Lübnan hükümeti, mülteci akınına karşı çözüm sözü verdi

Lübnan Ordusu tarafından yayınlanan, düzinelerce kişinin yasa dışı yollardan Lübnan'a girdiğini gösteren fotoğraf (AP)
Lübnan Ordusu tarafından yayınlanan, düzinelerce kişinin yasa dışı yollardan Lübnan'a girdiğini gösteren fotoğraf (AP)
TT

Lübnan hükümeti, mülteci akınına karşı çözüm sözü verdi

Lübnan Ordusu tarafından yayınlanan, düzinelerce kişinin yasa dışı yollardan Lübnan'a girdiğini gösteren fotoğraf (AP)
Lübnan Ordusu tarafından yayınlanan, düzinelerce kişinin yasa dışı yollardan Lübnan'a girdiğini gösteren fotoğraf (AP)

Lübnan hükümeti, önümüzdeki hafta yapılacak hükümet oturumunda, ordu komutanı ve güvenlik güçleri başkanlarının katılımıyla, yeni Suriyeli sığınmacı akınını ele almayı taahhüt etti. Lübnan Ordusu, mevcut imkanlar dahilinde, sınırdan kaçak insan geçişini önlemek için devam eden güvenlik önlemleri aldı. Bu önlemler, kuzey sınırında bir insan kaçakçısının tutuklanması ve ordu birliklerinin bir hafta içinde bin 200 Suriyelinin girişini engellenmesiyle sonuçlandı.

Suriye'den gelen yeni bir mülteci dalgası, iki hafta önce Lübnan'a yasadışı yollardan girmeye başladı. Bu dalga giderek büyüyor ve her gün onlarca kişinin Lübnan topraklarına girmeyi deniyor. Şarku'l Avsat’a konuşan kaynaklara göre, kuzey sınırından yapılan sızma operasyonlarında her grupta 30 veya daha fazla kişi yer alıyor. Bu operasyonlar, iki ülke arasındaki Büyük Nehir'in kuzey kıyısındaki tüm sınır bölgelerinde gerçekleşiyor. Kaynaklar, 18 yaş altı gençlerin Suriye'den gelen gruplara liderlik ederek ağaçlarla kaplı tarla ve yollardan geçerek Lübnan topraklarına girmeden önce saklanmalarına olanak sağladığını söyledi.

Saha kaynakları, ordunun sınır bölgesinde yoğun devriyeler gerçekleştirdiğine, olaya karışanların takibi ve kuzey ve doğudaki sınır bölgesinde güvenlik takviyeleri açısından sıkı önlemler aldığına dikkat çekti.

Ordu, sınırdan kaçak geçişleri, mevcut lojistik imkanları dahilinde ve sınırdaki tüm birliklerin katılımıyla engellemeye çalışıyor. Bir hafta içinde bin 200 kişinin girişini engellemeyi başardı. Ordu'nun Bekaa-Halid Vadisi bölgesindeki bir birimi, yasa dışı sınır geçişlerinde yer alan bir Lübnanlıyı tutukladı. Tutuklanan kişide bir savaş silahı, mühimmat ve cep telefonu bulundu. Bu operasyon, insan kaçakçılığı ve yasa dışı sınır geçişleriyle mücadele kapsamında gerçekleştirildi.

Suriye yetkilileriyle sağlam bir koordinasyon mekanizmasının yokluğunda ordu, tutukladığı kaçakları genellikle son yılların en büyük dalgası olarak tanımlanan bir zamanda Suriye sınırına geri gönderiyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan güvenlik kaynakları, Lübnan ordusunun, devriye gezmek, sınırı izlemek, pusu kurmak, bölgeyi gözlemlemek ve kaçakçıları kovalamak gibi görevlerini normal şekilde yerine getirdiğini söyledi. Ordu, yeni mülteci akınını azaltmak için bu görevleri yerine getiriyor. Ancak, ordunun mevcut imkanları dahilinde hareket ettiğini ve akının ‘ordu tarafından tamamen kontrol altına alınamayacak kadar büyük’ olduğunu belirtiyorlar. Kaynaklar, bu önlemlerin kaçakçıların faaliyetlerini yeniden başlatmasını önlemek için sıkı adli tedbirlerle eşleştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Sıkı önlemlerin, gelecek hafta yapılacak olan ve mülteciler konusuna ayrılan hükümet toplantısının gündeminde olması bekleniyor. Başbakan Necib Mikati'nin dünkü Kabine oturumunun başında yaptığı konuşmada, “Sorun ortak ve herkesin işbirliğini gerektiriyor” diyerek, dosyanın ordu komutanı ve güvenlik güçleri liderlerinin katılımıyla inceleneceğini söyledi.

