Libya Ulusal Ordusu, ülkenin güneyindeki Çadlı isyancıların peşinde

LUO’nun askeri liderleri, sınırların güvenliğini inceledi. (LUO sözcüsü)
LUO’nun askeri liderleri, sınırların güvenliğini inceledi. (LUO sözcüsü)
TT

Libya Ulusal Ordusu, ülkenin güneyindeki Çadlı isyancıların peşinde

LUO’nun askeri liderleri, sınırların güvenliğini inceledi. (LUO sözcüsü)
LUO’nun askeri liderleri, sınırların güvenliğini inceledi. (LUO sözcüsü)

Libya Ulusal Ordusu (LUO) iç çatışmalara sahne olan Afrika ülkelerine komşu sınırların korunmasına yönelik alınan tedbirleri güçlendirirken, Tarık bin Ziyad Tugayı, Güney Libya sınırları içindeki Çadlı isyancıları kovalıyor.

Libya Ulusal Ordusu Sözcüsü Ahmed el-Mismari, Mareşal Halife Hafter’in talimatlarının uygulanması kapsamında Güney Harekat Gücü Komutanlığı’nın askeri birlik ve güvenlik teşkilatlarının komutanlarıyla bir araya gelerek güneybatının güvenliğini sağlamak adına ‘planın ikinci aşamasını uygulamaya başlayacağını’ söyledi.

Mismari, toplantıda güneybatıdaki tüm askeri birlikler arasında görevlerin tanımlanması ve işbirliğine yönelik bir planın koordine edilmesinin yanı sıra güvenliği sağlamak, kolluk kuvvetlerini uygulamak ve özellikle çatışmalara, güvenlik ve askeri krizlere tanık olan komşu ülkelerle Libya sınırlarını korumak gündeminin masaya yatırıldığını aktardı.

LUO’ya yakın bir kaynak Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, LUO güçlerinin olası ihlalleri önlemek amacıyla birkaç aydır Sudan, Nijer ve Çad sınırında geniş bir arama-tarama operasyonu yürüttüğünü dile getirdi.

Kaynak, LUO’nun sınır şeridini militanlara, petrol ve insan kaçakçılığı yapan gruplara karşı güvence altına alma planının ikinci aşamasının bir parçası olarak önümüzdeki günlerde Libya sınırlarındaki kontrolünü artıracağını aktardı.

Encemine’de askeri otoriteye karşı çıkan bazı Çadlı gruplar Libya'nın güneyine sığındı. Ancak Çad'daki isyancı Değişim ve Uyum Cephesi, ülkesindeki geçici otoriteyi geçen Çarşamba günü Libya sınırındaki üslerinden birini bombalamakla suçladı. Bu durum  ülkeyi krizin tarafları arasında 2021'den bu yana imzalanan ateşkesin sona erdiğini duyurmaya zorladı.

Libya'nın Çad sınırı, Çad içinde operasyon başlatan isyancıların arka bahçesi ve başlangıç ​​noktası olarak tanımlanıyor. Çad Devlet Başkanı Idriss Deby  20 Nisan 2021'de Libya sınırında konuşlanan isyancılar tarafından öldürülmüştü.

Özel Görev Gücü güçleri ve Libya Ulusal Ordusu'ndan Tümgeneral Tarık bin Ziyad, daha önce sınır kasabası Turbo'da Çadlı muhalif unsurların yoğunlaşmasını hedef alan bir askeri operasyon gerçekleştirmiş ve ekipmanlarına ağır kayıplar vermişti.

Çad Devlet Başkanı Muhammed Idriss Deby, ordusunun Libya topraklarındaki Çad silahlı muhalif bölgelerini bombaladığı yönündeki haberlere yanıt vererek, beş yıl önce Libya ile imzalanan anlaşma uyarınca güçlerinin isyancıların kalıntılarını takip etmek için Libya topraklarına girmediğini bildirdi.

Çad Ulusal Kurtuluş Hareketi lideri Ömer Mehdi Beşara, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Deby’nin Libya sınır şeridinde bulunan Çadlı muhalif güçlere karşı üç gün boyunca ülkenin kuzeyinde askeri bir operasyona bizzat liderlik ettiğini belirterek gelişmelerin, Deby’nin muhalefet güçlerinin Tibesti bölgesinin başkenti şehre (Faya) doğru ilerleyişini durdurmak için askeri operasyonları yönetmek üzere sahaya çıkmaya zorladığını aktardı.

LUO, sınırları geçen terör gruplarının ve çetelerin ortadan kaldırılması ve düzensiz göçle mücadele amacıyla Sudan, Çad, Nijer ve Cezayir ülkelerine bakan sınırların güvenliğini sağlamaya yönelik yaklaşık üç yıl önce bir güvenlik planı başlattı.



