Lübnan Suriye’den yeni göç dalgasıyla yüzleşmeye çalışıyor

Her gün onlarca kişi sınırı geçiyor. Şarku’l Avsat, bu süreci takip ederek, Suriyelilerle konuşuyor

Geçen yıl Lübnan’ın Bekaa Vadisi’ndeki Bar Elias’ta yerinden edilmiş Suriyeliler için kurulan kampta oynayan çocuklar (AP)
Geçen yıl Lübnan’ın Bekaa Vadisi’ndeki Bar Elias’ta yerinden edilmiş Suriyeliler için kurulan kampta oynayan çocuklar (AP)
TT

Lübnan Suriye’den yeni göç dalgasıyla yüzleşmeye çalışıyor

Geçen yıl Lübnan’ın Bekaa Vadisi’ndeki Bar Elias’ta yerinden edilmiş Suriyeliler için kurulan kampta oynayan çocuklar (AP)
Geçen yıl Lübnan’ın Bekaa Vadisi’ndeki Bar Elias’ta yerinden edilmiş Suriyeliler için kurulan kampta oynayan çocuklar (AP)

Suriyeli Fadi Ş. (24), marketten ihtiyacı olan şeyleri almak için cebinde sadece bir dolarla Lübnan’ın doğusundaki Baalbek’e geldi. Humus’tan Lübnan’ın Bekaa bölgesine doğru olan yerinden edilme yolculuğu Fadi’nin tüm gücünü tüketti. Amcasının onu Lübnan’a götürmesi için bir kaçakçıya vermek üzere gönderdiği 100 doları bitirdi. Geçen cuma günü Şarku’l Avsat’a söylediğine göre yarın sabahtan itibaren de iş bulana kadar markette en ucuz şekilde ne yiyeceğini araştırıyor.

fdr
Lübnan ve Suriye arasındaki yasadışı sınır hattı (Şarku’l Avsat)

Fadi, ülkelerindeki ekonomik koşullardan kaçmak için yeni yerinden edilme dalgalarının bir parçası olarak her gün Lübnan topraklarına geçen onlarca Suriyeliden biri. Onları yasadışı yollardan gizlice Lübnan topraklarına taşıyan kaçakçılarla iş birliği yapıyorlar. Bu durum, son haftalarda daha da kötüleşen bu olguyu önlemek için Lübnan’ın iç kesimlerinde siyasi ve güvenlik alarmı verilmesini gerektiren bir mesele.

13 saatlik yolculuk

Fadi, 13 saat süren zorlu bir yolculuğun ardından Baalbek’e ulaştı. Gece yarısından sonra bir araçla Humus’tan yola çıktığını, ardından başka bir araçla Humus kırsalındaki Şinşar’a, oradan da yasadışı geçitler ve engebeli yollardan yürüyerek geçişin gerçekleştiği Basateen’e doğru yola çıktığını söylüyor. Ancak kaçakçılar Suriye ve Lübnan güvenliğinin gözünden saklanan noktaları bildikleri için bu noktaları kolayca atlattı.

st
Kamplar, kaçakçılık yoluyla Lübnan’a yeni gelenlerin sığınağı haline geldi (Şarku’l Avsat)

Göçmenler, Lübnan’ın derinliklerine ulaşmak için bazen tarlalar ve meyve bahçeleri arasında saatlerce yürüyorlar. Fadi, çoğu iş arayan genç erkeklerden oluşan 17 Suriyeliden oluşan bir grupla birlikte, Lübnan’ın en kuzeydoğusundaki Hermel’in kuzeyindeki yasadışı bir geçişten girdi. Lübnan yataklarına girdiklerinde ise dağıldılar. Bir kısmı akrabalarının yanında kaldıkları Bekaa Vadisi’ndeki Suriyeli mülteci kamplarına sığınırken, bir kısmı da Baalbek köylerinde akrabalarının yaşadığı evlere sığındı.

Ekonomik kriz

Fadi’nin yerinden edilmesinin ardındaki tek sebep ekonomik durum. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Ekonomik durumun cehenneminden kaçtım. Suriye’de, artık dayanılmaz hale gelen yüksek fiyat canavarı ve Suriye lirasının ciddi değer kaybı nedeniyle artık yaşamamız mümkün değil” ifadelerini kullandı. Fadi Ş. “Bir doların 14 bin Suriye lirasına çıkmasıyla Suriye’de hayat çok zorlaşırken, Suriye’de tarım ve inşaatta çalışan bir işçinin ücreti günlük 3 doları (40 bin Suriye lirası) geçmiyor. Gıda fiyatları yükselirken, bir kilogram domates, üzüm ve patatesin fiyatı 3 bin liranın üzerine, bir galon yağın fiyatı 110 bin liraya (8 dolar), bir kilogram şekerin fiyatı ise 13 bin liraya (yaklaşık bir dolar) ulaştı” dedi.

Fadi, bu koşulların kendisini Humus’taki işinden ayrılmaya ittiğini söylüyor. Kaçış masraflarını karşılayamayacağını belirten Fadi Ş., ekonomik durumunu iyileştirmek ve Lübnan’da çalışabilmek için Suriye dışında yaşayan amcasından yardım istedi ve amcası kendisine Lübnanlı ve Suriyelilerden oluşan bir kaçakçılık grubuna ödemesi için 100 dolar gönderdi. Nitekim aradığını Lübnan’da bulduğunu, buraya geldikten sonraki gün iş bulduğunu, çarşamba günü inşaatta sıva işinde çalışmaya başladığını ve kendisine günde 8 dolar maaş verildiğini belirtti.

scdefr
Lübnan - Suriye sınırında bulunan bir askerin Lübnan ordusunun internet sitesinden alınan fotoğrafı

Lübnanlı güvenlik kaynakları, Fadi’nin verdiği sayıları doğrularken, sınırdan kaçan tutuklularla yapılan soruşturmalarda rakamların daha yüksek olduğunu belirtiyor. Bekaa’da Şarku’l Avsat’a konuşan bir güvenlik kaynağı, kaçakçılık çetelerinin kişi başına talep ettiği meblağın, ister bir kafilede olsun ya da kaçakçının araçlarında olsun 100 ile 600 dolar arasında ve seyahat kurallarına göre değiştiğini dile getirdi.

dcferg
2020’de Lübnan’ın Bekaa Vadisi’ndeki Zahle şehri yakınında yerinden edilmiş Suriyeliler için kurulmuş bir kamp (EPA)

Güvenlik kaynağı, Lübnan’a gizlice girenlerden bazılarının ‘Lübnan topraklarını deniz ve havaalanı yoluyla Avrupa ülkeleri, Türkiye, Mısır veya Yunanistan’a geçiş koridoru olarak kullandıklarını söylerken, işlerinin ise onları yurtdışına göndermeden önce Lübnan’da kendilerine barınma sağlamaya çalışan çeteler tarafından üstlenildiğini vurguladı. Kaynak, Suriyelilerden bazılarının ise güvenlik hizmetlerinin eline geçtiğine dikkat çekti.

İkinci göç dalgası

Ancak ekonomik durum, Lübnan’a göçün ana nedeni olmaya devam ediyor. Samiye (32), geçen salı günü 2 yaşındaki oğlu Muhammed ile birlikte yasadışı kaçakçılık yoluyla Baalbek yakınlarındaki bir kampa geldiklerini söylüyor. Daha önce Suriye’deki ekonomik durumun Lübnan’dan daha iyi olduğu inancıyla ailesiyle birlikte yaşamak için Suriye’ye dönmüştü. Ancak Suriye’de kötüleşen ekonomik durumdan kaçmak için tekrar Lübnan’a yöneldi ve Bekaa Vadisi’ne doğru yola çıktı. Kamyon şoförü olarak çalışan ve Lübnan’dan Suriye’ye para gönderen kocasıyla yeniden birlikte yaşayacağını söylüyor.

dfrg
Lübnan ve Suriye arasındaki su kaçakçılığı geçidi (Şarku’l Avsat)

Bugün Suriye’ye göç ettiği çadırda yaşayan Samiye, 2 ay sonra aynı kaçakçılık yolu ve aynı kaçakçılarla buraya geri döndü. Samiye, “Ailemle birlikte yaşamak üzere iki ay önce kaçakçılar aracılığıyla Suriye’ye gittiğimde durum bugünden daha iyiydi. Ama şimdi durum daha da kötüleşti. Hayat dayanılmaz bir cehenneme dönmüştü ve bu beni tekrar Lübnan’a dönmeye sevk etti” dedi.

Samiye, yerine yolculuğun bedelinin 200 dolar olduğunu, kaçakçıların bu ücreti hem gidiş hem de dönüş için ücretlendirdiğini belirtti.

Güvenlik hareketi

Lübnanlı yetkililer yasadışı geçiş girişimlerini engellemek için harekete geçti. Lübnan Ordu Komutanlığı, yaptığı açıklamada “Kara sınırından insan kaçakçılığı ve yasa dışı sızmayla mücadele kapsamında ordu birliklerimiz, geçtiğimiz hafta farklı tarihlerde yaklaşık bin 100 Suriyelinin Lübnan- Suriye sınırına sızma girişimini engelledi” dedi.

