Bir Filistinli aileden 4 yılda 9 kişi öldü

Kafr Kara köyünde, İsrailli bir Arap için 3 Eylül'de cenaze töreni düzenlendi. (AFP)
Kafr Kara köyünde, İsrailli bir Arap için 3 Eylül'de cenaze töreni düzenlendi. (AFP)
TT

Bir Filistinli aileden 4 yılda 9 kişi öldü

Kafr Kara köyünde, İsrailli bir Arap için 3 Eylül'de cenaze töreni düzenlendi. (AFP)
Kafr Kara köyünde, İsrailli bir Arap için 3 Eylül'de cenaze töreni düzenlendi. (AFP)

Umm el-Fehm kentinde geçtiğimiz hafta meydana gelen silahlı saldırıda yaralanan genç kadın Ala Muhammed Arif Caou Igbariye dün sabah yaşamını yitirdi. Yalnızca bu ailede şiddet ve organize suç nedeniyle ölenlerin sayısı son dört yılda, aralarında bir çocuk, bir kadın, bir doktor ve genç erkekler olmak üzere dokuza ulaştı.

Hayfa'daki Rambam Hastanesi Sözcüsü şu açıklamada bulundu:

“Geçen hafta meydana gelen silahlı saldırıda ağır yaralanan 25 yaşındaki kadın öldü. Yoğun bakımda anestezi ve suni teneffüs altında tedavi gören genç kadın, doktorların müdahalesine rağmen ne yazık ki yaşamını yitirdi.”

Umm el-Fehmli genç kadın, geçtiğimiz perşembe akşamı komşu köy Musheirifa kavşağında uğradığı silahlı saldırı sonucu ‘ciddi’ bir şekilde yaralandı. Ala Muhammed Arif Caou Igbariye isimli genç kadın iki hafta önce vurulan annesini ziyaretten dönüyordu. Görgü tanıklarının ifadesine kadının 53 yaşındaki annesi, balkonda çamaşır asıyordu. Motosikletle gelen iki saldırganın üzerine ateş açmasının ardından eve kaçtı. Ancak saldırganlar evin içine girerek, kızlarının gözü önünde anneye 20'den fazla kurşun sıktılar. Kızlarından biri annesini tedavi görmesi için yakındaki bir kliniğe götürdü. Daha sonra ise anne hastaneye kaldırıldı. Yapılan açıklamalar kadının halen tedavi gördüğü ve bilinci kapalı olduğu yönünde.

İsrail’deki Araplar 3 Eylül'de, Arap toplumunda suçun yayılmasına karşı protesto düzenledi. (AFP)
İsrail’deki Araplar 3 Eylül'de, Arap toplumunda suçun yayılmasına karşı protesto düzenledi. (AFP)

Ölen genç kadınla birlikte aynı ailede şiddet ve organize suç nedeniyle son dört yılda ölenlerin sayısı dokuza yükseldi. Polis, olaya karıştığından şüphelenilen herhangi birini tutuklamadı. Söz konusu suçlar dizisi dört yıl önce, 2019 yılında Mahmud Cao'nun (38 yaşında) cami çıkışı öldürülmesiyle başladı. Ardından Halid Cao (35 yaşında) cami çıkışında, işe giderken öldürüldü. Muhammad Ziad Jao (38 yaşında) ise Ramazan Ayı’nda henüz orucunu açmadan evinin önünde cinayete kurban gitti. Muhammed Nasır Cao (20 yaşında) adlı genç adam, camide cuma namazından dönüşte evinin önünde öldürüldü. Dr. Tarık Jao (42 yaşında) da bir kız çocuğu dünyaya getirdikten sonra hastaneden dönerken arabasının içinde karısının gözü önünde vurularak yaşamını yitirdi. Halil Cao (25 yaşında) adlı genç adam işe giderken öldürüldü. Ala'nın babası Muhammad Arif Cao (50 yaşında) da evinin yakınında, dükkanların önünde öldürüldü ve ikinci kızının kocası Adem Zeyud (38 yaşında) da onunla birlikte yaşamını yitirdi.

Umm el-Fehm'de yaşayanlar polisin suça karışan herhangi bir şüpheliyi tutuklamamasına anlam veremiyor. Pek çok kişi vatandaşların hikayeyi bildiğini ve katillerin isimlerini ve bu korkunç suçları meşrulaştırmak için kullandıkları argümanları aralarında fısıldaştıklarını söylüyor. Bunu sadece polisin bilmemesi karşısında şaşkınlık yaşanıyor. Genel kanı ihmalin kasıtlı yapıldığı yönünde. Aile şu soruların cevaplarını merak ediyor:

Sebebi ne olursa olsun, yetim kalan çocukların suçu ne? Aileden biriyle evlenen ve yaşanan anlaşmazlıklarla hiçbir ilgisi olmayan bir adamın hatası ne? Gerçek bir erkek kadınları nasıl öldürebilir?

Fotoğraf Altı: İsrailli Arap toplumundan bir suç mağdurunun akrabası 31 Ağustos'ta Hayfa şehrinde düzenlenen protestolara katıldı. (AP)
İsrailli Arap toplumundan bir suç mağdurunun akrabası 31 Ağustos'ta Hayfa şehrinde düzenlenen protestolara katıldı. (AP)

Şarkul’ Avsat’ın edindiği bilgilere göre İsrail'de organize suç mağduru Arap sayısının 177’e yükselmesi dikkat çekiyor. Bunların arasında İsrail polisinin sorumluluğunda olan Doğu Kudüs'ten de 10 kişi bulunuyor. Ölenler arasında 11 kadın da var.

Kendini kaderine terk edilmiş ve organize suçların rehinesi olarak gören Arap toplumunda silahlı saldırı ve cinayet suçları, son yıllarda neredeyse her gün işlenen yaygın bir olay haline geldi. Diğer yandan, İsrail güvenlik teşkilatlarının suç örgütleriyle gizli anlaşma yaptığına dair işaretler var. İsrail polisi organize suçu engellemek için üzerine düşeni yapmakta başarısız oluyor.

Toplumda suçluların ceza almayacaklarına inandıkları için suçlarını bu kadar cesurca işledikleri yönünde yaygın bir kanı var. Çoğu suçun tefecilik, karaborsa ve suç çeteleri arasında hesaplaşmayla ilgili olduğu düşünülüyor.



Musul'daki düğün salonu yangınından sağ kurtulanlar o anları anlattı

(AA)
(AA)
TT

Musul'daki düğün salonu yangınından sağ kurtulanlar o anları anlattı

(AA)
(AA)

Musul'da düğün salonunda çıkan yangında ölenlerin ve yaralananların yakınları, yangının çıkma anını ve yaşadıklarını anlattı.

Yangından sağ kurtulanlardan Amir Abdu, düğüne biraz geç geldiklerini ve içeriye girdikten sonra kapıya yakın bir yere oturduklarını söyledi.

"Havai fişeği yakar yakmaz tavana fırladı, tavan aniden alev aldı"

Abdu, "Biz salona girdikten kısa bir süre sonra havai fişeklerini getirdiler. Havai fişeği yakar yakmaz tavana fırladı, tavan aniden alev aldı ve tüm salon alev aldı. Kendimizi dışarı zor attık, etraftaki herkes yaralandı. Ben yaralanmadım ama eşim yaralandı. Çoluk çocuk herkes yaralandı" dedi.

Facia anlarını yaşayan Sleva Hamokan da halaydan sonra gelin ve damadın dans edecekleri sırada havai fişeklerin patlatıldığını ve kıvılcımların önce perdeleri tutuşturduğunu ve bir anda salonu alevlerin sardığını söyledi.

"Kapıyı zorla kırdık ve çıktık"

Çok büyük bir facia yaşadıklarını dile getiren Hamokan, yaşadığı dehşet anlarını şu sözlerle anlattı:

Her yer alev aldı, kapıdan çıkamadık, içeride mahsur kaldık. Kapıyı zorla kırdık ve çıktık. Yaralıları ve cesetleri çıkaramadık. Gelen ambulanslardan biri de kaza yaptı.

Olaya tanıklık eden Lüey Bünyamin de düğünde bir anda salonun her bir tarafını alevlerin sardığını, itfaiye, sivil savunma, istihbarat, polis ve askerin olay yerine geldiğini ifade etti.

"Çok büyük bir facia"

Akrabalarından yaralananların olduğunu dile getiren Bünyamin, çok büyük bir facia yaşadıklarını, ambulansların gelmediğini ve cesetleri çıkaramadıklarını söyledi.

Bünyamin, yangında iki yakın akrabasının öldüğünü ve birçok kişinin durumuyla ilgili henüz bilgi alamadıklarını belirtti.

Olayda 66 yaşındaki kayınvalidesini kaybeden Adra Tamır, yangın sırasında salonda olduklarını ve çocuklarını zor kurtardığını söyledi.

Alevlerin saniyeler içinde salonun her yerine yayıldığını aktaran Tamır, yaşlı kayınvalidesini kurtaramadıklarını ifade etti.

Irak İçişleri Bakanlığı İletişim ve Halkla İlişkiler Müdürü ve Ortak Operasyonlar Komutanlığı Güvenlik Medya Ağı Başkanı Saad Maan, Musul'a bağlı Hamdaniye ilçesinde bir düğün salonunda çıkan yangında 93 kişinin ölüğünü, 100 kişinin yaralandığını duyurmuştu.

Havai fişekler nedeniyle çıktığı bilgisi basına yansıyan yangın esnasında, düğün salonunda yaklaşık 800 kişinin bulunduğu ifade edilmişti.


Irak Cumhurbaşkanı düğün salonunda çıkan yangınla ilgili soruşturma açılması gerektiğini vurguladı

Hamdaniya bölgesindeki yangın yerinde toplanan insanlar (AP)
Hamdaniya bölgesindeki yangın yerinde toplanan insanlar (AP)
TT

Irak Cumhurbaşkanı düğün salonunda çıkan yangınla ilgili soruşturma açılması gerektiğini vurguladı

Hamdaniya bölgesindeki yangın yerinde toplanan insanlar (AP)
Hamdaniya bölgesindeki yangın yerinde toplanan insanlar (AP)

Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid, Ninova Vilayeti’nin merkezi Musul şehrine bağlı Hamdaniye ilçesinde bir düğün salonunda çıkan ve çok sayıda can kaybına neden olan yangın ile ilgili soruşturma açılması gerektiğini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Alemu’l-Arabi Haber Ajansı’ndan (AWP) aktardığı habere göre, Cumhurbaşkanı Reşid bugün sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “Hamdaniye ilçesindeki evlatlarımıza yönelik yaşananlar acı verici bir faciadır. Bu olay tüm Iraklıların kalbini yaraladı” ifadelerini kullandı.

Kurbanların ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dileyen Cumhurbaşkanı, “Bir soruşturma başlatmanın, olayın koşullarını öğrenmenin ve tekrarını önlemek için tüm güvenlik önlemlerini almanın gerekliliğini vurguluyoruz” diye ekledi.

İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, olaya ilişkin ilk rapor, yangının bir suçtan kaynaklanmadığını ve güvenlik prosedürlerine uyulmaması sonucu meydana geldiğini gösterdi.

Irak resmi haber ajansı INA’da yer alan habere göre, Ninova Vilayeti Valisi Necm Cuburi, bir haftalık yas ilan edildiğini bildirdi.

xcvf
Yetkililer Ninova Vilayeti’ndeki yangın yerinde (Reuters)

Irak Kızılayı, havai fişekler nedeniyle çıktığı bildirilen yangında 114 kişi hayatını kaybettiğini ve 400’ü aşkın kişinin yaralandığını açıkladı.

Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) tarafından sosyal medyada yapılan açıklamada, söz konusu yangında meydana gelen korkunç can kaybı ve yaralanmalar karşısında şok olunduğu vurgulanarak, olay ‘muazzam bir trajedi’ olarak nitelendirildi.


Sisi: Son 10 yılda eğitim ve sağlıkta gelişim gösterdik

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsmailiye’deki ‘Mısır Üniversiteleri Mükemmellik Günü’ kutlamalarına katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsmailiye’deki ‘Mısır Üniversiteleri Mükemmellik Günü’ kutlamalarına katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Sisi: Son 10 yılda eğitim ve sağlıkta gelişim gösterdik

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsmailiye’deki ‘Mısır Üniversiteleri Mükemmellik Günü’ kutlamalarına katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsmailiye’deki ‘Mısır Üniversiteleri Mükemmellik Günü’ kutlamalarına katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi son 10 yılın, eğitim ve sağlık gibi devlet sektörlerindeki boşlukları doldurmak için bir geçiş dönemi olduğunu vurguladı.

Sisi, “Mısır, tıbbi yapının yüzde 50’sini tamamlayabildi ve devletin ihtiyaç duyduğu bin 400 hastaneden 700’ünün açılışını gerçekleştirdi. Devletin ilerlemesine, yeniden inşasına, umuduna ve güveninin yeniden kazanılmasına katkıda bulunan çözümler bulmak için Mısır’ı geliştirmek gerekiyor” açıklamalarında bulundu.

İsmailiye’deki Süveyş Kanalı Üniversitesi’nde ‘Mısır Üniversiteleri Mükemmellik Günü’ etkinlikleri kapsamında Üniversiteler Yüksek Konseyi üyeleriyle bir araya gelen Sisi, eğitim uzmanlıkları ile işgücü piyasasının ihtiyaçları arasında bir denge kurulması çağrısında bulundu. Gerçek iş fırsatları sağlamak ve işgücü piyasasının gereksinimlerine yanıt verebilmek için üniversitelerin önemini vurguladı.

Sisi, Mısır devletinin istikrarını sağlama, terörizm ve radikalizmle mücadele, Mısır’ın çıkarlarını koruma çabalarına paralel olarak eğitimde altyapının geliştirilmesine ve yatırımına öncelik verdiğini açıkladı. Ayrıca bunların maliyetini ve Mısır devletinin planlarına göre nasıl uygulanacağını beyan etme ve gösterme ihtiyacı çağrısında bulundu.

Sisi yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

Eğitimde, altyapı yatırımlarının sayısı son 8 yılda iki katına çıktı. 2030’da ne kadar ihtiyacımız olacak. Hükümetle koordinasyonun olduğunun farkındayım ve insanların bunu bilmesini istiyorum. Ne yaptığımızı kamuoyuna duyururuz, böylece yaptığımızdan çabanın büyüklüğünün ve değerinin farkındalığını yaratmak istiyoruz. Mısır devleti iki kalkınma dosyasında paralel ilerliyor ve zorluklarla karşı karşıya. Ancak önemli bir zaman tasarrufu sağladı. Güvenlik istikrarını sağlamak için çalışmak mümkün. Ardından tüm sektörlerde entegre bir inşaat ve kalkınma planı başlatacağız. Bu, devletin çeşitli sektörlerini gelecekte daha düşük bir maliyetle hizmet vermesini sağlayacak

Sisi bu bağlamda eğitim konusunda toplumsal diyaloğun sürdürülmesi çağrısında bulunarak, “Vatandaşları eğitim konusunda güvence altına almaya hazır olmalıyız, böylece herhangi bir yan etkiyle başa çıkabilelim” dedi.

Öğretmenlerin atanması hakkında konuşan Sisi, bunun Mısır insanının inşasında önemli, hassas ve ciddi bir konu olduğunu belirtti. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu pozisyonları doldurmak için programlar uyguladığının ve bunda adaletin sağlandığının altını çizdi.

Sisi ayrıca Kültür, Gençlik ve Spor bakanlıklarının gösterdiği çabanın, ülkedeki tüm sektörlerin hedeflerine ulaşması için destek olduğunu vurguladı.

Sisi, dün düzenlenen ‘Vizyon ve Başarı Arasında İnsan İnşası’ oturumunda şunları söyledi:

“Gençlik merkezleri ve kulüpleri yönetme konusunda daha önceki metodu değiştirmek gerekiyor. Verimliliği ve yeterliliği artırması gereken 4 bin kadar gençlik merkezi var. Bu merkezler verimliliğini artıramazsa tekrar aynı duruma dönecekler. Çünkü devlet verimliliğini tekrar sağlamak için buralara sürekli olarak büyük bir finansal bütçe ayıramayacak”

grth
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsmailiye’deki Süveyş Kanalı Üniversitesi’nde ‘Mısır Üniversiteleri Mükemmellik Günü’ etkinliklerine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Sisi şampiyonluk kazanan tüm kahramanlara verilen ödüllerin, Mısır devletinin onlar için takdirini ifade etmeyen sayılar olduğunu, çok daha fazlasını hak ettiklerini açıkladı. Sisi, devletin gençlere olan ilgisinin yeterince olmadığının düşünülmesi durumunda bakanlığın bu konuyu açıklığa kavuşturması gerektiğinin altını çizdi.


Hizbullah yetkilisi Safa: Lübnan Ordu Komutanı ile görüşmelerimiz siyasi değil

Lübnan Ordu Komutanı General Joseph Avn: Hizbullah, kendisiyle yapılan görüşmelerin siyasi nitelikte olmadığını söylüyor. (Lübnan Ordusu'nun X -eski adıyla Twitter- platformundaki hesabı. AFP)
Lübnan Ordu Komutanı General Joseph Avn: Hizbullah, kendisiyle yapılan görüşmelerin siyasi nitelikte olmadığını söylüyor. (Lübnan Ordusu'nun X -eski adıyla Twitter- platformundaki hesabı. AFP)
TT

Hizbullah yetkilisi Safa: Lübnan Ordu Komutanı ile görüşmelerimiz siyasi değil

Lübnan Ordu Komutanı General Joseph Avn: Hizbullah, kendisiyle yapılan görüşmelerin siyasi nitelikte olmadığını söylüyor. (Lübnan Ordusu'nun X -eski adıyla Twitter- platformundaki hesabı. AFP)
Lübnan Ordu Komutanı General Joseph Avn: Hizbullah, kendisiyle yapılan görüşmelerin siyasi nitelikte olmadığını söylüyor. (Lübnan Ordusu'nun X -eski adıyla Twitter- platformundaki hesabı. AFP)

Hizbullah'ın İrtibat ve Koordinasyon Birimi yetkilisi Vefik Safa, Lübnan Ordu Komutanı General Joseph Avn ile yaptığı görüşmelerin ‘siyasi bir yönü olmadığını’ belirterek toplantıların ‘güvenlik çalışmaları, koordinasyon ve güney sınırında yaşananlarla’ ilgili olduğunu açıkladı. Safa’nın, General Avn ile temaslarının siyasi bir nitelik taşımadığına ilişkin açıklaması, Ordu Komutanı’nın adının cumhurbaşkanlığı adayları arasında geçtiği bir dönemde geldi. Safa, Hizbullah'ın bir diğer cumhurbaşkanı adayı olan Süleyman Franciye'yi açıkça desteklediğine dikkat çekti.

Safa, İran'ın Tasnim haber ajansına verdiği, dün yayınlanan röportajda, İsrail ile güney sınırında herhangi bir sınır çizimi olmadığını kaydederek şunları söyledi:

Bir hata var, sınır çizimi yok. Tüm sınırlar çok eski zamanlardan beri çizilmiştir ve 2000 yılında hat haline gelmiştir. Bu hat İsrail'in güney Lübnan'dan çekilme hattı olarak biliniyor. Lübnan'ın çekinceleri olan 13 nokta üzerinde anlaşmazlık var. Biz bunlara sınırları gösteren noktalar diyoruz, sınırları çizen değil. Ortada bir sınır çizme yok, kesin olan budur.

dvf
Lübnan'ın Hula köyündeki Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) aracı ve Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın reklam panosundaki fotoğrafı. (AFP)

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Lübnan Ordu Komutanı ile yaptıkları görüşmelerde güney sınırı dosyasını ele aldıklarını belirten Safa sözlerinin devamında “Görüşmenin siyasi bir yönü yok. Tekfircilere yönelik kurtuluş savaşından önce yapılan görüşmelere benziyor” dedi. Lübnan Ordusu’nun Suriye sınırında Lübnan'ın doğu bölgelerini işgal eden aşırılık yanlısı gruplara karşı yürüttüğü ve Hizbullah'ın da 2017 Temmuz- Ağustos aylarında Suriye tarafından katıldığı savaşa atıfta bulundu. Safa “Bugün Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) ve güney sınırında olup bitenler, Lübnan bölgelerindeki güvenlik durumunu kontrol etmek içindir. Dolayısıyla General Joseph Avn ile çalışma ve güvenlik koordinasyonu için bir araya geliyoruz” dedi.

Hizbullah'ın İrtibat ve Koordinasyon Birimi yetkilisi Vefik Safa, Hizbullah'ın güneydeki Şeba Çiftlikleri sınır bölgesinde kurduğu iki kampa atıfta bulundu. Ayrıca İsrail’in Lübnan ve Filistin'de ‘sınırın sıfır noktasına kadar kaydığını’ belirterek var olan ‘İsrail caydırıcılığının erozyonu’ hakkında uzun uzun konuşmaya devam etti. Safa konuya dair açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

İsrail gürledi, köpürdü ve UNIFIL'e kamp hakkında bilgi verdi. Kampı kaldırmak için saat 8'de geleceğini söyledi. Sonra saat 10'a erteledi, sonra saat 12'ye erteledi, daha sonra öğleden sonra saat 3'e erteledi ve en sonunda kampın kaldırılmasını müzakerelere bıraktığını söyledi. Her halükârda İsrailliler Filistin toprakları içinde, yurt dışında ve sınırlarda caydırılıyor.