Fotoğraf Altı:  Mikati dün bir hükümet toplantısına başkanlık ederken (Dolati & Nahra)
Mikati dün bir hükümet toplantısına başkanlık ederken (Dolati & Nahra)

Mikati, “Yasa dışı yollarla yeni Suriyeli mülteci akınıyla meşgulüz. Endişe verici olan ise, yeni yerinden edilenlerin çoğunluğunun gençlerden oluşması. Ordu ve güvenlik güçleri, çok şükür ki, varlığımızın bağımsızlığını tehdit eden ve kasıtlı veya kasıtsız olarak Lübnan gerçekliğinin yapısını etkileyen ciddi bir dengesizlik yaratan haksız yer değiştirme konvoylarını önlemek için çok çalışıyor” şeklinde konuştu.

Lübnan Göç ve Mülteciler Bakanı İsam Şerefuddin, dün hükümet toplantısında sınır kontrolünü ve Suriyeli mültecilerin yasadışı geçişiyle mücadeleyi ele alan bazı sorunları ve konuları gündeme getirdi. Enformasyon Bakanı, oturumun sonunda yaptığı açıklamada, mülteciler konusu ve Suriye'yi ziyaret edecek komitenin kaderi hakkındaki dosyanın ‘gelecek oturumda ele alınacağını çünkü Suriye'yi ziyaret edecek bir komite olması gerektiğini’ söyledi.

Şerefuddin, oturumu, ‘Suriye sınırından yasadışı yollardan gelen mülteci sayısının hesaplanamayacağını’ belirterek başlattı. Ancak, ‘yasal yollardan geçen mülteci sayısının bir ayda 8 bine ve yılın başından itibaren 20 bini aştığına’ dikkat çekti. Ayrıca, ‘Lübnan ordusunun sınır kontrolünü sağlamak için yetersiz imkanlara sahip olduğunu’ belirterek, ‘asker sayısının yeterli olmadığını ve Suriye tarafında sınır kontrolünü sağlamak için işbirliğinin zayıf olduğunu’ söyledi.

Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, Lübnan'ı 160. Arap Birliği Bakanlar Konseyi toplantısında temsil ettiği konuşmasında, Suriyeli mülteci sorununu gündeme getirdi. Buhabib, son dönemde Suriyeli mülteci sayısının arttığını ve bu durumun Lübnan'ın ekonomik ve sosyal durumuna ilave bir baskı oluşturduğunu belirtti. Buhabib, Suriyeli mültecilerin, Suriye'deki ekonomik krizin derinleşmesi nedeniyle ekonomik ve yaşamsal nedenlerle ülkeyi terk ettiğini ifade etti.

Buhabib, sözlerine devam ederek, "Sessizliğin ve ihmalin çölünde çırpınışı bir tarafa bırakacak olursak, herkes şunu bilmelidir ki, Suriye'nin içinde bulunduğu boğucu siyasi, ekonomik ve yaşamsal krizi aşmasına yardım etmek, başta kara ve deniz olmak üzere komşu ülkeler için acil bir meseledir. Çünkü mülteci meselesinin ağırlaşmasının yaratacağı yansımalar sanıldığından çok daha tehlikeli olabilir” dedi.

Lübnanlı Bakan, ayrıca “Suriyeli mültecilerin ve sığınmacıların kendi ülkelerine, şehirlerine ve köylerine geri dönmelerini kolaylaştırmak ve hızlandırmak için gerekli adımları atmanın önemli olduğunu tekrar vurgulamak isterim. Bu sorunun, Lübnan ve diğer ev sahibi ülkelerin güvenliğini ve istikrarını tehdit etmesi nedeniyle, bu konudaki siyasi tartışmaları sona erdirmeliyiz. Ayrıca, erken toparlanma planının uygulanmasının da gerekli olduğuna inanıyoruz. Bu, sadece Suriye ve Suriyeliler için değil, tüm ev sahibi ülkeler için önemlidir" ifadelerini kullandı.



Netanyahu'nun tehditlerinin ardından İsrail Gazze'de saldırılarını arttırdı

Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)
Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)
TT

Netanyahu'nun tehditlerinin ardından İsrail Gazze'de saldırılarını arttırdı

Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)
Gazze'nin güneyinde İsrail saldırısında öldürülen yakınlarının cenazeleri başında ağlayan Filistinliler (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Hamas üzerindeki askeri baskıyı iki katına çıkarma tehdidinin ve hükümetindeki bakanların Hamas’ın Filistinli tutukluların serbest bırakılmasını ve savaşın sona erdirilmesini öngören kapsamlı bir anlaşmaya varma talebini reddederek Gazze Şeridi'nin tamamını işgal etme çağrılarının ardından İsrail işgal güçleri, Gazze Şeridi'ndeki saldırılarını arttırarak dün daha fazla can kaybına neden oldu.

Filistinli tıbbi kaynaklara göre dün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerine düzenlenen çok sayıdaki hava saldırısı, topçu bombardımanı ve insansız hava aracı (İHA) ile açılan ateş sonucunda 30'dan fazla Filistinli hayatını kaybetti.

Aynı istatistiklere göre kurbanların çoğu Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus ile Gazze şehrinin doğusundaki Şucaiyye ve et-Tuffah mahallelerindendi.

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana İsrail tarafından Gazze Şeridi’ne düzenlenen bombardımanlarda ölenlerin sayısının 51 bin 201'e, yaralananların sayısının ise 116 bine yükseldiği bildirildi.

Yeni bir teknik

Şarku’l Avsat muhabiri, dün gece, Gazze şehrinin doğusunda yer alan Zeytun, Şecaiyye ve et-Tuffah mahallelerinin her noktasını vuran İsrail’in saldırılarının yoğunluğu açısından zor geçtiğini, özellikle et-Tuffah Mahallesi ve Yafa Caddesi çevresi ile Gazze şehrinin orta kesimlerine yakın bölgelerden çok sayıda insanı kaçmaya zorladığını bildirdi.

İsrail, 18 Mart'ta çatışmaların yeniden başlamasından bu yana İsrail askerleri arasında yaşanan ilk ölümcül olay olan, Hamas üyeleri ile İsrail askerleri arasında et-Tuffah Mahallesi’nin doğusunda yaşanan çatışmalarda bir İsrail askerinin ölmesi ve dört askerin yaralanmasından bir gün bu bölgelere saldırdı.

İsrail askerleri coğrafi olarak, ateşle korudukları, ancak asker bulundurmadıkları kuzeybatı bölgeleri dışında Refah şehrinin tamamını karadan kontrol ediyorlar. Refah şehrini Han Yunus'tan ayıran ve ‘Morag Koridoru’ olarak bilinen bölgede konuşlanmış durumdalar.

sdfgthy
Dün Gazze’nin kuzey yakınlarında İsrail’e ait askeri bir aracı taşıyan bir tır (Reuters)

İsrail kara kuvvetleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyini orta kesimlerden ve güneyden ayıran Netzarim Koridorunda konuşlu olsa da bölgede tam kontrol sağlanmış değil, Reşid sahil yolu halen açık durumda. İsrail kara kuvvetleri aynı zamanda Şucaiyye ve et-Tuffah mahallelerinin dış bölgelerinde de konuşlu ve buradaki operasyonlar, kuzeydeki Beyt Hanun ve Beyt Lahiye semtlerinin dış mahallelerindeki diğer askeri birlikler gibi yavaş ve temkinli bir şekilde yayılıyor.

Operasyonlarında yeni bir taktiksel yaklaşım benimseyen İsrail güçleri, bir yandan Hamas'ı yavaş ilerleyen kara operasyonlarıyla baskı altına almayı hedeflerken, diğer yandan da bomba ya da patlayıcıları tespit etmek amacıyla geriye kalan binaları ve evleri havaya uçurmak için patlayıcı robotlar kullanıyor.

Öte yandan İsrail güçleri, Gazzelilerin evlerine dönmelerini engellemek için onların evlerini yıkmayı ve buraları yaşanmaz alanların ve belki de gelecekte girmelerinin yasak olduğu tampon bölgelerin bir parçası haline getirmeyi amaçlıyor.

Hamas'a baskı

Başta Netanyahu olmak üzere İsrailli yetkililer, Hamas üzerinde baskı kurmak amacıyla operasyonları yoğunlaştırmayı planladıklarını açıkladılar. Netanyahu cumartesi akşamı yaptığı açıklamada, İsrail güçlerine Hamas üzerindeki baskıyı her zamankinden daha fazla arttırmaları talimatını verdiğini ve İsrail'in mutlak zafer elde edene kadar savaşmaya devam etmekten başka çaresi olmadığını söyledi. ‘Katiller’ dediği kişilere teslim olmayacağını ve herhangi bir dikteye boyun eğmeyeceğini vurgulayan Netanyahu, Hamas tarafından ‘kapsamlı anlaşma’ olarak adlandırılan anlaşma kapsamında yeniden belirlenen koşulları reddettiğini belirtti.

