Kerkük'te ‘isyanlar’ ve iç savaş uyarıları

Kerkük'te Kürt partisi genel merkezinin taşınması konusundaki anlaşmazlık nedeniyle huzursuzluk yaşanıyor.

Erbil-Kerkük arasında kapanan anayol 3 Eyül’de yeniden trafiğe açıldı. (AFP)
Erbil-Kerkük arasında kapanan anayol 3 Eyül’de yeniden trafiğe açıldı. (AFP)
TT

Kerkük'te ‘isyanlar’ ve iç savaş uyarıları

Erbil-Kerkük arasında kapanan anayol 3 Eyül’de yeniden trafiğe açıldı. (AFP)
Erbil-Kerkük arasında kapanan anayol 3 Eyül’de yeniden trafiğe açıldı. (AFP)

Shelly Kittleson

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) başkenti Erbil ile Kerkük arasındaki ana yol, çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği şiddet olayları sonrası bir haftalık kapanmanın ardından, 3 Eylül sabahı yeniden trafiğe açıldı.

Irak'ta federal güçlerin Kürt siyasi partisinin genel merkezine geri verilmesi planı üzerindeki anlaşmazlık, Irak'taki yerel topluluklar arasında, özellikle Bağdat merkezli hükümet ile Erbil merkezli bölgesel hükümet arasında ihtilaflı bölgelerde devam eden güven eksikliğini gösteriyor.

Şiddetin patlak vermesinin ardından Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Kerkük şehrinde sokağa çıkma yasağı uygulanması ve ayaklanmalardan ‘etkilenen bölgelerde geniş çaplı güvenlik operasyonları yürütülmesi’ emrini verdi. Ardından 3 Eylül'de binaların Irak Kürdistan bölgesinin en büyük partisi olan Kürdistan Demokrat Partisi'ne (KDP) devrinin ertelenmesi kararı alındı ​​ve sokağa çıkma yasağı kaldırıldı.

IKBY Başbakanı Mesrur Barzani, X (eski adıyla Twitter) sosyal medya platformunda, Kerkük'te demokrasi ve barışçıl birliktelik değerlerine karşı yapılan eylemleri ‘şiddetle’ kınadığını ifade etti. Ayrıca, kurbanlara derin taziyelerini dile getirerek ‘Kürt vatandaşlarının öldürülmesine ve yaralanmasına neden olan şovenist saldırıları’ kınadı.

‘Etnik savaş’ konusunda uyarmış ve öldürülmeden önce sükûnet çağrısında bulunmuştu

Gece yaşanan olaylarda yaşamını yitirenlerden Kürt vatandaşı Hawkar Abdullah, o günün erken saatlerinde yerel televizyon kanalı ‘Kurdistan24’e röportaj vermişti.

Abdullah yaptığı açıklamada şunları söylemişti:

Kürt liderlerine sesleniyorum; durumun sakinleşmesi için bir çağrı yapılmalı. Böyle giderse etnik çatışma yaşanır. Kerkük'ün bir Kürdistan şehri olduğu tüm dünyaya kanıtlandı. Türkmen ve Araplar karıştırıyor. Kerkük Kürdistan şehridir ve Kürtler huzuru korumaya çalışıyor. Onlar durumu bozmak istiyor.

Daha sonra, Abdullah'ın, vurulmasının ardından kanlar içinde kalan beyaz bir gömleği giydiği fotoğrafları internette yayıldı. Bu fotoğraflar, Abdullah'ın daha önceki yıllarda Kürt peşmerge kıyafetleriyle çekilmiş fotoğraflarıyla birlikte paylaşıldı.

Haberlerde, Abdullah'ın IKBY’nin ikinci en büyük partisi olan Kürdistan Yurtsever Birliği (KYB) ile bağlantılı resmi Peşmerge saflarında bir savaşçı olduğu bildirildi.

Hükümet, Irak genelinde ana işveren konumunda. Geniş kapsamlı bir kamu sektörüne sahip olmasıyla ancak maaş ödemelerinde gecikmesiyle biliniyor. Bölgesel ve federal güçlerdeki pek çok asker genellikle zorunluluktan dolayı birden fazla işte çalışıyor.

Abdullah, röportajda, şiddet olaylarının yaşandığı şehirdeki Rahimawa yakınlarındaki Arafa bölgesinin sakinlerinden olduğunu söylemişti. Arafa bölgesi, petrol zengini şehrin kuzeyinde yer alıyor. Bölge Kuzey Petrol Şirketi tarafından 1940'larda işçileri için inşa edilmişti.

fverb
Kürt silahlı unsurlar, 3 Eylül'de Kerkük'ün eteklerinde KDP lideri Mesut Barzani'nin fotoğrafının yanında poz verdiler. (EPA)

Federal güvenlik güçlerine mensup bir kişi geçtiğimiz cumartesi gecesi Al-Majalla’ya, gençlerin araçları tahrip ettiği bir video gönderdi ve Abdullah'ın öldürülmeden önce aralarında olduğunu iddia etti. Majalla, videoda kurbanlar arasında olabilecek herhangi bir kimse tespit edemedi. Güvenlik görevlisi, kimliğinin açıklanmaması kaydıyla geçtiğimiz pazar sabahı, gece boyunca 12 kişinin yaralandığını söyledi. Majalla’nın elde ettiği bilgilere göre, başka bir kaynak, gece boyunca çıkan silahlı çatışmalar ve diğer şiddet olaylarında yaralandığı iddia edilen 16 kişinin adını bildirdi Bu olaylar sırasında arabalara ateş açıldı, mülkler tahrip edildi ve şehirde gerginlik arttı.

Kerkük şehrinde sokağa çıkma yasağı uygulanması ve ayaklanmalardan ‘etkilenen bölgelerde geniş çaplı güvenlik operasyonları yürütülmesi’ emrini verdi.

En genç yaralı 16 yaşındayken, en yaşlısının yaşı 55’ti. Hastane kayıtlarında yer alan ve Majalla’ya gönderilen isimler, en az üç erkeğin öldürüldüğünü gösteriyor. İkisi ‘Peşmerge’ olarak kayıtlıyken, bir diğeri ise 20'li yaşlarındaydı. Kurdistan24 televizyon kanalı, yerel polis kaynaklarından birinin dört kişinin öldüğünü söylediğini aktardı. Daha sonra, dördüncü bir kişinin de aldığı yaralardan dolayı pazar sabahı öldüğünü duyurdu.

Medyada yakınlarının şu ifadelerine yer verildi: "Halk Seferberlik Güçleri onu sırf Kürdistan bayrağı taşıdığı için vurdu."

‘Kürdistan'ın Kudüs'ünde protesto

Göstericiler, geçtiğimiz pazar günü Erbil'i petrol zengini Kerkük'e bağlayan ana yolu kapatmış ve Kerkük'teki Müşterek Harekat Komutanlığı binalarının yakınına çadırlar kurmuştu.

Başbakan daha önce KDP tarafından kullanılan ve birkaç yıl önce birçok farklı federal gücün yer aldığı Müşterek Harekât Komutanlığı tarafından kullanılan binaları iade etme kararını iptal edene kadar yerlerinde kalacaklarına söz vermişlerdi.

Merkezi Erbil'de bulunan KDP, IKBY'nin en büyük siyasi partisi kabul ediliyor.

Bağdat'taki merkezi hükümet ve Erbil'deki bölgesel hükümet, Kürt Peşmerge güçlerinin kontrolü ele geçirdiği ve şehri DEAŞ saldırısına karşı koruduğu 2014 yılına kadar şehri ortaklaşa yönetiyordu. KDP, 2017'nin sonlarına kadar binayı kullandı. O yıl, Irak Kürdistan Bölgesi'nin bağımsızlığı için yapılan referandumdan sonra, merkezi hükümet tarafından şiddetle karşı çıkan federal kuvvetler ve İran destekli Şii milisler şehri ele geçirdi. KDP, daha sonra vilayetteki tüm operasyonlarını durdurdu.

Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığına göre Kerkük şehri, uzun bir süredir gerginliğin odak noktası durumunda. Irak'ın petrole bağımlı olması farklı etnik ve dini toplulukları arasında iş birliğine ihtiyacı olması nedeniyle ülkenin istikrarı büyük ölçüde bu şehre bağlı. Sudani liderliğindeki mevcut hükümetin kurulmasıyla imzalanan anlaşmanın, KDP’nin Kerkük'e geri dönmesini öngören bir madde içerdiği söyleniyor.

sdfe
Sokağa çıkma yasağının 3 Eylül'de kaldırılmasının ardından Irak güvenlik güçleri Kerkük'te konuşlandı. (AFP)

IKBY hariç tüm bölgelerinde 18 Aralık'ta yapılması planlanan il seçimleri öncesinde genel merkezin 28 Ağustos'ta Kürt siyasi partisine devredilmesi planlanıyordu.

Son yerel seçimler, DEAŞ'ın ülkenin büyük bir bölümünü ele geçirmeden ve Irak'ın 2014-2017 yılları arasında terör örgütüne karşı savaş başlatmadan önce 2013 yılında yapılmıştı.

DEAŞ'ın topraklarını ele geçirmesi nedeniyle milyonlarca insan yerinden edildi. Irak'ta DEAŞ'ın resmi olarak yenilgiye uğratılmasının üzerinden yaklaşık altı yıl geçmesine rağmen, hala bir milyondan fazla Iraklı göçmen olarak yaşıyor.

Kürtler, petrol bakımından zengin ve çok etnikli şehir üzerinde tam kontrole veya en azından çoğunluk kontrolüne sahip olmaları gerektiğine güçlü bir şekilde inanıyorlar. Birçok kişi, 1970'lerde eyalette başlatılan Araplaştırma programında değişiklikler yapılması gerektiğine ve bunun yanı sıra Irak'ın 2005 anayasasının bir parçası olarak bu yönde bir planın hiçbir zaman uygulanmadığına işaret ediyor.

Kürt lider ve eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani bir zamanlar Kerkük'ü ‘Kürdistan'ın Kudüs'ü’ olarak tanımlamıştı.

Kerkük şehri, uzun bir süredir gerginliğin odak noktası durumunda. Irak'ın petrole bağımlı olması farklı etnik ve dini toplulukları arasında iş birliğine ihtiyacı olması nedeniyle ülkenin istikrarı büyük ölçüde bu şehre bağlı.

2016 yılında, Eylül 2019’dan bu yana Irak Kürdistan Bölgesi Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Şeyh Cafer Şeyh Mustafa ile görüşmüştüm. Bu görüşme, DEAŞ'a karşı süren savaş sırasında Kerkük bölgesinde yapılmıştı. Şeyh Mustafa bana o zamanlar "Tüm Kürtler, çocukluklarından beri Hamrin Dağları'nın Kürdistan'ın sınırları olduğunu düşünür" demişti.

Hamrin Sıradağları, İran sınırındaki Diyala Valiliği'nden Kerkük bölgesinin güney kısmından geçen Selahaddin Valiliği'ne kadar uzanıyor. O dönemde Şeyh Cafer, Haşdi Şabi arasında disiplin ve birleşik liderlik eksikliğinin yanı sıra merkezi hükümetle olan zayıf koordinasyondan yakınıyordu.

Teslime kim karşı çıktı?

Majalla'nın iletişime geçtiği yerel kaynaklar, geçtiğimiz hafta yolun kapatılmasına katılanların çoğunun Şii liderliğindeki bir siyasi parti ve İran'la bağlantılı silahlı grup olan Asaib Ehlu'l-Hak’ın üyeleri veya destekçileri olduğunu iddia etti.

Bilgiler, Asaib Ehlu'l-Hak’ın 2016'dan beri Irak'ın Şii milis güçlerinden oluşan Haşdi Şabi'nin içinde tugaylar bulundurduğunu gösteriyor. Haşdi Şabi, 2014'te DEAŞ'a karşı savaşmak için kuruldu, ancak on yıl önce de vardı ve Esas olarak 2003 işgalinden sonra Irak'ta ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon güçleriyle savaşıyordu. Asaib Ehlu'l-Hak’ın İran'dan finansman ve destek aldığı biliniyor.

nhhn
Kerkük'te 3 Eylül'de yaşanan olaylarda öldürülen Hüseyin Sabir'in yakınları. (EPA)

Kerkük'teki Kürt sakinler, teslim işlemine karşı çıkan ve yolu kapatan kişilerin bölgeden olmadığını iddia ediyor. Bu durum, zaten krizden muzdarip bir ekonomide yerel halk için çok fazla sorun yarattı.

IKBY Başbakanı Mesrur Barzani, Kerkük'teki ‘zulüm gören Kürtlere’ sağduyulu olma şiddetten kaçınma, Kerkük'ün yerli Arap ve Türkmen vatandaşlarına ise yabancıların şehrin istikrarını bozmasına veya Kerkük'ün çeşitli halkları arasındaki barış ve uyumu bozmasına izin vermeme çağrısında bulundu.

Sosyal medyada, Kürt göstericilerin (genellikle ‘provokatör’ olarak tanımlanan) bir adamın pasaportunu sergilediği bir video yayıldı. Adam, Irak'ın Şii nüfusun çoğunlukta olduğu Maysan vilayetinde dünyaya gelmiş ve ülkenin en güneydoğusunda, İran sınırına yakın bir yerde bulunuyor. Videoda, adamın memleketini terk ettiğini ve yolu kapatan Asaib Ehlu'l-Hak grubuna dahil olduğu iddia ediliyor.

Son yerel seçimler, DEAŞ'ın ülkenin büyük bir bölümünü ele geçirmeden ve Irak'ın 2014-2017 yılları arasında terör örgütüne karşı savaş başlatmadan önce 2013 yılında yapılmıştı.

Kerkük bölgesindeki birçok Arap ve Türkmen yerel yetkili, teslim işlemini şiddetle eleştirdi. 26 Ağustos'ta, Kerkük Arap Koalisyonu, 2017'deki kanun uygulama operasyonunun, Kerkük vilayetindeki güvenlik durumunu iyileştirmede etkili bir rol oynadığını ve bunun hayatın her alanında olumlu bir yansıması olduğunu ve vilayetteki barışçıl birlikte yaşamanın güçlendirilmesine yol açtığını iddia eden bir açıklama yayınladı.

Açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi:

Kerkük vilayetindeki Müşterek Operasyonlar Komutanlığı Karargahı, kanun uygulama operasyonunun bir simgesidir ve bu karargahın, parti yetkililerinin binanın mülkiyetini kanıtlamadan boşaltılması, olumsuz bir mesaj göndermektedir.

Açıklamada bunun yanı sıra söz konusu adımın ‘güvenlik durumunu baltalayacağına’ dair endişeler uyandıracağı iddia edildi. “Bina devletin mülkiyetindedir ve Müşterek komutanlığın kullanımı için yerel hükümet tarafından restore edilmiştir" denildi.

Kerkük bölgesindeki Arap toplumu üyeleri de Kürt güçlerinin kendilerine ayrımcılık yaptığını iddia ederken, Kürt vatandaşlar da bazı Sünni Arapların DEAŞ'ı desteklediğini ve tüm topluma güvenmediklerini iddia ediyor.

Kerkük doğumlu ve 2010'dan beri Irak Parlamentosu üyesi olan Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihi, geçtiğimiz cumartesi akşamı yaptığı açıklamada, "Gösteriler barışçıl bir şekilde devam ederken, PKK ve İran'dan gelen teröristler Kerkük'ü kaosa sürükledi" ifadelerini kullandı.

Salihi, ayrıca "Müşterek Harekat Komutanlığı karargâhının statüsünün yerel seçim sonrasına bırakılmasını, böylece adli işlemlerin orada kararlaştırılmasını teklif ediyorum” dedi. Şiddetin artmasını önlemek için, yetkililer görünüşe göre Müşterek Operasyonlar Komutanlığı'nın şu an için binalarda kalmasına izin verdi. Ancak, bu kararın ne kadar süreceği veya başbakanın kararının aralık ayındaki oylamadan önce uygulanmasının daha fazla kargaşaya yol açıp açmayacağı henüz belli değil.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.



Başkent Hartum'un merkezindeki çatışmalar gizlilik içinde yürütülüyor

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında 26 Eylül'de Hartum'da yaşanan çatışmalar sırasında yükselen dumanlar (Reuters)
Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında 26 Eylül'de Hartum'da yaşanan çatışmalar sırasında yükselen dumanlar (Reuters)
TT

Başkent Hartum'un merkezindeki çatışmalar gizlilik içinde yürütülüyor

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında 26 Eylül'de Hartum'da yaşanan çatışmalar sırasında yükselen dumanlar (Reuters)
Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında 26 Eylül'de Hartum'da yaşanan çatışmalar sırasında yükselen dumanlar (Reuters)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, ordunun Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ile günler süren şiddetli çatışmaların ardından geri aldığı Cebel Muya bölgesini ziyaret etti.

Sosyal medyada dün (Pazar) yayınlanan videolarda, Burhan'ın Cebel Muya'daki askerleri ziyaret ettiği ve arkasında bölgeye adını veren dağın bulunduğu görülüyor.

Başkent Hartum'un 250 kilometre güneyinde yer alan bölge, El Cezire, Sennar ve Beyaz Nil eyaletlerinin kesiştiği stratejik bir yer olması nedeniyle savaşın odak noktası haline geldi.

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti), Cebel Muya'daki güçlerinin yenilgiye uğratıldığını kabul ederek, Mısır ordusunu bölgeyi geri almak için savaş uçakları aracılığıyla Sudan ordusuna destek vermekle suçladı.

Egemenlik Konseyi medyası dün yaptığı açıklamada, Burhan'ın Kosti-Sennar eksenindeki güçleri denetlediğini ve ‘silahlı kuvvetlerin çökmüş isyancı milislerin kalıntılarına karşı kazandığı zaferde en büyük role sahip olan askerlerin yüksek moralini gözlemlediğini’ söyledi.

Açıklamada Burhan’ın, ‘silahlı kuvvetlerin, Genel İstihbarat ve Güvenlik Servisi'nden destekleyici güçlerin ve seferber olmuş halkın teröristlere (HDK milisleri) karşı ezici bir zafer kazandığı’ Cebel Muya bölgesini ziyaret ettiği bildirildi. Açıklamanın devamında Burhan’ın, ‘silahlı kuvvetler ve diğer düzenli güçlerin subay, astsubay ve askerlerini, isyancı güçleri yenmek ve güvenlik ve istikrarı yeniden sağlamak için gösterdikleri büyük fedakarlıklardan dolayı’ selamladığı belirtildi.

HDK halen Sennar ve El Cezire eyaletlerinin çoğunu ve Sennar kentindeki ordu güçlerini atlatarak Cebel Muya'nın kontrolünü ele geçirdikten sonra ele geçirdiği kuzey Beyaz Nil eyaletinin bazı kısımlarını kontrol ediyor. Ayrıca Singa kentindeki tümen karargahının yanı sıra Dinder, Suki kentlerini ve eyaletteki diğer bazı önemli kasabaları da kontrol altına aldı.

Burhan’ın ziyareti, ordunun HDK'nin yenilgiye uğratıldığını, bölgenin kurtarıldığını ve çok sayıda askeri teçhizatın ele geçirildiğini duyurmasının ardından gerçekleşti.

Diğer yandan Sudan Ordusu Komutan Yardımcısı Korgeneral Şemseddin el-Kebaşi, Sudan ordusunun iki eyalet arasındaki ana yolun kontrolünü tamamen ele geçirmesini sağlayan Beyaz Nil ve Sennar eksenindeki askeri operasyonların ilerleyişini denetledi.

dsvfb
Hartum'daki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) milisleri (Arşiv-Reuters)

Buna paralel olarak başkent Hartum'da ordu ile HDK arasında ‘şiddetli sokak çatışmaları’ yaşanırken, çatışmaların seyri ve üçüncü haftasına giren çatışmalarda kimin üstün olduğu konusunda her iki tarafta da aşırı belirsizlik ve gizlilik hâkim.

Bera bin Malik Tugayları tarafından desteklenen Sudan ordusu, tüm ağırlığını şehri yeniden ele geçirmeye veriyor. Raporlar, ordu güçlerinin Mavi ve Beyaz Nil'in birleştiği batı yakasındaki el-Mukrin bölgesinde ilerlediğini ve HDK'nin saklandığı bazı yüksek binaların kontrolünü ele geçirdiğini gösteriyor.

HDK’ye bağlı platformlar ordu güçlerinin Omdurman ile Hartum arasındaki Beyaz Nil Köprüsü'nü geçmeye yönelik yeni girişimlerinin püskürtüldüğünden ve ordu güçlerine ağır kayıplar verdirildiğinden bahsediyor.

Her iki taraf da savaş alanından video görüntüleri yayınlamaktan kaçınıyor. Ancak sahadan gelen veriler, ordu güçlerinin Hartum'un içlerine kadar girdiğini ve şehrin sokaklarında iki taraf arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını gösteriyor.

Bu arada Hartum Güneyi Acil Durum Odası, Sudan ordusuna ait savaş uçaklarının cumartesi günü merkez pazarına düzenlediği hava bombardımanında 23 kişinin öldüğünü ve 40'tan fazla kişinin yaralandığını duyurdu.

Acil Durum Odası’na göre, aralarında kritik vakaların da bulunduğu çok sayıda yaralı Hartum'un güneyindeki yakın hastanelerde tedavi altına alındı.