Lübnan ordusu yakıt stoğunu ve mali yardımları tüketme tehlikesiyle karşı karşıya

Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn, bazı milletvekilleriyle toplantı gerçekleştirdi (Lübnan Silahlı Kuvvetleri)
Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn, bazı milletvekilleriyle toplantı gerçekleştirdi (Lübnan Silahlı Kuvvetleri)
TT

Lübnan ordusu yakıt stoğunu ve mali yardımları tüketme tehlikesiyle karşı karşıya

Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn, bazı milletvekilleriyle toplantı gerçekleştirdi (Lübnan Silahlı Kuvvetleri)
Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn, bazı milletvekilleriyle toplantı gerçekleştirdi (Lübnan Silahlı Kuvvetleri)

Lübnan ordusunun yakıt stoklarını, Katar ve ABD yardım fonlarının tükenmesine yaklaşık bir ay kaldı. Bu fonlar, ulusal para birimi ile satın alım gücünün bozulması neticesinde ordu üzerindeki geçim yükünün azaltılmasına katkıda bulunuyor. Hükümetin temel ihtiyaçları karşılamak için hızlı hareket etmesi gerekiyor. Zirâ uyuşturucu ve kaçakçılıkla mücadele, fidyenin talep edildiği adam kaçırma, soygun ve hırsızlık çeteleriyle mücadele gibi yetki alanı dışında kalan sorumluluklardan vazgeçilmesi ardından görevleri artık sivil barışı korumak ve sınırları kontrol etmekle sınırlı değil.

Askeri kurumun üzerine yüklenen ağır yükler, diğer güvenlik kurumlarının şikâyetçi olduğu yüklerin bir kopyası niteliğinde. Asgari çözümlerin bulunmaması, ordunun güvenlik ihlallerini önlemek ve uyuyan terör hücrelerini takip etmek için devriye gezemeyeceği, kontrol noktaları kuramayacağı anlamına geliyor.

Yakın zamanda Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn ile görüşen temsilciler Gassan Hasbani, Selim es-Sayi, Eşref Rifi, İlyas Hankeş, Vedah es-Sadık, Mark Du ve Bilal Haşemi, mali kıtlık nedeniyle patlak veren sıkıntıları aşmak için askeri ve diğer güvenlik kurumlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etmekle yetindiler. Muhalefet ve Değişim Kuvvetleri’ne mensup milletvekillerinin toplantısı, başta Değişim Kuvvetleri yetkilisi İlyas Hasruni’nin güneydeki Ayn İbl kasabasında öldürülmesi olmak üzere güvenlik olaylarının, el-Kahale beldesinde Hizbullah’a yönelik mühimmat yüklü kamyonun devrilmesi, Beyrut'un güney banliyölerinde bir DEAŞ üyesinin intiharı ardından kaydedildi. Tüm bu konular, söz konusu toplantıda konuşuldu.

General Avn, ordunun söz konusu kamyonun devrilmesiyle ilgili müdahalesini ayrıntılı olarak anlattı. Milletvekillerinin anlattığına göre, askeri kurumun meseleyi sadece bir trafik kazası olarak ele aldığını, tır kaldıracını emniyete alarak yolun yeniden açılması müdahalesinin İç Güvenlik Kuvvetleri’nin görevi olduğunu söyledi. Ancak kamyonun askeri mühimmat kutuları ile dolu olması ve bu konunun askeri kurumun yetkisi dahilinde olması üzerine güvenlik boyutu nedeniyle müdahale etmek zorunda kaldığını aktardı.

Trafiğin kapanmasının askeri birliklerin kamyonun devrildiği yere ulaşmasını engellediğini söyleyen Avn, ülkeyi istemedikleri bir noktaya sürükleyebilecek tepkileri engellemek için kamyondakilere el konmasını önleyen bir güvenlik kordonu uygulama girişiminde bulunulduğunu söyledi. Kamyonun ve içindeki mühimmat yükünün el-Fayadiye bölgesinde bulunan bir askeri mevziye nakledildiğine dikkat çeken Avn, İstihbarat Müdürlüğünün derhal ön inceleme yaptığını, ilçeden dört gencin ifade vermeye çağrıldığını söyledi.

Olay yerine gelen tanıkların dinlenmesi dahil olacak şekilde bir ön soruşturma yapılması, güvenlik kameralarının kaydettiği içeriklere tanıkların ifadelerinin de eklenmesi gerektiğini vurgulayan Avn, soruşturmanın uygun kararı verecek olan taraf niteliğindeki askeri yargı tarafından yürütüldüğünü, soruşturma akıbeti belli olana kadar tır ve yükünün ordunun elinde tutulacağını söyledi. Aynı zamanda kamyonda kalaşnikof mühimmatı ve orta boy 12,7 kalibrelik makineli tüfeklerle dolu kutuların bulunduğunu, başka tür askeri mühimmatın bulunmadığını açıkladı.

İç Güvenlik Kuvvetleri Bilgi Dairesi'nin Hasruni’nin ölümü ardındaki nedenleri bulmak için soruşturma yürüttüğünü doğrulayan Avn, ancak askeri ve güvenlik güçlerinden resmi güvenlik yetkililerinin es-Selam mahallesinde bir DEAŞ’lının ölümü ile ilgili soruşturmaya müdahale etmediğini belirtti. Zirâ ölüm koşulları ile ilgili, şuana dek Hizbullah’a atfedilenler dışında resmi bir açıklama olmadığını vurguladı. Hizbullah, DEAŞ’lının intihar ettiğinden bahsediyor.

Şarku'l-Avsat'ın güvenlik kaynaklarından edindiği bilgiye göre askeri yargı, gencin yaşadığı ve yakınlarına ait olan daireyi teftiş eden Hizbullah’ın anlatısı haricinde, DEAŞ teröristinin intiharına ilişkin soruşturma yapılması için güvenlik güçlerinden müdahale talebinde bulunmadı.

Kaynakların ifade ettiğine göre Hizbullah, DEAŞ’lının yakınlarını daha ayrıntılı bir soruşturma için Lübnan güvenlik aygıtına teslim etme girişiminde bulunabilir. Ön veriler, yoğun nüfuslu bir bölgede emniyet kemeriyle kendisini havaya uçurmak için kullanabileceği herhangi bir patlayıcı cihazın ele geçirilmesini kapsam dışı bırakıyor.

Bazı milletvekilleri, DEAŞ’lının ölümüne ilişkin soruşturmanın sadece Hizbullah ile sınırlı tutulmasının Lübnan devleti açısından utanç verici bir durum olduğu için kabul edilemeyeceğini ifade etti. Lübnan yargısının soruşturma sürecinde yer almamasının hiçbir gerekçesi olmadığına değinen milletvekilleri, bunun muhaliflerinin partiye atfedilen söz konusu anlatıyla ilgili şüphelerini ortadan kaldırmak için onu soruşturmaya dahil etmesi gereken Hizbullah için de geçerli olduğuna değindi. Hizbullah, gencin örgütün seçkin güçleri tarafından basıldığı sırada, yaşadığı apartmanın balkonundan kendini attığını söylüyor.

Cumhurbaşkanlığı dosyası, milletvekilleri ile Avn arasındaki görüşmede gündeme getirilmedi. Bu, (Şii) Hizbullah ile (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareketi’nin (ÖYH) Genelkurmay Başkanı Cibran Basil arasındaki diyalog ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın, Avn’ın adının cumhurbaşkanlığı adayları listesinde olmadığı anlamına gelmiyor.



İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
TT

İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)

İsrail, Gazze’de internete erişim sağlayan kafeye düzenlediği saldırıda 230 kilogramlık bombalar kullandı.

Guardian’ın haberinde, İsrail ordusunun pazartesi günü düzenlediği saldırıda Amerikan yapımı MK-82 bombalarından kullandığı yazılıyor. Bu bombalar büyük bir krater oluşturuyor ve şarapnelin geniş bir alana yayılmasına yol açıyor.

El Beka adlı kafeye yapılan saldırıda en az 41 Filistinli öldürülmüş, 75 kişi yaralanmıştı. Hayatını kaybedenler arasında 4, 12 ve 14 yaşlarındaki çocuklar da vardı.

Gazetenin bombanın parçalarına dair elde ettiği fotoğrafları inceleyen uzmanlar, sivillerin böyle bir mühimmatla kasten vurulmasının savaş suçu teşkil edebileceğine dikkat çekiyor.

Kopenhag Üniversitesi'nde uluslararası hukuk alanında çalışan Marc Schack şunları söylüyor:

Bu tür bir mühimmatın kullanımını gerekçelendirmek neredeyse imkansız. Eğer 20, 30, 40 ya da daha fazla sivil kayıptan bahsediyorsanız, bu genellikle çok büyük öneme sahip bir hedef olmalıdır. Afganistan ve Irak'taki koalisyon güçleri açısından çok üst düzey bir hedef için kabul edilen rakam 30'dan az sivilin öldürülmesiydi, o zaman da istisnai koşullar söz konusuydu.

Diğer yandan saldırının ardından İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) yapılan açıklamada “asla sivillerin hedef alınmadığı” ileri sürüldü. Ayrıca saldırıdan önce sivil kaybın azaltılması için adımlar atıldığı savunuldu. Analistler, İsrail ordusunun drone’larla kafe etrafındaki sivilleri görmesine rağmen saldırı düzenlediğini söylüyor.

Filistinli bir aile tarafından 40 yıl önce kurulan kafe, hızlı internet bağlantısıyla öğrenciler, gazeteciler ve uzaktan çalışanların sık uğradığı bir mekandı.

İsrail ordusu Gazze’yi her gün bombalarken bölgede ateşkes sağlanması için yürütülen çalışmalar da hızlandı.

İsrail medyasındaki haberlerde, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun 7 Temmuz’da yapacağı ABD ziyareti öncesinde ateşkes anlaşmasının imzalanmasının hedeflendiği yazılıyor.

Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail tarafından kabul edildiğini savunduğu 60 günlük ateşkes teklifine Hamas’ın da sıcak baktığı ileri sürülüyor. Anlaşmaya dair detaylar resmi kanallardan paylaşılmadı. Ancak haberlerde Hamas’tan kalan 50 rehinenin tamamını serbest bırakmasının isteneceği aktarılıyor.

Hamas’ın buna yanıtını cuma akşamına kadar arabuluculara sunması bekleniyor. Filistinli örgütün, Gazze’ye yardım girişine izin verilmesi ve İsrail ordusunun bölgedeki işgalini sonlandırması taleplerinden geri adım atmayacağı belirtiliyor. Anlaşma kapsamında IDF’nin Gazze’deki bazı bölgelerden çekilebileceği savunuluyor.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Haaretz