Halil Cibran: ‘Ermiş’ 100 yaşında

Popülarite açısından Shakespeare'e rakip

Getty- Majalla
Getty- Majalla
TT

Halil Cibran: ‘Ermiş’ 100 yaşında

Getty- Majalla
Getty- Majalla

Paul Chaoul

Yüz yıl önce, Ermiş (The Prophet) adlı eseri İngilizce olarak yayınlanan Halil Cibran'ın muhteşem eseri 100 yaşında. Dini, sosyal ve entelektüel konuları, hatta ‘giyim-kuşam, evlilik, aşk, çocuklar, alma- satma, çalışma ve özgürlük’ gibi ayrıntıları dahi kapsayan felsefi görüşlerinin özünden bahsettiği bu eser, yazarın en iyi eseridir. Bu eser, bir yazar, düşünür veya filozofun nadiren ele aldığı kapsamlı bir bakış açısıdır.

Cibran’IN kitabını “ikinci doğuşu” olarak görmesinin sebebi budur.

Cibran bu fikirlerini 12 yıl boyunca anavatanından uzakta ve Orphales'in sakinleri arasında içlerinden biri olarak yaşayan el-Mustafa aracılığıyla aktarıyor. Memleketine dönüşünü, kendisini götürecek gemiyi bekler ve ayrılma vakti geldiğinde şehir halkı onlara vaaz vermesini ister.

Ancak o, Platon gibi diyalog kurmayı tercih eder. Sahne açıktır: el-Mustafa, kahramandır. Orada hazır bulunanların sorularına cevap isteyen kâhin el-Mitra, adeta bir yönetmendir. Orada bulunan halk ise uzun bir tiyatro oyununun seyircisi konumundadır.

Ermiş’in dili, kalpten kalbe, akıldan da suretler, benzetmeler ve örnekler yoluyla insanların mertebe ve kaygı düzeylerine göredir. Dilin, el-Mustafa’nın dili olduğu doğrudur. Ancak sanki halktan geliyormuş gibidir. Cibran, bu kitapta engin felsefi, dini ve entelektüel kültürünü kullandı

El-Mitra, bir soruyla tartışmayı başlatır ve bu 26 soruya kadar uzanır.

Cibran diyaloglarında Platon'un tarzını takip etti. İnsanlar açısından yazılı olanın değil sözlü olanın daha etkili olduğuna inanıyordu. El-Mustafa, kendisine sorulan her şeyi açıklıkla yanıtlar: Felsefesinin bir kısmını yazılı şiirde formüle eden Nietzsche'nin aksine, karmaşık terimler içermeyen basit, anlaşılır bir dil kullanır. Böylelikle monodrama ‘kavramı’, sanki izleyicinin sorunlarını dile getirirken isteklerini yerine getiriyormuş gibi, sözlerinden (yani tek oyuncudan) uzaklaşır.

Ermiş’in dili

Ermiş’in dili, kalpten kalbe, akıldan da suretler, benzetmeler ve örnekler yoluyla insanların mertebe ve kaygı düzeylerine göredir. Dilin, el-Mustafa’nın dili olduğu doğrudur. Ancak sanki halktan geliyormuş gibidir. Bu kitapta Cibran, Hıristiyanlık, Budizm ve doğadaki Tanrı'nın ‘ilahlığı’ olan panteizm gibi (yeni) etkilerle birlikte geniş felsefi, dini ve entelektüel kültüründen yardım aldı. Bütün canlılar Tanrı’dan gelip O'na döneceğine göre Tanrı her şeyde, her yerde ve her zaman mevcuttur. El-Mustafa, aynı zamanda Allah'ın insani özelliklerini kabul eder ve "Tanrı sizin sözlerinizi sadece kendi ağzınızdan duyar" diyerek bunu doğrular.

Önemli olan bu ‘teatral’ anların, karakterleri ve izleyicileriyle birlikte (sözde) gerçeklikten, Mustafa'dan, el-Mitra ve insanlardan ortaya çıkmış gibi görünmesidir.

Fotoğraf Altı:  Ermiş kitabının Arapça baskısının kapağı
Ermiş kitabının Arapça baskısının kapağı

Mihail Nuayme, Mustafa’nın Halil Cibran’ın kendisi olduğunu, Orphales'te geçirdiği on iki yılın, New York'ta geçirdiği on iki yılla aynı olduğunu söylüyor. Nuayme’ye göre (kahin kadın) Mitra ise (onu himaye eden ve evlat edinen kişi) Mary Haskell'ı temsil eder. Nuayme, "Orphales'e geri dönme vaadi Cibran'ın reenkarnasyona olan inancına dayanır" diyor. Diğerleri, Orphales'in dünyayı simgelediğini ve Mustafa'nın orada on iki yıl kalmasının, ‘bireysel ruhun, dünyada var olduğu süre boyunca Evrensel Ruh'a duyduğu özleme’ karşılık geldiğini söylüyor.

