İsrail istihbaratı, Lübnan’dan gelişmiş hafif silahlar kaçıran bir yapının varlığını duyurdu

İran’da üretilen askeri sistemli el yapımı patlayıcılar

Al-Basma Yardım Kuruluşu’nun bir çalışanı, Cenin kampındaki İsrail askeri operasyonundan etkilenen ailelere gıda yardım kolileri dağıtıyor (AP)
Al-Basma Yardım Kuruluşu’nun bir çalışanı, Cenin kampındaki İsrail askeri operasyonundan etkilenen ailelere gıda yardım kolileri dağıtıyor (AP)
TT

İsrail istihbaratı, Lübnan’dan gelişmiş hafif silahlar kaçıran bir yapının varlığını duyurdu

Al-Basma Yardım Kuruluşu’nun bir çalışanı, Cenin kampındaki İsrail askeri operasyonundan etkilenen ailelere gıda yardım kolileri dağıtıyor (AP)
Al-Basma Yardım Kuruluşu’nun bir çalışanı, Cenin kampındaki İsrail askeri operasyonundan etkilenen ailelere gıda yardım kolileri dağıtıyor (AP)

Tel Aviv’deki üst düzey istihbarat ve ordu yetkilileri, dün yüksek özelliklere sahip bir miktar hafif silahın ele geçirilmesinin ardından ön soruşturmaların başlatıldığını duyurdu. Söz konusu silahlar, Lübnan Hizbullah’ının ve arkasındaki İran Devrim Muhafızları’nın, amaçları için İsrail’deki Araplardan silah altına alma ve İsrail’in güvenliğini tehdit eden belirli silahları kaçırma yönelik tehdide işaret ediyor.

İsrail ordusuna göre İranlılar, Batı Şeria’da ve laboratuvarlarda üretilenlere kıyasla güçlerini ve öldürme yeteneklerini çeşitli düzeylerde artıran patlayıcı cihazları kaçırmaya çalışıyor.

Yetkililerden biri, İsrail merkezli bir gazeteye yaptığı açıklamada, büyük miktarlarda ele geçirilen patlayıcıların infilak ettirilmesinin, Batı Şeria’da her gece faaliyet gösteren güçler için somut bir tehdit oluşturabileceğini ve kurşun geçirmez Jeep’lerin İsrail askerleri için ölüm tuzağı haline gelebileceğini söyledi.

Tel Aviv’de yayın yapan Walla haber sitesine göre İsrail askeri liderlerinin korkuları, Filistinlilerin savaş yöntemlerindeki değişikliğin yanı sıra pazar günü İran’dan Ürdün üzerinden Batı Şeria’ya yüksek patlayıcı madde kaçakçılığının önlendiğinin duyurulmasıyla daha da arttı. Bu durum, İsrail ordusunun Cenin’de gerçekleştirdiği son askeri operasyon sırasında ortaya çıktı.

FOTO: İsrail’in Temmuz başında Cenin kampına düzenlediği askeri operasyonun ardından yaşanan yıkımın fotoğrafı (Reuters)
İsrail’in Temmuz başında Cenin kampına düzenlediği askeri operasyonun ardından yaşanan yıkımın fotoğrafı (Reuters)

Haber sitesinin askerlerden aktardığına göre İsrail güçleri, güvenlik operasyonları yürütmek üzere Batı Şeria’ya girdiğinde artık gerçek bir tehditle karşı karşıya. Bu İsrail güçleri, her gece Filistin şehirlerinin, köylerinin ve kamplarının göbeğinde aranan Filistinlileri yakalamak için baskınlar düzenliyor.

Geçen pazar günü İsrail, Ürdün sınırının batısında üç ay içinde dördüncü kez bir silah kaçakçılığı operasyonunu engellediğini duyurdu. Ancak askeri bir sözcü, geçen hafta gerçekleştirilen son girişimin ‘istisnai’ olduğunu belirtti. Ayrıntıları gizlemeye çalışan, ancak medyanın baskısı üzerine akşam saatlerinde açıklamada yapan ordu, “Bu seferki silahlar, geçmişte kaçırılmaya çalışılan silah türlerinden farklı olarak özel kalitede ve yüksek teknolojiye sahip. Bu nedenle tehlikeleri ciddi boyutlarda görünüyor” dedi.                                                                                                  

Kaçakçılık girişiminin önceki pazartesi günü, Ürdün Vadisi’nin kuzeyinde, Taberiye Gölü’ne 5 kilometre uzaklıkta bulunan kooperatif kasabası Ashdod Yaakov yakınlarında gerçekleştirildiği ortaya çıktı. Ordunun 417. Bölgesel Tugayı birlikleri ve Sınır Polisi’nde Matilan terörle mücadele birimi personeli tarafından keşfedildi.

İsrail’in son askeri operasyonu sırasında Cenin’de Filistinli militanlar tarafından yapılan bombalar ortaya çıktı (Reuters)
İsrail’in son askeri operasyonu sırasında Cenin’de Filistinli militanlar tarafından yapılan bombalar ortaya çıktı (Reuters)

Olayı araştıran İsrail güvenlik yetkilileri, bu kaçakçılığın amacının Batı Şeria’daki silahlı gruplara silah ulaştırmak olduğuna dikkati çekti. Bu silahlarla ilgili yayın yapılmasına izin verilmesinin nedeni ise bunların özellikle büyük tahrip gücüne sahip olması ve zırhlı olmadıkları halde askeri araçları tamamen yok edebilecek patlayıcı cihazlar içermesi. Ayrıca bu silahlar, doğrudan İran yapımı ya da İran gözetiminde Hizbullah yapımı. Ayrıca bunlar sadece, ordularda kullanılıyor.

Bir güvenlik kaynağı, İranlı yetkililerin yüksek teknolojili patlayıcıların üretimi için uzmanlıklarını Filistinli militanlara aktardığını, ancak gerekli seviyeye ulaşamadıklarını söyledi. Buna benzer bir cihaz, geçen ay İsrail’in Cenin kampını işgali sırasında kullanılmış ve askeri bir aracı imha etmeyi ve altı askeri yaralamayı başarmıştı. İran’ın saldırıları ise daha az miktarda patlayıcıyla daha fazla yıkıma neden olma kapasitesine sahip ve tehlikesi de bundan kaynaklanıyor. Bu yüzden incelenmek üzere ordu laboratuvarlarına nakledildi.

FOTO: Milletvekili İmad el-Advan (Twitter)
Milletvekili İmad el-Advan (Twitter)

Ürdün’den yapılan silah kaçakçılığı, uzun doğu sınırında ve Batı Şeria’da İsrail için sürekli bir sorun teşkil ediyor. Tel Aviv’deki yetkililer, Hizbullah’ın ‘organize suç çeteleriyle mücadele için silah kullanma’ sloganı altında İsrail’deki Arap vatandaşlarını saflarına katmayı başardığına dikkati çekti. Ancak bu silahlar, İsrail güçlerine karşı kullanılmak üzere Batı Şeria’ya da büyük miktarlarda ulaşıyor.

İsrail İç İstihbarat Teşkilatı (Şin Bet), ay başında güvenlik güçlerinin kuzey, güney ve doğu sınırlarında onlarca silah kaçakçılığı operasyonunu engellediğini, bu operasyonun en büyüğünün ise Ürdün yönünden gerçekleştirildiğini açıkladı.

Bu girişimlerin en tehlikelisinin geçen Nisan ayında Ürdün parlamentosu üyesi İmad el-Advan’ın büyük miktarda silah, bir miktar nakit ve altını Batı Şeria’ya kaçırmak için Kerame Sınır Kapısı’nı (Batı Şeria ile Ürdün arasındaki kara geçidi) geçerken tutuklanmasıyla gerçekleştiğine dikkat çekti. İsrail, Advan’ı yaklaşık bir hafta Ofer Hapishanesi’nde alıkoyduktan sonra Mayıs ayında Ürdün’e teslim etti.



ABD'nin desteğiyle çeyrek asır sonra üst düzey Suriye-İsrail görüşmesi

Suriye ve Fransa dışişleri bakanları dün Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’yle bir araya geldi. (SANA)
Suriye ve Fransa dışişleri bakanları dün Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’yle bir araya geldi. (SANA)
TT

ABD'nin desteğiyle çeyrek asır sonra üst düzey Suriye-İsrail görüşmesi

Suriye ve Fransa dışişleri bakanları dün Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’yle bir araya geldi. (SANA)
Suriye ve Fransa dışişleri bakanları dün Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’yle bir araya geldi. (SANA)

Suriye-İsrail ilişkileri, İsrail'in hava saldırıları ve Suriye'nin iç işlerine, özellikle de Suveyda vilayetine doğrudan müdahalesine rağmen normalleşme yolunda hızla ilerliyor. Ayrıca ABD yönetimi, Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack aracılığıyla, iki tarafı, özellikle de İsrail'i uzlaşma yoluna yönlendirmek için çaba gösteriyor gibi görünüyor.

Bu bağlamda Paris perşembe akşamı, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer arasında 4 saat süren bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Dermer, Başbakan Binyamin Netanyahu'ya çok yakın ve Washington'a zor görevler için gönderilen bir elçi. Toplantı, Tom Barrack'ın himayesinde gerçekleştirildi. Barrack, X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Bu akşam (perşembe) Paris'te Suriyeli ve İsrailli yetkililerle bir araya geldim. Toplantının amacı diyalog ve gerginliğin azaltılmasıydı ve bunu gerçekten başardık. Tüm taraflar bu çabaları sürdürme taahhüdünü teyit etti” ifadelerine yer verdi. Barrack, görüşmelerin başarılı olduğunu ve amacına ulaştığını vurguladı.

Olağanüstü toplantı

Toplantı, sadece süresi açısından değil, gerçekleştiği düzey açısından da olağanüstüydü. Son benzer toplantı 25 yıl önce, 2000 yılında eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın, Suriye Dışişleri Bakanı Faruk eş-Şara ve İsrail Dışişleri Bakanı Ehud Barak'ı, iki taraf arasında barış anlaşması sağlanması çabaları kapsamında bir araya getirdiği toplantıydı. Ancak hedef gerçekleştirilemedi. Başkan Donald Trump, tamamen farklı koşullarda bu tür bir başarıya ulaşmaya çalışıyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ve İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer (AFP)Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ve İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer (AFP)

Toplantıya katılanların, Suriye ile İsrail arasındaki gerginliği azaltacak ve güvenlik konusunda mutabakat sağlayacak düzenlemeler üzerinde odaklandıkları öğrenildi. Söz konusu düzenlemeler, geçtiğimiz günlerde Suveyda'da çıkan çatışmalara İsrail'in Dürzileri korumak gerekçesiyle müdahale etmesi, ordunun mevzilerini bombalaması ve daha fazla müdahale tehdidinde bulunması gibi olayların tekrarlanmasını önleyecek. Toplantıya yakın kaynaklar, görüşmelerde her iki tarafın ‘güven artırıcı önlemler’ olarak adlandırılan konulara odaklandığını bildirdi. Kaynaklara göre, İsrail'in Suriye'nin çıkarlarını hedef almaktan çekinmemesi endişe vericiyken, Suriyeli yetkililer açıkça kimseyle savaşmak istemediklerini, iç durumlarını düzeltmek istediklerini ve İsrail ile yakınlaşmaya karşı olmadıklarını söylüyorlar.

İsrail'in bu hamlesi, Netanyahu'yu sert bir şekilde eleştiren Trump'ı öfkelendirdi. Alman haber ajansı DPA, ismini vermediği bir İsrailli yetkiliye dayanarak, güvenlik düzenlemelerinin yanı sıra, toplantının ‘Suriye'nin İsrail ile diplomatik adımlar atmaya daha hazır hale gelmesini’ sağlamayı da amaçladığını aktardı.

Paris toplantısı, her iki tarafın da bir sonuç elde etmek için acele ettiğini gösteriyor. Bu toplantı, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Türkiye'ye yakın bir ülke olan Azerbaycan'a yaptığı ziyaret vesilesiyle düzenlenen bir toplantının ardından gerçekleşti. İsrail Kanal 12 televizyonu bu toplantıyı ‘tarihi bir zirve’ olarak nitelendirdi.

Fransa – ABD – Suriye toplantısı

Dün Paris'te, Fransa ve Suriye dışişleri bakanları ile ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’nin katıldığı, türünün ilk örneği olan bir başka toplantı daha düzenlendi. Bu toplantının önemi, Paris'in Suriye'de bir konuma sahip olmak istediğini, Şam'ı ağırlayan tek Batı başkenti olduğunu ve Suriye ekonomisini desteklemek için bir konferans düzenleyen tek ülke olduğunu hatırlatmasıdır. Paris, Suriye'ye uygulanan Avrupa yaptırımlarının kaldırılması için uğraşan en güçlü destekçilerden biriydi. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Alman mevkidaşı Annalena Baerbock ile birlikte Şam'ı ziyaret eden ilk Batılı bakan olmuştu. Paris, Barrack'ın üçlü toplantıyı kabul etmesini, ülkedeki rolünün ‘tanınması’ olarak görüyor.

 Suveyda'nın sokaklarından birinde asılı olan Dürzi bayrağı, 25 Temmuz 2025 (Reuters)Suveyda'nın sokaklarından birinde asılı olan Dürzi bayrağı, 25 Temmuz 2025 (Reuters)

Toplantının ardından, Suriye'deki gergin bölgelerde diyalog ortamının oluşması ve gerginliğin azaltılmasına yönelik büyük çabanın vurgulandığı ortak bir bildiri yayınlandı. Bildiri, geçiş sürecinin başarıya ulaşması için hızlı bir şekilde harekete geçilmesini öngören 6 mutabakat veya karar içeriyordu. Son aylarda, bir bölgeden diğerine yayılan kanlı olayların ardından bu süreçle ilgili birçok soru ve endişe ortaya çıktı. Batı'yı özellikle ilgilendiren önemli noktalardan biri, her türlü terörle mücadele ve Suriye devletinin ve kurumlarının güvenlik sorunlarıyla başa çıkma kapasitelerinin desteklenmesi. Batı'nın korktuğu şey, DEAŞ'ın geri dönüşü ve bunun Suriye'deki mültecilerin Avrupa'ya göç etmesine yol açması.

Bildiri, siyasi geçiş sürecinde Suriye hükümetine destek olunması ve Suveyda ile ülkenin kuzeydoğusunda (Kürt bölgeleri) ulusal uzlaşmanın sağlanması çağrısında bulundu. Bildiri ayrıca, Suriye'nin bölgenin istikrarını korumak için komşularının güvenliğine herhangi bir tehdit oluşturmama taahhüdünü ve aynı zamanda komşu ülkelerin de Suriye'nin istikrarına herhangi bir tehdit oluşturmaması gerektiğini belirtti. Kürt heyetinin katılımıyla yapılması planlanan dörtlü toplantının iptal edilmesi nedeniyle, bildiride Suriye hükümeti ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında Paris'te mümkün olan en kısa sürede bir görüşme turu düzenlenmesinin önemi vurgulandı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Fransız bir kaynak, ‘Şam ile Suriye halkının (başta Kürtler olmak üzere) çeşitli bileşenleri arasında diyalog çerçevesinin yeniden başlatılması gerektiğini’ vurguladı. Kaynak, “Bu bağlamda ABD ve Fransa, diyaloğun gerçekleşmesini ve Suriye'deki geçiş sürecini güçlendirecek barışçıl bir müzakere çözümüne yol açmasını sağlamak için son derece proaktif bir şekilde hareket etmeye devam ediyor” dedi. Barrack, X platformunda Washington'un ‘dostları ve ortaklarıyla iş birliği içinde Suriye'de refah için çalışmaya devam edeceğini’ yazdı ve ‘istikrarlı, güvenli ve birleşik bir Suriye'nin büyük komşular ve müttefikler temelinde inşa edileceğini’ belirtti. Barrack, geçen hafta başında Suriye'yi ziyaret ettikten sonra Beyrut'a geçmişti.