Süveyda’da Dürzi Şeyhi Hennavi’den ‘geri dönüşü olmayan protesto’ çağrısı

Süveyda’da Dürzi Şeyhi Hennavi’den ‘geri dönüşü olmayan protesto’ çağrısı
TT

Süveyda’da Dürzi Şeyhi Hennavi’den ‘geri dönüşü olmayan protesto’ çağrısı

Süveyda’da Dürzi Şeyhi Hennavi’den ‘geri dönüşü olmayan protesto’ çağrısı

Süveyda’daki düzenlenen protestoların dördüncü gününde Dürzi cemaatinin şeyhi Hamud el-Hennavi yaptığı açıklamada, genel olarak tüm Suriyelilere, özel olarak Dürzi toplumuna ‘seslerini yükseltme, haklarını talep etme ve kesin bir çözüm bulmak için geri dönüşü olmayan protestolar gerçekleştirmeye’ çağırdı. Dürzi şeyhi, “Her sabrın bir sonu var” dedi.

Suriye'nin güneyindeki protestolara, dolaylı da olsa verilen ilk resmi tepki, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın siyasi ve medya danışmanı Luna eş-Şibl’den geldi. Facebook hesabından yaptığı paylaşımda rejime karşı protestocuları ‘paralı askerler’ olarak nitelendiren Şibl açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Onlarca ülkeye, milyarlarca dolara, dünyanın dört bir yanından yüz binlerce teröriste yenilmeyen; onlarca paralı askerle sarsılmayacak.”

Luna el-Şibl paylaşımında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın fotoğrafına yer verdi.

Diğer yandan Dera Halk Meclisi Üyesi Halid el-Abud da Facebook hesabındaki paylaşımında 10 yıl önce Dera'da yaşananlara benzer bir kaderi hatırlatarak Süveyde halkına yönelik tehdit dolu bir açıklama yaptı.

Abud: “10 yılı aşkın süredir ertelenen Dera senaryosunun bugün Süveyde'de gerçekleştiğine inanıyoruz. Tahribat, yıkım, yer değiştirme ve istismar treni bu asil eyaletten çok uzakta olmayacak!” dedi.

Dürzi mezhebinin şeyhi Hamud el-Hennavi Çarşamba günü sosyal medyada yayınlanan mesajında şu ifadelere yer verdi:

“Suriye krizinin başlangıcından bu yana, vatanı her şeyin üstünde tutmak, kan dökülmesini durdurmak, fitneleri sona erdirmek ve saldırgana karşılık vermek şeklindeki tutumumuz sabittir. Her şeyi kaybettikten sonra hepimizin başına gelen felakete başarılı çözümler bulmak, riskleri savuşturmak ve herkesin sıkıntılarını hafifletmek için çalmadık kapı bırakmayacağız.”

Fotoğraf Altı: Dürzi mezhebinin şeyhi Hamud el-Hennavi, protestolara ilişkin açıklama yaptı. (Facebook hesabı)
Dürzi mezhebinin şeyhi Hamud el-Hennavi, protestolara ilişkin açıklama yaptı. (Facebook hesabı)

Tüm Suriyelileri haklarını aramaya çağıran Şeyh El-Hennavi, açıklamasında şunları söyledi:

“Yetkililer şunu bilmelidir ki işsizlik ve açlık toplumun çöküşünün en büyük etkenleridir. Bu yaygın yolsuzluk, sorunun aslı haline geldi ve ülkenin her bölgesini etkiledi. Suriyeliler vatanseverlik konusunda atalarının çizgisinden sapmamalılar. Birey devletin temelidir. Bugün herkes uyuşturucunun yayılmasından, hukukun yokluğuna, güvenlik ve emniyetin olmayışına, otoriterliğe, vergilere ve tiranlığa kadar yakın tehlikeleri biliyor. Her sabrın bir sonu vardır. Vatandaş kararlı bir çözüm bulmak için cesur bir ses yükseltme ve geri dönüşü olmayan bir protesto hakkına sahiptir.”

Süveyda vilayetinde protestoların dördüncü gününde yüzlerce il ve kasaba sakini, kötüleşen yaşam koşullarını protesto etmek amacıyla Süveyda merkezdeki Es-Seyr Meydanı'na akın etti.

Şam-Süveyda yolu kapatılırken protestocular yolu her 10 dakikada bir trafiğe açtı. (Süveyda 24)
Şam-Süveyda yolu kapatılırken protestocular yolu her 10 dakikada bir trafiğe açtı. (Süveyda 24)

Önceki günlerde olduğu gibi bugün de şehir ve kasaba merkezlerine giden yolların kapatılmasının yanı sıra, çoğu hükümet dairesi ve kurumu ile Baas Partisi'nin Süveyda'daki şubesi kapatıldı. Aktivistler, sosyal medyada yayınladıkları video görüntülerine göre protestocular özgürlük, yabancı güçlerin çekilmesi, Esed'in iktidardan ayrılması ve BM'nin 2254 sayılı Kararının uygulanması çağrısında bulunan sloganlar attılar. BM'nin 2254 sayılı Kararı siyasi bir geçiş dönemini ve tutukluların ve zorla kaybedilenlerin serbest bırakılmasını öngörüyor.

Muhalif medya kaynakları hükümet güçlerinin salı günü Şam kırsalındaki Zakiye kasabasını askeri kordon altına aldığını bildirdi. Başkentin Güneyi adlı haber sitesine göre, hafif ve orta silahlara sahip yüzlerce Yedinci Tümen üyesi ve Askeri Güvenlik Şubesi üyesi, Zakiye kasabasını çevreleyen tüm yolların bulunduğu kontrol noktalarına ve askeri bölgelere konuşlandırıldı. Bu yollar halkın kasabaya akın etmesi korkusu nedeniyle kapatıldı. Bu gelişmeden birkaç gün önce ‘Hizbullah’ın ve İran'ın Suriye'den çıkması ve Süveyda ve Dera'daki protestolara destek verilmesi’ çağrısında bulunan rejim karşıtı duvar yazıları şehrin duvarlarına yazılmıştı.

Fiyatlardaki artışa ve Suriye lirasının çöküşüne karşı tepki artıyor. (AP - Süveyda 24)
Fiyatlardaki artışa ve Suriye lirasının çöküşüne karşı tepki artıyor. (AP - Süveyda 24)

Protesto bölgesi son birkaç gündür güney, kuzey ve sahil kesimlerine kadar genişledi. Protestocular Şam ve Halep kırsalında gösteri yaparak yaşam koşulları ve ekonomik şartlarının iyileştirilmesini talep ettiler. Sahilde onlarca muhalife yönelik tutuklama kampanyası yapıldığı haberleriyle birlikte hareketlenmeler arttı. Bütün bunlar, yoksulluğun, açlığın ve temel ihtiyaçların temin edilememesinin önüne geçemeyen hükümet politikalarının sahildeki halk çevrelerinde karşılık bulmaması ve reddedilmesiyle ilgili bilgilerin sızdırılması ışığında geldi.

Dürzi çoğunluğun yaşadığı Şam yakınlarındaki Cermana'da yaşam koşullarının zor olması nedeniyle büyük gerginlik yaşandığı ifade ediliyor. Konuşma tarzından son derece eğitimli ve kültürlü olduğu anlaşılan ellili yaşlarındaki bir vatandaş Şarku’l Avsat’a şu açıklamalarda bulundu:

“Durum dayanılmaz. Tolere edilemez. Hayat böyle devam edemez. Bu, rejimin anlaması gereken bir şey. İnsanların yaşam koşullarında iyileşme ve siyasi değişim talep etme hakkı var!"

Fotoğraf Altı: Süveyda protestoları dördüncü gününe girdi. (Süveyda 24)
Süveyda protestoları dördüncü gününe girdi. (Süveyda 24)

Ellili yaşlarındaki adam sözlerini şöyle sürdürdü:

"Buradaki her mezhepten çoğu insan Süveyda ve Dera'yı kasıp kavuran protestoları destekliyor. Cebel ve Horan halkının savunduğu taleplere de destek veriyor. Burada iki gösteri düzenlendi. Başka gösterilerin de olacağına inanıyorum, gördüğünüz gibi sokaklar güvenlik güçleriyle dolu.”

Suriyeli bir başka vatandaş da açıklamasında “Zulme ve aşağılanmaya sessiz kalmayan Cebel halkını selamlıyorum. Burada herkes el ele. Herkes sokağa çıkmalı, yoksa açlıktan öleceksiniz” ifadelerini kullandı.



Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
TT

Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)

İsrail medyasında, Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki uygulamaları nedeniyle Mısır ile İsrail arasındaki gerilimin son dönemde arttığına dair haberler yer alırken, Mısırlı üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır makamları İsrail’in Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nı ihlal eden uygulamalarını tespit etti, bunlara ilişkin bir dosya hazırladı ve Washington’ı bilgilendirdi” dedi.

Mısır’da görev yapmış bazı eski askeri yetkililere göre ise Kahire, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki adımlarını, üzerinde uzlaşılan Trump planından kaçınma girişimi ve sarı hat olarak bilinen bölgede kalıcı bir İsrail askeri varlığı tesis etme çabası olarak değerlendiriyor. Bu durumun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit ettiği ifade ediliyor.

Sarı hat, 10 Ekim’de Şarm eş-Şeyh’te ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla imzalanan ve Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan barış planı kapsamında, Gazze Şeridi’ni iki bölüme ayıran bir ayrım hattı olarak tanımlanıyor. Buna göre hat, Filistinlilerin kontrolündeki batı bölgesindeki toprakların yüzde 47’sini, İsrail’in kontrolü altındaki Gazze’nin yüzde 53’ünden ayırıyor. Gazze’deki Filistinlilerin neredeyse tamamının, bu hattın batısındaki bölgeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

xsdf
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında Gazze barış planını görüşmek üzere bu ayın sonlarında bir zirve yapılması bekleniyor. (AFP)

İsrail Kanal 14 televizyonunun yayımladığı bir raporda, İsrail ordusunun sarı hat olarak bilinen bölgede faaliyet yürüttüğü ve Gazze Şeridi’nin coğrafi yapısını değiştirdiği öne sürüldü. Kanalın aktardığına göre Kahire, bu durumu ‘bölgesel çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit’ olarak değerlendiriyor. Raporda, söz konusu faaliyetlerin Mısır’ı öfkelendirdiği ve Kahire’nin, Gazze Şeridi’ni ikiye bölmeye, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İsrail’i ABD’ye şikâyet ettiği belirtildi.

Rapora göre Kahire, özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in sarı hata ilişkin açıklamalarının ardından Gazze’de yaşananları büyük bir endişeyle izliyor. Zamir’in bu hattı yeni bir savunma ve saldırı hattı olarak nitelemesine dikkat çekilirken, İsrail ordusunun kontrolü altında bulunan bölgede tünel altyapısını tahrip etme ve evleri yıkma gibi faaliyetlerinin, Kahire’de Gazze’de uzun vadeli bir askeri varlık tesis edilmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandığı ifade edildi. Bu durumun, Mısır’ı Washington nezdinde acil diplomatik girişimlerde bulunmaya sevk ettiği kaydedildi.

Mısır Askerî İstihbaratı eski Başkan Yardımcısı ve İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral Ahmed Kâmil ise Mısır’ın İsrail’in üzerinde uzlaşılan barış planından kaçınma girişimlerine karşı büyük bir öfke duyduğunu belirtti. Kâmil, İsrail’in sarı hattaki hamlelerinin Gazze’de ve Mısır sınırına yakın bölgelerde kalıcı bir askeri varlık oluşturma niyetine işaret ettiğini, bunun da Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

uı
Kaynaklar, Mısır'ın Sisi ve Netanyahu arasında bir zirve düzenlenmesi için şartlar belirlediğini bildiriyor. (İsrail medyası)

Kâmil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun ulusal güvenliği ilgilendiren bir dizi temel konuda açık, net ve değişmez olduğunu söyledi. Kâmil, bu tutumun, barışın Mısır dış politikasının temel ve stratejik hedefi olması, Kahire’nin İsrail tarafıyla imzalanan anlaşmalara bağlılığı ve İsrail’in iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara saygı göstermesi gerekliliğine dayandığını ifade etti.

Kâmil, Mısır’ın İsrail ile gerilimin düşürülmesine yönelik şartlarının, Gazze anlaşmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimi doğrultusunda tüm aşamalarıyla uygulanmasını kapsadığını belirtti. Buna göre, herhangi bir engelleme ya da geçersiz gerekçeler olmaksızın ikinci aşamaya derhal geçilmesi, kalıcı ateşkesin tesis edilmesi ve barış sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca İsrail’in anlaşmayı eksiksiz uygulaması, mutabık kalınan miktarlarda insani yardımların girişine izin vermesi ve Refah Sınır Kapısı’nın iki yönde açılması şartlarını sıraladı.

Kâmil’e göre diğer şartlar arasında, Mısır’ın Gazze Şeridi sakinlerinin zorla ya da gönüllü göçe zorlanmasını kesin olarak reddetmesi, İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim kurulmasına ve bölgenin İsrail’e ilhakına yönelik adımlarına karşı çıkılması, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve 7 Ekim 2023 sınırlarına dönülmesi yer alıyor. Kâmil, mevcut İsrail varlığının, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasına bağlı geçici bir durum olduğunu, sarı hat da dahil olmak üzere tüm hatların fiili ve hukuki geçerliliği olmayan, varsayımsal çizgiler olduğunu ifade etti.

Dördüncü şartın ise Netanyahu ve hükümetinin, Arap Barış Girişimi kapsamında yer alan açık Arap taleplerine ne ölçüde yanıt verdiğiyle ilgili olduğunu belirten Kâmil, bunun; işgal altındaki Arap topraklarından çekilme, iki devletli çözüme onay verilmesi ve Filistinlilerin Gazze ya da Batı Şeria’dan zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi gibi başlıkları içerdiğini söyledi. Ayrıca İsrail’in iyi komşuluk ve saldırmazlık yönünde iyi niyet göstermesi, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin uluslararası taleplerle uyumlu adımlar atması ve bu alandaki uluslararası anlaşmalara katılması gerektiğini vurguladı.

d
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Arşiv – Reuters)

Mısır’ın, ABD ve İsrail’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bir görüşme düzenleme girişimlerine, İsrail’in barış ve bölgesel istikrara dair açık ve uygulanabilir bir girişimde bulunmadan yanıt vermeyeceği değerlendiriliyor.

İsrail medyasının aktardığına göre ABD, Sisi, Netanyahu ve Trump’ın katılımıyla Washington’da üçlü bir zirve düzenlemeyi denedi. Ancak bu girişim, Mısır’ın şartları nedeniyle İsrail açısından ‘kabul edilemez’ bulundu. Aynı raporlarda, Kahire’nin, Trump’ın bu ay sonunda Florida’da Netanyahu ile yapacağı görüşmede İsrail’e yönelik baskı yaparak Gazze’deki adımlarını sınırlaması yönünde rol oynayacağını beklediği kaydedildi.

Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Semir Ferec, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına büyük önem atfedildiğini ve Trump’ın, adını taşıyan Gazze Barış Planı’nın uygulanması konusunda Netanyahu üzerinde kesinlikle baskı kuracağını söyledi.

Ferec, Mısır’ın pozisyonunun, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına bağlı olarak değerlendirileceğini, ancak aynı zamanda İsrail’in sarı hat ya da Gazze’nin herhangi bir bölgesinde kalıcı askeri varlık tesis etmesini asla kabul etmeyeceğinin açık ve net olduğunu vurguladı. Ferec’e göre Mısır, Netanyahu hükümetinin tüm hareketlerinin, İsrail ordusunun Gazze’nin tamamından çekilmesini öngören barış planını engellemeye yönelik girişimler olduğunun farkında.

 


Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
TT

Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)

Irak hükümeti dün yaptığı açıklamada, yaklaşık iki hafta önce Yemen’deki Husiler ile Lübnan’daki Hizbullah’ı ‘terör örgütü’ olarak sınıflandıran bir kararın yayımlanmasına ilişkin olarak bazı yetkililerin görevden alınmasını içeren yaptırımların onaylandığını duyurdu.

Irak Bakanlar Kurulu, resmî gazetede yayımlanmasının ardından özellikle hükümeti oluşturan ve söz konusu gruplara yakınlığıyla bilinen siyasi çevreler arasında geniş tartışmalara yol açan kararla ilgili kurulan soruşturma komisyonunun tavsiyelerini kabul etti.

Söz konusu sınıflandırmanın, iki grubun mal varlıklarının dondurulmasını da içermesi üzerine hükümet, kararın ‘yanlışlıkla’ yayımlandığını belirtmişti. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, karardaki hataya ilişkin acil soruşturma başlatılması, sorumluların tespit edilmesi ve ihmali bulunanların hesap vermesi talimatını vermişti.

Hükümetin dün yayımladığı açıklamada, Bakanlar Kurulu’nun, Irak Resmi Gazetesi’nin 17 Kasım 2025 tarihli 4848 sayısında yer alan ve Teröristlerin Mallarının Dondurulması Komisyonu’nun 2025/61 sayılı kararına ilişkin soruşturma komisyonu tavsiyelerini onayladığı belirtildi. Tavsiyeler kapsamında, ilgili bazı yetkililerin görevden alınması ve bazılarının ise başka görevlere atanması gibi idari yaptırımların yer aldığı kaydedildi.

Diğer yandan Irak Ulusal Güvenlik Servisi dün yaptığı açıklamada, komşu bir ülkeden geldiği belirtilen ve DEAŞ terör örgütü bünyesindeki ‘en tehlikeli bomba uzmanlarından biri’ olarak tanımlanan bir kişinin yakalandığını duyurdu.

Irak Ulusal Güvenlik Servisi, Irak Haber Ajansı’na (INA) yaptığı açıklamada, 10 aydan uzun süren takip ve hassas izleme faaliyetlerini içeren nitelikli bir istihbarat operasyonu sonucunda, komşu ülkelerden birinden dönüşünün ardından DEAŞ’ın üst düzey isimlerinden birinin gözaltına alındığını bildirdi. Açıklamada, yakalanan kişinin yüksek derecede tehlikeli unsurlar arasında yer aldığı, adının terör örgütü lider kadrolarına ait listelerde bulunduğu ve 2004 yılından itibaren Bağdat’ta El Kaide unsurları içinde faaliyet göstermeye başladığı belirtildi. Ebu İlya lakabını kullanan şüphelinin, patlayıcı düzeneklerin hazırlanmasında uzmanlaştığı, beş kişiden oluşan bir hücreye liderlik ederek saldırıların gerçekleştirilmesinde rol aldığı kaydedildi.

Soruşturmalarda, söz konusu kişinin patlayıcıların cep telefonlarıyla irtibatlandırılması ve hazırlanmasından sorumlu olduğu, Bağdat’ta faaliyet gösterdiği dönem boyunca 100’den fazla patlayıcı düzeneği teslim ettiği ve başkentin farklı bölgelerini hedef alan terör eylemlerinin doğrudan uygulanmasına katkı sağladığı tespit edildi.


Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
TT

Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)

Suriye’deki yeni yönetim, büyük şehirlerin kalabalık sokakları ile kırılgan, yoksul kırsal kesimler ve Suriye genelindeki yaygın yıkım arasında, önceki dönemin karmaşıklığından kaynaklanan muazzam zorluklarla karşı karşıya.

Beşşar Esed rejiminin düşüşünü günlerce kutlayan mahallelerin göz alıcı görüntüsünün ardında, daha az gürültülü ve daha karmaşık başka bir mücadele sürüyor. Bir güvenlik kaynağına göre bu mücadelede DEaŞ ve göçmenler (yabancı savaşçılar) en önemli zorlukları oluşturuyor.

Ancak bazıları DEAŞ’ı ve genel olarak aşırılığı güvenlik yaklaşımıyla çözülebilecek ‘teknik bir sorun’ olarak görürken, diğerleri ‘asıl sorunun, eğitim veya aile sistemi ya da herhangi bir örgütlü yaşam biçimi olmaksızın, birkaç yıldır normal sosyal bağlamın dışında gelişen devasa bir insan kitlesini absorbe edecek planlar yapmakta yattığını’ düşünüyor.

Zorluk, yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etmek ve geçim kaynakları yaratmak, özellikle de siyasi ve sosyal kimliklerin radikal grupların mirasıyla iç içe geçmiş olduğu ve bu yüzden potansiyel çatışmalar için verimli bir zemin oluşturan İdlib gibi kırsal bölgelerde yatıyor.

ABD, Irak'tan çekilmeden önce Sünni aşiretlerinden oluşan ve el-Kaide'ye karşı savaşan Sahva Silahlı Güçleri deneyimi, radikalizmden etkilenenleri siyasi ve güvenlik yapılarına dönüştürerek Suriye için olası bir model sunarken, militarizasyondan siyasete ve hizipçilikten devletçiliğe geçiş, yeni Suriye'nin karşı karşıya olduğu en büyük zorluk olmaya devam ediyor.