İsrail hükümeti, Arap toplumunda giderek artan cinayetleri neden engellemiyor?

Cinayetler, İsrail’deki Arap toplumunu yok ediyor

İsrail hükümeti, Arap toplumunda giderek artan cinayetleri neden engellemiyor?
TT

İsrail hükümeti, Arap toplumunda giderek artan cinayetleri neden engellemiyor?

İsrail hükümeti, Arap toplumunda giderek artan cinayetleri neden engellemiyor?

İsrail’deki Arap toplumunda yaşanan cinayetler korku yaratmaya devam ediyor.

Yaklaşık beş yıl önce başlayan bu olaylara güvenlik ve yargının son verme konusundaki başarısızlığı nedeniyle bu yıl cinayetler doruğa ulaştı ve daha da yükseleceği öngörülüyor.

2023 başından bu yana yaşanan silahlı saldırılarda 159 kişi hayatını kaybederken, bine yakın kişi de yaralandı.

Bu, 1,8 milyon İsrail vatandaşı olan Arapların tarihindeki rekor cinayet sayısı olarak kabul ediliyor.

1948’de yaşanan Nakba’ya rağmen vatanında dimdik ayakta kalan Filistinliler, tıpta, ekonomide, bilimde ve kalkınmada büyük başarılar elde etti.

Ancak, Şarku’l Avsat’ın kapsamlı bir şekilde yaptığı incelemeye göre, ciddi bir iç felakete maruz kaldılar.

İsrail’deki Arap aileler, bu cinayetlerin aşırı yayılması nedeniyle sürekli bir gerilim ve endişe içinde yaşıyor.

HV
Protestolarda aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir’i Arap toplumundaki suçları ihmal etmekle suçlayan pankart (Al-Masirah Girişimi)

Söz konusu cinayetler, Arapların yaşadığı her şehir ve kasabayı kapsıyor.

Çoğu suç örgütleri tarafından öldürülen ve yaralananların yaklaşık yüzde 90’ı genç erkeklerden oluşuyor ve aralarında çocuklar da bulunuyor.

Polis verilerine göre, bu tür 11 örgüt var ve aralarında bir çete savaşı yaşanıyor. Aralarındaki çatışmalarda pek çok masum da kurban düşüyor.

Örnek vermek gerekirse, Nasıra’da bir çete lideri hedef alındığında, yanında olan iki yaşındaki oğlu da öldürüldü.

Üç yıl önce bir fırına ateş açtıklarında, torunuyla birlikte ekmek almaya gelen sanatçı Tevfik Zahr da öldürüldü.

Kafr Kanna kasabasında hedef aldıkları bir kişiyi ayaklarından vurdular, genç eşini de kendisi ve iki çocuğunun gözü önünde öldürdüler.

Ebu Sinan’da ise bir belediye başkan adayının da aralarında bulunduğu 4 kişinin öldüğü bir katliam yaşandı.

Haraç almak için yaptıkları silahlı saldırı olaylarında, “Para ödemek istemezsen, canınla ödersin” diyorlar.

Kadınların ‘namus temizleme’ gerekçesiyle eşleri ya da akrabaları tarafından öldürüldüğü olaylar da yaşanıyor.

Namus temizlemek için öldürme kararı almak için, muhafazakar bir aileden ve kapalı bir köyden olan genç bir kızın üniversite okumaya karar vermesi ve üniversite yurdunda yatması yeterli oluyor.

Bir de intikam amacıyla, aile kavgaları çerçevesinde işlenen cinayetler var.

HVU
Arap toplumunu hedef alan şiddet suçlarını kınamak için 2021 sonlarında İsrail’in kuzeyinde düzenlenen bir gösteri (AFP)

Tel Aviv’e kadar ulaşan tüm halk hareketleri ve gösteriler, İsrail’deki Arapları rahatsız eden bu şiddete son vermedi.

Arap toplumunun yaşadığı bu acıyı Yahudi toplumuna hissettirme, Başbakan Binyamin Netanyahu hükümeti üzerindeki baskıyı artırma ve böylece polisi harekete geçirerek görevini yerine getirmesi yönündeki adımlar başarılı olmadı.

