Sudan’da silahlı örgütlerin iç savaşa katılımı krizi derinleştiriyor

Sudan: Silahlı örgütlerin bir kısmı orduya bir kısmı da HDK’ye katılıyor

Sudan’da askeri araç kullanan savaşçılar (AFP)
Sudan’da askeri araç kullanan savaşçılar (AFP)
TT

Sudan’da silahlı örgütlerin iç savaşa katılımı krizi derinleştiriyor

Sudan’da askeri araç kullanan savaşçılar (AFP)
Sudan’da askeri araç kullanan savaşçılar (AFP)

Sudan’daki silahlı örgütler ve bölgesel hareketler, Sudan’daki iç savaşın iki tarafından birine katılacaklarını duyurdu. Bu durum karşısında şaşıran bazıları, bu hareketlerin ve oluşumların onlarca yıldır eski rejime karşı muhalefetinin, adına savaştıkları bölgelerde barış veya istikrarın sağlanması amacıyla değil, kendi çıkarları için olduğunun anlaşıldığını söylüyor.

Ordu kendi safında savaşmaları için sivil grupları harekete geçirdi. HDK bu taraflar için “Onlar birer sahtekar. Ömer el-Beşir liderliğindeki eski rejimi ve ona sadık olan İslamcıları destekliyorlar” argümanını savunuyor.

Gözlemcilere göre bu silahlı grupların savaşan taraflardan birine katılacağını duyurması, savaşın uzayıp grupların geldikleri yöne doğru yeni bölgelere yayılmasına yol açacak. Savaş artık sadece ordu ile HDK arasında değil; çünkü ordu bunu herkesin kendi safında savaşması gereken ulusal bir savaş olarak görürken, aynı şekilde HDK de bunu, demokratik sivil geçişi yeniden tesis etmek için “eski rejime ve onun kalıntılarına karşı bir savaş” olarak görüyor.

STG
30 Ağustos 2023’te Sudan’ın Darfur Valisi’ne bağlı savaşçılar (AFP)

İç savaşın uzaması, coğrafi olarak yayılması ve sivil kayıpların artması, insan hakları ve uluslararası kuruluşları savaşın devam etme tehlikesine karşı uyarıda bulunmaya itti. Bunun sadece Sudan’la sınırlı kalmayıp tüm bölgeyi etkileyebilecek kapsamlı bir iç savaşa dönüşebileceğine dair ikazda bulundular.

Kırılgan kabilecilik yapısı

Askeri uzman Salah Abdullah, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda “Sudan toplumunun farklı gelenekleri, kültürleri ve lehçeleriyle kırılgan kabileci yapısı, yerel topluluklar üzerindeki kontrolün sivil ve kabile yönetimlerinin elinde olmasına yol açıyor (...) Savaş çemberi daha da genişlerse her kabile reisi mini bir devletin başkanına dönüşecek. Vatandaşı koruyacak hükümet güçlerinin olmayışı ve yetersizliği ışığında da her kabilenin kendisini savunacak milisleri olacaktır” ifadelerini kullandı.

Birçok gözlemci iç savaşın kötülükleri konusunda uyarıyor. Patlak vermesi durumunda kontrol altına almanın ve ölü sayısını tahmin etmenin mümkün olmayacağını, Ruanda’da yaşananlara benzer bir etnik savaşa dönüşebileceğini ve ülkenin kabile kantonlarına bölünmesine yol açabileceğini söylüyorlar.

Savaşan taraflardan birine katılma beyanında bulunan silahlı hareketler ve sivil oluşumlar, ya silahlı hareketlerden ayrılan hareketler ya da savaşan taraflardan birinin desteği ve teşvikiyle yeni kurulmuş yapılar. Şimdi “anlamsız” olarak nitelendirdikleri savaşta kullanılmalarının zamanı geldi.

Gözlemciler, Cuba Barış Anlaşması’nı imzalayan Temazuc Hareketi ve Butana’daki Dir’u Sudan Hareketi’nin orduya sadık kaldıktan sonra HDK’yi desteklemeye başladıklarını duyurmalarının savaşta yedek barut haline geldiklerini gösterdiğini ve bunun savaşın uzamasına, can kayıplarının yükselmesine ve maddi hasarların artmasına yol açacağını kaydettiler.

FRG4
Sudan ordusu son dönemde güçlerini kuvvetlendirmekten bahsediyor (AFP)

Yerel kesimlerin çoğuna göre, bu silahlı grupların savaşa katılımı ve savaştaki bir tarafı destekleme hamlesi, Aralık 2018 devriminin acil ulusal bir hedef olarak orduların çokluğuna son verilmesi ve egemenliği, anayasayı ve sivil demokratik geçişi koruyabilecek yeni birleşik bir ulusal ordu kurulması yönündeki çağrılarının haklılığını gösteriyor.

