ABD’nin Cezayir politikası değişiyor mu?

AFP
AFP
TT

ABD’nin Cezayir politikası değişiyor mu?

AFP
AFP

Rabia Haris

Cezayir-Washington hattına hızlıca baktığımızda Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf’ın geçen Ağustos ayında Washington’a yaptığı ziyaret ve burada ABD’li mevkidaşı Antony Blinken, Dışişleri Bakanlığı ve Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki üst düzey yetkililerle yaptığı toplantının da gösterdiği yoğun diplomatik hareketleri yakından göreceğiz.

Cezayir ile ABD arasındaki bu siyasi temasların çerçevesinde son olarak, Cezayir Genelkurmay Başkanı Korgeneral Said Şangariha ile CIA Direktörü William Joseph Burns arasında, iki yetkilinin ilk kez doğrudan ve aleni olarak iletişim kurduğu görüşmeler gerçekleşti.

Yoğun hareketlilik

Cezayir Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Şangariha, William Burns ile telefon görüşmesinde bulunurken, iki tarafın ortak çıkar konularını ve iki ülke arasında güvenlik alanında koordinasyonun güçlendirilmesini ele aldı. Görüşme, her iki tarafın da özellikle terörle mücadele alanında güvenlik koordinasyonunun ulaştığı düzeyden duyduğu memnuniyeti ifade etmesi için bir fırsattı.

Bu görüşmeler, Cezayir Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Lounes Mokarman ile ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Josh Harris arasındaki toplantı ve doğrudan siyasi temastan yalnızca birkaç gün sonra gerçekleşti. Görüşme sırasında, iki ülke arasındaki stratejik diyaloğun gelecek Ekim ayında Washington’da düzenlenecek ve iki ülkenin dışişleri bakanlarının başkanlığında gerçekleştirilecek bir sonraki oturumuna hazırlık amacıyla Cezayir- ABD ilişkilerine ilişkin pek çok konu ele alındı.

Cezayir Genelkurmay Başkanı Korgeneral Said Şangariha
Cezayir Genelkurmay Başkanı Korgeneral Said Şangariha

Ağustos ortasında Cezayir diplomasisi başkanı Ahmed Attaf, Washington’u ziyaret etti. Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve aralarında Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Koordinatörü Brett McGurk ve şu anda Savunma Bakan Yardımcısı olarak görev yapmaya hazırlanan Devlet Bakanı Yardımcısı Derek Scholey'nin de bulunduğu bir dizi üst düzey ABD’li yetkiliyle görüştü.

Soru işaretleri

ABD Kongresi’nin 27 üyesinin Blinken’a ‘Cezayir’e yaptırımlar uygulama ve onu ABD’nin Düşmanları Yasası kapsamına alma’ çağrısı yapmasına rağmen Washington’un son birkaç gündür Cezayir’e dikkat çekici düzeydeki odaklanması, bunun zamanlaması ve nedenleri konusunda birden fazla soru işaretini gündeme getiriyor. Bu çağrıların gerekçesi, özellikle ülkeye Rus silahlarının tedariki için 7 milyar dolar değerinde bir anlaşma yapıldığı haberlerinin ardından Cezayir ile Rusya arasındaki artan ilişkilerin devam etmesiydi.

Gözlemciler, Cezayir-ABD temaslarının son dönemdeki yoğunluğunun, Cezayir'in diplomatik açılım arzusunu ve doğuya ve batıya doğru hareket etmek için entegre bir politika formüle ederek dönüşüm sürecine ayak uydurma istekliliğini doğruladığı konusunda hemfikir. Bu bağlamda Cezayir’in Vurkla vilayetindeki Kasdi Merbah Üniversitesi Hukuk ve Siyaset Bilimi Fakültesi’nde siyaset bilimi alanında yüksek öğrenim profesörü olan Kavi Bouhania, Majalla’ya yaptığı açıklamada “Cezayir diplomasisi, konumlandırma diplomasisi değil, daha ziyade stratejileri korurken müttefikleri çoğaltma diplomasisidir” dedi.

Uluslararası dönüşümler konusunda ise uzman araştırmacıya göre hızla dönüşen, iç içe geçen ve örtüşen bir dünyadayız ve Cezayir de diğer ülkeler gibi mevcut dönüşümleri iyi ele almak ve gerçekleri iyi okumak zorunda. Araştırmacı, “Bugün bir belirsizlik ortamında yaşıyoruz ve bu da bir kriz yönetimi stratejisi gerektiriyor. Belirsizlik durumu, uluslararası düzeyde birden fazla şirket kurmayı gerektiren, çok karmaşık ve sıklıkla değişen bir durum. Korona salgınının ortaya çıkacağını kim beklerdi? Rusya- Ukrayna savaşının çıkacağını kim beklerdi? Bu radikal değişiklikler, Cezayir’in gerçekliği derinlemesine okumasını ve bunun ışığında şirketler kurmasını gerektirdi” dedi.