HFY
Tel Aviv’deki Arap toplumunda şiddet içeren suçları kınayan sembolik tabutlar (AFP)

Negev’deki Ajek örgütünün Genel Müdürü Süleyman El-Amur’a göre, İsrail’deki Arap yaşananların dünyada eşi benzeri yok.

Amur konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

Sınırların ötesinde hassas operasyonlar yürüten, tehlikeli güvenlik servislerine sahip güçlü bir ülke var ama burunlarının dibindeki cinayetleri çözemiyor. Yaklaşık iki milyonluk bir toplumu suç örgütlerine karşı savunmasız bırakıyor. İnsanlar evinden güvenli bir şekilde çıkamıyor ve evinin bahçesinde bile öldürülüyor. Bu ihmale son verilmeli, haraç toplama, kanlı hesaplaşma ve diğer şiddet ve suç tezahürlerine son verilmelidir.

Arap toplumundaki siyasi liderler, bunun planlı bir hükümet komplosu olduğuna inanıyor.

İçlerinden biri acı ve kaygıyla şunları söyledi;

İsrailli yetkililer, 75 yıldır bizi oduncu veya su taşıyıcısı yapmaya çalışıyor. Eğitim sistemini vurdular, ulusal kültürle savaştılar ama başaramadılar. Mahmud Derviş, Semih Kasım, Tevfik Ziyad, Salem Cibran ve Emile Habibi gibi büyük Filistinli şairler ve yazarlar bizimle birlikte büyüdü. Bizi Müslümanlar, Hristiyanlar ve Dürziler arasındaki mezhepsel çizgilerle ayırmaya çalıştı ama başaramadılar ve kardeşlik ruhu galip geldi. Siyasi olarak bizi bölmeye çalıştılar ve saflarımıza yüksek vatanseverliğe saldıracak ajanlar yerleştirdiler ve bunda da başarısız oldular. Onlarca yıldır ulusal partiler kurmamızı engelledikten sonra bizi partilerin içinde boğmaya karar verdiler. Saflarımızı parçalamak için milliyetçi ve İslami partilerin yükselişine izin verdiler ama başarısız oldular. Ancak şimdi saflarımız arasında suç yayıyorlar ve bunda başarılı oldular. Suç örgütlerini teşvik ediyor ve onlara, ‘tüm soruşturmaların İsrail ordusunun depolarından geldiğini gösterdiği’ silah ve teçhizat sağlıyorlar. Arapların birbirlerini öldürmelerine izin veriyorlar. Ben umutsuzum. Bu belayı aramıza nasıl soktular?

HTY
Mahmud Nassar, suçun nedenlerini anlatıyor (Şarku’l Avsat)

Katiller serbest

Arap Toplumunda Şiddet ve Suçla Mücadele Kampanyası Direktörü Mahmud Nassar ise şu açıklamayı yaptı;

Bu uzun vadeli bir plan değilse, polisin profesyonel düzeydeki çalışmalarında bir iflasın söz konusu olduğuna şüphe yoktur. Ancak Aynı polis gücü neden Yahudi cemaatindeki suçla mücadelede başarılı oluyor? Yahudi cemaatindeki cinayetlerin yüzde 75’ni neden hızla çözebiliyorsunuz da, Arap toplumunda yaşananların yüzde 15’ten fazlasını çözemiyorsunuz? Bizim bölgemizde cinayetlerin yüzde 85’ini işleyen ve ardından sokaklarda serbestçe dolaşan katiller var ve polis bunlara hesap sormuyor. Bizim insanlarımızı sokakta yürümekten ve fırından ekmek almaktan korkutan yaygın bir suç var.

Polisin ihmali

Şarku’l Avsat’a konuşan Polis Genel Müfettişi Jacob Shabtai de, polis teşkilatının Arap toplumunda şiddeti yayma planı olduğuna dair iddiaları reddetti.

Ancak Shabtai, polis personeli sayısındaki önemli eksiklik ve soruşturmalar sırasında Arap toplumunun polisle işbirliği yapmaması nedeniyle aksamalar olduğunu kabul etti.

Polis Genel Müfettişi, Arap toplumunda şiddet ve suçla mücadeleye yönelik bir planın teşkilata sunulduğunu ve kısıtlı kaynaklara rağmen bunu uygulamaya başladıklarını söyledi.

Shabtai, “Polis, Arap toplumunda suçla mücadele için son beş yılda binlerce eylem ve girişimde bulunmayı başardı. Bu operasyonlarda 141 Sa’ar tüfeği, 806 tabanca, 223 el yapımı silah, 50 av tüfeği, 254 el bombası, 101 yıkıcı silah ve 46 bin 280'’den fazla mühimmat ve teçhizat ele geçirildi” dedi.

Polis, 2022’de 67 ve 2023 başından bu yana 29 cinayetin engellendiğini bildirdi.

Ancak bu çabalar yetersiz olduğu için insanları ikna etmiyor ve onlara güvenlik sağlamıyor. Aynı zamanda suç örgütlerinin liderlerini de pek etkilemiyor.

Suçlular tehdit ediyor

Birkaç gün önce, sosyal medyada suç örgütü adına konuşan bir kişinin sesli mesajı yayımlandı.

Öldürülecek 160 kişinin listesi olduğunu söyleyen bu kişi, bazılarının isimlerini zikrederek, bunların arasında doktor, avukat ve mühendislerin de bulunduğunu belirtti.

Bu kişi, “Listede isimleri olanlar öldürülecek. Şin Bet (İsrail İç Güvenlik Birimi) ya da polis umurumuzda değil” dedi.

Bu mesajdan günler sonra, Nasıra Belediye Başkan Yardımcısı Muhammad Ouiasi’nin oğlu Mehran Ouiasi, Reineh kasabasında vurularak öldürüldü.

Mehran’ın kardeşi Rouad Mart ayında, Kuzeni Abdelkadir  ise bir hafta önce öldürüldü.

Sesli mesajın sahibi, ölenlerin bir kısmının masum olduğunu ve suç örgütleriyle hiçbir sorunlarının bulunmadığını ancak hedef alınan kişilerle akraba oldukları için ‘sırf onlara acı çektirmek’ amacıyla öldürüldüklerini söyledi.

Bu suç liderlerinin kullandığı yeni bir yöntem. Birisini arayıp haraç ödemesini talep ediyor ve reddedilince ‘ailenden en sevdiğini öldüreceğiz’ diyerek tehdit ediyorlar.

SCDFEVG
Knesset’in Arap üyesi Ahmed el-Tibi, Arap toplumunun ihmal edilmesine karşı düzenlenen protestoda (AFP)

Çete orduları

Her suç çetesinin, kolay kazanç peşinde koşan gençlerden oluşan bir ordusu var.

Bu korkunç durum bu ay siyasi bir nitelik kazanmaya başladı.

Belediye seçimlerinin eşiğindeyken, suç çeteleri belediyelere sızarak önemli bir nüfuz elde etti, proje tekliflerini kontrol etti ve bunlardan büyük karlar elde etti.

İki hafta önce Nasıra Belediye Başkanı adayı Musab Dukhan’ın evine ateş açıldı.

Birkaç gün önce Kafr Yasif Yerel Meclisi Başkan adayı Dr. Hilal Khoury vuruldu.

Yeni hükümet

Naftali Bennett ve Yair Lapid başkanlığındaki önceki hükümet, milletvekili Mansur Abbas başkanlığındaki İslami Hareket’in ana bileşeni olduğu Birleşik Arap Listesi’ni saflarına dahil etti.

Suçla mücadeleye yönelik bir plan hazırlandı ve bu amaçla Abbas başkanlığında bir parlamento komitesi kuruldu.

İç Güvenlik Bakan Yardımcısı, polis teşkilatındaki Soruşturma ve İstihbarat Bölümü’nün eski başkanı Yoav Segalovich’i planın uygulanması için görevlendirdi ve ona bakanlıklar arasında koordinasyon sağlaması için geniş yetkiler verdi. Bunun sonucunda suç oranını yüzde 16 oranında düşürmeyi başardılar.

Ancak yeni hükümetin İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir bu planı uygulamamaya karar verdi.

Ben-Gvir, başka bir plan uygulayacaklarını ve Arap toplumunun liderleriyle açık ve sürekli görüşmelerde bulunacağını, ‘terörü destekleyen liderlerle veya İsrail’in demokratik ve Yahudi bir devlet olduğunu kabul etmeyenlerle görüşmeyeceğini’ vurguladı.

Buna yanıt olarak, yerel Arap yetkililer onunla görüşmeyi reddetti.

Dolayısıyla, yeni hükümetin Ocak ayında çalışmaya başlamasından bu yana suç oranının iki katına çıktığını görmek şaşırtıcı değil.

2021’de 111 kişi, 2022 yılında ise 109 kişi öldürüldü. Ancak bu yılın ilk yedi ayında 159 kişi öldürüldü ve bu sayının yıl bitmeden hızla artacağı düşünülüyor.

Peki, hükümeti politikasını değiştirmeye ne sevk edebilir?

Görünüşe göre onu harekete geçirecek tek yol, suçun Arap toplumuyla sınırlı kalmayacağını, kaçınılmaz olarak Yahudi toplumuna da ulaşacağını idrak etmeleri.

Yahudi toplumunu da kapsayan cinayet oranı da 2022’de 35 iken, bu yıl 48 Yahudi öldürüldü. Ancak bu henüz hükümetin harekete geçmesi için yeterli değil.

Bir kısmı Yahudi toplumundaki organize suçlarla ortak çalışan Arap suç çeteleri, eylemlerini Yahudi kasabalarına doğru genişletmeye başladı.

Emekli General Yitzhak Barik, Arap suç çetelerini stratejik bir güvenlik tehdidi olarak görüyor.

Barik, sağcı bir haber sitesine verdiği röportajda şunları söyledi;

Suç örgütlerinin Arap toplumunda serbestçe faaliyet göstermesine izin vermek başlı başına bir suçtur. Bu örgütler terörün kaynağı olacaktır. Bugün İsrail’de Arapların elinde 400 bin silah bulunduğunu gösteren tahminler var. Mayıs 2021’de yürüttüğümüz Gazze savaşında Arapların Gazze ile dayanışma amacıyla Lod, Ramla, Yafa, Acre gibi birçok yerde silah kullanıldığı, Yahudilerin öldürüldüğü şiddetli gösterilere tanık olduk. Bir sonraki savaşta bu daha da genişleyecek. İsrail'’deki Araplar, Lübnan’daki Hizbullah) ve Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki Hamas ve İslami Cihad ve Fetih hareketi ile birlikte silahlı bir savaş cephesine dönüşecek.



Birleşmiş Milletler, Gazze Şeridi'nde ‘kıtlık’ olduğunu resmi olarak doğruladı

Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)
Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)
TT

Birleşmiş Milletler, Gazze Şeridi'nde ‘kıtlık’ olduğunu resmi olarak doğruladı

Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)
Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)

Birleşmiş Milletler Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) tarafından hazırlanan yeni bir rapor, Gazze Şeridi'nde yarım milyondan fazla insanın ‘aşırı açlık ve yetersiz beslenmeden kaynaklanan ölüm’ ile karakterize edilen kıtlık koşullarında yaşadığını doğruladı. Bu, Ortadoğu'da kıtlığın resmi olarak doğrulandığı ilk durum. Raporda, bu koşulların önümüzdeki haftalarda Gazze şehrinden Deyr el-Belah ve Han Yunus'a yayılmasının beklendiği belirtildi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Gıda Programı (WFP) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO), hayatları kurtarmak için acil ateşkes ve tam, engelsiz insani yardım erişiminin gerekli olduğunu vurgulayan ortak bir bildiri yayınladı. Şarku’l Avsat'ın ulaştığı bildiride kuruluşlar, kıtlığın her ne pahasına olursa olsun durdurulması gerektiğini vurguladı. Bildiride, özellikle sivillerin zorlu koşullarda yaşadığı Gazze Şeridi'nde askeri gerginliğin daha da şiddetlenmesinin, kaçamayan çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve engelliler için korkunç sonuçlar doğuracağı uyarısında bulunuldu.

Şok edici rakamlar

Raporda, eylül ayı sonuna kadar 640 bin kişinin felaket düzeyinde gıda güvensizliği ile karşı karşıya kalacağı ve açlık endeksinin 5. aşamasına gireceği belirtildi. Bu arada, 1,14 milyon kişi endeksin 4. aşamasında, 396 bin kişi ise üçüncü aşamada (kriz) olacak. Raporda, Gazze Şeridi'ndeki tarım arazilerinin yüzde 98'inin hasar gördüğü veya erişilemez durumda olduğu ve her on kişiden dokuzunun defalarca yerinden edildiği vurgulandı. Raporda, gıda fiyatlarının rekor seviyelere ulaştığı, yemek pişirmek için gerekli yakıt ve suyun kıt olduğu ve pazar ve hizmet sisteminin çöktüğü ifade edildi.

Çocukların ve kadınların çektiği acılar

BM raporuna göre, geçtiğimiz temmuz ayına ait veriler, Gazze Şeridi'nde 12 binden fazla çocuğun akut yetersiz beslenmeden mustarip olduğunu, bu sayının şimdiye kadarki en yüksek rakam olduğunu ve yıl başından bu yana altı kat arttığını gösteriyor... Bunların yaklaşık yüzde 25'i, en tehlikeli ve ölümcül olan ‘şiddetli akut yetersiz beslenmeden’ mustarip. Hayati tehlike arz eden yetersiz beslenmeden mustarip hamile ve emziren kadınların sayısı mayıs ayında 17 bin iken, bu sayının 2026 ortasına kadar 55 bine çıkması bekleniyor. Raporda, her beş çocuktan birinin erken doğduğu veya düşük doğum ağırlığıyla doğduğu ve bağışıklık sisteminin zayıflığı nedeniyle ishal ve solunum yolu enfeksiyonları gibi yaygın hastalıkların ölümcül hale geldiği belirtildi.

Trajik koşullar

Rapora ilişkin yorumda bulunan FAO Genel Direktörü Qu Dongyu, “Gazze halkı hayatta kalmak için tüm imkanlarını tüketti. Açlık ve yetersiz beslenme her gün can almakta. Gıdaya erişim lüks değil, temel bir insan hakkıdır” ifadelerini kullandı.

WFP İcra Direktörü Cindy McCain ise şunları söyledi: “Kıtlık uyarıları aylardır açıkça ortada. Şu anda ihtiyaç duyulan şey, yardımı büyük ölçüde artırmak ve gıdanın en çok ihtiyacı olanlara ulaşmasını sağlamak için daha güvenli koşullar yaratmak.”

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell, “Kıtlık Gazze’de trajik bir gerçeklik ve Deyr el-Belah ile Han Yunus'ta yakın bir tehdit. Kaybedecek zaman yok; çocuklar gözlerimizin önünde açlık ve hastalıktan ölüyor” şeklinde konuştu.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, ‘ateşkesin artık ahlaki ve insani bir zorunluluk olduğunu’ vurguladı. Ghebreyesus, “Basit hastalıklar açlık nedeniyle ölümcül hale geliyor ve çökmüş sağlık sistemi acil desteğe ihtiyaç duyuyor” dedi.

Dört kuruluş, acil bir çağrıda bulunarak, kıtlığın daha da kötüye gitmesini önlemek için derhal ve kalıcı bir ateşkes, yardımların engelsiz ulaştırılması, gıda tedarikinin önemli ölçüde artırılması, dağıtım mekanizmalarının iyileştirilmesi, sağlık, su ve sanitasyon sektörlerine acil destek sağlanması ve ticaret akışlarının, temel hizmetlerin ve yerel gıda üretiminin yeniden sağlanması çağrısında bulundu.


Muhammed bin Selman ve Sisi ilişkileri ve gelişmeleri görüştü

Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Selman ve Sisi ilişkileri ve gelişmeleri görüştü

Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, dün NEOM Sarayı'nda düzenlenen görüşmede, ikili ilişkileri ve uluslararası gelişmeleri ele aldı. İki lider, başta Filistin'deki gelişmeler olmak üzere bölgedeki son gelişmeleri görüştü.

Toplantıya Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Devlet Bakanı, Kabine Üyesi ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve Suudi Arabistan Genel İstihbarat Servisi Direktörü Halid el-Humeydan ve ilgili yetkililer katıldı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi Muhammed el-Şenavi yaptığı açıklamada, toplantıda bir dizi ikili iş birliği konusunun yanı sıra bölgesel ve uluslararası alanda karşılıklı ilgi duyulan konulardaki gelişmelerin derinlemesine ele alındığını belirtti. Toplantıda ayrıca, Mısır'ın Gazze Şeridi'nde çeşitli taraflarla koordinasyon halinde ateşkes sağlama çabaları da ele alındı.

El-Şenavi, Sisi'nin, son olarak Riyad ve Paris'in ortak liderliğinde New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde düzenlenen "İki Devletli Çözüm" konferansının sonuçları olmak üzere, Suudi Arabistan'ın Filistin sorununa ilişkin girişimlerine Mısır'ın verdiği desteği teyit ettiğini belirtti.


Yeni Suriye Süveyda sınavıyla karşı karşıya

19 Temmuz 2025'te çekilen bir hava fotoğrafı, Dürziler ve Bedeviler arasındaki çatışmalar sırasında Süveyda üzerinde yükselen dumanı gösteriyor (DPA)
19 Temmuz 2025'te çekilen bir hava fotoğrafı, Dürziler ve Bedeviler arasındaki çatışmalar sırasında Süveyda üzerinde yükselen dumanı gösteriyor (DPA)
TT

Yeni Suriye Süveyda sınavıyla karşı karşıya

19 Temmuz 2025'te çekilen bir hava fotoğrafı, Dürziler ve Bedeviler arasındaki çatışmalar sırasında Süveyda üzerinde yükselen dumanı gösteriyor (DPA)
19 Temmuz 2025'te çekilen bir hava fotoğrafı, Dürziler ve Bedeviler arasındaki çatışmalar sırasında Süveyda üzerinde yükselen dumanı gösteriyor (DPA)

Suriye'nin yeni yönetimi, güneydeki Süveyda vilayetinde, artan özyönetim girişimleri ve bağımsızlık taleplerinin yükselişiyle gerçek bir sınavla karşı karşıya. Temmuz ortasında patlak veren durum, Dürzi grupları ile hükümet kurumları arasındaki çizgiyi yeniden çizerken, İsrail, vilayetteki çalkantılı durumdan faydalanma girişimlerinde bulundu.

Dürzi liderler, eyaletin güvenlik ve hukuk işlerini yönetmek üzere yeni kurulan komitelerin "geçici devlet boşluğunu doldurduğunu" vurgulasa da Dürzi toplumu arasında Suriye'den ayrılma çağrıları nedeniyle bu hamleye dair şüpheler devam ediyor.

Süveyda'daki Yüksek Hukuk Komitesi sözcüsü Safa Cudya, "Komite, bu birliği güvence altına alan kapsamlı bir anayasa aracılığıyla ülkenin birliğini korumayı amaçlıyor" dedi.

Ancak araştırmacı Mustafa Naimi'ye göre Suriye hükümeti, “gerginlik odaklarını kontrol altına almaya ve ortadan kaldırmaya çalışıyor”. Naimi, “iç bölünmeyi pekiştiren hareketlerin sadece Süveyda ile sınırlı kalmayacağını, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve ABD'nin etkisi altındaki diğer illere de sıçrayacağı” uyarısında bulundu. El-Naimi, “silahlı grupların siyasi ve askeri kararları kontrol etmeye devam etmesine rağmen, hükümetin Süveyda'yı devlete entegre etme konusunda ciddi olduğunu” vurguladı.