Suveyda hareketi Suriye'nin diğer bölgelerine yayılabilir mi?

Göstericilerin yaptığı açıklamada demokratik bir ulusal devlet inşa edilmesi çağrısında bulunuldu ve Baas Partisi'nin bölge halkına kendi politikalarını dikte etmesi reddedildi

Suveyda'daki göstericiler, rejimin devrilmesini talep eden sloganlar atıyorlar (AP)
Suveyda'daki göstericiler, rejimin devrilmesini talep eden sloganlar atıyorlar (AP)
TT

Suveyda hareketi Suriye'nin diğer bölgelerine yayılabilir mi?

Suveyda'daki göstericiler, rejimin devrilmesini talep eden sloganlar atıyorlar (AP)
Suveyda'daki göstericiler, rejimin devrilmesini talep eden sloganlar atıyorlar (AP)

Sevsan Mehanna 

Suriye'nin Dürzi çoğunluğunun bulunduğu Suveyda vilayetindeki ayaklanma, kırmızı çizgilerin aşılmasıyla birlikte ikinci ayına giriyor.

İlk günlerden itibaren göstericiler, rejimin devrilmesini talep ederek "Kahrolsun Beşşar Esad", "Beşşar Esad istifa" gibi sloganlar atıp ayaklanmalarının siyasi amacını açıklamaya istekliydi. 

Protestocular, Suriye rejiminin değiştirilmesi ve Suriye'deki çatışmanın sona erdirilmesi amacıyla siyasi geçiş süreciyle ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2254 sayılı kararının uygulanması yönündeki taleplerini birçok kez vurguladı.

Ayrıca hükümet tesislerinin sabotaj girişimlerinden korunmasının yanı sıra, protestoların barışçıllığını ve devamlılığını sağlama, halkın güvenliği, çıkarlarının ve mülklerinin korunması ihtiyacı üzerinde duruldu.

El-Kerame Meydanı'nda göstericilere ateş açıldı

13 Eylül'de Baas Partisi'nin Suveyda kentindeki şubesini kapatmaya çalışan göstericilere silahlı kişilerce ateş açılmasıyla tehlikeli bir gelişme ortaya çıktı.

Açılan ateş sonucu biri orta, diğer ikisi hafif olmak üzere 3 kişi yaralandı.

Bu durum, Şeyh el-Akil Hikmet el-Hicri ve Hammud el-Hannavi'yi rejime karşı tutumlarını sertleştirerek ateş açma olayını kınamaya sevk etti.

Şeyh el-Hannavi, Suriye rejiminin Devlet Başkanı Beşşar Esad'a seslenerek "Bu ülkedeki sorunları senden başka kimse çözemez. Herhangi bir tehlikeye maruz kalırsak geride kalmayacağız tam aksine karşınızda olacağız" dedi.

Şeyh el-Hicri de "Meydanlar bizimdir ve ülkeyi kasıp kavuranlara karşı barışçıl oturma eylemimizi sürdürüyoruz" diyerek 'haklılığını' ilan etti.

El-Hicri, "İran, Suriye'ye işgalci bir taraf olarak girmiştir. Bunu bir işgal olarak görüyoruz. Çünkü onların sahip olduğu fikirler yıkıcıdır" diyerek İranlı milislere karşı cihat çağrısında bulundu.

Rejime bağlı medya organları daha önce Suveyda Valisi Bessam Barsik'ten, vatandaşların ve halkın valilikten talep ettiklerinin "başkanlığın dikkatini çektiğini ve yakın zamanlarda yaptığı toplantıların son derece sorumlu, şeffaf ve olumlu olduğunu" doğruladığını aktardı.

"Valiliğin halkına yönelik güç kullanma tehdidiyle ilgili söylentiler asılsızdır" diyen Barsik, vatandaşları bu dönemde bazı sosyal medya sayfalarında ve web sitelerinde söylenenlere kapılmamaya çağırdı.

Suveyda hareketinin beklentileri

Suriye savaşı boyunca Suveyda'daki Dürzi halkı ve şeyhleri, dini bir azınlık olarak varlıklarını korumak amacıyla rejime karşı tarafsız kaldılar (Dürziler Suriye nüfusunun yüzde üçünü oluşturuyor).