Stratejik müttefik

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla dergisinden aktardığı habere göre Laghouat Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü öğretim görevlisi Ali Bakşiş, Cezayir’in tüm eksenlerle ilişkilerde denge kurma arzusuna değindi. Majalla’ya konuşan Bakşiş, “Cezayir, Cezayir’in Doğu’ya, özellikle de Rusya’ya yönelmesi hususunda öne sürülenlerin aksine, kendi yeteneklerine yakışan bir pozisyon almak ve bu nedenle dengeli ilişkiler sürdürmek istiyor. İki ülke arasındaki stratejik ilişkiler, özellikle Ukrayna krizinde pek çok kişinin bu ülkeye karşı önyargılı olmasına neden oldu’ açıklamasında bulundu.

CIA Direktörü William Burns
CIA Direktörü William Burns

Cezayir, Rusya ve Çin arasındaki olağanüstü yakınlaşmaya ve hatta ABD Kongresi üyelerinin Cezayir’e yaptırım uygulanması ve ABD’nin Düşmanları Yasası kapsamına alınması talebiyle başlattığı sert saldırıya rağmen ABD, iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmek için daha fazla çalışmak üzere harekete geçti.

Ali Bakşiş, konuyla ilgili olarak “ABD, Cezayir’in stratejik konumunun ve petrol piyasasındaki ağırlığının bilincindedir. Stratejik bir müttefik olmasa da, özellikle Afrika’daki çatışmalarda arabulucu rolü oynaması nedeniyle yeri doldurulamaz bir ortaktır” dedi.

ABD dış politikası, Kuzey Afrika bölgesi de dahil olmak üzere dünyadaki ekonomik ve güvenlik hedeflerini araştırmaya ve gerçekleştirmeye dayalı hale geldi. Özellikle Cezayir, eski ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin son günlerinde İsrail ile barış anlaşması karşısında Fas’ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini aniden tanımasının ardından ABD- Cezayir arasındaki ilişkiler baltalanmış ve bir yol ayrımına girmişti. Bu bağlamda Profesör Ali Bahşiş, “ABD, Cezayir arenasını Rusya ve Çin’e bırakmayı reddediyor. Özellikle Trump’ın Fas’ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanıması ve ABD’nin otuz yıldır bölge halkının referandum yoluyla kendi kaderini tayin etme hakkına verdiği desteği göz ardı etmesi nedeniyle, iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin ciddi bir dönüm noktasına girmesinden sonra bölgenin gelecekteki durumu hakkında Cezayir ile ilişkilerini sürdürmek istiyor” dedi.

Beyaz Saray Trump’ın kırıp döktüklerini toparlamaya çalışıyor

Uzman, “Başkan Joe Biden, Trump’ın tutumundan açıkça geri adım atmamış olsa da bu adımı desteklemiyor ve Trump'ın yönetiminin son günlerinde yaptıklarını düzeltmek için uygun fırsatı bekliyor olabilir. Çünkü Amerikalı karar alıcılar, Cezayir’in stratejik öneminin ve onu Rusya- Çin kampıyla daha fazla ittifaka itmenin tehlikesinin gayet iyi farkındalar” ifadelerini kullandı.

Cezayir de diğer ülkeler gibi mevcut dönüşümleri iyi yönetmek ve gerçekleri iyi okumak zorunda kaldı.

Trump döneminde iki ülke arasındaki diplomatik iletişim zayıftı. Ekim 2020’de Cezayir’e ilk ziyaretini gerçekleştiren ABD Savunma Bakanı Mark Esper’in ziyareti dışında, güvenlik ve ekonomik iş birliği gibi ortak çıkarlar veya bugün olduğu gibi karşılıklı ziyaretler konusunda herhangi bir görüşme yapılmadı. Esper’in ziyareti, 15 yıldır bir ABD Savunma Bakanı’nın Cezayir’e ilk ziyaretiydi.

Cezayir’deki Biskra Üniversitesi’nde siyaset bilimi alanında yüksek öğretim profesörü olan Dr. Nur es-Sabah Aknuş da Cezayir’in ‘Amerika'nın müttefiki’ olarak kaldığına inanıyor. Aknuş, yaptığı açıklamada “Çünkü Cezayir- ABD ilişkileri iki asırdan fazla bir geçmişe sahip özgün ilişkilerdir. Bu çok özel ilişkinin niteliğini, derinliği, birikimi, şimdiki ve gelecekteki gelişimi açısından analiz ederken üzerine inşa edilmesi gereken bir unsurdur. Mevcut diplomatik dinamik ışığında iki ülke arasında, Cezayir’in dış politikasının dengeli olduğunu ve büyük güçlerle aynı mesafede, ülkenin temel çıkarlarını dikkate alan pragmatizmle ilgilendiğini teyit eden stratejik bir ortaklığa varılması bekleniyor” dedi.

Siyasi analiste göre Cezayir’in ABD açısından stratejik önemini artıracak yeni faktörlerden de söz edilebilir. Bu faktörler, terörle mücadele ve silahlı grupların Kızıldeniz’den Atlantik Okyanusu’na kadar uzanan Afrika kıyılarında yayılması öncelikleriyle ilgili ve unların hepsi Washington için endişe kaynağı. Bu nedenle ABD, Cezayir’i bölgesel bir güç ve askeri ve teknik yetenekleri sayesinde bölgeyi yeni sınır ötesi tehditlere karşı güvence altına alacak hayati bir güvenlik ortağı olarak görüyor. Aynı zamanda Sahra Çölü’nde olup biten her şeyin tamamen farkında olması Cezayir’i, uzun vadede ABD’deki karar alma kurumları ve düşünce kuruluşları için bir güven ve itibar kaynağı haline getiriyor.

* Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.


İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi yaptığı açıklamada, askeri ve güvenlik servislerinden temsilcilerin de aralarında bulunduğu bir heyetin, Gazze Şeridi'nde tutulan son İsrailli rehinenin naaşının iadesini görüşmek üzere dün Mısır'ı ziyaret ettiğini duyurdu.

Ofis tarafından yapılan açıklamada, "Başbakan'ın talimatları doğrultusunda bir heyet Kahire'ye gitti... ve son rehine Ran Gvili'nin derhal iadesini sağlamak amacıyla arabulucularla görüşmelerde bulundu." ifadeleri yer aldı. Açıklamada, "Görüşme sonucunda, çabaların derhal yoğunlaştırılması konusunda mutabakata varıldı" ifadeleri kullanıldı.

frgt
Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'na bağlı savaşçılar, Kızılhaç çalışanlarıyla birlikte, 1 Aralık 2025'te Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye mülteci kampının enkazı arasında İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken nöbet tutuyor (EPA)

Ateşkes anlaşmasının 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail, Filistinli grupların teslimi geciktirdiği yönündeki suçlamalarına rağmen, 20 canlı rehineyi ve Gvili'ninki hariç tüm cesetleri aldı. Hamas, savaştan kalan devasa moloz yığınları nedeniyle cesetlerin kurtarılma sürecinin yavaş ilerlediğini savunuyor.


Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
TT

Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)

Gazze Şeridi'ndeki Tarabin kabilesi, dün yaptığı açıklamada, üyelerinin her zaman Filistin halkının ve haklı davasının yanında olduğunu ve kabilenin adının, tarihini veya değerlerini temsil etmeyen konulara karıştırılmasına yönelik her türlü girişimi kesin bir dille reddettiğini belirtti.

İsrail kanalı i24NEWS’te yer alan açıklamada, kabilenin "yeminini bozup işgale bulaştığını" söylediği Yasir Ebu Şebab'ın öldürülmesinin, kendileri için "açık ve net bir duruşla kapatmaya çalıştıkları karanlık bir dönemin sonu" anlamına geldiği belirtildi.

Aşiret, "Filistin direnişinin tüm fraksiyonlarıyla tam bir uyum içinde olduğunu ve işgalin gündemine her ne pahasına olursa olsun hizmet eden herhangi bir grup veya milisi reddettiğini" vurguladı.

Aşiret, Gazze'deki tüm aileleri ve aşiretleri birlik olmaya ve "toplumsal veya ulusal yapıya müdahale etmeye çalışan herkesi reddetmeye" çağırarak, "Gazze'de ihanete veya işbirlikçilere yer olmadığını" vurguladı.

Filistin ve İsrail güvenlik kaynakları, İsrail kanalına, Gazze Şeridi'nin güneyindeki merkezi milislerin lideri Yasir Ebu Şebab'ın, liderliğini yaptığı milis gruplarıyla girdiği şiddetli çatışmada aldığı yaraları sonucu hayatını kaybettiğine dair yeni bilgiler aktardı.

Şarku’l Avsat’ın Kanal’ın internet sitesinden aktardığına göre kaynaklar, kavganın aşiret içindeki liderlik, yetki dağılımı ve nüfuz alanlarının paylaşımı konusundaki iç anlaşmazlıkların yanı sıra Ebu Şebab'ın İsrail ile iddia edilen iş birliğinden kaynaklanan artan gerginlik nedeniyle çıktığını belirtti. Kaynaklar, Ebu Şebab'ın bıçaklanma veya silahlı saldırıdan değil, darptan yaralandığını doğruladı.

Kaynaklar, Ebu Şebab'ın İsrail güvenlik güçlerinin yardımıyla acilen Gazze dışına tedavi için nakledildiğini, ancak Beerşeba'daki Soroka Hastanesi'ne kaldırılırken aldığı yaralar nedeniyle yolda hayatını kaybettiğini belirtti. Yardımcısı Gassan el-Dahini'nin milislerin komutasını otomatik olarak devralması bekleniyor.