SDG, Deyrizor kırsalındaki askeri operasyonun sona erdiğini duyurdu

Yüzlerce aşiret militanı için af çıkarken Şam, ABD heyetinin doğu Suriye'ye yaptığı ziyarete tepki gösterdi.

SDG güçleri 4 Eylül'de, Suriye'nin doğusundaki Deyrizor kırsalında görüntülendi. (AP)
SDG güçleri 4 Eylül'de, Suriye'nin doğusundaki Deyrizor kırsalında görüntülendi. (AP)
TT

SDG, Deyrizor kırsalındaki askeri operasyonun sona erdiğini duyurdu

SDG güçleri 4 Eylül'de, Suriye'nin doğusundaki Deyrizor kırsalında görüntülendi. (AP)
SDG güçleri 4 Eylül'de, Suriye'nin doğusundaki Deyrizor kırsalında görüntülendi. (AP)

Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) dün Deyrizor’daki temel askeri operasyonların sona erdiğini ve operasyon sırasında 25 SDG üyesi, 29 militan ve dokuz sivilin öldüğünü duyurdu. SDG'nin açıklamasında, operasyonun öncelikle DEAŞ hücrelerini hedef aldığı ve Suriye rejimi güvenlik güçlerini ‘olayların yönünü değiştirmekle’ suçladığı belirtildi. Açıklamada, Suriye rejiminin Deyr-i Zor köylerine Fırat Nehri'nin batı yakasından silahlı unsurlar sokarak bunları ‘Aşiret Ordusu’ adı altında kendisine bağlı silahlı hücrelerle birleştirdiği kaydedildi. SDG, operasyonun ilk günlerinde güçlerinin ‘sertlik ve şiddete başvurmadığına’ ancak ‘silahlı unsurların saldırganlığını artırarak hizmet kurumlarına saldırdığını ve bu durumun bölge halkını tehlikeye attığını’ belirtti. Açıklamada, SDG'nin operasyona bölge halkının ‘kaos ve kurumlarda yolsuzluğu sonlandırma’ talebi üzerine girdiği kaydedildi. Ayrıca Suriye rejimi ve Türkiye'yi ‘Suriye'de ‘olaylara özellikle Deyr-i Zor bölgesinde tehlikeli boyutlar kazandırmakla’ suçladı.

Deyrizor meclisi üyesi İbrahim el-Asi, SDG'nin, son 13 gündür yoğun çatışmaların yaşandığı bölgelerin güvenliğini sağlamak için bir dizi önlem ve güvenlik tedbiri aldığını açıkladı.

Asi, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, SDG'nin bölgenin güvenliğini sağlamak için iç güvenlik güçleriyle birlikte çalıştığını söyledi. "Kuvvetlerimiz, bölgenin tamamen güvenliğini sağlamak için gerekli tüm güvenlik önlemlerini alıyor" diyen Asi ayrıca, SDG'nin bölgedeki güvenliği sağlamak için hazır olduğunu ve bölgeye silahlı unsurların girmesini engelleyeceğini kaydetti. "Suçlu unsurların bölgeye tekrar girmesini engelleyeceğiz. Güvenlik ve istikrarı sağlamaya çalışıyoruz, böylece sivil kurumlar halka hizmet vermeye başlayabilir" ifadesini kullandı.

İbrahim el-Asi, DEAŞ'a karşı başlatılan operasyonların aslında Arap ve Kürt aşiretleri arasında bir çatışma olduğunu öne süren raporlara işaret ederek ismini açıklamadığı dış güçleri, Suriye'nin kuzeydoğusunda ‘ulusal bir çatışmanın varlığını uydurmakla’ suçladı. Asi, "Bu güçler, gerçeği çarpıtmaya ve yolsuzlukla mücadele görevini aşiret çatışması haline getirmeye çalışıyor" dedi. Meclis üyesi ayrıca, Deyrizor sakinlerine, özellikle de Besira, Şahil ve Ziban köylerinin halkına teşekkür etti. Bu köyler, DEAŞ’a karşı operasyonlara katılan SDG ve Deyrizor Meclisi savaşçılarına yardımı sağlamıştı. Asi açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

"Onlara, bölgede güvenliği yeniden sağlamaya yardımcı oldukları için teşekkür ediyoruz. Özellikle de şeyhlerine ve ileri gelenlerine teşekkür ediyoruz. Çünkü onlar ulusal çıkarları kişisel çıkarlarından üstün tuttular ve operasyon sırasında güçlerimizi güçlü bir şekilde desteklediler."

SDG’nin Arap aşiretlerine mensup silahlı kişilerle önemli bir çatışma olmadan Deyrizor’un doğu kırsalındaki Ebu Hammam, el-Keşkiya ve Garanic köylerine girdiği bildirildi. SDG, bu köyleri tarama amacıyla bölgeye girdi. SDG ayrıca, bölgeden dışarıdan silahlı grupların sızmasını önlemek ve Deyrizor Sivil Meclisi'ne bağlı sivil ve hizmet kurumlarına yönelik operasyonların yeniden başlamasına ve bölge sakinlerine hizmet sunmasına izin vermek için Besira, Şahil ve Ziban kasabalarında kısmi bir sokağa çıkma yasağı ilan etti.

Aynı zamanda, SDG lideri Mazlum Abdi, Suriye'nin doğusundaki silahlı çatışmalara katılan yüzlerce yerel savaşçıyı serbest bırakan genel bir af çıkarıldığını açıkladı. Ancak af, SDG kontrollü bölgelerde yakalanan ve hükümet güçlerine bağlı olan ve aşiret silahlı gruplarına katılan savaşçıları kapsamıyordu.

Diğer yandan Suriye Dışişleri Bakanlığı dün, ABD heyetinin Suriye'nin kuzeydoğusuna girip SDG ile yaptığı görüşmenin, Suriye'nin egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve güvenliğini açık bir ihlal olduğunu söyledi. SANA Haber Ajansı'na göre Bakanlığın açıklamasına ABD'nin Suriye'nin içişlerine açık bir şekilde müdahale ettiği ve bu durumun, Washington'ın Suriye'deki amacının ‘ülkedeki krizi uzatıp halkının acısını artırmak’ olduğu ifade edildi. SDG, bu ayın başlarında, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Ethan Goldrich ve ABD'nin DEAŞ’a karşı Uluslararası Koalisyon Komutanı General Joel B. Vowell ile kuzeydoğu Suriye'de bir toplantı yaptığını açıklamıştı. SDG'nin açıklamasına göre toplantıda ‘Deyrizor’daki durum ve bölgedeki dış müdahaleler’ ele alınmıştı.

Fotoğraf Altı:  Deyrizor Askeri Konseyi liderlerinden İbrahim el-Asi, şiddetli kanlı çatışmalara sahne olan bölgenin doğu kırsalındaki Ziban kasabasında görüntülendi. (SDG Medya Ofisi)
Deyrizor Askeri Konseyi liderlerinden İbrahim el-Asi, şiddetli kanlı çatışmalara sahne olan bölgenin doğu kırsalındaki Ziban kasabasında görüntülendi. (SDG Medya Ofisi)

ABD güçleri, iki gün üst üste devriye gerçekleştirdi. Bu devriye, Deyrizor’un doğu kırsalındaki Şahil ve Ziban kasabalarını ziyaret etti. Devriye, kasabaları bağlayan ana yoldaki askeri noktalar ve güvenlik barikatlarını denetledi. Bu yol, Fırat Nehri'nin kuzey kıyısındaki Deyr-i Zor kırsalının geri kalanına bağlanıyor. Devriye sırasında, koalisyon uçakları düşük irtifada seyretti.

Deyrizor, Irak sınırında bulunan ve çoğunlukla Araplardan oluşan bir şehir. Şehirde onlarca Arap aşiret ve kabile bulunuyor. Bu şehir, Suriye iç savaşının 2011 yılında başlamasından bu yana kontrol açısından bölünmüş durumda. ABD öncülüğündeki SDG ve Koalisyon Güçleri, Fırat Nehri'nin doğu yakasını kontrol ediyor. Öte yandan, İran yanlısı fraksiyonların desteklediği Suriye hükümeti güçleri, nehrin batı yakasını kontrol ediyor.



Gazze Mahkemesi girişimi, BM Genel Kurulu'nu Gazze halkını korumak için müdahale etmeye çağırdı

Gazze Şeridi semalarındaki İsrail F-15 uçağı (Reuters)
Gazze Şeridi semalarındaki İsrail F-15 uçağı (Reuters)
TT

Gazze Mahkemesi girişimi, BM Genel Kurulu'nu Gazze halkını korumak için müdahale etmeye çağırdı

Gazze Şeridi semalarındaki İsrail F-15 uçağı (Reuters)
Gazze Şeridi semalarındaki İsrail F-15 uçağı (Reuters)

Gazze Şeridi'nde yaşananları araştırmak için kurulan Gazze Mahkemesi (Gaza Tribunal) girişimi dün, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nu Gazze Şeridi’ne acilen müdahale etmeye ve felakete uğramış bölge halkına yardım etmek için askeri koruma gücü göndermeye çağırdı.

Uluslararası akademisyenler, hukukçular ve hukuk uzmanlarından oluşan girişim, kamuoyunu harekete geçirmek ve hükümetlere ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırımı sona erdirmek’ için baskı yapmak amacıyla 2024 yılında Londra'da kuruldu.

İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında, Gazze Mahkemesi Başkanı ve eski BM Filistin Raportörü Richard Falk, mahkemenin hükümetlere ‘çok geç olmadan’ harekete geçmeleri çağrısında bulunduğunu bildirdi.

grthy7u
Gazze Mahkemesi Başkanı Richard Falk, Gazze Şeridi'ne destek etkinliği sırasında (Gazze Mahkemesi Facebook hesabı)

94 yaşındaki Amerikalı hukuk profesörü Falk, amacın ‘BM Genel Kurulu'nun Gazze Şeridi'ne insani yardım girişinin engellenmesini ve halkın sürekli olarak yok edilmesini sona erdirmek için önleyici bir silahlı müdahale düzenlemesini sağlamak’ olduğunu ifade etti.

İsrail, 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail yerleşimlerine saldırmasından bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik şiddetli bir askeri saldırı yürütüyor. Yardım kuruluşları, bu saldırının Gazze Şeridi'nde ciddi bir insani krize yol açtığını belirtiyor.

Gazze Mahkemesi tarafından yapılan açıklamada, “Dünya çapındaki hükümetleri, şimdiye kadar Gazze Şeridi'ndeki soykırımı sona erdirme girişimlerini engelleyen BM Genel Kurulu'nu harekete geçirmek için acil adımlar atmaya çağırıyoruz” denildi.

İsrail, Gazze Şeridi'nde soykırım gerçekleştirdiğini veya insani yardım girişini engellediğini defalarca yalanladı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, savaşı sona erdirme çağrılarının Hamas'ın konumunu ‘güçlendirdiğini’ söyledi.

Falk, bu adımın 1950 yılında BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen ‘Barış için Birlik’ kararı veya daha yeni olan ‘Koruma Sorumluluğu’ ilkesi gibi siyasi araçlarla gerçekleştirilebileceğini belirtti.

İlk karar, BM Güvenlik Konseyi'nin uluslararası barış ve güvenliği korumada başarısız olduğu durumlarda BM Genel Kurulu'nun harekete geçmesini sağlıyor. Bu karar, Kore Savaşı'nın (1950-1953) ilk aşamalarında, Sovyetler Birliği'nin BM Güvenlik Konseyi'nde tekrar tekrar kullandığı veto hakkını aşmak için ABD'nin talebi üzerine kabul edildi.

Koruma Sorumluluğu ilkesi, 1994'te Ruanda'da yaşanan soykırım ve Bosna'daki Srebrenitsa katliamının tekrarlanmasını önlemek amacıyla 2005 yılında kabul edildi.

Filistinlilerin hakları alanında onlarca yıldır çalışan ve İsrail'e karşı tutumu nedeniyle defalarca eleştirilen Falk, “Şu anda ciddi ve kararlı bir adım atmazsak, insanları kurtarmak için çok geç kalmış olacağız” dedi.

Falk, Gazze Mahkemesi’nin bu davayı önümüzdeki ay New York'ta yapılacak BM Genel Kurulu gündemine dahil etmeyi umduğunu söyledi.

Uluslararası güçler, zulmü durdurmak için askeri müdahalenin haklı olup olmadığı konusunda bölünmüş durumda. Silahlı müdahaleyi reddedenler, bunun diğer ülkelerin iç işlerine müdahale etmek için bir bahane olduğunu düşünüyor.

Öte yandan Uluslararası Af Örgütü dün İsrail'i Gazze Şeridi halkını aç bırakmak için ‘kasıtlı bir politika’ izlemekle suçladı, ancak İsrail bu suçlamayı defalarca reddetti.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre, 2023 yılında Hamas'ın İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırı sonucunda çoğu sivil olmak üzere bin 219 kişi öldü.

Buna karşılık İsrail'in saldırısı, Hamas'ın Gazze Şeridi'nde yönettiği ve BM tarafından güvenilir kabul edilen Sağlık Bakanlığı'nın rakamlarına göre, çoğu sivil olmak üzere 62 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı.