluklar yürütüldüğü vurgulandı.

Mahalle sakinleri şu açıklamada bulundu:

“Milislerin bu zor durumda, bize fayda sağlayacak ve acımızı dindirecek kalkınma projelerini hayata geçirdiklerini ilan edeceklerini, darbeden ve savaşlardan yorgun olan biz vatandaşları şaşırtacağını ummuştuk. Yemen ve ilin içinde bulunduğu vahim durum, yeni cezaevleri kurulmasını, taciz ve baskı yöntemlerinin geliştirilmesini değil, toplumsal meselelere, vatandaşların acıları ve kaygılarına dikkat edilmesini gerektiriyor.”

İbb’de yaşayan, Usame Ali takma adlı bir vatandaş, milislerin halka karşı daha fazla ihlal, adam kaçırma ve tutuklama yapılmasını kolaylaştıracak yeni bir hapishanenin inşa edilmesini kınadı. Kalkınma amacı gütmeyen bu projenin, İbb’de sivillerin maruz kaldığı Husi istismarının boyutunu kanıtladığını vurguladı.

Şarku’l Avsat’a konuşan Usame, “Husi darbecilerin baskısı artıyor. Diğer iller birden fazla hapishane barındırmazken İbb ilinde ise iki hapishane olacak” dedi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Yemenli insan hakları aktivistleri, grubun İbb'de yönettiği hapishane ve tutuklu merkezi sayısının 100'den fazla olduğunu tahmin ediyor. Çoğunun gizli yollarla geliştirildiği, en temel uluslararası standartlardan yoksun olduğu kaydedildi.

Fotoğraf Altı: İbb’deki Merkez Cezaevi'nin kapısındaki vatandaşlar. (Facebook)
İbb’deki Merkez Cezaevi'nin kapısındaki vatandaşlar. (Facebook)

İbb'de son yıllarda milisler tarafından kurulan cezaevlerinin çoğu kamu kurum ve kuruluşlarının bodrum katlarında, evlerde, okullarda, camilerde ve spor salonlarında bulunuyor. Husiler, ilin çeşitli bölgelerinde başlattığı baskın ve kampanyalarda kaçırılan ve tutuklanan yüzlerce sivili gözaltına almaya devam ediyor.

İbb ilinin kuzeydoğusundaki Yarim ilçesinde darbecilere ait olan Bedir Cezaevi, tutuklu sayısı en fazla olan ıslahevlerinden biri. Kaynakların ifade ettiğine göre milis üyeleri sivil tutuklulara karşı en ağır işkence ve taciz biçimlerini uyguluyor. İnsan Hakları İhlallerini İzleme Koalisyonu tarafından yayınlanan bir raporda, geçen yıl İbb'de yaklaşık bin 220 sivilin tutuklandığı belgelendi.

Kaynaklar, darbeci grubu cezaevlerinde kaçırılanlara ve tutuklulara karşı en iğrenç ihlalleri ve fiziksel işkenceyi uygulamakla, bazılarının ölümüne veya ölümcül hastalıklara yakalanmasına sebep olmakla suçluyor.

Sana'daki insan hakları kaynakları daha önce Şarku'l Avsat'a verdikleri demeçte, darbecilerin 2021'de İbb, Zamar ve Sana illerinde 70'ten fazla yeni hapishane kurduğunu doğruladı. Buna ek olarak son yıllarda açıklanmayan yerlerde kurulan, insan hakları raporlarına göre uluslararası standartlara tabi olmayan yaklaşık 205 cezaevi daha var.



Libya'daki Tuaregler, ‘kimlik’ nedeniyle seçimlere katılımdan ‘dışlanmaktan’ şikayetçi

Libya Tuareg Kabileleri Sosyal Konseyi üyelerinin katıldığı Zintan'daki bir önceki toplantıdan (Konseyin resmi sayfası)
Libya Tuareg Kabileleri Sosyal Konseyi üyelerinin katıldığı Zintan'daki bir önceki toplantıdan (Konseyin resmi sayfası)
TT

Libya'daki Tuaregler, ‘kimlik’ nedeniyle seçimlere katılımdan ‘dışlanmaktan’ şikayetçi

Libya Tuareg Kabileleri Sosyal Konseyi üyelerinin katıldığı Zintan'daki bir önceki toplantıdan (Konseyin resmi sayfası)
Libya Tuareg Kabileleri Sosyal Konseyi üyelerinin katıldığı Zintan'daki bir önceki toplantıdan (Konseyin resmi sayfası)

Libya'nın güneyindeki Tuareg kabilelerinin üyeleri, yasama seçimlerine katılma konusunda ‘dışlandıklarını’ düşündükleri için giderek daha fazla şikâyetçi oluyorlar. Bu durum, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından görevlendirilen bir Libya komitesi tarafından yayınlanan ve aday olma ve oy kullanma hakkını ‘kimlik’ sahipleriyle sınırlayan tavsiyelerin arka planında yer alıyor.

