BBC’nin Mısır’daki çalışanları grevde

BBC Mısır çalışanları, BBC yönetimini ayrımcı politikalar uygulamakla suçluyor

Mısır Gazeteciler Sendikası Başkanı Halid el-Beleşi, BBC çalışanlarının Kahire’de düzenlediği yeni grev (Şarku’l Avsat)
Mısır Gazeteciler Sendikası Başkanı Halid el-Beleşi, BBC çalışanlarının Kahire’de düzenlediği yeni grev (Şarku’l Avsat)
TT

BBC’nin Mısır’daki çalışanları grevde

Mısır Gazeteciler Sendikası Başkanı Halid el-Beleşi, BBC çalışanlarının Kahire’de düzenlediği yeni grev (Şarku’l Avsat)
Mısır Gazeteciler Sendikası Başkanı Halid el-Beleşi, BBC çalışanlarının Kahire’de düzenlediği yeni grev (Şarku’l Avsat)

Mısır’daki BBC çalışanları, düşük maaşlarını, yaşam koşullarının bozulmasını ve kurumun kendilerine karşı finansal politikalar açısından benimsediği ayrımcı davranışları protesto etmek için 10 günlük yeni bir greve başladı. Grev düzenleyen gazetecilerin fotoğrafı Mısır Gazeteciler Sendikası Başkanı Halid el-Beleşi tarafından yayınlandı.

Bu, Haziran ayında bir günlük grev ve Temmuz ayında 3 günlük grevden sonra kısa bir sürede düzenlenen üçüncü grev. Çalışanlar tarafından yapılan açıklamada, yeni greve başlama kararının BBC’nin Kahire ofisi ile Ortadoğu’daki diğer ofisleri arasında haksız bir mali politika uygulamadaki ısrarının bir sonucu olarak verildiğini belirtildi.

Öte yandan İngiliz Gazeteciler Sendikası, grev yapan Mısırlı gazetecilerle dayanışma içerisinde olduğunu aktardı. Şarku’l Avsat’a konuşan BBC Dünya Hizmetleri Sendika Komitesi Başkan Yardımcısı Şirin Şerif, “Krizi takip ediyoruz. Grevcilere yönetimle olan ilişkilerinde rehberlik sağlayarak buna destek veriyoruz” dedi.

Şerif, yasal ve sendikal mekanizmalara göre bu desteğin sınırlarıyla ilgili bir soruya yanıt olarak şunları söyledi: 

“İngiliz Gazeteciler Sendikası, çalıştıkları ülkede yerel yasalara tabi olduğu için Mısır’daki gazetecileri temsil edemiyor, ancak birkaç kez destek beyanları yayınladı”

Grevdeki gazeteciler, BBC yönetimi ile Beleşi arasında sendikanın karargahında düzenlenen müzakerelerde ciddi bir adım atılmadığını söyledi. Gazetenin Orta Doğu’daki diğer çalışanlarla aralarında adalet gözetmediğini belirtti.

İsminin verilmemesini istemeyen İngiliz Gazeteciler Sendikası’nın bir temsilcisi krizin özünün, maaşları artırma talebi ile değil, tahsis edilen bütçenin adil dağılımı ile ilgili olduğuna inanıyor. Temsilci, “Tahsil edilen bütçe adil dağıtılmalıdır. Mısır poundu ciddi anlamda değer kaybına uğradı. Yetkililer bunu dikkate almalı” açıklamalarında bulundu.

Gazeteciler, BBC’yi adil taleplerine yanıt vermemek ve erteleme politikasını benimsemekle suçluyor. Grevlerin etkisiyle BBC, bölgedeki diğer ofislerde çalışanlarının maruz kaldığı benzer finansal krizlere çözüm bulmayı başardı.

Gazeteciler, BBC yönetiminin Kahire ofisindeki çalışanlarından grev günlerini maaşlarından düşerek, meşru haklarını talep ettikleri için cezalandırmaya başvurduğuna da atıfta bulundu.

İngiliz Gazeteciler Sendikası, protestocularla herhangi bir müzakereye katılmayacağını bildirdi. Grevin durumu karmaşıklaştırdığını ve olumsuzluğu şiddetlendirdiğini kaydetti.

Gazeteciler yaptığı açıklamada, “Devam eden idari uzlaşmazlık ve kurumun bize karşı izlediği ayrımcılık politikası ile grevi tekrarlamak zorunda olduğumuzu teyit ediyoruz. Ancak diyaloğa açığız. BBC yönetimini ciddi adımlar atmaya çağırıyoruz. Kahire Ofisi’ne karşı ayrımcı uygulamalara son verilmelidir” ifadelerine yer verdi.

Gazeteciler, krizle ilgili yorum talebine yanıt vermeyi reddederek, açıklamanın belirtilenlerle sınırlı olduğunu vurguladı.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.