Beyrut Suriye’den gelen mülteci akınını kontrol altına almaya çalışıyor

Lübnan Ordusu, Lübnan'a yasa dışı yollardan giren onlarca kişinin fotoğrafını yayınladı (AP)
Lübnan Ordusu, Lübnan'a yasa dışı yollardan giren onlarca kişinin fotoğrafını yayınladı (AP)
TT

Beyrut Suriye’den gelen mülteci akınını kontrol altına almaya çalışıyor

Lübnan Ordusu, Lübnan'a yasa dışı yollardan giren onlarca kişinin fotoğrafını yayınladı (AP)
Lübnan Ordusu, Lübnan'a yasa dışı yollardan giren onlarca kişinin fotoğrafını yayınladı (AP)

Beyrut Hükümeti, 11 Eylül’de düzenlediği Bakanlar Kurulu toplantısında alınan kararlar ve eylemler kapsamında yeni sığınmacı akını dalgasına karşın harekete geçti.

Hükümet, son haftalarda Suriye’den Lübnan’a yönelik yeniden başlayan sığınmacı akınını takip etmek üzere Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib başkanlığında Şam’ı ziyaret edecek bir Hükümet heyeti oluşturma kararı aldı. Heyette Lübnan Yüksek Savunma Konseyi Genel Sekreteri ve Kamu Güvenliği Genel Müdürü'nün de yer alması bekleniyor. 

Bu kapsamda, iki ülke arasındaki kara ve deniz sınırlarının kontrol edilmesi, yerel yönetimler kapsamında sınır bölgelerde yaşayan Suriyeliler hakkında acil araştırma yapılarak haklarında veri tabanı oluşturulması, yerinden edilenlerin ikamet yerlerinde mevcut altyapıya (elektrik, su, kanalizasyon) ilişkin tüm ihlallere son verilmesi ve trafik kanunun katı bir şekilde uygulanması gibi kararlar yer alıyor.

Dün sabah yeterli çoğunluk sağlanamadığı için gerçekleştirilemeyen Bakanlar Kurulu’nun gündeminin büyük bir kısmını sığınmacı Suriyeliler konusu oluşturuyordu. Toplantıda yeni sığınmacı akınının süreceğine dair endişeler de dile getirildi.

Beyrut Hükümeti, yeni sığınmacı krizi ve sonuçları hakkında Şam rejimi ile iletişim kurmak üzere Dışişleri Bakanı'nı teknik heyetin başkanlığına atadı. Sonuçların hükümete sunulması için ay sonuna kadar süre verildi.

Hükümet, çabaların birleştirilmesi, alınan tedbirlerin pekiştirilmesi, casusların kullandığı yollardaki kontrol noktalarının güçlendirilmesi, kaçakçılık şebekelerine yönelik kapsamlı ve koordineli ortak operasyonların uygulanması için güvenlik ve askeri birimleri kendi aralarında iş birliği ve koordinasyonla görevlendirdi. Ayrıca yasa dışı geçiş noktalarının kapatılması, kurallara uygun olarak kaçakçıların kullandığı araç ve fonlara el konulması, bunların medyada geniş yer alması öngörüldü.

Ayrıca Suriyelilerin Lübnan’a yasa dışı girişlerinin engellenmesi ve ülkelerine geri gönderilmeleri konusunda acil tedbirlerin alınması amacıyla bilgi ve güvenlik çalışmalarının yoğunlaştırılmasına karar verildi.

Oturumda Enformasyon Bakanı Ziyad Mekari’nin okuduğu kararlara göre, hükümet İçişleri Bakanlığından, yerinden edilmiş Suriyelilerle ilgili her türlü şüpheli hareket ve toplantının derhal bildirilmesi yönünde belediyelere bilgi göndermesini talep etti.

Başta Kamu Güvenliği Genel Müdürlüğü olmak üzere ilgili daire ve kuruluşların bu amaçla sunduğu raporlara binaen başta yabancı kuruluşlar olmak üzere tüm derneklerin bakanlıklar, askeri ve güvenlik teşkilatlarıyla koordinasyon kurması zorunlu kılındı.

Adalet Bakanlığına, savcılardan insan kaçakçılığı yapanlar ve Lübnan'a yasa dışı yollardan girenlerle ilgili yasal prosedürlerin sıkılaştırılmasını isteme görevi verildi. Bakanlık, adli makamlardan cezaevlerindeki aşırı kalabalık sorununu hafifletecek yargılamaların hızlandırılmasını, uluslararası anlaşmalar ve ilgili kanunlar dikkate alınarak Suriyeli hükümlülerin sınır dışı edilmesi için uygun tedbirlerin alınmasını talep edebilecek.

Bugüne dek alınan en ayrıntılı nitelikteki bu prosedürler, söz konusu bakanlıkların yanı sıra sanayi, enformasyon, çalışma bakanlıklarını da kapsıyor. Suriyelilerin göç sorununu, konuya ilişkin siyasi tartışmalar ışığında düzenlemeyi amaçlıyor.

Sabah saatlerinde Suriyelilerin Şam rejimi tarafından yerinden edilmesi sorununun görüşüldüğü hükümet toplantısı yeterli çoğunluk sağlanamadığı için yapılamadı. Başbakan Mikati'nin kararıyla mevcut bakanlar, Genelkurmay Başkanı Joseph Avn ve Kamu Güvenliği Genel Müdür Vekili Tümgeneral İlyas el-Beyseri ile bir istişare toplantısı düzenlendi.

Toplantı neticesinde katılımcılar bu konuda olup bitenleri varoluşsal bir tehdit olarak tanımladı. Enformasyon Bakanı Ziyad Mekari, General Avn'ın sığınmacı Suriyelilerin sayısına ilişkin büyük ve şaşırtıcı rakamlar kaydettiğini duyurdu.

“Toplantıda bulunması gereken bazı bakanların vicdanına güvendik. Böyle bir varoluşsal krizde bazı bakanların siyasi nedenlerle oturumları boykot etmesi maalesef kabul edilemez” ifadelerini kullanan Mekari, cumhurbaşkanlığının yokluğu nedeniyle hükümet oturumlarını boykot eden bakanları kastettiğini dile getirdi.

Aynı zamanda, “Lübnan'a giren binlerce Suriyeli genç var. Ordunun bu konuyu tek başına takip etmesi mümkün değil, birçok lojistik ve maddi sorun var. Faaliyet gösteren çeteler ve görevini yerine getirmeyen yargının yanı sıra insan kaçakçılığıyla ilgili sorunlar da mevcut. İşler inanılmaz derecede karmaşık, hiç kimse bunu hafife almamalı” vurgusunda bulundu.

Yeni göç dalgasının sebepleri

Dünya Gıda Programı verilerine göre Suriye, dünyada gıda güvensizliğinin en fazla yaşandığı altı ülkeden biri. Suriye’de yaklaşık 12,1 milyon insan, yani nüfusun yarısından fazlası gıda güvensizliği yaşıyor. Suriye’de ortalama aylık ücret, şu anda ailenin gıda ihtiyacının yalnızca dörtte birini karşılıyor. Dünya Gıda Programı’ndan elde edilen veriler aynı zamanda yetersiz beslenmenin arttığını, çocuklarda bodurluk oranlarının ve anneler arasında yetersiz beslenmenin benzeri görülmemiş seviyelere ulaştığını gösteriyor. Açlık insanları tehdit ederken, ufukta ise Suriye hükümetinin enflasyonla mücadele ve yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik net bir planı yok, aksine tam tersi yaşanıyor. Enerji, su, gıda ve ilaç gibi en temel yaşam ihtiyaçlarından yoksun olan Suriyelilerin dramı derinleşirken, bu da Suriye’nin güneyindeki Süveyda vilayetinde günlerdir yoğunlaşan halk protestolarının patlak vermesinin nedenlerinden birine dönüştü.

Lübnan ve Suriye, büyük bir kısmı çizilmemiş olan 330 kilometrelik bir sınırı paylaşıyor.

Esed rejiminin Mart 2011’de başlayan barışçıl gösterilere yönelik ağır şiddet kullanmasının altıncı ayında Suriye ordusundan ayrılan güçlerin karşı şiddete başvurması ülkedeki olayların iç savaşa evrilmesine sebep olmuştu. İç savaşın ilk yıllarında Esed rejiminin saldırılarından kaçan yüz binlerce Suriyeli sivili ağırlayan Lübnan, 2015 yılında bu mültecilerin ülkeye girişini yasakladı.

O tarihten bu yana pek çok Suriyeli sınırı geçmek için insan kaçakçılarını kullandı. Bazı ülkeler, Suriye ordusunun ülkenin büyük bir bölümünde kontrolü yeniden ele geçirmesinden bu yana çatışma yoğunluğunun azaldığı gerekçesiyle mültecilerin sınır dışı edilmesi yönünde baskı yapıyor.

Ancak insan hakları ve uluslararası kuruluşlara göre bu, çökmekte olan altyapı, zorlu ekonomik koşullar ve güvenlik soruşturmaları nedeniyle geri dönüşlerinin güvenli hale geldiği anlamına gelmiyor.

Birkaç ay önce Lübnan ordusu, ikamet izni veya kimlik belgesi olmayan Suriyelileri yakalamak için büyük operasyon başlattı ve bunun sonucunda yüzlerce kişiyi gözaltına aldı.



İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
TT

İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)

İsrail, Gazze’de internete erişim sağlayan kafeye düzenlediği saldırıda 230 kilogramlık bombalar kullandı.

Guardian’ın haberinde, İsrail ordusunun pazartesi günü düzenlediği saldırıda Amerikan yapımı MK-82 bombalarından kullandığı yazılıyor. Bu bombalar büyük bir krater oluşturuyor ve şarapnelin geniş bir alana yayılmasına yol açıyor.

El Beka adlı kafeye yapılan saldırıda en az 41 Filistinli öldürülmüş, 75 kişi yaralanmıştı. Hayatını kaybedenler arasında 4, 12 ve 14 yaşlarındaki çocuklar da vardı.

Gazetenin bombanın parçalarına dair elde ettiği fotoğrafları inceleyen uzmanlar, sivillerin böyle bir mühimmatla kasten vurulmasının savaş suçu teşkil edebileceğine dikkat çekiyor.

Kopenhag Üniversitesi'nde uluslararası hukuk alanında çalışan Marc Schack şunları söylüyor:

Bu tür bir mühimmatın kullanımını gerekçelendirmek neredeyse imkansız. Eğer 20, 30, 40 ya da daha fazla sivil kayıptan bahsediyorsanız, bu genellikle çok büyük öneme sahip bir hedef olmalıdır. Afganistan ve Irak'taki koalisyon güçleri açısından çok üst düzey bir hedef için kabul edilen rakam 30'dan az sivilin öldürülmesiydi, o zaman da istisnai koşullar söz konusuydu.

Diğer yandan saldırının ardından İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) yapılan açıklamada “asla sivillerin hedef alınmadığı” ileri sürüldü. Ayrıca saldırıdan önce sivil kaybın azaltılması için adımlar atıldığı savunuldu. Analistler, İsrail ordusunun drone’larla kafe etrafındaki sivilleri görmesine rağmen saldırı düzenlediğini söylüyor.

Filistinli bir aile tarafından 40 yıl önce kurulan kafe, hızlı internet bağlantısıyla öğrenciler, gazeteciler ve uzaktan çalışanların sık uğradığı bir mekandı.

İsrail ordusu Gazze’yi her gün bombalarken bölgede ateşkes sağlanması için yürütülen çalışmalar da hızlandı.

İsrail medyasındaki haberlerde, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun 7 Temmuz’da yapacağı ABD ziyareti öncesinde ateşkes anlaşmasının imzalanmasının hedeflendiği yazılıyor.

Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail tarafından kabul edildiğini savunduğu 60 günlük ateşkes teklifine Hamas’ın da sıcak baktığı ileri sürülüyor. Anlaşmaya dair detaylar resmi kanallardan paylaşılmadı. Ancak haberlerde Hamas’tan kalan 50 rehinenin tamamını serbest bırakmasının isteneceği aktarılıyor.

Hamas’ın buna yanıtını cuma akşamına kadar arabuluculara sunması bekleniyor. Filistinli örgütün, Gazze’ye yardım girişine izin verilmesi ve İsrail ordusunun bölgedeki işgalini sonlandırması taleplerinden geri adım atmayacağı belirtiliyor. Anlaşma kapsamında IDF’nin Gazze’deki bazı bölgelerden çekilebileceği savunuluyor.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Haaretz