Birleşmiş Milletler tarafından Uluslararası Zorla Kaybedilme Mağdurları Günü olarak ilan 30 Ağustos’ta her yıl uluslararası çapta toplantılar ve düzenlenen etkinliklerle söz konusu soruna dikkat çekiliyor. Şarku’l Avsat, söz konusu gün vesilesiyle, terör örgütü DEAŞ’ın elinde kaybolan insanlara ışık tutuyor. Sayılarının binlere ulaştığı tahmin edilen bu insanlardan bazılarının aileleri, kaybolma hikayelerini anlatırken bunu ‘kapanmayan bir yara’ olarak niteliyor.
Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Suriye’deki Kayıp Şahısların Akıbetini Aydınlatma Bağımsız Vakfı üyeleri, geçtiğimiz günlerde Suriye’nin kuzeyindeki Rakka kentinden gelen kayıp şahısların aileleriyle Zoom üzerinden iletişim kurmaya başladı. Bu, kayıp Suriyelilerin akıbetini ortaya çıkarmayı amaçlayan kurumun çalışmaları için bir başlangıç oldu. Sivil toplum kuruluşları 2011 yılından bu yana 100 binden fazla kişinin kaybolduğu tahmininde bulunuyor. Bu kuruluşlar, bunların çoğundan merkezi hükümeti sorumlu tutuyor. Bununla birlikte, suçlamalar muhalif gruplara ve terör örgütlerine kadar uzanıyor.
Suriye Adalet ve Sorumluluk Merkezi İcra Direktörü Muhammed el-Abdullah yaptığı açıklamada ‘DEAŞ’ın elinde kaybolan Suriyelilerin sayısının 8 bin ila 10 bin arasında olduğunun tahmin edildiğini’ söyledi.
Kayıp Şahısların Akıbetini Aydınlatma Bağımsız Vakfı üyelerinin temas kurduğu aileler arasında, tek oğlu İsa dokuz yıl önce DEAŞ tarafından kaçırılan muhalif aktivist Halef el-Gazi de bulunuyor.
Gazi, Şarku’l Avsat’a, oğlunun nasıl kaçırıldığını ve akıbetini ortaya çıkarmak için gösterdiği çabaları şöyle anlattı:
“Annesi ve ben İsa’nın evimizin kapısını çalıp ‘İşte döndüm baba’ demesini bekliyoruz. Onun ruhunun her zaman etrafımızda dolaştığını ve bir an olsun yanımızdan ayrılmadığını hissediyoruz.”
Takma ismi Mahasin olan 30 yaşındaki Rakkalı genç bir kız ise Şarku’l Avsat’a, 2017’de Rakka’da bir internet kafede çalışırken örgüt tarafından kaçırılan kız kardeşi Abir’in hikayesini aktardı. Mahasin, iddia edildiği gibi Uluslararası Koalisyon Güçleri ile iş birliği yaptığı için örgütün kız kardeşini idam ettiğini duyurmasına şüpheyle yaklaşıyor. Kendisinin ve ailesinin geri kalanının halen onun akıbetini öğrenmeyi beklediğini vurguluyor.