Tarafsız hareketler

Öte yandan, Ekim 2020'de imzalanan Cuba Barış Anlaşması’na taraf olan hareketler, savaşın patlak verdiği an tarafsızlığı seçtiler. Bunlar arasında, Darfur bölgesinin şu anki valisi olan Minni Arko Minawi tarafından yönetilen Sudan Halk Kurtuluş Ordusu ve halihazırda Maliye Bakanı olan Cibril İbrahim tarafından yönetilen Sudan Adalet ve Eşitlik Hareketi bulunuyor.

Bu hareketlerin savaşı durdurma çağrısı yaparak aldıkları tarafsızlık kararı, savaşı destekleyen ve devrik lider Ömer el-Beşir yanlısı olanları memnun etmedi. Beşir yanlıları bu hareketleri hem ayranım dökülmesin, hem yoğurdum ekşimesin minvalinde bir tutuma girmekle suçladılar. Bazıları ise ülkeye ve geleceğine önem veren insanlar için savaş seçilebilecek en kötü seçeneklerden biri olduğundan bu kararı olumlu buldu. Savaşların Sudan’a hiçbir yarar sağlamadığını, aksine Güney Sudan’ın ayrılıp bağımsız bir devlet kurması gibi derin yaralar açtığını söylediler. Bu kişiler, tarafsızlığın savaşı kontrol altına alıp sonlandırmaya yardımcı olacağını savunuyorlar.

Öte yandan, barış anlaşmasına taraf olan Sudan Kurtuluş Hareketi’nin lideri Mustafa Tembur, ordunun yanında olmalarıyla ilgili olarak Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, HDK’nin sivillere karşı işlediği suçlara karşı tarafsız bir duruşun değil, açık bir duruşun gerektiğini söyledi. Tembur “Bu nedenle, savaşın başlangıcından itibaren orduyun yanında olduğumuzu ilan ettik” dedi. Ayrıca “Şu anda tüm göstergeler, Sudan silahlı kuvvetlerinin ezici bir zafer kazandığını gösteriyor” şeklinde sözlerine devam etti.

FERGT5H
HDK’nin paylaştığı bir video karesinde Hartum’un güneyindeki Zırhlı Birlikler karargâhının yakınlarındaki unsurları görünüyor (Şarku’l Avsat)

Tembur, HDK’yi nisan ayının ortasında iç savaşın patlak verdiği anda orduya ihanet etmekle suçladı. Onları, “çok büyük bir askeri silah deposuna, devletin kaynaklarından daha fazlasına ve dış ilişkilere ve finansman kaynaklarına sahip olan bir milis grubu” olarak tanımladı. Tembur “Ancak tüm bu avantajlar, onların ulusal ordumuz karşısında dayanmasını sağlamayacak. Dört aydan kısa bir sürede dağıtılıp silahlı gasp çetelerine dönüştürüldüler” dedi. Ayrıca “ana savaşın bittiğini ve geriye yalnızca temizlenmesi gereken ceplerin kaldığını” söyledi.

İç savaşı eski rejimin kalıntıları körüklüyor

Silahlı hareketlerin savaşan taraflardan birinin yanında olmayı seçtiği gibi, Beşir rejimine ve Ekim 2021 darbesine karşı direnişe öncülük eden gençlik örgütlerinden oluşan Direniş Komiteleri de seçimlerini yaptı. Kimileri ordunun yanında yer almayı tercih ederken, bir kısmı da tarafsız kalmayı seçti. Ordunun yanında mücadeleye katılan bu komitelerin önde gelenlerinden bazıları, silahlı kuvvetlerin liderliğiyle aralarındaki anlaşmazlıklara rağmen orduya destek vermekten vazgeçmeyeceklerini söylediler. Savaşı kışkırtmakla suçlanan eski rejimin İslamcıları ve Müslüman Kardeşler (İhvan) destekçileri de aynı tutumu sergiliyorlar.

Arap Sosyalist Baas Partisi’nin Sözcüsü Adil Halefallah, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, devrik lider Ömer el-Beşir rejiminin unsurlarının savaşı ateşlediğini söyledi. Bu iddiayı doğrulayan somut kanıtlar olduğunu ve Ramazan ayı boyunca duyulan tahrik edici söylemlerin bunun bir kanıtı olduğunu belirtti. Halefallah, “ordu ile HDK arasındaki çatışmayı önlemek için büyük çaba harcandığını, ancak İslamcıların müdahalesinin savaşı alevlendirdiğini” sözlerine ekledi.

Bununla birlikte Halefallah, hareketlerin savaşın bir tarafına katılmasının çok da mühim olmadığına işaret ederek “Katılmalarının iki taraf arasındaki güç dengesi üzerinde somut bir etkisi gözükmüyor. Bu, onların yapısal boyutunu yansıtıyor” dedi.