xs
26 Ağustos'ta Lübnan'ın doğusundaki Baalbek'te Hizbullah silahlarının yer aldığı bir sergi düzenlendi. (AFP)

Safa, Beyrut'ta düzenlenen bir etkinlik sırasında ABD’li bir subayla tokalaşmayı reddetmesi üzerine Lübnan medyası tarafından gündeme getirilen tartışmalara ilişkin de açıklamalarda bulundu:

 Hizbullah, el sıkışmayacağı iki kişi olduğuna inanıyor. Birincisi, düşmanımız İsrail. İkincisi de siyasi ve askeri kanatlarıyla ABD yönetimi. Son toplantıda olan ve daha önce de yaşanan da buydu. Bahsettiğimiz bu olayı kaydeden kameralar ve medya vardı. Bu nedenle kargaşa yaşandı.


Burhan'ın müzakereleri ilerletmek için Riyad'ı ziyaret etmesi bekleniyor

Fotoğraf: EPA
Fotoğraf: EPA
TT

Burhan'ın müzakereleri ilerletmek için Riyad'ı ziyaret etmesi bekleniyor

Fotoğraf: EPA
Fotoğraf: EPA

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan’ın kısa süre içinde Suudi Arabistan'ı ziyaret etmesinin beklendiği bir dönemde, ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında, başkent Hartum'un çeşitli bölgelerinde çatışmalar yaşandı. Burhan, ABD'nin başkenti New York'ta yaptığı açıklamada, “önümüzdeki günlerde Riyad'ı ziyaret edeceğini” söyledi.

Suudi Arabistan ve ABD, Cidde Platformu aracılığıyla birkaç aydır krizin çözümü için siyasi görüşmelerin başlatılmasının önünü açmayı planlıyor. Sudan’da uzun vadeli bir ateşkes anlaşmasına varılması amacıyla, çatışmanın iki tarafı arasındaki görüşmeleri kolaylaştırmak için müzakereler yürütülüyor. Burhan, New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantılarının ardından verdiği röportajlarda, Cidde Platformu’nu, Sudan'daki krizin çözümüne yönelik şu ana kadar önerilen girişimler arasında ‘en iyisi’ olarak nitelendirdi. Burhan ayrıca, HDK ile müzakerelere başlamak için her türlü arabuluculuk çağrısına yanıt vermeye hazır olduğunu ifade etti.

Sudan Egemenlik Konseyi'ne yakın çevrelere göre Riyad ziyareti daha önce planlanmıştı. Ancak Burhan'ın BM Genel Kurulu toplantılarına katılması sonrasına ertelendi.

Egemenlik Konseyi Başkanı'nın savaşı müzakereler yoluyla durdurmaya hazır olduğuna ilişkin olumlu açıklamaları, Suudi Arabistan ve ABD’nin arabulucuğundaki Cidde görüşmelerini hızlandırmaya teşvik etmek için acele eden ülke içindeki sivil ve siyasi güçler tarafından memnuniyetle karşılandı. Siyasi çevrelerde dolaşan haberlere göre Burhan'ın yaklaşan Suudi Arabistan ziyareti, ülkedeki savaşı barışçıl ve müzakere yoluyla çözme konusunda olumlu bir gösterge.

Topçu bombardımanı ve İHA’lar

Sahadaysa durum farklı. Başkent Hartum'un çeşitli yerlerinde karşılıklı hava ve topçu bombardımanı devam ederken, ordu ile HDK arasındaki çatışmalar da her geçen gün şiddetini artırıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan görgü tanıkları, ordunun Hartum'un çeşitli mahallelerinde HDK’nın mevzilerine hava saldırıları ve yoğun topçu bombardımanı başlattığını söyledi.

sdfgrt
Ordu Genel Komutanlığı karargahının yakınında bulunan Hartum Uluslararası Havaalanı çevresinden yoğun duman bulutları yükseliyor. (Reuters)

Görgü tanıkları, orduya ait insansız hava araçlarının (İHA) Hartum'un güneydoğusundaki el-Mücahidin bölgesindeki HDK unsurlarını hedef alan bir saldırı gerçekleştirdiğini bildirdi. Öte yandan HDK, başkent Hartum'un merkezindeki ordu karargâhına yönelik aralıksız saldırılarını on birinci günde de sürdürdü.

Civar mahallelerde yaşayanların ifadesine göre, ordu karargâhının içinden yoğun duman bulutları yükselirken, top atışlarının ana kulelerden birini hedef aldığı görüldü. Şarku'l Avsat'a konuşan bölge sakinlerinin bir kısmı, Hartum'un merkezinde, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yakınındaki bölgelerde şiddetli çatışma sesleri duyduklarını bildirdi. Görgü tanıklarının ifadesine göre, bugünkü saldırılarda yoğun olarak kullanılan İHA’lar, Hartum'un doğusunda ve Omdurman şehrinin kuzeyinde, HDK’nın konuşlandığı bölgeleri bombaladı. Buna paralel olarak HDK, Omdurman kentinden çocuk ve kadınların tahliyesine ilişkin bir görüntüyü X platformunda (eski adıyla Twitter) yayınladı.


İsrail'den ilk defa bir bakan, Suudi Arabistan'a gitti

Turizm Bakanı Haim Katz (AA)
Turizm Bakanı Haim Katz (AA)
TT

İsrail'den ilk defa bir bakan, Suudi Arabistan'a gitti

Turizm Bakanı Haim Katz (AA)
Turizm Bakanı Haim Katz (AA)

İsrail Turizm Bakanı Haim Katz, Suudi Arabistan'da düzenlenecek Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (BMDTÖ) konferansına katılacak.

İsrail Turizm Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre Katz, 27-28 Eylül'de gerçekleşecek Dünya Turizm Örgütü konferansı için Suudi Arabistan'ın Riyad kentine gitti. Katz'ın iki gün sürecek ziyaretinde özellikle Orta Doğu'dan mevkidaşlarıyla görüşmeler yapacağı belirtildi.

İsrail Turizm Bakanı'nın ziyareti, bu ülkeden Suudi Arabistan'a bakan düzeyindeki ilk ziyaret olarak kayıtlara geçti.

Suudi Arabistan-İsrail normalleşme görüşmeleri

İsrail ve Suudi Arabistan'ın şimdiye kadar bir diplomatik ilişkisi bulunmuyor. ABD yönetimi Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Fas ve Sudan ile İsrail arasında sağlanan normalleşme anlaşmalarında olduğu gibi Riyad ve Tel Aviv arasında da benzer anlaşma için arabuluculuk yürütüyor.

İsrailli Bakan'ın Suudi Arabistan'a ziyareti, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun iki ülke arasında normalleşme anlaşması için yapılan görüşmelere ilişkin verdikleri "olumlu mesajların" ardından gerçekleşti.

Bin Selman, yakın zamanda Fox televizyonuna verdiği röportajda, İsrail ile normalleşme anlaşmasına "her geçen gün daha da yaklaştıklarını" söylemişti. Netanyahu da Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu konuşmasında "Suudi Arabistan ile tarihi bir anlaşmanın eşiğinde olduklarını" dile getirmişti.

Suudi Arabistan'ın Filistin'e atadığı ilk büyükelçi Nayif Bender es-Sudeyri, bugün işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentine gelerek Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a güven mektubunu sundu.

Büyükelçinin ziyareti, Suudi Arabistan'dan ilk defa resmi bir heyetin Filistin yönetimine gerçekleştirdiği resmi ziyaret olma özelliği taşıyordu.


Ahmet Hasan el-Bekir: Bizler Saddam'ın başkanlık koltuğunda oturan esirleriyiz

Irak eski Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir ve yardımcısı Saddam Hüseyin'in 1976 yılına ait bir fotoğrafı (Getty Images)
Irak eski Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir ve yardımcısı Saddam Hüseyin'in 1976 yılına ait bir fotoğrafı (Getty Images)
TT

Ahmet Hasan el-Bekir: Bizler Saddam'ın başkanlık koltuğunda oturan esirleriyiz

Irak eski Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir ve yardımcısı Saddam Hüseyin'in 1976 yılına ait bir fotoğrafı (Getty Images)
Irak eski Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir ve yardımcısı Saddam Hüseyin'in 1976 yılına ait bir fotoğrafı (Getty Images)

“Irak’ın eski Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir'in, yardımcısı Saddam Hüseyin'in esiri olduğu doğru mu?” Bu soruyu bir gün, hem Ahmed Hasan el-Bekir’in hem de Saddam Hüseyin’in ofislerinde müdürlük görevlerinin yanı sıra bakanlık da yapan Hamid el-Cuburi’ye sordum. Bir keresinde basın toplantısı düzenleyen Saddam, Cuburi'nin cesur müdahalesine çok kızmıştı.

Cuburi, yaşananları şöyle anlattı:

“Enformasyon Bakanlığı’ndaki ofisime dönüp Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı aramak için özel telefonu kullandım. Cumhurbaşkanı ve Devrim Komuta Konseyi (DKK) başkanı Ahmed Hasan el-Bekir’in ofisinin müdürü Tuğgeneral Şefik ed-Derraci ile konuştum. Ona Cumhurbaşkanı’nı hemen görmek istediğimi söyledim. O da bana ‘Buyur gel’ dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gittim. (Tuğgeneral ed-Derraci’ye) beni Cumhurbaşkanı’nın ofisine almasını söyledim. Bana, ‘Üzgünüm bunu yapamam. Çünkü Sayın Vekil (Saddam) Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na geliyor ve acil bir konu için Cumhurbaşkanı ile görüşmek istiyor. Neredeyse gelmek üzeredir, onu bekletemem’ dedi.

Ardan kısa bir zaman geçtikten sonra Saddam geldi, bize baktı, kuru bir selam verip Cumhurbaşkanı’nın ofisine girdi. Kısa bir süre sonra Derraci’nin ofisine bitişik olan Cumhurbaşkanı’nın ofisinden Saddam ile el-Bekir arasında sert bir tartışmanın yaşandığı sesler duyduk. Ardından Saddam, Cumhurbaşkanı’nın ofisinden bir hışımla ve ofisin kapısını büyük bir gürültüyle çarpıp çıktı.

Sonra Cumhurbaşkanı’nın ofisine girdim. Cumhurbaşkanı el-Bekir, masasında ağır bir ‘Kent’ sigarası içiyordu. Selam verdim ve oturdum. Bana neden geldiğimi sordu. Ben de istifamı sunmaya geldiğimi söyledim. İstifamın sebebini sordu. Ona Ahmed Hasan el-Bekir'in bakanı olduğum halde onurumun korunmadığını hissettiğimi söyledim. Boyu nispeten kısa olan el-Bekir ayağa kalkıp oturduğu sandalyenin arkasına geçti ve sandalyeyi işaret ederek ‘Cumhurbaşkanlığı koltuğu olan bu sandalyeye işiyorum. Cumhurbaşkanı’nın bile onuru korunmuyor’ dedi. Kendi kendine konuşur gibi, ‘Ebu Heysem kardeş, cumhurbaşkanı olmayı nasıl kabul edersin, onların partisine (Baas Partisi) katılmayı nasıl kabul edersin?’ diye söylendi.

Yemin ederim yaşananları size olduğu gibi anlatıyorum. Yeniden sandalyesine dönen el-Bekir’in gözlerinde yaşlar belirdi. Ben de gözyaşlarıma hâkim olamadım. Bana, ‘İstifa etmeyi aklından çıkar. Ben senin istifanı kabul edemem, benim istifamı kim kabul eder? Bizler esiriz ve istifa etmeye hakkımız yok’ dedi.

Resmi ve askeri unvanlara sahip olan Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir ağlıyordu. Bu manzara karşısında şoke olmuştum.

El-Bekir, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Bizler esiriz. Saddam Hüseyin'in esirleriyiz. İstifa etmeye cesareti olmayan esirler.’

Bana büyükelçi olarak ülkeden gitmemi önerdi. Ben de hükümetten ayrılmaya kararlı olduğumu söyledim. Bana bunun mümkün olmadığını belirtti. Ona bir çözümü olup olmadığını sorduğumda, beni Enformasyon Bakanlığından aldığını ve devlet bakanı olarak kalacağımı söyledi, böyle de oldu.”


İsrail Cumhurbaşkanı, düşmanlarının ülkedeki krizi "parçalanmanın başlangıcı olarak gördüklerini" söyledi

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog (AP)
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog (AP)
TT

İsrail Cumhurbaşkanı, düşmanlarının ülkedeki krizi "parçalanmanın başlangıcı olarak gördüklerini" söyledi

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog (AP)
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog (AP)

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Tel Aviv'in düşmanlarının ülke içinde yaşanan krizlere bakarak bunu "İsrail'in parçalanmasının ilk adımı olarak gördüklerini" belirtti.

Herzog, 1973'teki Arap-İsrail Savaşının 50. yıl dönümünde düzenlenen anma töreninde, ülkedeki "ayrışma, kutuplaşma ve sonu gelmeyen çatışmayı" kınadı.

Savaşın 50'nci yıl dönümünde "ülkedeki iç çatışmanın aşırı bir hal aldığını" kaydeden Herzog, "İsrail'in düşmanları bu konuda sıkça konuşuyor ve ülke içinde yaşadığımız krizi İsrail'in parçalanmasının başlangıcı olarak görüyorlar. Bu konuda yanılsalar da kendimize gelmeli, sesimizi kısmalı, kulak vermeli, iletişim kurmalı ve aramızdaki krizi diyalogla sonlandırmalıyız" diye konuştu.

Başbakan Binyamin Netanyahu da törende yaptığı konuşmasında, "(1973 savaşında) İster seküler ister dindar, ister sağ ister sol, Yahudi veya değil, İsrail toplumu kendisini birleştirenlerin ayıranlardan daha fazla olduğunu kanıtladı. Eğer ki bugün savaş olsa ortak değerler bizi ayrıştıran farklara üstün gelecektir" diye konuştu.

Anma töreni yapılan savaş, Mısır ve Suriye'nin 6 Ekim 1973’te İsrail'e karşı başlattığı ve Arap ülkeleriyle İsrail'in cephede çarpıştığı son savaş oldu.

Arap ülkeleri arasında "6 Ekim" olarak bilinen savaş, Yahudiler için kutsal "kefaret gününde" başlaması nedeniyle "Yom Kippur" olarak adlandırılıyor.

Netanyahu hükümetinin tartışmalı yargı düzenlemesi

İsrail'de 2022'nin son günlerinde göreve başlayan Netanyahu liderliğindeki koalisyon hükümeti, aşırı sağcı ve aşırı dindar partileri barındırıyor.

İsrail Adalet Bakanı Yariv Levin, Netanyahu koalisyonunun göreve gelmesinin hemen ardından 5 Ocak'ta yargının yetkilerini sınırlandıran, yüksek yargı mensuplarının atamaları üzerindeki etkisini azaltan, yürütme üzerindeki denetimini ortadan kaldıran ve yargının bazı yetkilerini Meclise devreden kapsamlı bir "yargı reformu" planladıklarını duyurmuştu.

Hükümet destekçileri, "seçilmiş siyaset kurumunun iradesine karşı kontrolsüz güçle donatılmış yargıyı dizginlemek" için söz konusu “reforma” ihtiyaç duyulduğunu savunuyor.

Yargı paketinin karşıtları ise düzenlemenin "İsrail'de yürütme gücü üzerindeki tek etkili denetimi ortadan kaldırarak sivil özgürlüklere, ekonomik refaha ve ülkenin uluslararası imajına zarar verdiğini" düşünüyor.

Genellikle "yargı düzenlemesi" olarak anılan hukuki plan, İsrailliler arasında siyasi bakış açılarına göre "yargı reformu", "yargı darbesi" veya "yargının ele geçirilmesi" gibi farklı tanımlamalarla ifade ediliyor.

İsrail'de Netanyahu hükümetinin yargı düzenlemesi ve sağ politikaları karşıtı protesto hareketi 9 aydır protesto gösterilerine devam ediyor.

Netanyahu hükümetinin yargı düzenlemesiyle harareti artan kamuoyu tartışmasının ülkedeki ayrışma ve kutuplaşmayı tetiklediği değerlendiriliyor.


Musul'da bir düğün salonunda çıkan yangında 100 kişi öldü, 500 kişi yaralandı

Sivil Savunma üyeleri, yangında ölenlerin cesetlerini soğutmalı bir konteynerin içine yığıyor (AFP)
Sivil Savunma üyeleri, yangında ölenlerin cesetlerini soğutmalı bir konteynerin içine yığıyor (AFP)
TT

Musul'da bir düğün salonunda çıkan yangında 100 kişi öldü, 500 kişi yaralandı

Sivil Savunma üyeleri, yangında ölenlerin cesetlerini soğutmalı bir konteynerin içine yığıyor (AFP)
Sivil Savunma üyeleri, yangında ölenlerin cesetlerini soğutmalı bir konteynerin içine yığıyor (AFP)

Musul Sağlık Dairesi Müdür Yardımcısı Ahmed Hamdani, yerel medyaya yaptığı açıklamada, Musul’un Hamdaniye ilçesinde düğün salonundaki yangında 100 kişinin öldüğünü 500 kişinin yaralandığını söyledi.

Havai fişekler nedeniyle çıktığı bilgisi basına yansıyan yangın esnasında düğün salonunda 800 kişinin bulunduğu öğrenildi.

Irak haber ajansı INA'nın daha önce Musul Sağlık Dairesinden bir kaynağa dayandırdığı haberde, yangında ilk belirlemelere göre 100 kişinin hayatını kaybettiği, 150 kişinin de yaralandığı bildirilmişti.

Yangın bölgesine çevre illerden çok sayıda itfaiye ekibi ve ambulans sevk edilirken, İçişleri Bakanı Abdulemir Şammari’nin de bölgeye gideceği duyurulmuştu.

Gelin ve damadın dans ettiği esnada çıkan yangın görüntüleri sosyal medyaya da yansımıştı. Görüntülerde insanların panik içinde sağa sola koşuşturdukları yer almıştı.


Sudan ÖDBG lideri Arman Şarku’l Avsat’a konuştu: Burhan Sudan’ı değil orduyu temsil ediyor

ÖDBG lideri Yaser Arman (Şarku’l Avsat)
ÖDBG lideri Yaser Arman (Şarku’l Avsat)
TT

Sudan ÖDBG lideri Arman Şarku’l Avsat’a konuştu: Burhan Sudan’ı değil orduyu temsil ediyor

ÖDBG lideri Yaser Arman (Şarku’l Avsat)
ÖDBG lideri Yaser Arman (Şarku’l Avsat)

Sudan Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) lideri Yaser Arman, ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki savaşın, askeri açıdan hala sınırlı olmasına rağmen, muhtemelen daha uzun bir süre devam etmesinin beklendiğini söyledi.

Arman, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, “Bunun tehlikelerinden biri de, ülkenin toplumsal bileşenleri arasında kapsamlı bir iç savaşa dönüşmesidir. Buna son vermek için ulusal güçlerden oluşan geniş bir sivil cephenin oluşturulması gerekiyor” dedi.

ÖDBG lideri konuya ifadelerini şöyle sürdürdü;

Silahlı Kuvvetler Komutanı Korgeneral Abdulfettah El Burhan, orduyu barış gündeminde birleştiremez ve bu nedenle darbeyle başaramadıktan sonra ‘Aralık 2019 devrimini’ ortadan kaldırmak için İslamcıların arkasında durduğu savaş gündeminde orduyu birleştirmeye başvuracaktır. İzole edilmiş Ulusal Kongre Partisi ve İslamcılar için bu savaş, iktidara dönmenin bir yoludur.

Burhan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantılarındaki konuşmasına değinen Arman, “Burhan, ordu komutanı sıfatıyla Silahlı Kuvvetleri temsil ediyor ve demokratik sivil yönetime karşı askeri darbe gerçekleştiren Sudan’ı temsil etmiyor” dedi.

Burhan, ordu komutanı sıfatıyla silahlı kuvvetleri temsil ediyor ve demokratik sivil yönetime karşı askeri darbe gerçekleştiren biri olarak Sudan’ı temsil etmiyor.

Arman, ÖDBG’yi ‘Hızlı Destek Kuvvetleri’nin siyasi kanadı’ olarak nitelendirmenin ‘asılsız suçlama’ olduğunu dile getirerek, bu hamlelerin İslamcılar tarafından siyasi ve sivil toplum hareketini parçalamak ve yok etmek için yapıldığını öne sürdü.

Bu savaşı yönetenlerin izole edilmiş rejimin kalıntıları olduğunu söyleyen Arman, “Sivillerin savaşa katılması yönünde seferberliğin arkasında duruyorlar ve Burhan’ın kendisine saldırıyor, onu Cidde’ye gitmemesi ve ateşkes anlaşmasını imzalamaması konusunda uyarıyor ve savaşı sürdürmeye zorluyorlar” dedi.

Arman, savaşın durdurulmasının önündeki asıl engelin, İslamcıların bu savaşta zafer elde edecekleri yönündeki illüzyonlar olduğunu ileri sürerek, “Sudan’da bir Suriye modeli üretmek için savaşın süresini uzatmaya çalışıyorlar” dedi.