Romantizm

Biz romantizmin Cibran'ın hareket ettiği geniş alan olduğunu, romantizmin ABD, İngiltere ve Fransa'da yayıldığını düşünüyoruz. Victor Hugo, de Musset, Byron ve Keats gibi büyük şairler bu alandan çıktı. Echebbi, Halîl Mutrân, Mihail Nuayme, Ali Mahmud Taha ve İlyas Ebu Şebeke de bu akımın şairleri arasında yer alır. Bu romantizm, geleneklerden ve eskilerden kurtulma eğilimini temsil eden bir devrim olmuştur. Bu devrim, Arap şiirinde daha önce görülmemiş bir şeydir. İşte bu romantizmin derinliğinden ve patlamasından Cibran da etkilenmiştir. Bu, onun birçok kitabında ve şiirinde kendini gösterir.

Fotoğraf Altı:  Halil Cibran
Halil Cibran

Romantizm, 19. yüzyıldan 20. yüzyılın ortalarına kadar, düşünce, şiir, resim ve müzikte bütünsel bir devrimdi. Dolayısıyla Batı'yı, Doğu'yu ve Arap dünyasını kapsayan küresel bir devrimdi.

Cibran'ı bu akımın içinde görüyoruz. Ancak açıklığı sayesinde Budizm'den Sufizme ve reenkarnasyona kadar birçok doğu kültürüyle tanıştı. Cibran eserlerinin mecrasını, üslubunu ve yöntemlerini bu iklimlerden çeşitlendirdi.

Ermiş bu temelde ortaya çıktı. Cibran'ın üçüncü kitabı, tüm bu Batı, Doğu, Hıristiyan ve İslam kültürlerini, ayrıca Knitsch'in büyük filozofları üzerindeki etkilerini özetliyor. İşte tüm bunlar Ermiş’i; ABD, İngiltere, Arap dünyası ve hatta Avrupa'daki binlerce okuyucuyu büyüleyen, olgun, canlı ve renkli meyveler haline getirdi. Ermiş, şiir dolu bir ‘Batılı’ tuzağıydı ama şiir değildi; felsefeyle aşılanmıştı. Fakat kapalı bir felsefi okul değildi; ideolojisiz bir felsefe, daha çok canlı gerçeklikten duyusal imgelemelerin bir karışımına dayanan düşüncelerdi. Soyut kalıplardan uzak durdu ama sıradanlığa da düşmedi. Aksine sıradan, geleneksel ve yaygın olanları, olağandışı ve alışılmadık bir dille araştırdı. Ermiş’in sırrı buydu. Yazılışındaki tuhaflığın sırrıydı. Ve kalabalığın sorularına verdiği yanıtlardaki tuhaflığa aşinalığının sırrı bu. Günlük yaşamı tüm ağırlığı ve eşyalarıyla, sesli ve düşünsel bir ‘olay’ haline getirdi.

Cevaplarını farklı sınırlara kadar genişletti; bu sınırlar biçimsel olarak birleşmemiş olabilir, ancak içsel ilişkileri sayesinde tek bir davranış biçimi oluşturmadan adeta erimiş haldedir. Çok yönlü bir kişilik olan Cibran (ressam, şair ve öykücü), farklıları birleştiriyor ve benzerleri ayırıyor; tarihsel kalıplara veya fikri tekdüzeliklere düşmekten kaçınıyor. Tüm bunlar Ermiş’in Avrupa, ABD ve Arap dünyasındaki insanlar arasında sihirli bir şekilde yayılmasına neden oldu. 1960'lı yıllarda, Avrupa ve ABD'de ekmek gibi satıldığında, ilk ‘en çok satan’ kitap oldu. Bu, eserin onlarca dile çevrilmesiyle daha da güçlendi ve bu alanda Shakespeare'in en parlak dönemindeki rakiplerinden biri haline geldi. Bu durum ABD’nin 1960'lı yıllardaki genç neslinin Ermiş’i ‘kendi kitapları’ olarak görmelerine yol açtı. Bazıları, ‘Evlilik’ bölümünden pasajlar okuyarak birbirlerine evlenme teklifi etti. Hatta Beatles ve diğerleri eserlerinden ilham aldı. Örneğin John Lennon, ‘Kum ve Köpük’ şiirinden ilham aldı ve Jackie McLean, Ermiş’ten bir bölümü şarkı olarak seslendirdi.

Bütünleştirici kitap

Ermiş’in şöhreti yeryüzünün dört bir yanına kadar uzanır. Fransız ‘Le Point’ dergisi yıllar önce Ermiş’in yalnızca İtalya'da sekiz milyon sattığını yazdı.

Getty Images
Getty Images

Başka bir deyişle, eğer Shakespeare ve Çinli Lao Tzu, kitaplarının dağıtımında birkaç yılda dağıtılan bir milyondan fazla kopyada rekabet kaydettiyse ve bu sayılar bugüne kadar azalmadıysa, o zaman onlarla yalnızca Cibran Halil Cibran rekabet ediyor demektir. Bütün bunlar bu kitabın doğası ve dili, sadeliği, derinliği ve kaynaklarının zenginliğinden ve dünya yazarları arasında Çin, Hindistan ve hatta Japonya’da doğu fikirlerinin incelenmesine yönelen ilk yazarlardan biri olarak görülmesinden kaynaklandı. Daha doğrusu Cibran, Batı-Avrupa-Amerika kültürünü kendi kültüründe birleştiren ilk Arap yazar olarak kabul edilir. Cibran, dini, felsefi, şiirsel ve etnik olarak ileri görüşlü bir Doğulu idi.

Cibran, Batı-Avrupa-Amerika kültürünü kendi kültüründe birleştiren ilk Arap yazar olarak kabul ediliyor. Cibran, dini, felsefi, şiirsel ve etnik olarak ileri görüşlü bir Doğulu idi.

Bu ayrımcı değil, aksine bütünleştirici bir kitaptır. İçinde ideolojik mezhepler olmadan fikirler vardır. Dini, kültürel ve şiirsel bir kaynaşma söz konusu. Kendine özgülük, özlem duyduğu ve benimsediği şeylere açıklığa sahip. Zorunlu gerçekler değil, psikolojik, ruhsal, sosyal ve insani ihtiyaçlar olarak kabul edilir. Tüm bunlar, belirli düşünce ekollerinin araçlarıyla değil, şiir aracılığıyla kavrandı. Şiir, basit ve cömert dili ve ritimleri ile zihinsel, gizemli ve metafizik gerçeklerin tümüne dahil olmanın bir yolu gibidir. İşte bu nedenle Cibran Ermiş’te, ‘din veya inançtan metafiziğe’, yani kısmen yabancılaşmış olana, materyalizmin ve her türlü ‘bütünleşmiş’ gerçekliğin ötesine yükselir. Bu nedenle Cibran'ın Ermiş’teki ‘düşüncesinin’ onun üslubuna benzediğini, her ikisinin de manayla iç içe olduğunu, gerçekliğin ötesinde, bazen de altında olduğunu söylüyoruz.

Ermiş, sadece maddi bir olgu, yalnız zihinsel bir ürün değildir.  Sadece gizem, doğaüstü ve daha yüksek şeyler hakkında açık bir ders değildir. Bir kısmı ‘örtülüdür’ (analize ihtiyaç duyar) veya basitleştirilmiştir (derinlik gerektirir). Tüm metafizik veya din, hatta felsefi bir akım gibi, tüm bunların bir gerçeklik, bir ‘hakikat’ veya bilineni arayan bir bilinmeyeni veya bilinmeyeni arayan bilineni üretmeye ihtiyaç duyar.

Fotoğraf Altı:  Washington'da Halil Cibran'ın anısına dikilen büst
Washington'da Halil Cibran'ın anısına dikilen büst

İşte Cibran'ın Ermiş’inin büyüsü. Her şeyi veda ederken söyledi. Bu, halkın onun fikirlerini, bilgeliğini ve ‘ütopyasını’ ölümünden sonra düşünmesini sağlamak içindi.

Ermiş’in fikirleri artık onun değil, bu halkın malıdır. Bu halk belki de onun söylediklerinin hepsinin araştırılmaya, seçilmeye veya hatta reddedilmeye değer olduğunu düşünüyor.

Halil Cibran, 1883 yılında Lübnan'ın kuzeyindeki Bişerri’de doğdu. 1931 yılında, verem ve siroz nedeniyle öldü. Lübnan'da gömülmeyi vasiyet etti ve böyle de oldu.

Memleketi Bişerri'ye defnedildi ve mezarı Cibran’ın adını taşıyan bir müzeye dönüştürüldü.



Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
TT

İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)

Lübnanlı Esirler ve Serbest Bırakılan Tutukluların Temsilciler Komitesi, İsrail tarafından tutulan Lübnanlı esirler dosyasını aktif hale getirilmesi, siyasi ve diplomatik önceliklerin en başına yerleştirmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı, aralarında on yıllardır tutuklu bulunan 3 kişi de olmak üzere 23 Lübnanlı esirin yanı sıra son savaş sırasında ve sonrasında tutuklanan yeni esirler ve akıbeti hala bilinmeyen 42 kayıp kişi dikkate alınarak yapıldı.

Bu, ilgili makam tarafından Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Joseph Avn'a gönderilen resmi bir muhtıra ile dile getirildi. Bu konuda diplomatik, hukuki ve insani yardım da dahil olmak üzere kapsamlı bir ulusal yaklaşımın benimsenmesi ve yetkili uluslararası kurumlar aracılığıyla uluslararasılaştırılması çağrısında bulunuldu.

On yıllardır tutsaklar

Muhtıraya göre, üç Lübnanlı tutsak savaş öncesinden beri İsrail tarafından tutuluyor; biri 1978'den beri, ikincisi 1981'den beri ve üçüncüsü 2005'ten beri. Buna karşılık, son aşamada belgelenen tutsak sayısı 20 yeni tutsağa yükseldi; bunların 11'i Ekim 2024'teki askeri çatışma sırasında, 9'u ise Kasım 2024'teki büyük savaşın sona ermesinden sonra yakalanan sivillerdi.

Komisyon, yeni tutsakların, askeri operasyonlar bağlamı dışında ve bazı durumlarda doğrudan yaralanmaların ardından, balıkçılar, çobanlar, işçiler ve bir belediye polis memurunun dahil olduğu ayrı olaylarda kaçırıldığını belirtti.

d
Beyrut şehir merkezindeki ESCWA binasının önünde İsrail tarafından gözaltına alınan Lübnanlı tutukluların fotoğrafları sergileniyor (EPA)

Muhtırada ayrıca, aralarında öldürülenlerin de bulunduğu 42 kişinin kayıp olduğu ve İsrail'in Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile herhangi bir iş birliği yapmaması nedeniyle cesetlerinin İsrail tarafından tutulup tutulmadığının bugüne kadar bilinmediği ifade edildi.

İhlal iddiaları ve harekete geçme talepleri

Komisyon, İsrail'i Uluslararası Kızılhaç ile iş birliği yapmayı reddetmeye devam etmekle, mahkumları ziyaret etmeyi engellemekle veya durumları hakkında bilgi vermeyi önlemekle suçladı. Son zamanlarda serbest bırakılan Filistinli mahkumların ifadelerine dayanarak, Lübnanlı mahkumların fiziksel ve psikolojik işkenceye, yiyecek ve sudan mahrum bırakılmaya, kasıtlı tıbbi ihmale ve özellikle yaralı olanlar için aşağılayıcı ve onur kırıcı muameleye maruz kaldıklarını vurguladı.

sdgt
İsrail tarafından esir tutulan Lübnanlı mahkumların akrabaları ve aileleri, Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenleyerek fotoğraflarını sergilediler (EPA)

Komisyon, Cumhurbaşkanlığı ve hükümete, yemin konuşmasında ve bakanlar açıklamasında belirtilen, tutuklular meselesinin ulusal bir öncelik olarak ele alınması yönündeki hususun, Dışişleri Bakanlığı tarafından Arap ve uluslararası düzeylerde, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile koordinasyon içinde, ilgili Birleşmiş Milletler mekanizmalarından yararlanılarak ve dosyayı takip edecek bağımsız bir ulusal komite kurularak derhal hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.


Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
TT

Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)

Hizbullah, uluslararası ve yerel yaptırımlardan ve kapatılması yönündeki baskılardan kaçmak için, Karz-ı Hasen Vakfı adlı mali kolunu parçalara ayırmaya başladı. Bu amaçla, Karz-ı Hasen’in eskiden güvendiği altın teminatına alternatif olarak, taksitler halinde altın satışı yapan bir kurum kurdu; bu girişim "yasal konumlandırma politikası" olarak görülüyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan finans kaynakları, bu önlemin ABD Hazine Bakanlığı'nı tatmin etmesinin pek olası olmadığını, Bakanlığın Lübnan'dan kurumu kapatmasını ve para sektöründeki kontrolsüz faaliyetlere son vermesini talep ettiğini belirtti. Kaynaklar, "Temel sorun devam ettiği sürece, şekli değiştirmek Amerikalıları tatmin etmeyecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Bu sırada, Lübnan'ın güneyindeki Litani Nehri'nin güneyinde, Lübnan ve İsrail orduları arasında dolaylı bir çatışma yaşandı. İsrail, Lübnan ordusunun sabah saatlerinde arama yaptığı bir bina için tahliye uyarısı verdi. İletişim sayesinde bombardıman "geçici olarak" durduruldu, ancak ordu binayı tekrar aradı ve içinde herhangi bir silah bulamadı.