Erbet Havalimanı’nı hedef alan saldırının olası yansımaları nelerdir?

Gözlemciler: Bağdat ile Ankara arasında bir güvenlik anlaşması yapılması PKK sorununu çözebilir, ancak anlaşma pek olası değil

Erbet Havalimanı’na yönelik saldırıda Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi’ne bağlı güçlerden üç kişi öldü (AFP)
Erbet Havalimanı’na yönelik saldırıda Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi’ne bağlı güçlerden üç kişi öldü (AFP)
TT

Erbet Havalimanı’nı hedef alan saldırının olası yansımaları nelerdir?

Erbet Havalimanı’na yönelik saldırıda Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi’ne bağlı güçlerden üç kişi öldü (AFP)
Erbet Havalimanı’na yönelik saldırıda Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi’ne bağlı güçlerden üç kişi öldü (AFP)

Muayyad Et-Tarifi 

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (KYB) Süleymaniye vilayetinde bulunan Erbet Havalimanı ve çevresi, Türkiye’ye ait silahlı insansız hava araçları (SİHA) tarafından ilk kez hedef alınmıyor.

Son saldırı, PKK’lı militanları veya IKBY bölgesinde örgüte yakın kişileri hedef alan bir dizi saldırının devamıydı.

Bu yılın başından bu yana Kifri, Kalar ve Süleymaniye’nin dış mahalleleri ile Ninova’daki Sincar ve Mahmur bölgeleri Türk SİHA’ları ile düzenlenen saldırılara maruz kaldı. Bu saldırılar sonucu onlarca PKK militanı öldü ve yaralandı.

Süleymaniye’de terörle mücadele güçlerinin konuşlandığı Erbet Havalimanı’na düzenlenen SİHA saldırısında, Bafel Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi’ne (KYB) bağlı güçlerden üç kişi öldü.

Saldırıya ilişkin kınamalar

Saldırıyı kınayan Talabani, Bağdat’a, Irak’ın egemenliğini koruması ve Türkiye’nin ‘terör gerekçesiyle’ IKBY bölgesindeki hedeflere yönelik ‘tekrarlanan’ saldırılarını engelleme çağrısında bulundu.

Adını vermediği, ülkedeki bazı tarafları da, Türk güçlerinin saldırılarını kolaylaştırmakla suçladı.

Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid de saldırıyı kınadı ve bunu Irak’ın egemenliğinin ihlali olarak nitelendirdi.

Reşid, Ankara’ya bu saldırıları durdurması ve Irak hükümetine de ülkenin egemenliğini korumak için ciddi şekilde çalışması yönünde çağrıda bulundu.

Irak Silahlı Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral Yahya Resul tarafından açıklanan Bağdat’ın tutumu ve bu kınamalar, Türkiye’nin PKK veya ona yakın oluşumların IKBY içi veya dışına yönelik her saldırısında sık sık tekrarlandı.

Bağdat, özellikle Türkiye’nin Ceyhan limanı üzerinden petrol ihracatının durdurulması, su sorunları ve PKK konulu karmaşık bir aşamadan geçerken, bu konuda Ankara ile ilişkilerini ilerletmeye isteksiz görünüyor.

Bu durum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Eylül ayı başında yapılması planlanan ziyaretinin ertelenmesine yol açtı.

Güvenlik işbirliği

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Irak Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Moataz Mohiy Abdulhamid, “Irak ile Türkiye arasındaki güvenlik işbirliği, PKK konusundaki sorunu çözebilir” dedi.

PKK üyelerinin Sincar’da bulunması ve Süleymaniye’de genişleyerek KYB’nin müttefiki haline gelmesinin, Kürtler arasında bir krize yol açtığını söyleyen Abdulhamid şu ifadeleri kullandı;

“Kürtler bölgedeki güvenlik konularını ‘tek sepet’ olarak ele alıyor. Artık KYB, Erbil’in vizyonundan farklı bir güvenlik ve istihbarat vizyonuna sahip.”

Abdulhamid, Kürtler arasındaki bu vizyon anlaşmazlığı karşısında, Türkiye’nin Bağdat hükümetiyle nasıl anlaşmaya varabileceğini merak ettiğini dile getirdi.

PKK’lıların Kandil’den ayrılarak, Dohuk’un kuzeyi, Ninova Ovası ve Sincar’a yöneldiğini söyleyen Abdulhamid, Türk hükümetinin istihbarat çalışması düzenleyerek, IKBY bölgesindeki birçok örgüt liderini hedef aldığını öne sürdü.

Ülke içerisinden bilgi aktarımı

Abdulhamid, bölgede Türklerle işbirliği yapan ve bu liderlerin hareketleri hakkında onlara bilgi veren kişilerin bulunduğunu da ileri sürdü.

Özellikle Türk kuvvetlerinin Kuzey Irak’ta bulunması ve operasyonlarını sürdürmesi nedeniyle, Türkiye ile yapılacak herhangi bir güvenlik anlaşmasının sorunu çözebileceğini vurguladı.

Abdulhamid, Türk kuvvetlerinin bölgenin hava sahasını kontrol ettiğini ve Irak topraklarında hedeflenen unsurları Diyala ve Kerkük’ün güneyine kadar takip ettiğini iddia etti.

Irak Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan Şammari ise, havalimanına yönelik operasyonun Bağdat ile Ankara arasındaki ilişkileri karmaşıklaştırmayacağını söyleyerek, “Bu operasyonlar iki ülke hükümetlerini bir güvenlik anlaşması imzalamaya teşvik edebilir” dedi.

Şammari konuya ilişkin açıklamasında, “Süleymaniye’deki Erbet Havalimanı’nı hedef alan bu operasyon, ilk olmaması ve IKBY bölgesinde Türk kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen bir askeri operasyonun olması nedeniyle Bağdat ile Ankara arasındaki ilişkileri karmaşıklaştırmayacaktır” dedi.

Irak’ın, Kalkınma Yolu Projesi konusunda Türkiye’yi yatıştırmaya çalıştığını söyleyen Şammari, “Dolayısıyla Türk üslerinin varlığı ve bunların geri çekilmesi yönündeki talepler, iki taraf arasındaki ilişkileri zorlaştırmayacaktır” diye ekledi.

Şammari açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü;

Öngörülmesi mümkün olmayan anlayışlar var. Bu nedenle Irak, Türk büyükelçisini çağırıp kınamakla yetiniyor. Ancak iç yansımaların olmasını beklemiyoruz. Çünkü KYB’nin açıklaması, özellikle kendisine bağlı bir havalimanını hedef aldığı için bu olaydan rahatsızlık duyduğunu gösteriyor. Silahlı Kuvvetler’in Başkomutanı olarak Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani’nin de memnuniyetsizliğine tanık olabiliriz.

Bu konunun Bağdat’ı, saldırıları azaltmak amacıyla Türk tarafıyla daha büyük bir güvenlik anlayışına yönelik bir plana doğru iteceğini öne süren Şammari, saldırının Süleymaniye sınırları içinde olması ve hatta Irak ile İran arasındaki sınır şeridinde konuşlandırılan güçlerin bile çok uzakta olması nedeniyle, IKBY bölgesinde federal askeri güçlerin varlığına ihtimal vermedi.

Şammari, Irak hükümetinin, örgütün kendi içinde uzantıları olması nedeniyle PKK’yı dağıtamayacağını ve örgütün siyasi ağırlığa sahip partiler tarafından desteklenmesinin sorunu daha da karmaşık hale getirdiğini dile getirdi.

Güvenlik anlaşması pek olası değil

Kürt siyasi meselelerinde araştırmacı olan Abdusselam Barvari, Irak ve Türkiye’nin güvenlik anlaşmasına ulaşmanın zor olduğunu söyledi.

Barvari, “Şu ana kadar olayın bir patlama ya da SİHA sonucu olup olmadığı kesin değil ve SİHA hipotezi daha önceki kanıtlarla doğrulandı. Ancak bunun kamp içindeki bir patlamayla gerçekleştiğine dair inanış da var” dedi.

Türkiye ile Irak ve İran arasındaki anlaşmaya benzer bir güvenlik anlaşması yapılması ihtimalini reddeden Barvari, “Son anlaşma İran tarafıyla iyi ilişkiler sayesinde gerçekleşti ve Türklerle yaşanan bazı çetrefilli sorunlar nedeniyle bu Türkiye için geçerli değil” dedi.

Barvari, PKK’ya karşı saldırı düzenlemek üzere Bağdat’tan federal güçler getirme olasılığına ilişkin, “Bölgesel yönetim Kürt-Kürt kavgasına karışmak istemiyor ve biz Türkiye’ye, askeri operasyonun gerekçesi olmaması için Kürtlerle sorunları çözmesini söylüyoruz” ifadelerini kullandı.