Netanyahu hükümetindeki aşırı sağcı bakanlar bu konuşmayı överken, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Gazze'deki askeri operasyonların sürdürülmesi ve yoğunlaştırılması, herhangi bir müzakerenin kabul edilmemesi ve Gazze Şeridi'nin tamamen işgal edilerek askeri yönetimin kurulması için çalışılması çağrısında bulundu. Buna karşın İsrailli gazeteciler ve analistler, İsrail için askeri ve ekonomik risklere değindiler.

dfgthyu
İleri karakol kurmak için Gazze'ye geçmeye çalışan radikal Yahudi yerleşimciler, Şubat 2024 (DPA)

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin yüzde 30 ila 40'ını etkin bir şekilde kontrol ediyor. Bu durum yerleşimcilerin liderlerini ve onları destekleyen bakanları, 2005 yılında boşaltılan Gazze Şeridi'nde yerleşim inşaatlarının yeniden başlatılması çağrısında bulunmaya teşvik ediyor.

Giderek kötüleşen insani kriz

İsrail'in İbranice yayın yapan haber sitesi Walla, İsrail ordusunun, Hamas'ın gücünü zayıflatmak ve yönetimini sarsmak amacıyla, Gazze'deki bölgeleri daha ufak bölgelere ayırmak amacıyla daha büyük operasyonlara hazırlandığını bildirdi. Walla’nın aktardığına göre bu çerçevede sivil şirketler tarafından işletilen ve doğrudan sivillere gıda yardımı dağıtacak merkezlerin kurulması da söz konusu.

İsrail, Hamas'a baskı uygulamak için sivilleri yerlerinden ederek ve evlerini yıkarak operasyonlarında açıkça sivilleri hedef alıyor. Ayrıca ablukayı sıkılaştırarak ve yardım ve ticari ürünlerin girişini engelleyerek onları açlığa mahkum ediyor.

Birleşmiş Milletler Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) göre 90 binden fazlası kendisine ait 115 barınakta olmak üzere, yaklaşık 420 bin kişi yeniden başlayan saldırıların ardından yerinden edilmiş durumda ve askeri operasyonlar ve insani yardım girişinin engellenmesi sonucunda insani koşullar hızla kötüleşiyor.

Öte yandan Dünya Gıda Programı (WFP) tüm tarafları sivillere öncelik vermeye ve Gazze Şeridi'ndeki insani yardım çalışanlarını korumaya çağırdı. WFP, İsrail tarafından Gazze Şeridi’nde yürütülen savaş nedeniyle insani acıların daha da arttığını vurguladı.

WFP tarafın dün yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

Gazze'deki aileler bir sonraki öğünlerinin nereden geleceğini bilmiyorlar. WFP tüm taraflara sivillerin ihtiyaçlarına öncelik vermeleri, insani yardım çalışanlarının korunmasını sağlamaları ve Gazze'ye derhal yardım girmesine izin vermeleri çağrısında bulunuyor.

sdfgrthy
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda ücretsiz gıda dağıtım noktasının önünde bekleyen Filistinliler, 12 Nisan 2025 (AFP)

Gazze Elektrik Kurumu (GEDCO) tarafından dün yapılan açıklamada ise Gazze Şeridi'nde yaklaşık 18 aydır elektrik kesintisi yaşandığı ve bu süre zarfında Gazzelilerin 1,88 milyar kilowatt saatten (kWsa) fazla elektriği kullanmaktan mahrum kaldığını bildirdi.

Bu uzun süreli kesinti, başta sağlık, su ve sanitasyon olmak üzere hayati öneme sahip alanları çöküşün eşiğine getirdi. Çünkü temel altyapıyı çalıştıracak enerji kaynağı yok ve kötüleşen insani durumla birleştiğinde salgın hastalıklar ve yetersiz beslenme riski artıyor.

İsrail, 2 Mart'ta Gazze'ye tam bir abluka uygulayarak ateşkesle birlikte yeniden başlayan uluslararası yardımların girişini engelledi. Ayrıca Gazze’nin başlıca deniz suyunu tuzdan arındırma tesisine giden elektriği de kesti.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), bu hafta insani durumun savaşın başlamasından bu yana geçen 18 ayın en kötü halinde olduğu uyarısında bulundu. Gazze'ye herhangi bir malzemenin geçişine izin verilmesinin üzerinden bir buçuk ay geçtiğini vurgulayan OCHA, bu durumun bugüne kadarki en uzun süreli tedarik kesintisi olduğunun altını çizdi.