Tuareg kabile üyelerinden oluşan Sosyal Konsey tarafından yayınlanan bir açıklama ‘hayal kırıklığı’ olarak nitelendirdikleri durumu yansıtıyordu. Libya Tuareg Yüksek Konseyi tarafından da benimsenen görüşe göre, komitenin sonuçları ‘siyasi katılımlarının reddi, anayasal bildirgenin açık bir ihlali ve adalet ve eşitlik ilkelerinin ihlali’ olarak nitelendirildi.

Yerel aktivistlere göre Tuaregler, merhum Devlet Başkanı Muammer Kaddafi rejiminden bu yana vatandaşlık hakları ve anayasal seçimlere katılmalarını sağlayacak ve ‘okul kaydı, çocuk ve ebeveyn yardımları, Hac, Umre ve yurtdışında tedavi’ gibi diğer hizmet haklarına izin verecek ‘ulusal kimlik kartları’ verilmesini talep ediyor.

Libya makamları bu soruna geçici bir çözüm bulmak amacıyla 2014 yılından bu yana Tuareglere geçici ‘kimlik numaraları’ vermeye karar verdi. Ancak Tuaregler bunu tüm Libyalılar gibi ‘kimlik numaralarına’ tam olarak sahip olma haklarının verilmesinde bir gecikme olarak görüyor.

Tuareg Yüksek Konseyi Başkanı Mulay Gadidi, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Komite, çalışmalarının sonuçları ortaya çıkana kadar bizimle iletişim kurmadı ve çektiğimiz acılarla ilgili gerçeği bilmek için zahmet etmedi… Bundan sonraki adımlarımız, sorunlarımızı ele almaktan sorumlu yetkili Libya makamlarının yanıtlarına bağlı” ifadelerini kullandı.

Tuareg sorunlarıyla ilgilenen bir aktivist olan Hatice Andidi, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘komitenin ulusal sayılarla ilgili ciddi çözümler sunmadığını ve bunları 2020 Cenevre Forumu'nda verdiği sözleri yerine getirmeyen yürütme makamına havale ettiğini’ söyledi.

Libya'daki Tuareg unsurunun sayısına ilişkin resmi bir tahmin bulunmamakla birlikte Mulay Gadidi, sayılarının Gat ve Ubari de dahil olmak üzere Libya'nın güneyindeki bazı şehirlerde yoğunlaşan yaklaşık 14 bin aile olduğunu tahmin ediyor.

Öte yandan, komiteden bir kaynak Şarku’l Avsat'a ‘herhangi bir komitenin ulusal kimlik kartı olmayanların katılımını onaylamasının imkânsız olduğunu’ söyledi ve ‘kolay çözümün bu kişiler hakkında karar verecek bir hükümet komitesi oluşturmak ve onlara ulusal bir kimlik numarası vermek olduğuna’ inandığını belirtti.

Komitenin sonuçlarından duyulan memnuniyetsizlik sadece Tuareglerle sınırlı kalmadı; Libya'da sayıları 500 bin civarında olduğu tahmin edilen ve Cebel Nufuse, Zuvara ve hatta Trablus bölgelerinde yaşayan Amazighleri de kapsadı.

Yüksek Amazigh Konseyi Başkanı Hadi Berkik'e göre komite, ‘tüm kültürel bileşenlerin parlamentoda temsil edilmesi ana meselesini göz ardı etti.’

Berkik, “Ülkenin bileşenleri arasında bir denge kurulabilmesi için pozitif temsilin yerli bileşenlere de teşmil edilmesi gerekmektedir ve bu da ancak coğrafi bölgelerin ve seçim bölgelerinin yeniden dağıtılmasıyla mümkün olacaktır” dedi.

Berkik, anayasa sürecine ilişkin olarak, komitenin ‘kusurlu anayasa taslağını referanduma zorlamak, taslağı değişikliğe açmak ya da yeni bir anayasa oluşturmak’ gibi tüm önerileri sunduğunu söyledi.

Komite daha önce Libya'nın kültürel bileşenleri olan Amazigh ve Tuareglerin parlamentodaki temsil oranlarının, yoğunlaştıkları bölgelerin coğrafi dağılımı da dikkate alınarak yüzde 15'ten az olmayacak şekilde arttırılması için anayasal bildirgenin ve parlamentoda temsil hükümlerinin değiştirilmesini tavsiye etmişti.

Geçtiğimiz mart ayında Şarku’l Avsat'a konuşan Berkik, BM misyonu tarafından üyelerin seçiminde kullanılan mekanizma nedeniyle komitenin çalışmalarına çekince koyduğunu açıkladı.

“Komitenin çalışmalarını kısıtlayan bir referans noktasının dayatılmasını” eleştiren Berkik, 2015 es-Suheyrat Anlaşması, 6+6 Ortak Komitesi’nin yasaları ve Temsilciler Meclisi'nin (TM) anayasa bildirgesinde yaptığı 13. değişikliğe atıfta bulunarak bunun ‘siyasi çıkmazı yeniden canlandırmaya devam ettiğini’ belirtti.

Komite, BM Güvenlik Konseyi kararı uyarınca BM misyonu tarafından oluşturuldu ve şubat ile mayıs ayları arasında tartışmalı anayasal ve yasal konularla ilgili yirmiden fazla toplantı yaptı.