Gazze’de yüzlerce Hamas militanı tünellerde mahsur kaldı

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
TT

Gazze’de yüzlerce Hamas militanı tünellerde mahsur kaldı

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)

Gazze Şeridi'nde İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelerde yer alan tünellerde yüzlerce Hamas savaşçısının mahsur kaldığı aktarılıyor. 

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde 10 Ekim'de devreye konan barış planı kapsamında İsrail ordusu, "sarı hat" olarak belirlenen bölgeye kadar geri çekildi. 

Wall Street Journal'ın (WSJ) haberinde, İsrail askerlerinin mayıstan beri Gazze'deki tünelleri kapatma ya da yeraltı yollarının birbiriyle bağlantısını kesme çalışmalarını hızlandırdığı belirtiliyor. 

Öte yandan ateşkesin devreye girmesiyle çalışmaların yarım kaldığı, İsrail'in kontrolündeki bölgede yer alan tünellerde silahlı Hamas militanlarının saklandığı ifade ediliyor. 

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Hamas militanlarının teslim olması gerektiğini yoksa öldürüleceklerini bildirmişti. Gazze'yi yöneten örgütse savaşçılara bölgeden güvenli çıkış hakkı tanınmasını talep ediyor. 

Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla konuşan Arap yetkililer, savaşçıların akıbetinin ateşkes anlaşmasını zora soktuğunu belirtiyor. İsrailli ve Arap kaynaklara göre IDF kontrolündeki bölgede yer alan tünellerde 200 ila 300 savaşçı var. Hamas ise bu sayının 100'e yakın olduğunu savunuyor. Kaynaklar, gıda ve erzak kıtlığı nedeniyle bazı militanların öldüğünü aktarıyor.

Tünellerde saklanan Hamas militanları, geçen ay düzenledikleri saldırıda üç İsrailli askeri öldürmüştü. Gazze'yi yöneten örgüt, saldırı emri verilmediğini ve militanlarla marttan bu yana iletişim kurulamadığını bildirmişti. IDF ise buna karşılık düzenlediği karşı saldırıda 145 Filistinliyi öldürmüştü. 

Arap yetkililer, pazar itibarıyla Hamas'ın tünellerde mahsur kalan bazı savaşçılarla iletişime geçebildiğini söylüyor. Ayrıca Hamas'ın ateşkes görüşmelerinde böyle bir sorun yaşanabileceğine dair baştan uyarıda bulunduğunu da belirtiyor. 

ABD'li yetkililer, Hamas savaşçılarına güvenli geçiş hakkı tanınıp tanınmayacağına dair yorum yapmayı reddediyor. 

Trump'ın planı kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve bölgenin yönetiminde söz sahibi olmaması talep ediliyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği ve eski Birleşik Krallık Başbakanı Tony Blair'in de yer alacağı "Barış Kurulu" da bu komitenin faaliyetlerini denetleyecek.

Ayrıca bölgeye yaklaşık 5 bin kişilik bir uluslararası güvenlik gücünün gönderilmesi de öngörülüyor. WSJ'nin haberinde, Washington'ın "bir an evvel bu ikinci aşamaya geçmek istediği" belirtiliyor. 

Hamas'ın 7 Ekim 2023'te düzenlediği Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren savaş, iki yıl süren çatışmaların ardından Gazze Şeridi'ni harabeye çevirdi. 

Bölgeye giden BBC muhabirlerinin aktardığına göre İsrail askerleriyle Hamas savaşçıları arasında "sarı hat" boyunca neredeyse her gün çatışma yaşanıyor. Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısının haberinde şu ifadelere yer veriliyor:

İsrail'in büyük ölçüde yerle bir ettiği ve Trump'ın yatırım fırsatı olarak gördüğü bu bölgede asıl soru çatışmaları kimin durdurabileceği değil, Gazzelilerin kendi topluluklarının ve topraklarının geleceğinde ne kadar söz sahibi olabileceğidir.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, BBC 


Hamas heyeti, MİT Başkanı’yla Gazze anlaşmasının uygulanmasına ilişkin gelişmeleri görüştü

Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
TT

Hamas heyeti, MİT Başkanı’yla Gazze anlaşmasının uygulanmasına ilişkin gelişmeleri görüştü

Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)

Hamas, Halil el-Hayye liderliğindeki bir heyetin dün İstanbul'da Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ile bir araya gelerek Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının uygulanmasındaki gelişmeleri görüştüğünü duyurdu.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, toplantıda İsrail'in Gazze anlaşmasını ