Suriye'nin doğusundaki Deyrizor kırsalında salıyı çarşambaya bağlayan gece Deyrizor Askeri Konseyi üyeleri ile ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon tarafından desteklenen Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yoğun çatışmalar yaşandı. Bunun ardından SDG Genel Komutanlığı, Deyrizor Askeri Konseyi Komutanı Ahmed el-Habil Ebu Havle’yi görevinden azletme kararı alırken bölgedeki SDG’ye ait karargâh ve askeri noktalara yönelik bu saldırıların devam etmesi durumunda ‘sert bir misillemede’ bulunacağını açıkladı.
Deyrizor'un doğu kırsalında çeşitli bölgelerden yerel halk, bölgenin üç gündür hafif ve orta silahların kullanıldığı çatışmalara tanık olduğunu ve askeri bir gerginliğin yaşandığını aktardı. Askeri açıdan yerel ve uluslararası taraflar arasında bölünmüş olan ve DEAŞ’a bağlı terör hücrelerinin eylemlerde bulunduğu bu bölgelerdeki gerginlik daha önce görülmemiş bir gelişme olarak nitelendirildi.
SDG ile Deyrizor Askeri Konseyi üyeleri arasında yaşanan şiddetli çatışmalardan sonra SDG, Deyrizor Askeri Konseyi Komutanı Ahmed el-Habil Ebu Havle’yi geçtiğimiz pazar akşamı tutukladı ve ardından görevden aldı. Bu gelişmeden sonra Ebu Havle’nin kardeşi Celal el-Habil, sosyal medya platformlarında SDG’yi tehdit ettiği bir video yayımladı. Celal el-Habil videoda, SDG’nin Ebu Havle’yi Uluslararası Koalisyon güçleri ve SDG ile bir toplantı yapmak üzere Deyrizor’un batı kırsalındaki El-Vezir Askeri Üssü’ne gitmeye ikna ettikten sonra Haseke’de etrafını sarıp tutukladığını söyledi. Celal El-Habil, bölgenin en büyük aşiretlerinden el-Akidat'ın üyelerine ve diğer aşiretlere, Ebu Havle serbest bırakılıncaya kadar Deyrizor kırsalındaki SDG üyelerini ablukaya alma çağrısında bulundu.
Ertesi gün, Ebu Havle’nin diğer kardeşi Ethem el-Habil, sosyal medyadan yayımladığı bir videoda, Deyrizor kırsalında olduğunu ve SDG tarafından tutuklanan kardeşi Ebu Havle ile Deyrizor Askeri Konseyi’nin diğer üst düzey isimlerinin serbest bırakılmaması halinde ‘Kralın yeniden doğuşu ve prangaların kırılması’ başlıklı ‘büyük bir savaş’ ilan edeceklerini söyledi. Ethem el-Kabil, ellerinde esir tuttukları Kürt savaşçıları idam etmekle tehdit etti. Ardından çatışma genişledi ve bölge sakinleri başka bölgelere gitmek zorunda kaldı.
Ebu Havle’nin mensubu olduğu el-Bukeyyir aşireti, Uluslararası Koalisyona SDG tarafından tutuklananların serbest bırakılmasında arabuluculuk yapması ve daha fazla kan dökülmemesi çağrısında bulundu. Aşiret, taleplerinin en fazla 12 saat içinde yerine getirilmemesi halinde genel seferberlik ilan etme ve SDG’yi hedef alma tehdidinde bulundu. Bu arada SDG Genel Komutanlığı, silahlı gruplara silahlarını bırakmaları ve teslim olmaları için 48 saat süre verdi.
Yerel sayfalara ve haber sitelerine göre iki gün süren çatışmalarda, biri kadın üç sivilin de aralarında olduğu en az 28 kişinin ölümüne neden oldu. SDG’nin resmi internet sitesinde yayınlanan açıklamaya göre onlarca kişi de ağır yaralandı.
SDG tarafından çarşamba günü yazılı olarak yapılan açıklamada, Ebu Havle'nin görevinden alındığı bildirildi. Genel Komutanlığın resmi internet sitesi üzerinden de Ebu Havle ile birlikte Deyrizor Askeri Konseyi’nin üstü düzey dört isminin görevlerine son verildiği kararın metni yayınladı. Metinde “Genel Komutanlık, Ebu Havle’nin, devrime düşman olan dış mihraklarla iş birliği yaparak birçok görev ihlali yaptığı, bölge halkına karşı suç işlediği uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı, şahsi nüfuz elde etmek adına askeri makamını kullandığı, güvenlik sorumluluğunu yerine getiremediği, olumsuz rol oynayarak DEAŞ’a bağlı terör hücrelerinin eylemlerini artırmalarının önünü açtığı ve makamını şahsının ve ailesinin çıkarları için kötüye kullandığı için iç tüzük gereği görevden alınmasına karar verdi” denildi.
Yerel kaynakların aktardığına göre bölge aşiretlerinin üyeleri ve özellikle Ebu Havle’nin mensubu olduğu bölgenin en büyük aşiretlerinden el-Akidat'a bağlı el-Bukeyyir aşiretinin üyeleri, aralarında evlilik bağı bulunan akrabalarıyla birlikte eş-Şuheyl ilçesi, Ziban beldesi, Ebrehiye ve el-Rubeyda köyleri ile Deyrizor'un kuzeyindeki el-Hüseyin ve el-İzba ilçelerindeki askeri noktalara yoğun saldırılar düzenlediler ve sabahın ilk ışıklarıyla birlikte çekilmeye başlamadan önce Fırat Nehri'nin kuzeyde yer alan SDG’ye ait askeri noktaları kontrol altına almayı başardılar.
SDG Genel Komutanlığı, ‘güvenlik operasyonlarını engellemeye ve suç faaliyetlerine karışanları tutuklamaya yönelik her türlü girişime sert misillemede bulunacağını’ açıkladı. SDG Medya Merkezi Müdürü Ferhad Şami, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, SDG Genel Komutanlığı’nın Deyrizor'daki suçlularla sıkı bir şekilde mücadele edildiğini söyledi. Şami, SDG’nin bu hafta başında duyurduğu ‘güvenliği artırma operasyonu’ kapsamında,
Deyrizor'un kuzey kırsalındaki el-İzba beldesinde uyuşturucu ve silah kaçakçılarının tutuklandığını açıkladı.
Öte yandan SDG, Haseke’den Deyrizor'un kuzey kırsalına aralarında ağır silahların da olduğu askeri takviyede bulundu. DEAŞ’a bağlı terör hücrelerine karşı Uluslararası Koalisyon güçlerinin hava desteğiyle askeri operasyon sürdürürken, Deyrizor kırsalındaki bölgeler taranıyor.
SDG’ye bağlı Deyrizor Askeri Konseyi’nde Deyrizor’un doğu kırsalındaki beldelerin ve köylerin sakinlerinden yaklaşık 5 bin yerel unsur görev yapıyor. 2017 yılı sonunda oluşturulan Deyrizor Askeri Konseyi ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’dan askeri ve lojistik destek alıyor. Deyrizor Askeri Konseyi, DEAŞ terör örgütünün 2019 martında askeri olarak mağlup edilmesinden sonra bölgelerin güvenliğini ve yönetimini devraldı. Deyrizor Askeri Konseyi unsurları Deyrizor’u ikiye bölen Fırat Nehri'nin doğu ve kuzey kıyılarında konuşlanırken karşı tarafta Suriye rejimi güçleri ile İranlı ve Iraklı milisler konuşlu.
Suriye'deki ABD askerleri ve Uluslararası Koalisyon güçleri, DEAŞ terör örgütüne karşı yürütülen savaşta SDG'ye ve onun askeri kolu olan ve Kürtlerden oluşan Halk Koruma Birlikleri’ni (YPG) destekliyorlar. 2015 yılından bu yana DEAŞ’ın yenilgiye uğratılması ve Fırat Nehri'nin doğusundaki askeri ve coğrafi kontrolüne son verilmesi için mücadele veriliyor. Irak'la sınırında yer alan Baguz DEAŞ’tan temizlenirken SDG’nin kontrolü altındaki bölgelerde, aşiretlerin liderliğindeki yerel ve askeri konseyler aracılığıyla çoğunluğu Arap olan bir sivil yönetim oluşturuldu.