Esed'in Suriye'ye dönüşü

Adra şehrinde devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'i tasvir eden bir duvar resmi kurşun delikleriyle deforme olmuş 25 Aralık 2024 (AFP)
Adra şehrinde devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'i tasvir eden bir duvar resmi kurşun delikleriyle deforme olmuş 25 Aralık 2024 (AFP)
TT

Esed'in Suriye'ye dönüşü

Adra şehrinde devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'i tasvir eden bir duvar resmi kurşun delikleriyle deforme olmuş 25 Aralık 2024 (AFP)
Adra şehrinde devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'i tasvir eden bir duvar resmi kurşun delikleriyle deforme olmuş 25 Aralık 2024 (AFP)

Saad bin Tifle el-Acmi

Suriye hükümet güçlerine bağlı unsurların öldürülmesine dair sızdırılan acı verici görüntüleri, Suriye'nin kıyı kesimlerinde Alevilere yönelik onlarca veya yüzlerce kişinin öldürüldüğü mezhepçi katliamlara dair daha da korkunç ve acı görüntüler izledi. Bazı kaynaklar binlerce sivil Alevi kurbanın varlığından, binlercesinin de komşu Lübnan'a göç ettiğinden bahsediyor.

Beşşar Esed'in devrilip gitmesinin ardından mevcut rejimin kırılganlığını ele alan, on yıllardır süren baskı, zulüm, öldürme, işkence, yerinden etme, sürgün ve yıkımın ardından hâlâ emekleme aşamasında olan bir devlet için kaos, güvenlik, siyasi ve askeri boşluktan uzak olmayan bir geçiş evresinde, yaşananları normal ve talihsiz bir durum olarak anlamaya veya haklı çıkarmaya çalışan açıklamalar yapılabilir. Bu utanç verici vahşetin arkasında disiplinsiz grupların olduğu, bu suçların bir kısmının, mezhepsel iç savaşı ateşlemek için çaresiz bir girişimde bulunan aynı rejimin kalıntıları tarafından işlendiği, videoların bir kısmının rejimin kalıntıları tarafından bizzat hazırlandığı söylenebilir. Parmaklar suçlamak amacıyla müttefiki Beşşar Esed'in kaçması ile zehri yudumlayan, sadece Suriye'de değil, halkının parasını Hizbullah'a harcadığı Lübnan'da da inşa ettiği her şey yıkılan, harabeye dönen İran'a da yöneltilebilir.

Devrimin patlak vermesinden bir yıl sonra, Ocak 2012'de yazdığım bir makalede şöyle yazmıştım: “Rejim, olayların gidişatını mezhepçiliğe doğru saptırmak ve bunu Suriye'nin bütün şehir, köy, kasaba ve mezralarında bir çerçeveye dönüştürmek için çalışacaktır. Suriye'yi yakıp yıkacak ancak rejimin kalıntılarını koruyacak parçalanmış bir kaos içinde rejimin devamı için Lübnanlaştırma, çaresiz bir hayatta kalma çabasının son çaresi olacaktır.”

Aynı yılın Şubat ayındaki bir başka yazımda, Beşşar rejiminin “Alevi, Hristiyan ve Dürzi azınlıkları seferber ederek ve onları Sünnilerin gelip kendilerini katledeceği söylemiyle korkutarak, en büyük oyuncularının Suriye içinde olmasına bahse girdiği bir kaos senaryosu dahilinde işleri yönetmeye çalıştığını” eklemiştim.

Suriye'de yaşananlar hiçbir bahaneyle meşrulaştırılamaz ve Ahmed Şara başkanlığındaki Suriye geçiş hükümeti verdiği söz doğrultusunda kararlılıkla hareket etmelidir. Hükümet, Suriye’nin tüm Suriyelilerin olduğunu söyledi ve suçluların, kendisine yakın gruplardan veya Heyet Tahrir eş-Şam'dan olsalar bile, hesap verecekleri sözünü verdi. Sayın Şara, Kürt Ensarul İslam, Çeçen Ecnadu'l Kavkaz ve Orta Asya cumhuriyetlerinden gelen Türkistan İslam Partisi gibi Suriyeli olmayan unsurları dağıtıp sınır dışı ederek işe başlamalıdır.

Adaletsizliğin geri dönüşü Esed rejiminin geri dönüşüdür. Halkının Esed rejimine muhalefeti ve her yerde iyilik güçlerine verdiği destek; adaletsizliğe, zulme, öldürmeye, tiranlığa ve mezhepçiliğe dayalı suçlara karşı bir muhalefetti. Esed'in Şebbihalarının uygulamalarını farklı sloganlarla tekrarlamak, bu kez Şebbihaların ve katillerin mezhepleri farklı olsa bile, onların çirkinliğini veya Esedçi doğasını değiştirmez.

Suriye'den gelen haberlerin hepsi kanlı ve utanç verici değildi. Mazlum Abdi liderliğindeki Kürt Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Ahmed eş Şara liderliğindeki Şam hükümeti arasında, SDG'nin Suriye devleti çatısı altında yer almasını öngören bir anlaşma da imzalandı. Anlaşma ayrıca Suriye'nin yeniden birleşmesi, 14 yıl boyunca baskı ve zulüm nedeniyle yaşadığı parçalanmanın yaralarının sarılması umudunu müjdeliyor. SDG'nin kuzeydoğuda kontrolündeki bölgeleri Şam'daki merkezi devlete devretmesini öngörüyor. Belki bu tarihi anlaşma ruhları yatıştırır, insanlara güven verir ve yeni Suriye için daha iyi bir gelecek umudunu yeşertir. Ancak tüm bu imzalardan daha önemli olan, Esed rejiminin tüm iğrenç mezhepsel uygulamalarına sert bir darbe indirerek Esed'in dönüşünü engellemektir.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.