Dürzi mezhebine mensup gençler, dini otoritelerin 'Suriyelinin kanı bir başka Suriyeliye haramdır' yönündeki tutumlarını gerekçe göstererek zorunlu askerliği ve Suriye rejimi ordusunda hizmet etmeyi reddetti.

Ayrıca Dürzi gençler bazı münferit durumlar dışında rejim muhalefetine katılmadı. Ancak bugün gösteriler Suriye devrimi bayrağı altında yapılıyor.

Washington'da yaşayan Suriyeli eski diplomat Bessam Barabandi, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, Suveyda kentinin Suriye devriminden ya da Suriye'nin kaygılarından uzak olmadığının ve hatta vilayetteki avukatların devrimin başlamasından aylar önce Suriye yargı sisteminin keyfiliğini protesto etmek için el-Kerame Meydanı'nda oturma eylemi ve halk grevi düzenleyen ilk kişiler olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi.

Ancak Barabandi'ye göre rejim, Suriye halkının adalet ve özgürlük toplumu taleplerini, Suriye halkının geneliyle hiçbir ilgisi olmayan gündemlerle bağlantılı İslami taleplere dönüştürmek için mezhep ve tarikat gerilimlerine oynadı.

Rejim, devrimin başlangıcında birçok aklı başında sivil Suriyeli sesi öldürdü.

Şam'daki Suriyeli gazeteci Refik Lutf, Independent Arabia'ya Suveyda'daki olayların kuzeyden güneye bir savaş ve çekişme planına dayandığını söyledi.

Zira Suriye'nin yaşadığı çok zor yaşam koşullarından ve ekonomik kuşatmadan yararlanan gruplar var.

Lutf, özellikle 10 Ağustos hareketi de dahil olmak üzere gösterilerin Suveyda'da gerçekleşmesi nedeniyle karşı medyanın sokağı alevlendirmeye çalıştığını ve bunun da olup bitenlerin yayılmasına yardımcı olduğunu ifade etti.

10 Ağustos hareketinin kendisini şu ifadelerle duyurduğunu belirtmekte fayda var:

Biz, evdeki Suriyeli genç kadın ve erkekler olarak, ülke işlerinin kötü yönetilmesinden ve devletin halkın geleceğini ihmal etmesinden kaynaklanan acılarımıza son vermek için '10 Ağustos' hareketinin kurulduğunu duyuruyoruz.

Devrim barışçıl bir şekilde devam ettikçe rejim üzerindeki iç ve dış baskılar da artacaktır. Fotoğraf, göstericilerin ellerinde Dürzi mezhebinin bayrağını salladığı el-Kerame Meydanı'ndan (Reuters)
Devrim barışçıl bir şekilde devam ettikçe rejim üzerindeki iç ve dış baskılar da artacaktır. Fotoğraf, göstericilerin ellerinde Dürzi mezhebinin bayrağını salladığı el-Kerame Meydanı'ndan (Reuters)

Lutf, planın amacının bölünme olduğunu, göstericilerin bunu federalizm ya da özerklik gibi farklı başlıklar altında dile getirdiğini ve rejimin bunu ortaya çıkarmayı başardığını ifade ediyor.

Bu durum, Suriye lirasının durumunu kontrol altına alan ve vatandaşın yararına bazı mali ücretleri düşüren kararlar sonrasında insanların tamamen içine kapanmasına ve sakinleşmesine yol açtı.

Suveyda hareketi Baas Partisi'nin kendi politikalarını dikte etmesini reddediyor

AFP'nin gösteriye katılanlardan birinden aktardığına göre 15 Eylül Cuma günü 3 bin 500 ila 4 bin kişi gösterilere katıldı.

Her hafta cuma günü el-Kerame Meydanı'nda merkezi bir gösteri düzenlendi. Gösterilere katılan kişilerden Independent Arabia'ya konuşan bazıları, özellikle ulaşım masrafları çok yüksek olduğu ve Suriye'nin köy ve kasabalarından geldikleri için ailelerinin geçimini sağlamak üzere çalışmaya ihtiyaç duyduklarını söyledi.

Katılımcılar; el-Kureyya, Şahba, el-Cüneyna, Umm er-Rumman, Rasas, Amtan, Kanavat, Umm ez-Zeytun ve diğer şehirlerden Suveyda şehrine otobüsle ulaşmak için kendi masraflarıyla birlikte yaklaşık 25 bin Suriye lirası ödediklerini belirtti. (1 ABD doları yaklaşık olarak 14 bin Suriye lirasına eşittir.)

Bu arada bir Suriye vatandaşı için belirtilen asgari maaşın 200 bin ila 300 bin Suriye lirası arasında değiştiğine dikkat çektiler.

Göstericilerden biri tarafından okunan ve Şeyh Hikmet el-Hicri ile koordineli olarak yayınlanan bildiride, demokratik bir ulusal devlet inşa edilmesi çağrısında bulunuldu ve Baas Partisi'nin bölge halkına kendi politikalarını dikte etmesi reddedildi.

Suveyda gösterilerinde devrim ruhu yeniden canlandırılıyor

Bessam Barabandi şu ifadeleri kullandı:

Her türlü ekonomik kaynak açısından fakir olan Suveyda, çok sayıda Dera sakinini ağırladı ve onlarla yetersiz olan geçim kaynaklarını paylaştı. Rejimin tüm çabalarına rağmen mezhep ve bölge ayrımı yapılmadı. Suveyda halkı rejimin Suriyelilere karşı savaşına katılmayı reddetti. Ayrıca Suveydalı 50 binden fazla genç de rejimin ordusuna katılmayı reddetti.

Barabandi bugün Suveyda'da yaşananların, "Suriye ulusal talepleriyle devrim ruhunun yeniden canlandırılması ve rejimin vilayet halkına ve genel olarak Suriye'ye yönelik zihniyet ve politikasında herhangi bir değişiklik yapılmasına yönelik umudun yitirilmesi" olduğunu sözlerine ekledi.

Refik Lutf ise "Mesele feci şekilde başarısızlığa uğradı ve bu durumu alevlendirmeye çalışan eller bu çöküşü hissetti. Suveyda halkı da büyük bir farkındalığa sahip. Dera'da yaşananlarla Suveyda'da yaşananlar arasında fark var. Suveyda'da teröristler bulunmadığı için orduyla herhangi bir çatışma yaşanmadı. Suveyda'da hiç kimse bir terör dalgasına girişmeye hazır değil, çünkü bu durumda bunun bedeli bölge halkı için yüksek olur" ifadelerini kullandı.

Yaşananlar rejimi devirmeye yetecek mi?

Barabandi, "Şeyh el-Hicri, Suriye ulusal lideri olarak ortaya çıktı ve talepleri tüm Suriyeliler tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak rejimin kontrolündeki halklar ve Suriye'nin geri kalan bölgeleri, Suveyda halkıyla dayanışma içinde barışçıl hareketler ve grevlerle ona katılmazlarsa köklü bir gelişmenin gerçekleşmesi zor olacaktır. Bu nedenle Suveyda'yı korumak ve hareketini desteklemek gerekiyor" dedi.

Bunda asıl etkenin zaman olduğuna dikkat çeken Barabandi, bu barışçıl devrim ne kadar uzun sürerse, rejim üzerindeki iç ve dış baskıların da o kadar artacağını ifade etti.

Bu da uluslararası toplumu Suriye halkına yönelik olumsuz politikasını ve taleplerini değiştirmeye itecek ve Suriye rejiminin alternatifinin İslamcılar olduğu teorisini durduracaktır.

Barabandi, "Şu anda Şeyh el-Hicri'nin talep ettiği şekilde temsil edilen, yeni Suriye'ye fayda sağlayan rasyonel bir sivil toplum var. Yurtdışındaki Suriyeli topluluklar Suveyda halkını desteklemeli, onların önünde değil, onlarla birlikte yürümeli, onları rejimin devamına hizmet edecek irrasyonel pozisyonlara itmemelidir" ifadelerini kullandı.

Refik Lütf de gösterilerin uzaktan da yakından da hiçbir etkisinin olmadığını, çünkü Suveyda'nın Suriye'nin bir parçası olduğunu ve insanların bu grupları yargılayarak onları felaketlere sürüklediğini düşünüyor.

Lutf'a göre, halkın toplanıp olup biteni kontrol altına almaya çalışmasının ardından Suveyda'da işler çok kısa sürede normale dönecek. Çünkü ekonomik durumun gelişmesiyle birlikte Suriye'de işler daha iyiye gidiyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
TT

Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)

İsrail’in geniş çaplı bir saldırı hazırlığında olduğu yönündeki iddiaların gölgesinde yaşayan Lübnan’da, Mısır gerilimi düşürmek ve ülkenin İsrail kaynaklı herhangi bir askeri tırmanıştan korunmasını sağlamak amacıyla diplomatik girişimlerini yoğunlaştırdı. Bu çerçevede Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli’nin gelecek hafta Beyrut’u ziyaret etmesi öngörülüyor.

Mısır’ın Beyrut Büyükelçisi Ala Musa, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Üzerinde çalıştığımız konu, gerilimin azaltılması ve Lübnan’ın saldırıların şiddetinde herhangi bir artıştan korunmasıdır. Asıl hedef budur. Sürecin, birçok engelin aşılmasında kullanılabilecek bir ivme yaratmak için adım adım ilerlemesi gerekiyor” dedi.

Öte yandan İsrail, diplomatik çabalara sahadaki gerilim ve geniş çaplı savaş tehditleriyle karşılık verdi. İsrail medyası, Lübnan hükümeti ve ordusunun yıl sonuna kadar belirlenen süre içinde Hizbullah’ın silahsızlandırılmasında başarısız olması halinde, İsrail ordusunun Lübnan genelinde Hizbullah hedeflerine yönelik kapsamlı bir saldırı planladığını yazdı.

Aynı zamanda İsrail, Lübnan’ın güneyindeki askeri gerilimi artırdı. İsrail güçleri, sivil müzakerelerin iki hafta önce başlamasından bu yana ilk kez, sınırdan yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Zahrani bölgesinin de aralarında bulunduğu Litani Nehri’nin kuzeyindeki bölgeleri hedef aldı.


BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
TT

BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)

AFP'nin dün gördüğü BM Genel Sekreteri'nin raporuna göre, İsrail'in işgal altında bulunan Batı Şeria'daki yerleşim genişlemesi, BM'nin 2017'de izlemeye başlamasından bu yana 2025'te rekor seviyeye ulaştı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güvenlik Konseyi üyelerine gönderdiği belgede, "İşgal altındaki Batı Şeria'da, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, İsrail yerleşimlerinin devam eden genişlemesini kınıyorum. Bu durum gerilimleri körüklemeye, Filistinlilerin topraklarına erişimini engellemeye ve bağımsız, demokratik, bütünleşik ve tam egemen bir Filistin devletinin kurulma olasılığını tehdit etmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.

İsrail'in 1967'de işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs'te yaklaşık üç milyon Filistinli yaşıyor; bunların yanı sıra Birleşmiş Milletler'in uluslararası hukuka göre yasadışı saydığı yerleşim yerlerinde de yaklaşık 500 bin İsrailli bulunuyor.

Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri hem sağcı hem de solcu çeşitli İsrail hükümetleri döneminde devam etmiştir.

Bu yerleşim faaliyetleri, özellikle 7 Ekim 2013'te Hamas'ın güney İsrail'de gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze'de savaşın başlamasından bu yana, mevcut hükümetin döneminde önemli ölçüde yoğunlaştı.


Abbas, İsrail'in Gazze Şeridi'ni ayırma veya yeniden işgal etme planlarını reddetti

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)
TT

Abbas, İsrail'in Gazze Şeridi'ni ayırma veya yeniden işgal etme planlarını reddetti

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas dün yaptığı açıklamada, Filistin Yönetimi'nin İsrail'in Gazze Şeridi'ni Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeridi'nden ayırma veya Şeridi yeniden işgal etme ya da herhangi bir bölümünü ilhak etme planlarını kabul etmeyeceğini belirtti.

Şu anda İtalya'yı ziyaret eden Abbas, Gazze Şeridi'nde güvenlik veya askeri çözümlerin olmadığını, Şeridin Filistin devletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı.

Filistin Haber Ajansı, Abbas'ın İtalyan Dışişleri Bakanı'na işgal altındaki Filistin topraklarındaki son gelişmeler, Gazze Şeridi'ndeki ateşkesin güçlendirilmesi çabaları ve Başkan Donald Trump'ın planının ikinci aşamasının uygulanması hakkında bilgi verdiğini bildirdi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu aşama, Hamas yönetiminin sona erdirilmesi, İsrail'in çekilmesi, yeniden yapılanma ve yerinden edilmenin önlenmesini içeriyor.