İşgal altındaki Batı Şeria'da üç Filistinli ve bir İsrailli öldürüldü

İsrail askerleri Batı Şeria'nın Nablus kentinde bir baskın düzenledi (AP)
İsrail askerleri Batı Şeria'nın Nablus kentinde bir baskın düzenledi (AP)
TT

İşgal altındaki Batı Şeria'da üç Filistinli ve bir İsrailli öldürüldü

İsrail askerleri Batı Şeria'nın Nablus kentinde bir baskın düzenledi (AP)
İsrail askerleri Batı Şeria'nın Nablus kentinde bir baskın düzenledi (AP)

İsrail makamları ve Filistin Sağlık Bakanlığı'na göre, dün işgal altındaki Batı Şeria'da şiddet tırmanırken, El Halil (güney) yakınlarındaki bir yerleşim yerine düzenlenen saldırıda, 2 Filistinli ve bir İsrailli öldürüldü. Cenin (kuzey) yakınlarındaki ayrı bir olayda ise başka bir Filistinli ordu tarafından vurularak öldürüldü.

İsrail ordusu askerlerinin, İsrailli yetkililere göre 22 yaşındaki bir İsraillinin ölümüne neden olan “silahlı ve bıçaklı saldırının” faillerini öldürdüğünü açıkladı.

Ordudan yapılan açıklamada, "Batı Şeria'nın güneyindeki "Gush Etzion" yerleşim biriminin kavşağında meydana gelen saldırının ardından olay yerine giden askerler ve güvenlik personeli iki saldırganı vurarak etkisiz hale getirdi.

İsrail polisi yaptığı ayrı bir açıklamada, saldırganların Batı Şeria'nın güneyindeki El Halil vilayetinin kuzeyinden geldiklerini ve Filistinli olduklarını belirtti.

İsrail askerleri Batı Şeria'daki Nablus'un doğusundaki Balata mülteci kampına baskın düzenledi (AFP)İsrail askerleri Batı Şeria'daki Nablus'un doğusundaki Balata mülteci kampına baskın düzenledi (AFP)

İsrail ordusu daha önce, kuvvetlerinin Halhul kasabasını kordon altına aldığını ve bölgede askeri kontrol noktaları kurduğunu bildirdi.

İsrail ulusal acil yardım servisi sözcüsü “Gush Etzion” kavşağındaki terörist saldırının ardından... "Sağlık görevlileri 22 yaşında bir erkeğin öldüğünü duyurdu.

Filistin Sağlık Bakanlığı dün, işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyinde bir “faaliyet” sırasında askerlerinden birinin bıçaklanmasının ardından ateş açtığını söyleyen İsrail ordusu tarafından bir kişinin vurularak öldürüldüğünü duyurdu.

Sağlık Bakanlığı yaptığı açıklamada olayı doğruladı: “Ahmed Ali al-Amur (55 yaşında) dün sabah Cenin'in Rummana beldesinde işgalciler tarafından şehit edildi” dedi ve daha fazla ayrıntı vermedi.

İsrail ordusu, Rummana kasabasında konuşlandıkları sırada bir “silahlı kişinin” askerlerinden birini bıçakladığını belirtti ve yaralanmayı “orta”  derece olarak nitelendirdi.

Filistin Sağlık Bakanlığı, çarşamba günü İsrail ordusunun geçen hafta Batı Şeria'nın kuzeyindeki Nablus'ta bulunan Askar el-Cedid mülteci kampına düzenlediği baskın sırasında 12 yaşındaki Iyad Abdil Muti Şalaksi'nin aldığı “kritik yaralar” nedeniyle öldüğünü duyurdu.

İsrail'in 1967'den bu yana işgal altında tuttuğu Batı Şeria'da, Gazze savaşını başlatan Ekim 2023 Hamas saldırısından bu yana geçen iki yıl boyunca çok sayıda ölümcül olayın ardından şiddet olaylarında dramatik bir tırmanış yaşandı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Filistinli Mahkumlar Kulübü dün yaptığı açıklamada, İsrail güçlerinin son 48 saat içinde Batı Şeria'da en az 52 Filistinliyi tutukladığını duyurdu.

İşgal ordusundan tutuklamaların koşulları hakkında herhangi bir açıklama gelmedi.

Mahkumlar Kulübü sözcüsü Amani Sarahne'ye göre, tutuklular arasında daha önce Hamas ve İsrail arasındaki altı haftalık ateşkes sırasında yapılan takas anlaşmasında serbest bırakılan Saca Daraghmeh de bulunuyor.

Filistin Yönetimi verilerine göre Gazze'deki savaşın başlamasından bu yana Batı Şeria'da aralarında militanların ve çok sayıda sivilin de bulunduğu en az 953 Filistinli, İsrail askerleri ya da yerleşimciler tarafından öldürüldü.

Aynı dönemde, İsrail'in resmi verilerine göre, aralarında sivil ve askerlerin de bulunduğu en az 36 İsrailli, Filistinlilerin saldırılarında ya da İsrail askeri operasyonları sırasında öldürüldü.