El-Huz’da depremin merkez üssünde enkaz altından acı hikayeler yükseliyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4555706-el-huz%E2%80%99da-depremin-merkez-%C3%BCss%C3%BCnde-enkaz-alt%C4%B1ndan-ac%C4%B1-hikayeler-y%C3%BCkseliyor
El-Huz’da depremin merkez üssünde enkaz altından acı hikayeler yükseliyor
Yıkımdan görüntüler (Şarku'l Avsat)
Atlas Dağları arasındaki vadide, el-Huz ilindeki köylere giden dar yolda, 8 Eylül’de meydana gelen, 3 bin kişinin hayatını kaybettiği yıkıcı depremden etkilenen köylere yardım taşıyan otomobil ve kamyonlar sıraya dizilmiş halde.
Bu yol birkaç gün öncesine kadar şiddetli titreşimler dolayısıyla dağların tepelerinden düşen devasa kayalar ve taşlar nedeniyle kapalıydı. Yetkililer günlerdir ağır makine ve ekipmanlar kullanarak bu kayaları kaldırmak, yardım ve kurtarma ekiplerinin yıkılan köylere ulaşmasını sağlamak için çalışıyor.
Kayaları kaldırmak ve yardım ekiplerinin yıkılan köylere ulaşmasını sağlamak için çalışan ağır makine ve ekipmanlar (Şarku’l Avsat)
Toz ve çakıllarla kaplı bu dar ve engebeli yollarda, evleri yıkılan vatandaşların barınması için kurulan çadırlar bulunuyor. Bu yol, depremin merkez üssü Igil köyüne ulaşana dek el-Huz ilindeki bazı köylerden geçiyor. Depremden en çok etkilenen bu bölgelerde evler, dükkanlar ve tesisler moloz yığınlarına dönüşmüş durumda.
Depremin merkez üssünde Marakeş'in yaklaşık 100 kilometre güneyindeki Talat Niyakub köyü bulunuyor. Deprem burada kapsamlı bir yıkıma neden oldu. Tek bir ev dahi depremin etkilerinden kurtulamadı.
Depremin etkileri (Şarku’l Avsat)
Depremin ardından kaydedilen toprak kayması, köye giden yolları kapattı. Bunun üzerine yetkililer, bölgeye giden yolu açmak ve bölgeye ulaşmak için günlerce çalıştı. Kurtarma ekipleri, bölgedeki yıkımın ardından yoğun bir şekilde kayıp şahısları aramaya başladı. Ekipler çok sayıda cesede ulaşırken bazılarının ise yıkılan evlerin duvarları ve çöken çatıların altında mahsur kaldığı aktarıldı.
Talat Niyakub köyü (Şarku’l Avsat)
Köyde yıkılan evlerden birinde enkazının üzerinde tek başına oturan 20’li yaşlarındaki genç, enkaz altında ölen ailesinin yasını tutuyor. Gönlündeki yükler, köyün çevresindeki yüksek dağlar kadar ağır görünüyor. Kendisiyle selamlaştıktan sonra konuşmak isteyip istemediğini sorduk. Üzerine ailesini ve sevdiklerini kaybetmenin ağırlığı çökmüş olan bu genç, titreyen sesiyle gözyaşlarına boğularak konuşamadığını anlattı. Ailesine ve sevdiklerine ulaşma umuduyla toprağı kazmaya başladığı sırada telefonunun hoparlöründen Kur'an-ı Kerim ayetlerinin sesi geliyordu. Bu oldukça acı bir sahneydi.
Köyün ana caddesinde, yıkılan evinin molozları önünde koltuk değnekleriyle duran Hasan ise deprem anında ailesiyle birlikte yaşadığı dehşet dolu anları bize ayrıntılarıyla anlatıyor. Yaşananların hafızalardan silinmeyeceğini, acı detayların nesiller boyu anlatılacağını belirten Hasan, deprem gecesi evde iki oğluyla futbol maçı izlediğini söylüyor. Aynı zamanda, “Silah sesine benzer yüksek sesler duyduk. Sıradan bir deprem sesi değildi, korkunç bir sesti. Sanki bir perdeyi kaldırmışsınız gibi evin çatısı çok hızlı bir şekilde ortadan kayboldu. Ardından güçlü, çok parlak bir ışık patlak verdi. Çocuklarım ile hızla dışarı çıktık. Yatak odasında uyuyan eşimi kurtarmak için geri döndüm. Onu yerde yatarken buldum ve dışarı sürükledim. Hemen yanımızda yaşayan ailemi kurtarmak için koştum. Onlara doğru giderken çığlıklarını duydum ve onları dışarı çıkarabildim” ifadelerini kullanıyor.
Marangozluk yapan genç, ardından ise yeğeni ve onun eşini enkaz altında bulduğunu söylüyor. “Büyük zorluklarla onları enkazın altından çıkardım, ancak bir artçı deprem kaydedildi. O sırada yüksekten atladığım için ayağım kırıldı” ifadelerini kullanıyor.
Enkazda komşularının ve çocuklarının çığlıklarını duyduğu o anları acı detaylarıyla anlatmaya devam eden Hasan, “Enkaz altındaki komşularımızın yardım çığlıklarını duyuyorduk” diyor. Son anlarındaki nidalarını işitmesinden duyduğu üzüntüyü anlatan Hasan, “Enkaz altında can veren komşum ve çocuklarının sesini duydum. Komşum, üç yaşındaki küçük oğlu ve iki kızı hayatını kaybetti. Kelimenin tam anlamıyla bir felaket, bir trajediydi. Bu mahallede çocukluğumdan beri tanıdığım ve birlikte yaşadığım yaklaşık 75 kişi enkaz altında hayatını kaybetti” ifadelerini kullanıyor. O sırada yandaki evin yıkıntıları arasından ölüm kokusu yayılıyor. Ekipler onlara ulaşamadan cesetlerin toprağın altında çürüdüğünü söyleyen Hasan, “Burası eskiden hayat doluydu, bugün ise harabe yığınına dönüştü” diyor.
Deprem bölgesinde yıkılan bir ev evlerden (Şarku’l Avsat)
Köydeki bir sokakta “satılık ev” yazılı kırmızı demir bir tabela var. Ancak arkasındaki evin çatısı ve duvarları çökmüş halde. İçerideki eşyaların ise taşların ve demir tellerin arasında dağılmış olduğu görülüyor. Akıbeti bilinmeyen ev sakinleri, belli ki evi satıp yeni bir yola geçme umudu taşıyordu, ancak yaşanan yıkıcı deprem, hem umutlarını hem de evlerini harabeye çevirdi.
Köy pazarındaki dükkanların çöktüğü, eşyaların taş yığınları arasına saçıldığı görülüyor. Tamamıyla yıkılan pazarın ortasında hasır sepetler ve buğday çuvalları seçilebiliyor. Bazı çanak çömlekler ise tamamen yıkılmış bir dükkanın önündeki rafta garip bir şekilde dik duruyor. Tüm bu karmaşada, pazarın gelmeyecek müşterileri ve dönmeyecek satıcıları bekleniyor.
Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5225000-lahbib-i%CC%87srailin-gazzede-uluslararas%C4%B1-insani-yard%C4%B1m-kurulu%C5%9Flar%C4%B1n%C4%B1-yasaklama
Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyor
İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
Avrupa Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib bugün yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze Şeridi’nde uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planlarının, hayat kurtaran yardımların bölgeye ulaşmasını engelleyeceğini belirtti.
Lahbib, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Avrupa Birliği’nin (AB) tutumunun net olduğunu vurgulayarak, “Sivil toplum kuruluşlarının mevcut haliyle kayıt altına alınması yasasının uygulanması mümkün değil” dedi.
Lahbib, insani yardımların önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini vurguladı ve “Uluslararası insancıl hukuk, herhangi bir belirsizliğe yer bırakmıyor; yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmalı” ifadesini kullandı.
İsrail medyası, hükümetin dün yaptığı açıklamaya dayanarak, Sınır Tanımayan Doktorlar, ActionAid ve Oxfam gibi onlarca insani yardım örgütünün lisanslarının iptal edileceğini ve bunların ‘terörle bağlantılı’ olduğu gerekçesiyle kapatılabileceğini duyurmuştu.
Bazı uluslararası yardım kuruluşları, kayıtlarının iptal edilmesi riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Eğer 31 Aralık’a kadar İsrail makamlarının belirlediği yeni kriterlere uyum sağlamazlarsa, 60 gün içinde faaliyetlerini durdurmak veya Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki çalışmalarına kısıtlama getirmek zorunda kalabilirler.
Süveyda’da el bombası patladı: 1 ölü, 2 yaralıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5224991-s%C3%BCveyda%E2%80%99da-el-bombas%C4%B1-patlad%C4%B1-1-%C3%B6l%C3%BC-2-yaral%C4%B1
Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
Şarku’l Avsat Suriye devlet televizyonu El-İhbariyye'den aktardığı habere göre bugün (Çarşamba) Süveyda kentinde meydana gelen el bombası patlamasında bir kişi hayatını kaybetti, iki kişi yaralandı.
Suriye liderleri Alevi kesimin sadakatini kazanmak için tartışmalı adımlar atıyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5224956-suriye-liderleri-alevi-kesimin-sadakatini-kazanmak-i%C3%A7in-tart%C4%B1%C5%9Fmal%C4%B1-ad%C4%B1mlar
Geçtiğimiz eylül ayında Lazkiye vilayetinin Kardaha bölgesinde, ‘Özgür Suriye’ sloganının yazılı olduğu bir duvarın önünden geçen genç bir adam (Reuters)
Suriye liderleri Alevi kesimin sadakatini kazanmak için tartışmalı adımlar atıyor
Geçtiğimiz eylül ayında Lazkiye vilayetinin Kardaha bölgesinde, ‘Özgür Suriye’ sloganının yazılı olduğu bir duvarın önünden geçen genç bir adam (Reuters)
Hayrullah Dib, saklandığı yerden çıkabilmek için bir af güvencesi istiyordu. Alevi kökenli Dib, mart ayında Suriyeli Alevi silahlı grupların yeni Suriye hükümetine karşı ayaklanma başlatmasının ardından haftalarca ortadan kayboldu. Silah taşımayan Dib, hükümet güvenlik güçlerinin korunmasına yardımcı olmuştu.
Devrik rejimin lideri Beşşar Esed’e bağlı grupların başlattığı ayaklanmada 200’den fazla güvenlik görevlisi hayatını kaybetti. Olayların ardından günler süren misilleme saldırıları yaşandı ve bu durum Dib’in korku içinde yaşamasına yol açtı.
Hükümete bağlı güçlerin düzenlediği operasyonlarda yaklaşık bin 500 Alevi öldürüldü, on binlerce kişi ise can güvenliği endişesiyle bölgeden kaçtı. Bu gelişmeler, Esed’in da mensubu olduğu Alevi toplumu ile yeni hükümet arasındaki kırılgan ilişkiyi tamamen sarstı.
Bu süreçten sonra yeni hükümet, mart ayında şiddet olaylarına sürüklenen Dib ve benzeri kişilere af çıkararak ve genel olarak Alevi topluluğuna ekonomik destek sağlayarak yaşanan tahribatı gidermeye çalışıyor.
25 Eylül'de Lazkiye kırsalında bir tütün dükkanının önünde nargile içen Suriyeliler (Reuters)
Reuters, bu süreci denetlemek üzere oluşturulan hükümet komitesinin Lazkiye ve Tartus’taki faaliyetlerine eşlik etti. Ajans, komiteden destek alan onlarca Alevi ile halen Suriye hükümetiyle çalışan 15 eski Alevi güvenlik yetkilisiyle görüştü. Söz konusu komite, resmi olarak Toplumsal Barış Yüksek Komitesi adıyla biliniyor.
Komite yetkilileri ve destek alan kişiler, Suriye’de Alevilerin sadakatini kazanmaya yönelik yeni ve tartışmalı bir çabanın yürütüldüğünü dile getirdi. Esed yönetimi döneminde, mezhepsel aidiyetleri nedeniyle kamu görevlerinde ayrıcalıklara sahip olmalarına rağmen, birçok Alevi yoksulluk içinde yaşamıştı. Alevilerin desteğinin sağlanmasının, yeni hükümetin bölge üzerindeki kontrolünü güçlendirmesine ve Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera’nın tüm Suriyelilere hizmet etme vaadi doğrultusunda ilerleme kaydedildiğinin gösterilmesine katkı sağlayabileceği belirtiliyor.
Suriye’de 14 yıl süren iç savaşın iki tarafında da yer almış eski liderler tarafından yürütülen bu girişim kapsamında, yüzlerce Aleviye mali yardım, iş imkânı ve sağlık hizmeti sunuluyor. Destek verilenler arasında, yeniden silahlanmama ya da başkalarını silah taşımaktan vazgeçirme taahhüdü karşılığında af kapsamına giren onlarca kişi de bulunuyor.
Suriye Toplumsal Barış Yüksek Komitesi üyesi Hasan Sufan (Sosyal medya)
Kendisine yöneltilen sorulara yanıt veren Toplumsal Barış Yüksek Komitesi üyesi Hasan Sufan, Reuters’a yaptığı açıklamada, hükümetin Alevilere yönelik çabaları ile genel olarak Suriye halkının (Esed yönetiminden zarar gören Sünniler de dahil olmak üzere) geniş kapsamlı ihtiyaçları arasında denge kurmaya çalıştığını söyledi. Sufan, “Herkesin adil muamele gördüğünü hissetmesini sağlamak için kurulması gereken bir denge var” dedi.
Sufan, yeni yetkililerin devrik diktatörün güvenlik kurumlarından bazı isimlerle iş birliği yapmasına yönelik kamuoyunda belli bir öfke bulunduğunu da kabul etti. Ancak Suriye liderliğinin meseleye daha geniş bir perspektiften baktığını vurguladı. Sufan, “Suriye halkı yoluna devam etmeli. Bu, işlenen büyük suçların kabul edilmesi anlamına gelmiyor. Ciddi suçlar işleyenler hesap vermeli. Ancak Suriyelilerin büyük çoğunluğu masum” ifadelerini kullandı.
Hayrullah Dib, Lazkiye kırsalındaki Kardaha'da bulunan kafesinde (Reuters)
Dib de bu hoşgörülü yaklaşımdan yararlanan isimler arasında yer aldı. Mart ayındaki ayaklanma sırasında herhangi bir şiddet eylemine katıldığını reddeden Dib, rolünün yalnızca iletişim kurmakla sınırlı olduğunu söyledi. Ayrıca silahlı gruplar tarafından rehin alınan onlarca güvenlik görevlisinin hayatının kurtarılmasına yardımcı olduğunu ve serbest bırakılmaları için arabuluculuk yaptığını belirtti. Hükümetten, arabuluculuk çabaları hakkında bilgi sahibi bir yetkili de bu anlatımı doğruladı.
Dib, Esed’in memleketi Kardaha’da komitenin sağladığı fonlarla açtığı kafeden Reuters’a konuşarak, “Gelecek için bir şey yapmaya karar verdim” dedi.
Reuters’ın, komitenin ayarladığı bir ziyaret sırasında gözlemlediğine göre, kafeye öğrenciler, iş arayanlar ve yaşlılar geliyor. Kafe, Dib’in bir kıza evlenme teklif edecek kadar para biriktirmesini sağladı; bunun Esed döneminde mümkün olmadığını söyledi. Dib ayrıca çocuk sahibi olmayı planladığını belirtti ve “Ama sadece kız istiyorum. Daha sevimli ve daha güzel… Erkekler her zaman silah taşımak ister” diye konuştu.
Beklenmedik barış elçileri
Komitenin başında bulunan isimlerin çatışma sahalarında geçmişleri bulunuyor. Lazkiye doğumlu bir Sünni olan Sufan, silahlı muhalefet saflarında eski bir komutan olarak görev yapmıştı. Halid el-Ahmed ise savaş sırasında muhalif gruplarla yapılan ‘uzlaşma’ adı altındaki teslim anlaşmaları yoluyla Esed’in bazı bölgeleri yeniden kontrol altına almasına yardımcı oldu. Daha sonra devrik liderle arası açılan el-Ahmed, nihayetinde çocukluk arkadaşı olan Şera’yı destekleme kararı aldı.
Devrik rejimin ulusal savunma güçlerinin liderlerinden Fadi Sakr (Sosyal medya)
El-Ahmed’in sahadaki en önemli ismi ise Esed’e bağlı silahlı ve kötü şöhretli Ulusal Savunma Güçleri’ni yönetmiş Alevi Fadi Sakr. İnsan hakları örgütleri bu grubu katliamlar, yağma ve çeşitli ihlallerle suçladı. Sakr, savaş sırasında yaşanan katliamlardaki rolü nedeniyle ABD ve Avrupa Birliği (AB) tarafından yaptırım listesine alındı. Sakr, Reuters’a yaptığı açıklamalarda bu suçlarda herhangi bir rolü olduğunu reddetti, ancak daha fazla soruyu yanıtlamaktan kaçındı.
Sufan, Suriye hükümetinin Sakr ile iş birliği yaptığını kabul ederek, Sakr’ın Esed’in düşüşü sırasında kan dökülmesini önlemeye yardımcı olduğunu söyledi. Ancak Sakr ile kurulan bu iş birliği, yeni hükümetin iktidarını sağlamlaştırmaya yönelik yüzeysel bir girişim olarak görülmesi ve eski rejimin kötü şöhretli isimlerinin cezasız kalmasına imkân tanıdığı gerekçesiyle komiteye yönelik eleştirilere yol açtı.
Usame Osman, Sednaya Hapishanesi'ndeki kurbanların fotoğraflarının sızdırılmasına yardım etti. (Şarku’l Avsat)
On yıldan fazla bir süre önce Esed’in hapishanelerinde hayatını kaybeden tutuklulara ait binlerce fotoğrafın, ‘Sezar dosyaları’ olarak bilinen belgeler halinde sızdırılmasına yardımcı olan Usame Osman, “Çocuklarımızı en vahşi yöntemlerle öldürenleri affetmeye ne hakkınız var? Aksine, onları toplumsal barışın sembolleri hâline getiriyorsunuz” dedi.
Hükümet, af için aday gösterilen kişilerin ‘savaş sırasında ağır suçlar işlemiş hiç kimsenin affedilmemesini sağlamak amacıyla titiz bir incelemeden geçirildiğini’ belirtiyor. Ancak sürecin kendisi şeffaflıktan uzak görülüyor. Suriye İnsan Hakları Ağı’na (SNHR) göre, komitenin af verme ve tutukluların serbest bırakılmasına karar verme yetkisi, şeffaflık, hesap verebilirlik ve yargı bağımsızlığını zedeliyor.
Atlantik Konseyi Suriye Programı Kıdemli Araştırmacısı Gregory Waters ise “Fadi Sakr’ın çabaları görünürde barışın korunmasına önemli ölçüde katkı sağladı. Ancak bu çabalar, yerel yetkililerle birlikte çalışan diğer taban inisiyatiflerine kıyasla, yerel halk arasındaki kaygıları gidermede ve güven inşa etmede yeterince etkili olmadı” değerlendirmesinde bulundu.
Tartus'ta bir dizi tutuklunun serbest bırakılması, 29 Aralık (Sosyal medya)
Komitenin faaliyetlerine, Alevi toplumu içinden de çok sayıda kişi karşı çıkıyor. Bunlar arasında, İslamcı eğilimli Suriye yönetimiyle iş birliğini ‘büyük bir ihanet’ olarak gören daha sert tutumlu isimler de bulunuyor.
Komiteyle bağlantılı kişiler, Reuters’a yaptıkları açıklamalarda, Alevi silahlı grupların kendilerini hedef alma ihtimalinin farkında olduklarını belirtti. Geçen yıl eylül ayında devlet tarafından düzenlenen parlamento seçimlerinde, Tartus’tan Alevi bir adayın suikasta uğradığı da ifade edildi.
Reuters’ın, mart ayındaki ayaklanmanın başladığı, dağlık, ücra ve doğal güzellikleriyle bilinen Daliye köyünde komitenin çalışmalarını izlediği sırada, hükümet karşıtı bir Alevi Facebook sayfasında, Sakr’ın gazetecileri ‘kirli planlar’ kapsamında köye getirdiği iddia edildi. Bu sırada camları koyu renkli bir araç, gazetecileri köy dışına kadar takip etti; araç, daha sonra bir hükümet güvenlik devriyesi tarafından uyarıldı.
Sakr, söz konusu haber takibi sırasında bölgede bulunmuyordu. Ancak toplumsal barıştan sorumlu ekibinin üyeleri, köylülerle yapılan görüşmelerin yakınındaydı. Reuters, daha sonra bu kişilerle telefon üzerinden yeniden iletişime geçti.
Aceleci ve düşüncesiz davrandın!
Bazı Aleviler, geçen yıl Esed’in devrilmesini başlangıçta, topluluklarının büyük bölümü aşırı yoksulluk içinde yaşayan üyeleri için bir fırsat olarak gördü. On binlerce eski asker, yeni hükümetle geçici uzlaşma anlaşmaları imzalayarak silahlarını teslim etti.
Ancak izleyen aylarda yaşanan toplu terhisler ve Alevilerin öldürülmesi, dışlanmışlık ve korku duygusunu artırdı. Mart ayında sahil bölgesinde yaşanan olaylar ise güvensizliği daha da derinleştirdi.
(Facebook gönderisi)
Tartus Valisi Ahmed eş-Şami, Reuters’a yaptığı açıklamada, komitenin sahil olaylarıyla bağlantılı en az 50 Alevi için iyi niyet göstergesi olarak genel af çıkardığını söyledi.
Eş-Şami, “Her birine şunu söyledik: Sen acele ettin ve düşüncesiz davrandın. Biz sana merhametli olacağız ve doğru yolda ilerleyeceğini kanıtlaman için sana ikinci bir şans vereceğiz” dedi.
Komiteden bir yetkili, Esed döneminden kalan ve devrilmenin ardından gözaltına alınan yüzlerce askerin serbest bırakıldığını, ayrıca binlerce diğer tutuklu için 90’dan fazla aile ziyareti organize edildiğini belirtti.
Üç eski askerin annesi olan bir kadın ise, eylül ayında oğullarından birini ziyaret edebildiğini ve yol masraflarını komitenin karşıladığını anlattı. Söz konusu masrafların düşük olmasına rağmen kendisinin karşılayamadığını ifade etti.
Adının açıklanmasını istemeyen anne, oğlunu camın arkasından görmenin kendisini derinden yaraladığını söyledi. Ona yalnızca iç çamaşırı vermesine izin verildiğini belirten anne, gözyaşları içinde, “Yeni Suriye’yi gördüler ama hiçbir şey bilmiyorlar. Bildikleri tek şey hapiste oldukları” diye konuştu.
Sahil şeridinde meydana gelen olaylarla suçlananların ilk açık duruşmasından (SANA)
Lazkiye ve Tartus’taki güvenlik yetkililerinin yayımladığı bir açıklamaya göre, aftan yararlanan savaşçılar, saldırı planlayabilecek kişiler hakkında bilgi sağlıyor ve yetkililerin hafif silahlar ile mühimmatın gizli depolarını bulmasına yardımcı oluyor. Bu kişiler ayrıca başkalarını da silahlanmaktan vazgeçirmeye çalışıyor.
Nisan ayında varılan bir uzlaşma anlaşmasının ardından, Sakr’a bağlı eski bir savaşçıya marangozluk alanında iş imkânı sağlandı. Alevilerin dökülen kanının intikamını alma arzusunun hâlâ içinde olduğunu söyleyen bu kişi, misillemeden korktuğu için adının açıklanmasını istemedi. Ancak buna rağmen, artık kimsenin savaşmak istemediğini vurguladı. Söz konusu eski savaşçı, Reuters’a yaptığı açıklamada, “Artık kimse savaş istemiyor. İnsanlar yoruldu. Tek istedikleri güvenlik ve çocuklarını doyurabilmek” dedi.
Sembolik çabalar ve mali kısıtlamalar
Sahil bölgesindeki Alevi sakinler, sahil olaylarının yol açtığı ağır zararlara, yaygın yoksulluğa ve bölgedeki süregelen güvensizliğe yönelik çabaların son derece yetersiz olduğunu belirtiyor. Sufan da mali sınırlamaların bulunduğunu kabul etti. Reuters’a yaptığı açıklamada, “Ekonomik durum nedeniyle geniş bir kesime ulaşamıyoruz. Bu çabalar, çoğunlukla sembolik bir çözüm niteliğinde; ortamı biraz düzeltip normale döndürmeye çalışıyor” dedi.
Şiddet olaylarının üzerinden dokuz aydan fazla zaman geçmesine rağmen, komite, yaklaşık bin zarar görmüş evin sadece yüzde 10’undan daha azının onarıldığını açıkladı.
Ceble kırsalından 32 yaşındaki Alevi Usame Tuveyr, mart ayında ailesine ait 13 evin yakıldığını ve hayvanlarının çalındığını söyledi. Tuveyr, komitenin o zamandan beri kayıp olan iki akrabasını bulamadığını da belirtti.
Komite, bazı akrabalarının evlerinde temel onarım çalışmalarına başlamıştı, ancak Reuters’ın eylül ayında yaptığı ziyarette Tuveyr, çalışmaların tamamen durduğunu söyledi. Yeniden şiddet yaşanacağı endişesi, halkın atölyesine gitmekten kaçınmasına yol açtı ve gelirini ciddi şekilde düşürdü. Tuveyr, “Saat altıdan sonra kardeşim gelip kapıyı çalsa açmam” dedi.
Son günlerde ve geçen ay yapılan Alevi gösterileri, komitenin karşılaştığı zorlukları ortaya koydu. 28 Aralık’ta binlerce Alevi, özerk bir yönetim ve tutukluların serbest bırakılması talebiyle slogan attı.
Protesto yalnızca bir saat sürdü ve ardından hükümet yanlısı bir gösteri düzenlendi. Güvenlik güçleri, geçen ay benzer taleplerle yapılan başka bir protestoda olduğu gibi, kalabalığı ateş açarak dağıttı.
Yetkililer, mart ayındaki şiddet olaylarıyla ilgili olarak yakın zamanda halka açık davalar başlattı; bu davalar, yeni Suriye’de hesap verebilirliğin gerçek bir sınavı olarak görülüyor.
59 yaşındaki çiftçi Vail Hasan, yanan evinin komite tarafından onarılacağı sözünü hatırlatarak Reuters’a, tüm Suriye topluluklarının korku olmadan bir arada yaşayabilmesi için hâlâ uzun bir yol olduğunu söyledi.
Hasan, “Şu an barışa uzağız. İçten ve gönülden hazırız… Adalet ve hukuk olursa her şey çözülür” dedi.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة