Sudan iç savaşı Mısır’ı nasıl etkiliyor?

Mısır, bitecek gibi görünmeyen Sudan iç savaşının yansımaları karşısında hiç de imrenilecek bir durumda değil

Sisi ve Burhan - AFP
Sisi ve Burhan - AFP
TT

Sudan iç savaşı Mısır’ı nasıl etkiliyor?

Sisi ve Burhan - AFP
Sisi ve Burhan - AFP

Amr İmam

Sudan Genelkurmay Başkanı ve Geçici Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile görüşmek üzere 29 Ağustos’ta Mısır’ı ziyaret etti.

Bu, Burhan’ın, geçtiğimiz nisan ayının ortasında Sudan ordusu ile yarı askerî Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında çıkan savaştan bu yana yurtdışına yaptığı ilk yolculuk.

Sisi, Sudanlı en üst düzey generali el-Alameyn Havalimanı’nda karşılamak istiyordu. İkinci Dünya Savaşı’nın en büyük mücadelelerinden birine sahne olmuş bu ünlü yer, sonraları uluslararası turizm yatırımı için bir cazibe noktası haline geldi. Ayrıca Mısır liderinin Mısır’ın kuzeydoğusundaki sayfiyesi de burada yer alıyor.

Belki de bu, Mısır’ın, Sudan ordusuna verdiği desteğe dair açık bir mesaj ve 63 yaşındaki Generalin Sudan’ın meşru yöneticisi olduğu yönündeki duruşunun bir teyididir.

Bununla birlikte mesele sadece, Mısır’ın Sudan’da yaşanan vahşi savaşta kimi desteklediğiyle alakalı değildi. Kahire’nin, güney komşusu ülkenin daha fazla kargaşaya, parçalanmaya ve dağılmaya sürükleneceği bir senaryonun yaşanmasından yana duyduğu korku da söz konusu.

Sudan’ın savaşa sürüklenmesi ve ülkedeki silah ticaretinin yaygınlaşmasıyla birlikte, Libya’nın güneyi ile Sahil ve Sahra bölgesinde faaliyet gösteren terörist grupların sızma ihtimali gibi gelişmelerden kaynaklanan tehlikeleri artık tek başına Mısır’ın önlemesi gerekiyor

Burhan’ın uçağının el-Alameyn’e inişinden yaklaşık bir ay önce Kahire, Mısır’ın güney komşusu Sudan’da savaşın patlak vermesinden bu yana yapılan ilk görüşmede Sudanlı isyancı ve sivil hareketlerden oluşan Özgürlük ve Değişim Güçleri’nin toplantısına ev sahipliği yaptı.

Toplantıya katılanların çabaları; ülkedeki çatışmayı sona erdirmek için ortak bir zemin bulmaya ve barışçıl bir çözüm bulmak için iç ve uluslararası desteği harekete geçirmeye yoğunlaştı.

Bundan birkaç gün önce Sisi, Mısır’ın Sudan’daki savaşı bitirmek için ortaya koyduğu girişime destek için Sudan’a komşu ülkelerin liderlerini bir araya getirmeyi başarmıştı.

Bu girişim, kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını, yardımları ulaştırmak için güvenli insani koridorların inşa edilmesini ve Sudanlı tüm siyasi güçleri ve isimleri içine alan bir diyalog çerçevesi oluşturulmasını hedefliyor.

Burhan’ın 29 Ağustos’ta el-Alameyn’de Sisi ile görüşmesi, yukarıda belirtilen ve hepsi de Mısır’ın Sudan’daki duruma dair artan endişelerini yansıtan çabaların yoğunlaştırılmasının yolunu açtı. Yerel bir analistin de ifade ettiği gibi Mısır’da, bu çatışmanın devam etmesi halinde Sudan’ın küçük bölgelere bölünme ihtimaliyle karşı karşıya kalacağına dair inanç artmaya başladı.

Kahire Üniversitesi’nden Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tarık Fehmi, Al Majalla’ya yaptığı açıklamada durumu şöyle değerlendirdi: “Çatışma, genişlemeye devam ederek Sudan’ın tüm bölgelerine peş peşe ulaşma tehdidi oluşturuyor. Bu, daha önce açıkladığı gibi tüm taraflarla tarafsız bir ilişki kuran ve çatışmanın tüm taraflarıyla konuşan Kahire’de tehlike çanlarının çaldığı anlamına geliyor.”

Geçerli endişeler

Mısır Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre görüşme boyunca Sisi, Mısır’ın Sudan’la dayanışmasını ve onun güvenliği, istikrarı ve toprak bütünlüğü için desteğini vurguladı. Toplantının ardından el-Burhan, Sudan halkının adil ve özgür seçimlerle liderini seçme imkânına sahip olması için savaşı bitirme ve ülkedeki geçiş aşamasını tamamlama isteğini Sudan’a komşu ülkelere dile getirmek için Mısır’da bulunduğunu söyledi.

Birkaç gün geçmedi ki Burhan, Kızıldeniz’in batısındaki sahil kenti Port Sudan’da polislere, bilhassa uzun vadeli bir çatışmanın çıkması haline ülkesinde fiili bir parçalanma ihtimalinden bahsetmekle, Mısır’ın endişelerinin yerinde olduğunu gösterdi. Burhan şöyle dedi: “Hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulmazsa Sudan’ı bölecek bir savaşla karşı karşıyayız.”

Foto: Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdülfettah el-Burhan, 28 Ağustos 2023’te Port Sudan’daki Flamingo Deniz Üssü’nü ziyaret etti (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdülfettah el-Burhan, 28 Ağustos 2023’te Port Sudan’daki Flamingo Deniz Üssü’nü ziyaret etti (AFP)

Sudan ordusu ile HDK arasında bir iktidar mücadelesi şeklinde ortaya çıkan savaş, Sudan’ın büyük bölümünü içine alan kapsamlı bir çatışmaya dönüştü ve yersiz kalan milyonlarca insanın içeride ve dışarıda oraya buraya savrulmasına sebep oldu.

İçeride kanunun olmadığı Sudan, Kahire’deki güvenlik planlamacıları için endişe verici bir korkuyu temsil ediyor. Mısır zaten komşusu Libya’daki sıkıntıların ağır yükünü taşıyor. Nitekim bu batı komşusu ülkeyle bin 100 km’lik ortak sınırı kontrol etmesi lazım.

Sudan’daki savaşın patlak vermesinden önce Sudanlı sınır muhafızları, Mısır ile (toplamda bin 276 km’lik) ortak sınırın bir kısmında devriye geziyor, diğer kısmını ise Mısır sınır muhafızlarına bırakıyordu.

Güvenlik analistlerinin ifadesine göre Mısır’ın, Sudan’ın savaşa sürüklenmesi ve ülkedeki silah ticaretinin yaygınlaşmasıyla birlikte, Libya’nın güneyi ile Sahil ve Sahra bölgesinde faaliyet gösteren terörist grupların sızma ihtimali gibi gelişmelerden kaynaklanan tehlikeleri artık tek başına önlemesi gerekecek.

Al Majalla’ya konuşan Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Halid Ukaşe (Khaled Okasha) durumu şu ifadelerle değerlendirdi:

“Sudan’daki durum, başta Mısır olmak üzere komşu ülkeler için büyük bir tehlike oluşturuyor. Terörist gruplar genellikle istikrarsızlıktan faydalanır. Sudan’daki uzun savaş da ülkeyi bu grupların varlığı ve büyümesi için verimli bir zemine dönüştürebilir.”

Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı

Sudan’daki savaştan kaynaklanan güvenlik endişeleri, Mısır’ın Filistin Gazze Şeridi’yle ortak sınırlarda yüzleştiği zorluklara da etki ediyor. Bilindiği üzere Gazze Şeridi’nde Sina’daki Mısır ordusuna ve polisine yönelik İslamcı radikallerin saldırılarını körükleyebilecek kaçakçılık ağları faaliyet yürütüyor.

Sudan’ın dağılması ve başarısızlığının Kızıldeniz’de güvenlik sorunlarına yol açıp, Güneydoğu Asya ile Avrupa arasındaki en kısa yol olan Süveyş Kanalı’nda ulaşımı tehdit etmesi de muhtemel. Sudan ordusunun Sudan’ın doğusunda ve özellikle de Port Sudan’da kontrolü yitirmesi halinde Sudan’ın Kızıldeniz’e 750 km’den fazla olan kıyısı, Süveyş Kanalı ya da Babülmendeb Boğazı’nda seyreden gemilere yönelik saldırılar ve korsan faaliyetleri için bir başlangıç noktası olabilir.

Küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’si Süveyş Kanalı’nda yapılıyor. Kanal, Mısır’ın ulusal geliri için vazgeçilmez bir kaynak olmasının yanı sıra, Mısır’ın ekonomik kalkınma planlarında da temel bir unsuru teşkil ediyor.  

Mısır’ın ekonomik projelerinin, Kanalı çevreleyen bölgeyi milyarlarca dolarlık yabancı yatırım çeken ve Mısırlılar için on binlerce iş fırsatı oluşturan küresel bir lojistik, hizmet ve sanayi merkezine dönüştürmeyi hedeflediği görülüyor.

Ocak 2020’de Sisi, güneydoğu sahilinde, Sudan’dan sadece birkaç km uzakta inşa edilen bir deniz/hava üssünün açılışını yapmıştı. Bu üs, Mısır’ın, Kanalın güney girişinde olası sıkıntılardan yana duyduğu endişeyi daha da büyüttü.

Barnis adı verilen üssün inşası, Babu’l Mendeb Boğazı’ndaki ulaşım faaliyetinin Yemen’deki Husi milisler tarafından yüzleştiği tehditlere Mısır’ın gösterdiği bir tepki mahiyetindeydi. Bununla birlikte bazılarına göre bu üs, Mısır’ın bölgesel rakibi Türkiye’nin, Sudan’ın Kızıldeniz’de Mısır’a sadece birkaç km uzaklıktaki Sevakin adasının kontrolünü ele geçirme girişimlerine karşı da bir set görevi görecek.

Ocak 2020’de Sisi, güneydoğu sahilinde, Sudan’dan sadece birkaç km uzakta inşa edilen bir deniz/hava üssünün açılışını yapmıştı. Bu üs, Mısır’ın, Kanalın güney girişinde olası sıkıntılardan yana duyduğu endişeyi daha da büyüttü

BM Göç Ajansı’na (IOM) göre savaş şu ana kadar 4,6 milyondan fazla kişinin yerinden edilmesine yol açtı. Bunların 3,6 milyondan fazlası Sudan içindeki daha güvenli bölgelere kaçarken kalan 1 milyondan fazlası ise sınırları geçerek komşu ülkelere gitti.

Komşu ülkelere göç eden bu insanlardan Mısır’ın payına düşen yaklaşık dörtte birdi. Bunlar, zaten Mısır’da yaşayan yaklaşık 5 milyon Sudan vatandaşına eklendi. Sudanlı mülteci akınının artması, ekonomik sorunları derinleştirecek ve güvenlik risklerini artıracaktır.

Bu gelişmeler, Mısır’ın ciddi bir ekonomik krize sahne olduğu bir dönemde yaşanıyor. Söz konusu kriz, Koronavirüs salgınında patlak verdi ve uluslararası pazarda temel emtia fiyatlarının yükselmesine sebep olan ve dolayısıyla Mısır’ı temel ithalatlar da dahil olmak üzere ithalatları için daha fazla ödeme yapmak zorunda bırakan Ukrayna savaşından sonra devam etti.

Nahda Barajı

Sudan’daki savaş, Mısır için büyük bir jeostratejik kaybı da temsil ediyor. Mısır özellikle, Etiyopya’nın Mısır’ın ana kolu olan Mavi Nil üzerinde milyarlarca dolarlık bir hidroelektrik baraj inşa etmesine karşılık, tatlı suların ana kaynağı olan Nil Nehri sularındaki payını koruma mücadelesi veriyor.

Mısır, 4 milyar dolar maliyetindeki Büyük Etiyopya Nahda Barajı’nın inşasının, Mısır’ın Nil sularındaki yıllık 55,5 milyar metreküplük payını büyük ölçüde azaltmasından korkuyor.

Böyle bir şey, su fakiri Mısır’ın ekonomik olarak yıkımına, yüz binlerce dönümlük tarım arazisinin yok olmasına ve 105 milyonu aşkın nüfusun büyük bir kısmının aç kalmasına sebep olabilir.

Geçtiğimiz ağustos ayının sonlarında Kahire’de yapılan son tur da dahil olmak üzere, Etiyopya ile on yıldan fazla bir süredir devam eden müzakereler neticesinde Nahda Barajı’nın rezervuarının doldurulmasına ve barajın tamamlandıktan sonra işletilmesine ilişkin kurallar üzerinde bir anlaşmaya varılamadı.

Mısır her zaman Etiyopya’yı müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep olmak ve barajın inşası ile doldurulması konusunda tek taraflı yol almakla suçluyor.

Müzakerelerle geçen bu on yılda Sudan, çoğu zaman Mısır’ın yanında yer aldı. Zira güney komşusu ülke de Etiyopya Barajı nedeniyle ekonomik ve toplumsal bir yıkım ihtimaliyle karşı karşıyaydı.

Sudan’ı parçalayan ve Mısır’ı olası yansımaları karşısında hiç de imrenilmeyecek bir konumda bırakan savaş, yakın zamanda sona erecek gibi görünmüyor. Görünüşe bakılırsa Mısır devletinin halihazırda bu savaşla ve sonuçlarıyla başa çıkmak için tek seçeneği, bir devlet olarak sürekliliğini temin etmek ve halkını korumak için kullandığı diplomatik yollardır.

* Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



İsrail'in gizli çalışmalar yürüten Birim 504’ü işte bunu yapıyor

Birim 504, 30 Haziran 1948 tarihinde İsrail ordusu istihbarat teşkilatı bünyesinde kuruldu (İsrail ordusu resmi internet sitesi)
Birim 504, 30 Haziran 1948 tarihinde İsrail ordusu istihbarat teşkilatı bünyesinde kuruldu (İsrail ordusu resmi internet sitesi)
TT

İsrail'in gizli çalışmalar yürüten Birim 504’ü işte bunu yapıyor

Birim 504, 30 Haziran 1948 tarihinde İsrail ordusu istihbarat teşkilatı bünyesinde kuruldu (İsrail ordusu resmi internet sitesi)
Birim 504, 30 Haziran 1948 tarihinde İsrail ordusu istihbarat teşkilatı bünyesinde kuruldu (İsrail ordusu resmi internet sitesi)

Emel Şehade

İsrail, Aksa Tufanı Operasyonu’nun ilk gününden itibaren askeri ve istihbarat araçlarını kullanarak faaliyetlerini, özellikle istihbarat alanında, yoğunlaştırdı. Bilindiği üzere 7 Ekim 2023 tarihindeki olaylar, Gazze Şeridi’nin güneyine doğru en güvenli sınırların ihlal edilmesini engelleyemeyen büyük bir istihbarat başarısızlığıyla sonuçlanmış ve ardından henüz sona ermeyen bir savaş patlak vermişti.

Bu yılın başlarından bu yana, bir yandan Lübnan ile ateşkes anlaşmasına varılması ve diğer yandan Suriye’de Beşşar Esed rejiminin çöküşüyle İsrail'in kuzeyinde bulunan bu iki bölge, İsrail istihbarat teşkilatlarının hedefine girdi. Bu istihbarat teşkilatları, İsrail'in düşman olarak gördüğü ve halkının güvenliği ile sınırları için tehlike arz eden örgütlerin liderlerini ortadan kaldırmak ve bu örgütlerin kapasitelerini zayıflatmak ve yok etmek gibi hedeflerini gerçekleştirmek için çalışıyorlar.

Savaşın patlak vermesinden bu yana 21 aydan fazla bir süredir, bazıları açık, bazıları gizli olan birimler, belirli operasyonların, özellikle de İsrail'in gerçekleştirdiği suikastların yürütülmesini sağlamak için bilgi toplama, rapor hazırlama ve örgütlerin hareketlerini izleme çalışmaları yürütüyor. Bu birimlerin başında faaliyet gösterdiği yıllar boyunca ‘Birim 154’, ‘İstihbarat 10’, ‘Sessizlik Birimi’ ve ‘İnsan İstihbarat Grubu’ gibi çeşitli isimlerle anılan ‘İnsan ve İstihbarat Soruşturma Birimi - Birim 504’ (HUMINT 504) geliyor. Askeri istihbarat bölümünün seçkin birimi olarak kabul edilen bu birimin görevleri arasında İsrail dışında İsrail adına çalışacak gizli ajanlar bulunması ve çalıştırılması da bulunuyor.

Birim 504, son iki ayda, İsrail'in son derece başarılı bulduğu birçok operasyona imza attı. Bunların sonuncusu pazartesi gecesi Suriye'de gerçekleşti. İsrail ordusu, İran'a bağlı olduğunu ve İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) Kudüs Tugayı tarafından yönlendirildiğini iddia ettiği bir hücreyi çökertti.

Ayrıntılı araştırmada, Birim 504'ün bir süredir Suriye'nin güneyindeki çeşitli bölgelerde faaliyet gösterdiği ortaya çıktı. İsrail ordusu, bir yandan İsrail sınırlarını tehdit eden düşman örgütlerin bu bölgede faaliyet göstermesine izin vermeyeceğini, diğer yandan azınlıkları, özellikle de Dürzileri korumak için bu kararı aldığını açıkladı.

ghyjuıko
Birim 504, 300 Filistinlinin tutuklanmasında görev alırken sorguları sırasında tüneller, depolar ve askeri çalışma yöntemleri hakkında bilgi edindi (İsrail ordusu resmi internet sitesi)

Birim 504, görevleri kapsamında, hem güney Suriye'de saha araştırmacılarını görevlendirerek hem de ajanlarını çalıştırarak bu hücre hakkında bilgi ve ayrıntılar topladı. Uygulanan prosedüre göre birim çeşitli kaynaklardan bilgi toplar ve bu bilgileri Suriye, Lübnan veya diğer ülkelerde operasyonlar yürütecek askeri ekipler veya tugaylara yardımcı olmak için orduya aktarır.

Pazartesi Gecesi Operasyonu’nda, 210. Tümen komutasındaki Aleksandroni Tugayı, Birim 504 tarafından iki ayı aşkın bir süre boyunca toplanan bilgilere dayanarak harekete geçti.

Bu operasyon, diğer birimler gibi bilinmeyen istihbarat biriminin arkasında duran onlarca operasyondan biriydi. İsrail ordusu, bu birimin en doğru bilgileri sağladığını ve ajanların operasyonun başarısında büyük rol oynadığını belirtti.

Haganah’ın kökleri

Suriye'nin güneyindeki hücrenin çökertilmesi, bir haftadan kısa bir süre içinde gerçekleştirilen ve Birim 504’ün istihbarat raporlarına dayanan ikinci operasyondu. Birim 504, İsrail'e tehdit oluşturdukları gerekçesiyle aranan kişiler hakkında kesin bilgiler sağladı. İsrail ordusu, Birim 504’ün de katkıda bulunduğu ve farklı örgütlerin en fazla sayıda üyesine ulaşılmasının amaçlandığı bu operasyonlar sonucunda tutuklanan Suriyelilerin sayısını açıklamadı.

Birim 504, Lübnan ve Suriye'deki operasyonların yoğunlaşmasının ardından son aylarda İsrail manşetlerine taşındı. Bu süreçte İsrail, önemli askeri görevlerle görevlendirilmiş kişilerin yanı sıra İsrail ordusuna karşı savaşan hücrelerin de öldürüldüğünü duyurdu.

Birim 504, 30 Haziran 1948'de ordu istihbaratı bünyesinde kuruldu. Bir yıldan kısa bir süre sonra doğrudan askeri istihbarat bölümüne bağlı hale geldi ve ‘İstihbarat 10’ adını aldı. Çok önemli istihbarat bilgileri toplamayı başardı.

Şarku’l Avsat’ın Indpedent Arabia’dan akatardığı habere göre Birim 504, İsrail’in kurulmasından önce faaliyet gösteren paramiliter grup Haganah’ın (İbranice'de ‘savunma’ anlamına gelir) kökleri olarak kabul ediliyor. Haganah, İsrail'in kurulmasını engellemeye çalışan Filistinliler ve isyancılarla savaşmak için Yahudi gençleri silah altına alan bir örgüttü.

frgfr
İsrail ordusu, baskılar sonucu bu yılın başlarında bu birimde görev yapmak üzere kadın askerleri de kabul etmeye başladı (İsrail ordusu resmi internet sitesi)

Birim 504, diğer İsrail istihbarat kurumlarıyla koordineli olarak çalışır ve İsraillilerin “birimin saha araştırmacıları” olarak adlandırdıkları kişilerin faaliyetlerinin yanı sıra, çevre ülkelerde ve Batı Şeria'da ajanlar edinip, onları yönetiyor.

İsrail ordusuna göre birim gizli ajanları işe alıyor ve kendi elemanları ile buluşarak onlara bilgi edinme konusunda eğitim veriyor.  Ordunun verdiği bilgiye göre bu birimdeki subay ile ajan arasındaki ilişki, yıllarca süren güvene dayanıyor. İsrailli birçok subay, bu ilişkinin ordunun saha operasyonlarını destekleyen benzeri görülmemiş istihbarat başarılarına katkıda bulunduğunu vurguladı.

Bu birime katılmak için başvuran onlarca asker, birimlerinin seçiminin son derece özenli ve dikkatli bir şekilde yapıldığını vurgulayan ordu tarafından reddediliyor. Bu birime girenler, önce Golani Elit Tugayı'nda bir ön eğitimden geçiyor. Ardından bu eğitimler arasında ordunun terörle mücadele ve İsrail içinde ve dışında gizli operasyonlar olarak adlandırdığı faaliyetler de bulunuyor.

İstihbarat çalışmaları ve saha araştırmalarının yanı sıra, birim üyeleri sahadaki her istihbarat operasyonunun ilk aşamasını oluşturur. Öncelikle, operasyon için gerekli bilgileri toplamada en başarılı ajanlar aranır, ardından subaylar onlara eşlik ederek, ordunun operasyonu başlatmasından sonuna kadar konumun belirlenmesini ve iletişim araçlarının koordinasyonunu sağlarlar.

Bu yılın başlarında, askerlerin aylarca süren savaşın yarattığı baskıya maruz kalması nedeniyle, İsrail tarihinde daha önce görülmemiş bir durum yaşandı. İsrail ordusu, ilk kez bu birimde görev yapmak isteyen kadın askerleri kabul etti. Kadın askerler, subaylarla birlikte askeri istihbarat bölümündeki savaş birimleri ve araştırma bölümlerine, iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet’e ve hava ve deniz kuvvetlerinin istihbarat ekiplerine istihbarat sağlamada görev alıyor.

İzinsiz girişler ve belge toplama

Öte yandan Birim 504’ün saha çalışmalarının yanı sıra bir grup müfettiş, savaş sırasında esir alınan Filistinli, Lübnanlı ve Suriyelilerle ilgili soruşturmalarını yoğunlaştırarak, hedeflerine ulaşmak için hayati bir kaynak oluşturdu.

Bu birimin, İsrail dışındaki son derece hassas yerlerde gizli baskınlar ve belge toplama operasyonlarına da katkıda bulunduğu ve bunun ayrıntılarının askeri istihbaratın çok gizli dosyalarında saklandığı açıklandı.

İsrail ordusunun iddiasına göre 7 Ekim 2023'te Aksa Tufanı Operasyonu’yla savaşın patlak vermesinden bu yana Birim 504’ün en önemli operasyonlarını şöyle sıralayabiliriz:

- Hamas, Hizbullah ve Suriye'deki savaşçıların tutuklanması ve sorgulanması.

- Operasyon alanında yapılan doğrudan soruşturmalar, 300 Filistinlinin tutuklanmasındaki katkısı. Tutuklanan Filistinliler soruşturma sırasında tüneller, depolar ve çalışma yöntemleri hakkında bilgi verdiler.

- On yılı aşkın bir süre sonra Gazze'deki ajan ağının etkinleştirilmesine katkıda bulunmanın yanı sıra ajan edinme ve istihbarat çabalarının genişletilmesi.

Son olarak Birim 504’ün yöneticileri son dönemde tuğgeneral yardımcılığına terfi edilerek ödüllendirildi.