Hizbullah, Franciye’nin cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklemesi şartıyla Basil'in taleplerine uyacak

Lübnan: Hizbullah Hristiyanlarla ilişkilerini düzeltmeye çalışıyor

Basil ve Nasrallah’ın bir araya geldikleri daha önceki görüşmeden bir kare (Sosyal medya)
Basil ve Nasrallah’ın bir araya geldikleri daha önceki görüşmeden bir kare (Sosyal medya)
TT

Hizbullah, Franciye’nin cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklemesi şartıyla Basil'in taleplerine uyacak

Basil ve Nasrallah’ın bir araya geldikleri daha önceki görüşmeden bir kare (Sosyal medya)
Basil ve Nasrallah’ın bir araya geldikleri daha önceki görüşmeden bir kare (Sosyal medya)

Hizbullah ile (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) lideri Cibran Basil arasındaki başlayan yeni diyalog, Hizbullah’ın Basil'in (Maruni Hristiyan) Marada Hareketi Partisi lideri Süleyman Franciye'nin cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklemeye başlamasına dayanarak cumhurbaşkanlığı seçim sürecini durgunluktan çıkarmak için kartların yeniden karılmasına yol açacak ve Fransa'nın Lübnan Özel Temsilcisi Jean-Yves Le Drian'ın Beyrut'a yapacağı üçüncü ziyaret sırasındaki görüşmelerde konuyu gündemine almasını sağlayacak bir cumhurbaşkanlığı anlayışı oluşturmak amacıyla zamana karşı yarışıyor.

Her ne kadar ÖYH adına Alain Avn ve Hizbullah adına Abdulhalim Fadlallah başkanlığında ortak bir komisyon kurulması konusunda uzlaşılsa da henüz ısınma turları yapılan ve istenilen hedeflere ulaşamamış olan diyaloğun aşamalarını takip eden siyasi kaynaklara göre Hizbullah-Basil diyalogu şimdiye kadar yavaş bir şekilde ilerlerlerken Hizbullah’ın, siyasi koşulların müttefiki Basil’in Franciye’nin cumhurbaşkanlığı adaylığını destekleyen taraflar arasında yer almasına izin verecek ölçüde elverişli hale geldiği iddiasının aksine olağan ve istikrarsız seyrettiği görülüyor. Öte yandan ortak komisyon, genişletilmiş idari ve mali yerelleşmenin uygulanmasına ilişkin bir ön vizyon geliştirmekle görevlendirildi.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklara göre Hizbullah ile Basil arasındaki diyalogun yeniden yavaşlaması söz konusu değil. Emel Hareketi ile ÖYH arasında kamuoyu önünde yaşanan gerilimin Lübnan Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri'nin yardımcısı Milletvekili Ali Hasan Halil’in eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Basil'e verdiği yanıtla arttığını söyleyen kaynaklar, ÖYH’nin Hizbullah’ın taraflar arasında üzerinde mutabakata varılanları destekleme sözü karşılığında  yeni cumhurbaşkanının seçilmesinden hemen sonra Temsilciler Meclisi tarafından yeniden onaylanması şartıyla Hizbullah irtibat ve koordinasyon yetkilisi Vefik Safa’ya teslim ettiği siyasi anlaşmada belirttiklerini teyit etmesi gerektiğini belirttiler.

Emel Hareketi’nin, Hizbullah-Basil diyaloğunun genel gidişatına ayak uydurmasına rağmen taraf değil olmadığını ve eski Cumhurbaşkanı Avn ve Basil’in hedef aldığı seçim kampanyalarına yanıt vermek zorunda kaldığını ifade eden kaynaklar, “ÖYH, mutabakatta nasıl olup da bir yandan müttefikiyle ilişkilerini düzeltmeyi beklerken öte yandan başka taraflarla savaşlar başlatıyor?” diye sordular.

Kaynaklar, Emel Hareketi'nin Taif Antlaşması'na bağlı kalınması ve bu konuda antlaşmanın hükümlerinden sapılmaması şartıyla idari ve mali olarak ademi merkeziyetçiliğin desteklenmesine itiraz etmediğinin de altını çizdiler.

Emel Hareketi’nin Taif Antlaşması’na tamamen açık olduğunu vurgulayan kaynak, öte yandan idari ve mali açıdan ademi merkeziyetçilikle mali bağımsızlığı bahane ederek devletin kaynaklarını bölmeye yönelik girişimlere karşı ihtiyatlı davrandığını belirttiler. Kaynaklara göre Emel Hareketi, güvenlik, savunma, dış politika ve ülkenin çeşitli bölgeleri arasındaki iletişimin güçlenmesini sağlayacak projelerle ilgili tüm konularda devletin merkezi konumunun korunması ve dengeli bir mali dağılımın sağlanmasını şart koşuyor.

Basil ve siyasi ekibinin, bir yandan cumhurbaşkanlığı makamının boş kalmaya devam etmesi nedeniyle gereklilik mevzuatına itiraz ederken diğer yandan Hizbullah ile mevzuat üzerinde anlaşmaya varılmasını şart koşabildikleri soran kaynaklar, Basil'in Franciye'nin adaylığını destekleme kararı alması karşılığında Hizbullah’ın taraflar arasında mutabakata varılan hususları kanunlaştırmaya çalışmaya kararlı olduğunu da sözlerine eklediler.

Aynı kaynaklar, Hizbullah ile Basil arasındaki diyaloğun, Basil’in Franciye’nin adaylığını desteklemeyi taahhüt etmeden önce Hizbullah’tan bir karşılık beklemekte ısrar etmesi halinde sonuçsuz kalacağını söylediler. Çünkü kaynaklara göre ÖYH’nin verebileceği tek desteğin Temsilciler Meclisi’nde parlamento çoğunluğunun sağlanmasıyla sınırlı. Buna karşın Hizbullah, mutabakatı diğer müttefiklerine pazarlayabilecek üstünlüğe sahip olmasından dolayı taraflar arasında üzerinde anlaşmaya varılanları meşrulaştırabilir.

Hizbullah’ın sessiz kaldığını ve yetkililerin galeyana gelinmemesi taleplerine uyduğunu söyleyen kaynaklara göre Franciye'nin adaylığına verdiği destek temelinde ÖYH ile yaşanan anlaşmazlıkta yeni bir sayfa açılmasını sağlayacak diyaloğun olgunlaşmasına fırsat verilmesi gerekiyor.

Kaynaklara göre Basil’in daha önce Franciye’nin adaylığına karşı çıkarken destekleme kararı alması karşılığında Hizbullah ile başlayan yeni diyalogda üzerinde mutabakata varılacak konulara bağlı kalmasını gerektiren bir takas yapılmasına da izin verilmiyor.

Diyaloğu güvenli bir noktaya taşınması için Basil'in Franciye’nin adaylığını destekleme taahhüdü karşılığında Hizbullah’ın Basil ile üzerinde mutabakata varılanları pazarlamaya yönelik taahhüdü arasında uyum sağlanması gerektirdiğini vurgulayan kaynaklara göre muhalefetin eski Maliye Bakanı Cihad Azur'u aday göstermekte ısrar etmesi ya da başka bir aday üzerinde anlaşması gerektiği düşünmesi halinde kartların Franciye’nin muhalefetin adayı Azur karşısında önde olmasını sağlanacak şekilde yeniden karıştırılması konusunda uzlaştırıcı çözümlerin sunulmayacağından bu denkleme bağlı kalınmazsa diyaloğun doğru bir şekilde ilerlemeyeceğini belirttiler.

Kaynaklar, son olarak Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri’nin, yardımcısı Ali Hasan Halil ile Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın siyasi yardımcısı Hüseyin Halil arasındaki temaslar aracılığıyla Hizbullah ile Basil arasındaki diyalogda olup bitenleri yakından takip ettiğini, ancak diyalogun sonucuna göre tutumunu ortaya koyacağını söylediler.



Mısır'ın Somali'ye askeri desteğinin sınırları ne?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Somalili mevkidaşı Hasan Şeyh Mahmud geçtiğimiz ağustos ayında Kahire'de bir askeri iş birliği protokolünün imza törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Somalili mevkidaşı Hasan Şeyh Mahmud geçtiğimiz ağustos ayında Kahire'de bir askeri iş birliği protokolünün imza törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır'ın Somali'ye askeri desteğinin sınırları ne?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Somalili mevkidaşı Hasan Şeyh Mahmud geçtiğimiz ağustos ayında Kahire'de bir askeri iş birliği protokolünün imza törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Somalili mevkidaşı Hasan Şeyh Mahmud geçtiğimiz ağustos ayında Kahire'de bir askeri iş birliği protokolünün imza törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Somali'nin Mısır'dan askeri destek aldığını tekrar tekrar açıklaması, Addis Ababa ile çatışma halinde olan Mogadişu hükümetine verilen bu desteğin sınırları ve Etiyopya'nın ayrılıkçı Somaliland bölgesinde bir deniz limanı elde etme çabalarına ilişkin soru işaretlerini gündeme getirdi.

Somali Dışişleri Bakanı Ahmed Muallim Fiqi, ülkesinin ‘Mısır'dan askeri yardım ve mühimmat’ aldığını açıkladı. Fiqi cumartesi günü yaptığı basın açıklamasında, ‘Kahire'nin Somali için destekleyici bir rol oynadığını ve tarihsel olarak her zaman Mogadişu'yu savunduğunu’ belirtti.

Uzmanlar ve askeri yetkililer Mısır'ın Somali'ye verdiği askeri desteğin şekillerini sıraladılar. Somali'nin şu anda karşı karşıya olduğu güvenlik sorunları çerçevesinde bu desteğin “ortak savunma ve bilgi alışverişinin yanı sıra Afrika Birliği (AfB) barışı koruma güçlerine katılımı” da içerdiğini ifade ettiler.

Mısır, Etiyopya hükümetinin ocak ayında Somaliland ile imzaladığı ve Etiyopya'nın Somaliland'ı bağımsız bir devlet olarak tanıması karşılığında, Addis Ababa'nın bir deniz limanı alacağı mutabakat zaptına karşı çıktı. Kahire söz konusu anlaşmayı ‘Somali'nin egemenliğine saldırı’ olarak değerlendirdi.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Somalili mevkidaşı Hasan Şeyh Mahmud geçtiğimiz ağustos ayında Kahire'de ‘askeri iş birliği protokolü’ imzaladı. Sisi ayrıca ülkesinin Ocak 2025'ten itibaren AfB’nin barışı koruma güçlerine katılacağını duyurdu.

Mısır Askeri Akademisi danışmanlarından Tümgeneral Pilot Dr. Hişam el-Halebi'ye göre Mısır'ın Somali'ye askeri desteği ‘Somali tarafından gelen ve Somali Cumhurbaşkanı tarafından sunulan resmi bir talebe’ dayanıyor.

El-Halebi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Kahire'nin Mogadişu'ya sağladığı güvenlik ve askeri yardım iki şekilde gerçekleşiyor. Birincisi, AfB'nin barışı koruma güçleri çerçevesinde, hafif silahlı Mısır güçlerinin de katılımıyla, güvenliğin sağlanması ve insani yardımların ulaştırılması. İkincisi ise iki ülkenin silahlı kuvvetleri arasında ikili iş birliği çerçevesinde gerçekleşiyor. Somali ordusunun etkinliğini ve yeteneklerini arttırmak için eğitim programlarını içeriyor” ifadelerini kullandı.

El-Halebi, ‘Mısır'ın askeri desteğinin kimseye karşı olmadığını ve diğer bölgesel taraflarla savaşmayı amaçlamadığını’ belirtti. ‘Mısır'ın Somali'yi terör örgütlerinin tehdidi ve Kızıldeniz bölgesinin güvenliğiyle ilgili güvenlik sorunları çerçevesinde desteklemeyi amaçladığını’ ifade eden el-Halebi, bunun, ‘Mısır'ın Libya, Sudan, Yemen ve Suriye'ye yönelik politikasıyla aynı olan, egemenliklerini korumak için çatışmalarla karşı karşıya olan ülkelerin ulusal kurumlarını desteklemeye dayanan dış politika parametreleriyle tutarlı olduğunu’ kaydetti.

Somali geçtiğimiz ağustos sonunda, Mısır'ın barışı koruma güçlerine katılımının bir parçası olarak Mısır askeri teçhizatının ve heyetlerinin başkent Mogadişu'ya geldiğini duyurdu. Bunu, Etiyopya'nın ‘bölge için risk oluşturan bazı ülkelerin dış müdahalesini eleştiren’ açıklaması izledi. Söz konusu açıklamada, ‘buna karşı kayıtsız kalınmayacağı’ belirtildi.

Öte yandan el-Halebi, Etiyopya'nın Kızıldeniz'de bir liman elde etme hamlesini eleştirerek, bunun ‘uluslararası hukuk kurallarını ihlal ettiğini ve Somali'nin endişesinin meşru olduğunu, zira Etiyopya'nın hamlesinin, bölgenin resmi olarak bölünmesinin bir başlangıcı olduğunu’ vurguladı.

Mısırlı Afrika uzmanı Rami Zuhdi, Mısır'ın Somali'ye verdiği askeri desteğin sınırlarını ve şeklini sıralayarak, bunun ‘ortak savunma anlaşması, bilgi alışverişi, Somali silahlı kuvvetleri için eğitim programları ve AfB barışı koruma güçlerine katılımı’ içerdiğini belirtti. Zuhdi, ‘barışı koruma misyonundaki Mısır güçlerinin 10 bin personele ulaşabileceğini, bunların 7 bininin sınır korumasına, 3 bininin ise şehirlerdeki güvenlik durumunun korunmasına katılacağını’ söyledi.

Şarku’l Avsat'a konuşan Zuhdi, “Mısır'ın istikrarı sağlama ve Somali'yi koruma arzusu, karşılıklı savunma anlaşması ve uluslararası hukuk kuralları doğrultusunda askeri iş birliği seviyesini mümkün olduğunca sınırsız hale getirebilir” dedi.

“Kahire, Somali'nin bağımsızlığından bu yana Mogadişu'ya her zaman destek olmuştur” diyen Zuhdi, ‘bu desteğin kriz dönemlerinde arttığını ve şekillerinin çoğaldığını’ belirtti. Zuhdi ayrıca ‘mevcut Somali Cumhurbaşkanı’nın Mayıs 2022’de göreve gelmesinden bu yana Kahire'yi üç kez ziyaret ettiğini’ vurguladı.

Somali, topraklarında Etiyopya birliklerinin varlığını sürdürmesi nedeniyle bir güvenlik sorunuyla karşı karşıya. Zuhdi, Addis Ababa'nın AfB barış gücü misyonunun bir parçası olarak bu yılın sonunda görev süresi dolacak olan birliklerini sürdürmekte ısrar etmesi halinde gerilimin artabileceğini kaydetti.

Somali Dışişleri Bakanı geçtiğimiz günlerde basına yaptığı açıklamada, AfB barış gücü misyonuna katılan Etiyopya güçlerinin bu yılki görev sürelerinin sonunda Somali topraklarını terk etmelerini talep etti. Etiyopya güçlerinin bölgede kalışını ‘ülkesinin mevcut tüm imkanlarla mücadele edeceği askeri bir işgal’ olarak değerlendiren Fiqi, ‘Addis Ababa'nın sadece deniz limanlarını elde etmeye değil, Somali topraklarını kontrol etmeye ve egemenliğine katmaya çalıştığına’ işaret etti.