Kaçakçılık hatları, güneyde batı Bekaa’daki es-Suveyri’den başlayarak Lübnan’ın en kuzeydoğusuna ve kuzeyde tüm sınır bölgesine kadar geniş bir alana uzanıyor. Burası, davetsiz misafirleri gizleyen bitki örtüsü göz önüne alındığında kaçakçılığın kolayca gerçekleştiği bir yer.

dcfrg
Lübnan’daki Bekaa Vadisi’ndeki Bar Elias'ta yerinden edilmiş Suriyeliler için kurulan bir kamp (AP)

Bir güvenlik kaynağı, Lübnan’ın doğusunda Şarku’l Avsat’a “Lübnan ordusu, Kara Sınır Alayı aracılığıyla ve istihbarat devriyelerinin yardımıyla yasal ve yasadışı geçişleri kontrol edebildi ve yeni yerlerinden edilmiş insan dalgalarının girişini önlemek için Bekaa’nın kuzeyinde uluslararası yollara paralel bariyerler kurdu. Geçtiğimiz haftadan sonra bir güvenlik kaosuna tanık olduk” diyerek, Lübnan’a kaçanların istisnasız tüm Suriye bölgelerinden olduğuna dikkati çekti. Kaynak ayrıca, ordunun yakaladığı kişilerin tekrar sınırdan sınır dışı edildiğini söyledi.

Siyasi baskı

Yeni yerinden edilme dalgasına son verilmesi yönünde iç siyasi baskılar artıyor. Öyle ki Lübnan Kuvvetleri, hükümete ‘mevcut mülteci krizine çözüm üretmesi ve durumun krizi daha da kötüleştirmemesi’ amacıyla Suriye’den, özellikle de kuzey ve doğudan herhangi bir sızıntının Lübnan’a girmesini önlemek için gerekli ve acil tüm önlemleri hassasiyetle alması çağrısında bulundu.

Lübnan Kuvvetleri medya departmanı tarafından yayınlanan bir açıklamada, “Bir hatırlatma olarak, Lübnan’daki Suriyeli mülteci krizinin başlangıcını sona erdirecek herhangi bir pratik adım görmedik. Gerekli olan, Suriye’den Lübnan’a sızmanın önlenmesine paralel olarak mültecilerin Lübnan’dan Suriye’ye bir an önce geri dönmesidir” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Milletvekili Sami Cemayel, Lübnanlıların 12 yıl önce Suriyelilere bir sığınak sağlamak için birçok fedakarlık yaptığını söylerken, bugün bu krizin sona ermesi, ülkelerine geri dönmeleri veya Lübnan’ın artık tek başına taşıyamayacağı bu yükü Lübnan’la paylaşan diğer ülkelere yeniden dağıtılmaları çağrısında bulundu.

Güçlü Cumhuriyet bloğunun bir üyesi olan Milletvekili Razi el-Hac ise “Suriyeli kaçakçılar, insan ve eşya kaçakçılığı operasyonlarını gerçekleştirmek için kandırmaya ve yeni yöntemler kullanmaya devam ediyor. Lübnan devletine her zaman çağrıda bulunduk ve bugün, her zamankinden daha fazla yasal ve yasadışı kara sınırlarının kontrol altına alınmasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

“Artık bu tedbirleri hayata geçirmenin ve bu alanda ciddi adımlar atmanın zamanı gelmiştir. Kaçakçılık operasyonları, devletin görevini yerine getirirken dağıldığının en belirgin işaretlerinden biridir” diyen Hac, “Bu konunun sorumsuzca ele alınması daha ne kadar devam edecek? Lübnan’ın bu Suriyeli akınına artık tahammülü kalmadı ve bizim yıllardır burada çürüyen yüzbinlerce insanın geri dönüşüne şiddetle ihtiyacımız var” dedi.

Suriye: Ekonomiye benzemeyen bir ekonomi ve hayata benzemeyen bir hayat

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, askeri operasyonların durdurulduğu bölgelere Suriyeli mültecilerin dönüşünde karşılaşılan zorluklara ilişkin bir soruya “Bir mülteci suyu, elektriği, çocuklarına okul ve tedavi için sağlık hizmeti olmadan nasıl geri dönebilir?” sorusuyla yanıt verdi. Esed, ekonomik ve yaşam koşullarını, Suriye bölgesinin en büyük bölümünü oluşturan, Rusya ve İran müttefiklerinin desteğiyle hükümetinin yeniden kontrol altına aldığı bölgelere indirgedi. Her ne kadar bu bölgelerde savaş durmuş olsa da orada hayat hala zor, hatta durum savaş zamanlarına göre çok daha zor.

vtju
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed (EPA)

Suriye hükümeti, ülkedeki ekonomik çöküşten ve yeniden inşanın engellenmesinden ABD’yi ve Batılı ülkeleri sorumlu tutuyor. Bu ülkeler, Suriye hükümetine ve onunla ilgilenenlere yönelik boğucu ekonomik yaptırımlar uyguluyor.

Geçen Mart ayında Dünya Bankası, Suriye’nin gayri safi hasılasındaki daralmanın 2,3 puan artarak 2023’te yüzde 5,5’e ulaşmasını bekliyordu. Yeniden yapılanma çalışmalarındaki yavaşlama devam ederse, bu durum ekonomik büyümenin daha da daralmasına yol açacak.

Öte yandan enflasyonun, ekonomik çöküşün ve yerel para biriminin değerinin Şam hükümeti açısından benzeri görülmemiş seviyelere (1 dolar 14 bin lira) kadar bozulmasının ve kriz yönetiminde ekonomi politikalarının bocalamasının sorumluluğunun büyük bir kısmı yerel iktisatçılara aittir. Bu ekonomi, devletin kaynaklarını kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde yönlendirdiğinde tarımı, sanayiyi ve geleneksel ticareti ortadan kaldırmayı başardı.

Şamlı bir ekonomist, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Geçtiğimiz Ağustos ayında açıklanan yüzde 100’lük artıştan sonra çalışan maaşı 25 doları geçmiyor. Bu miktar, elektrik, su ve akaryakıt fiyatlarındaki artıştan kaynaklanan yüksek fiyatlar dikkate alındığında küçük bir ailenin bir günlük masrafını dahi karşılamıyor. Peki devlet çalışanları, ayın geri kalan masraflarını nereden karşılıyor? Bu noktada başka kaynaklar da var. Bunların başında ise rüşvet, ikinci bir iş veya yasa dışı kazanç geliyor” ifadelerini kullandı. “Bu, piramidin tabanında gerçekleşir. Yolsuzluğun yukarıya doğru sızmayı artırdığını, tekel, büyük anlaşmalar yapmak ve kaçakçılık ve şaibeli ticaret operasyonlarına dolaylı sponsorluk ile temsil edildiğini söylersek abartmış olmayız” diyen ekonomist, “Bütün eklemleri çürümüş ve ekonomi çökmüş olmasına rağmen devleti ayakta tutan, yolsuzluk ve yasadışı kazançtır” şeklinde konuştu. Ekonomiste göre bu durum da küçük bir varlıklı sınıf ile işlerini dış yardım ve işçi dövizleri yoluyla yöneten orta sınıfın küçük bir kalıntısı arasındaki uçurumu artırıyor. Ezici bir çoğunluk ise göç etmeyi ve kendilerini kabul eden herhangi bir ülkeye sığınmayı hayal ediyor.

dsf
Suriye’nin güneyindeki Süveyda şehrinde gerçekleşen halk protestolarından bir görüntü (EPA)

Dünya Gıda Programı verilerine göre Suriye, dünyada gıda güvensizliğinin en fazla yaşandığı altı ülkeden biri. Suriye’de yaklaşık 12,1 milyon insan, yani nüfusun yarısından fazlası gıda güvensizliği yaşıyor. Suriye’de ortalama aylık ücret, şu anda ailenin gıda ihtiyacının yalnızca dörtte birini karşılıyor. Dünya Gıda Programı’ndan elde edilen veriler aynı zamanda yetersiz beslenmenin arttığını, çocuklarda bodurluk oranlarının ve anneler arasında yetersiz beslenmenin benzeri görülmemiş seviyelere ulaştığını gösteriyor. Açlık insanları tehdit ederken, ufukta ise Suriye hükümetinin enflasyonla mücadele ve yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik net bir planı yok, aksine tam tersi yaşanıyor. Enerji, su, gıda ve ilaç gibi en temel yaşam ihtiyaçlarından yoksun olan Suriyelilerin dramı derinleşirken, bu da Suriye’nin güneyindeki Süveyda vilayetinde günlerdir yoğunlaşan halk protestolarının patlak vermesinin nedenlerinden birine dönüştü.



Beyrut'taki Tabatabai suikastının ardından Trump ve Netanyahu arasında neler oluyor?

İsrail'in pazar günü Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği hava saldırısında ölen Hizbullah'ın askeri kanadının komutanı Heysem Ali et-Tabatabai ve diğer kişilerin cenaze töreni, 24 Kasım 2025 (AFP)
İsrail'in pazar günü Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği hava saldırısında ölen Hizbullah'ın askeri kanadının komutanı Heysem Ali et-Tabatabai ve diğer kişilerin cenaze töreni, 24 Kasım 2025 (AFP)
TT

Beyrut'taki Tabatabai suikastının ardından Trump ve Netanyahu arasında neler oluyor?

İsrail'in pazar günü Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği hava saldırısında ölen Hizbullah'ın askeri kanadının komutanı Heysem Ali et-Tabatabai ve diğer kişilerin cenaze töreni, 24 Kasım 2025 (AFP)
İsrail'in pazar günü Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği hava saldırısında ölen Hizbullah'ın askeri kanadının komutanı Heysem Ali et-Tabatabai ve diğer kişilerin cenaze töreni, 24 Kasım 2025 (AFP)

Elie Kuseyfi

Geçtiğimiz pazar günü öğleden sonra Lübnan’ın başkenti Beyrut'un güney banliyölerinde Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali et-Tabatabai'ye düzenlenen suikast, geçtiğimiz yıl eylül ile kasım ayları arasında yaşanan savaş senaryosunun tekrarlanacağına dair korkuları yeniden canlandırdı. İsrail'in suikastlar silsilesine Hizbullah’ın üst  düzey komutanlarından Fuad Şükür ve ardından Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'a düzenlediği suikastla başladı. Daha sonra Lübnan’ın güneyinde, başkent Beyrut’ta ve ülkenin dört bir yanında peş peşe düzenlediği saldırılardan birinde Nasrallah’ın halefi Haşim Safuyiddin öldürüldü. Ancak bu senaryo her an tekrarlanabilir olsa da kaçınılmaz değil. Bölgesel ve uluslararası bağlamın, özellikle geçtiğimiz ay Gazze'de ateşkesin ilan edilmesi ve geçtiğimiz hafta bu konuyla ilgili ABD tasarısının onaylanmasıyla değişmiş olması nedeniyle, böyle bir senaryoyla karşı karşıya kalma ihtimalimiz daha düşük.

Öte yandan ABD'nin bu anlaşmaya verdiği desteği geri çekeceğine dair herhangi bir işaret yok, çünkü bu siyasi açıdan anlamsız olur. ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Şam'dan Riyad'a ve aradaki her yere kadar Ortadoğu'daki stratejisini bu anlaşma etrafında yeniden inşa ediyor. Bu da ABD'nin söz konusu anlaşmayı sürdürme konusundaki desteğinin boyutunu gösteriyor, fakat yine de son birkaç gün içinde ABD'nin bu anlaşmaya verdiği desteğin ivmesinde belirgin bir düşüş gözlemlendi. Zira İsrail'in pazar günü Beyrut'ta meydana gelen saldırıdan önce Gazze'deki saldırılarında son günlerde artış var. Dolayısıyla son iki gündür İsrail'in saldırılarının yoğunlaşmasına rağmen, ABD'nin İsrail'e Gazze'de ateşkese yönelik ihlallerini artırması için yeşil ışık yaktığı söylenemez. Ancak İsrail'in en ciddi ihlali, Gazze'yi ikiye bölen sarı hattı ihlal etmesiydi. Bu olay, gerilim ve savaştan başka bir stratejisi olmadığı görünen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun anlaşmanın gücünü ve onu destekleyen uluslararası ve bölgesel tarafların sabrını, ya da en azından tepkilerini test etmeye çalıştığı anlamına geliyor. Ancak, İsrail'in Gazze'de açık bir şekilde tırmanışa geçmesi, bu aşamada hayal bile edilemeyecek bir şeyi, Trump'ın tarihi bir başarı olarak gördüğü Gazze'deki ateşkes anlaşmasına ABD'nin desteğinin çöküşünü ifade ediyor.

Netanyahu ve ekibinin gerginliği tırmandırmak için her türlü ‘fırsatı’ değerlendirdiği, yani halen ABD’nin kırmızı çizgilerini aşmadan bu çizgilerin içinde kalmaya çalıştığı açık.

Buna karşın Netanyahu ve ekibinin gerginliği tırmandırmak için her türlü ‘fırsatı’ değerlendirdiği, yani halen ABD’nin kırmızı çizgilerini aşmadan bu çizgilerin içinde kalmaya çalıştığı açık. Fakat seçimlere hazırlanan ve İsrail'e sadık bir adam imajı çizen ‘Bibi’ (Binyamin Netanyahu) seçimler için tek kozu ve rakipleriyle arasındaki tek fark olarak, gerilimi tırmandırma ve saldırı stratejisini mümkün olduğunca uzatmaya çalışıyor. Ancak Netanyahu'nun hesapları, ateşkes ve ABD’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) bir ‘barış konseyi’ kurulması için sunduğu taslak metnin onaylanmasının ardından ABD’nin varlığının sahnede eskisinden çok daha büyük hale gelmesiyle bütün resmi özetlemekte yetersiz kalıyor. Sonuç olarak, savaşın başlangıcından itibaren durum böyle olmasa da gerilimi tırmandırma kararı artık sadece Netanyahu'nun elinde değil ve ABD’nin kırmızı çizgileri artık çok daha net. Öyle ki Netanyahu ve ekibi 2023 sonbaharından bu yana savaş boyunca defalarca kez yaptıkları gibi gerilimi başlatarak ABD’ye artık bir oldu-bitti dayatamaz.

dfvrg
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Aoun, Bağımsızlık Günü arifesinde Lübnan'ın güneyindeki Tire kentinde bulunan Lübnan Ordusu Güney Litani Bölgesi Komutanlığı’ndan televizyonda yayınlanan bir konuşma yaptı, 21 Kasım 2025 (AFP)

Ancak asıl soru, ABD’nin İsrail'e Gazze konusunda uyguladığı kısıtlamaların Lübnan ve genel olarak bölgedeki yani ABD’nin müdahalesi ve bazı İsraillilerin Gazze'deki ve belki de daha sonra tüm Filistin topraklarındaki ‘çatışmanın uluslararasılaşması’ olarak adlandırdıkları durum karşısında İsrail'in manevra alanındaki kısıtlamalarla aynı olup olmadığı sorusu. Burada İsrail hükümetinin, İran'ın balistik füze cephaneliğini yeniden inşa ederek ve İsrail ile bir sonraki tur için hazır olduğunu söyleyerek, İran ve onun vekillerinin İsrail'e oluşturduğu tehlikeye dair anlatıyı yeniden üretmeye çalıştığı aşikar. İsrail'in anlatısına göre İran, İsrail ile çatışmaya hazır olan müttefiklerine para ve silahla destek verdiğini kabul ediyor. Fakat İsrail’in bu anlatısını destekleyen hiçbir şey olmadığı gibi yalanlayan da yok. İsrail'in, düşmanlarını hedef almak için uygun bir temel oluşturmak amacıyla düşmanlarının yeteneklerini abartması alışılagelmiş bir durumdur.

ABD Başkanı Trump’ın Lübnan Cumhurbaşkanı Avn’ı Beyaz Saray'a davet etme niyeti, ABD yönetiminin Lübnan'da askeri eylem düşünmediğini gösteriyor.

Aynı durum İsrail'in geçtiğimiz yaz savaşta ağır hasar gören askeri yeteneklerini yeniden inşa etmeye çalıştığını iddia ettiği Hizbullah için de geçerli. İsrail, Suriye'den gelen kaçakçılık rotasının tamamen kesilmediğini de belirtiyor. İsrail, Lübnan toprakları üzerinden Hizbullah'a silah kaçakçılığını kontrol edemediğini vurgulayarak, sadece Hizbullah'ı değil, ABD’nin Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’ya Beyaz Saray ziyaretinin ardından açılım yaptığı bir dönemde Şam'daki yeni yönetimi de hedef alıyor. Şara’nın ABD ziyareti, Netanyahu'nun Suriye topraklarındaki İsrail işgal bölgelerini ziyaretiyle aynı zamana denk geldi. Netanyahu, Şara’nın Washington ziyaretini bozmak ve Trump yönetimine, İsrail'in şartlarının Şam'a yönelik herhangi bir yeni ABD politikasında öncelikli olduğu mesajını vermek amacıyla bu ziyareti gerçekleştirdi.

dfrgthy
İsrail'in pazar günü Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği hava saldırısında ölen Hizbullah'ın askeri kanadının komutanı Heysem Ali et-Tabatabai ve diğer kişilerin cenaze töreni, 24 Kasım 2025 (AFP)

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre İsrail'in 27 Kasım'da Hizbullah ile ateşkes imzalamasından bu yana öldürdüğü en üst düzey lider olan Tabatabai suikastıyla Beyrut'ta tırmanan gerginliği yorumlarken tüm bu faktörler dikkate alınmalı. Lübnan'da ve çevre bölgede genel olarak şu anki durumun özelliklerini anlamak için, özellikle Lübnan'da gerginliği tırmandıran Netanyahu'nun düşünce yapısını anlamak gerekir. ABD’nin Gazze'de gerilimi tırmanma alanını nispeten kapatmasından sonra Lübnan Netanyahu’nun gerginliği tırmandırma stratejisini sürdürebileceği bir arka bahçe görevi görüyor olabilir mi? Cevap evet olsa bile, Lübnan'da açık bir tırmanma, İsraillilerin dediği gibi birkaç günlük çatışmalar ya da geçtiğimiz sonbahardaki gibi yeni bir savaş, ABD’nin desteği olmadan gerçekleşemez. Peki Bibi böyle bir desteği çekebilir mi?

Aslında bu soruya kesin bir evet ya da hayır cevabı vermek zor olsa da ABD Başkanı Trump’ın Lübnan Cumhurbaşkanı Avn’ı Beyaz Saray'a davet etme niyeti, ABD yönetiminin Lübnan'da askeri eylem düşünmediğini gösteriyor. Bunun yanında Lübnan’da Joseph Avn'ın cumhurbaşkanı olarak seçilmesi ve Nevvaf Selam'ın başbakanlığında bir hükümetin kurulması, son savaştan sonra Lübnan'da yaşanan siyasi dönüşümün önemli bir işareti olmaya devam ediyor. Yeni hükümetin silahları devletle sınırlandırma vaadini yerine getirememiş olmasına rağmen bu dönüşüm, ABD’nin istekleriyle de uyumlu. Zira herkesten önce ABD’nin çok iyi bildiği şekilde bu gerçekleştirilmesi zor bir vaat. Aslında, mevcut koşullar altında bu vaadi yerine getirmek imkansız. Bu vaadi tekrarlamadaki tek amaç daha fazla siyasi baskı uygulamak. Ancak, Hizbullah'ı daha da zayıflatmak için İsrail'in herhangi bir yerde gerilimi tırmandırması, şimdiye kadar ABD tarafından desteklenen Avn-Selam ikilisinin yönetimini de zayıflatır. Dolayısıyla İsrail’in böyle bir gerilimi tırmandırma girişimi, ABD'nin Lübnan'daki hesaplarını yeniden düzenleyecek ve bu gerilimin öngörülemeyen siyasi sonuçları hakkında sorular ortaya çıkmasına yol açacak. Tüm bunlardan ötürü, Lübnan hükümetinin planının başarısız olmasının ardından Washington'ın Tel Aviv'e Hizbullah'a karşı gerilimi açıkça tırmandırmak için destek vermeye hazır olduğu iddiası bazen aceleci olmakla birlikte çoğu zaman da temenniden öteye geçmiyor.

Hizbullah'ın İsrail'in gerilimi tırmandırmasına vereceği yanıtlar ölçülü olması bekleniyor. Bu aynı zamanda UAEA Yönetim Kurulu'nun son kararıyla Avrupa troykası ile karşı karşıya gelinmesi nedeniyle yeni bir aşamaya giren İran'ın hesaplarına işaret ediyor.

Ancak, özellikle ABD’nin Hizbullah’ın açık bir çatışmaya hazır olmadığı yönünde bir değerlendirme yapması durumunda, tüm olasılıklar açık kalıyor. Bu durumda Hizbullah'ın İsrail'in gerilimi tırmandırmasına vereceği yanıtlar ölçülü olması bekleniyor. Bu aynı zamanda Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulu'nun son kararıyla Avrupa troykası ile karşı karşıya gelinmesi nedeniyle yeni bir aşamaya giren İran'ın hesaplarına işaret ediyor. Öte yandan bu kararla İran ile Batı arasındaki müzakere süreci daha da karmaşık hale geldi.

Ancak İran, dalgalı müzakereler ve İran'ın kötüleşen iç durumu göz önüne alındığında, şu anda durumu tırmandırmayı veya Hizbullah'ı bunu yapmaya zorlamayı göze alamaz. Bu yüzden İran'ın mevcut stratejisinin, stratejik sabır göstermeye mecbur olan Hizbullah için de geçerli olan bir sınırlama stratejisi olması muhtemel. Hizbullah Tabatabai suikastına misillemede bulunsa bile bu, Netanyahu'ya saldırganlığının kapsamını genişletmesi için bir bahane vermez. Ancak tüm bunlar, İsrail'in bir yandan Cumhurbaşkanı Avn'ın önerdiği girişim gibi her türlü müzakere girişimini reddederken hava saldırıları ve tehditlerinin ağırlığı altında ezilen Hizbullah’ın sosyal çevre ve Lübnan için bir bedel anlamına geliyor. Hizbullah da mevcut çıkmazı aşmak için izlenmesi gereken seçenekler hakkında ciddi bir iç tartışma başlatmayı reddediyor ve Lübnan'ın elinde iki ucu keskin bir bıçak olan Amerikan şemsiyesinden başka bir şey bırakmıyor. Şu an Lübnan'ı gerginliğe sürüklenmekten sadece İsrail'in Hizbullah'a karşı harekete geçmeye karar vermesi halinde ABD’den yeşil ışık yakılmayacak olması koruyor. Lübnan şu an Washington’ın Tel Aviv'e Gazze yerine Lübnan'da saldırıya geçmesi için yeşil ışık yakması olasılığı riskiyle karşı karşıya. Şu an olan ve gelecekte olacakların büyük bir kısmı, Washington ile Tel Aviv arasındaki yeni ilişki modellerine bağlı. Bu modeller, hem İsrail'de hem de ABD’de ve hatta Trump'ın kendi ekibi içinde bile tartışma konusu olmaya ve polemiklerin büyük bir bölümünü oluşturmaya başladı.


Suriye Devlet Başkanı, ABD Kongresi'nden bir heyeti kabul etti

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (EPA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (EPA)
TT

Suriye Devlet Başkanı, ABD Kongresi'nden bir heyeti kabul etti

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (EPA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (EPA)

Suriye Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın dün Şam'da, Temsilci Darin LaHood başkanlığındaki ABD Kongre heyetini, iki ülke arasındaki iş birliğini geliştirme yollarını görüşmek üzere kabul ettiğini bildirdi.

Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani'nin de katıldığı toplantıda, ortak ilgi alanına giren bir dizi uluslararası konu hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtildi.

Açıklamada, "İki taraf arasında, ortak çıkarlara hizmet edecek ve bölgesel istikrarı destekleyecek şekilde yapıcı iletişimin sürdürülmesinin önemi vurgulandı" ifadelerine yer verildi.


Hizbullah'a, Tabtabai suikastına misilleme yapmaması tavsiyesi

Papalık ateşkesine saygı göstermek ve İsrail'i kışkırtmamak için katılımcılar, pazartesi günü Beyrut'un güney banliyölerinde Hizbullah'ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai ve dört arkadaşının cenazesine katıldı (AFP)
Papalık ateşkesine saygı göstermek ve İsrail'i kışkırtmamak için katılımcılar, pazartesi günü Beyrut'un güney banliyölerinde Hizbullah'ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai ve dört arkadaşının cenazesine katıldı (AFP)
TT

Hizbullah'a, Tabtabai suikastına misilleme yapmaması tavsiyesi

Papalık ateşkesine saygı göstermek ve İsrail'i kışkırtmamak için katılımcılar, pazartesi günü Beyrut'un güney banliyölerinde Hizbullah'ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai ve dört arkadaşının cenazesine katıldı (AFP)
Papalık ateşkesine saygı göstermek ve İsrail'i kışkırtmamak için katılımcılar, pazartesi günü Beyrut'un güney banliyölerinde Hizbullah'ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai ve dört arkadaşının cenazesine katıldı (AFP)

Hizbullah liderliği, partinin  askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai'nin İsrail tarafından öldürülmesine misilleme yapılmaması yönündeki yerel ve yabancı tavsiyelere olumlu yanıt verme eğiliminde olup, Tel Aviv'in saldırı planını tamamlamasını engellemek ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın barışçıl müzakere girişimini desteklemesinin önünü açmak istiyor.

Şarku'l Avsat’ın siyasi kaynaklardan edindiği bilgiye göre, suikasttan bu yana parti yönetimi ile devletin temel direkleri arasındaki iletişimin kesintisiz sürüyor. Kaynaklar, suikast sonrası aşamanın askeri ve siyasi açıdan ele alındığını belirterek, partinin, Lübnan'ın Papa XIV. Leo'yu ağırlamaya hazırlık olarak öngördüğü "papalık ateşkesine" saygı göstererek İsrail'i kışkırtma niyetinde olmadığını, bunun da savaşı genişletmesi halinde İsrail için utanç verici olacağını kaydetti.

Kaynaklar, partinin, ABD ile müzakerelerin yeniden başlamasıyla birlikte İran'ın koşullarını iyileştirmek için kullanabileceği umuduyla, İran'a yanıtın geciktirilmesi pozisyonunu kendisine emanet ettiğini, zira İran'ın, 1701 sayılı Kararın uygulanmasında düşmanlıkların durdurulması anlaşmasının performansını kontrol etme ve koruma garantileri sağlama konusunda en yetenekli ülke olduğunu ifade etti.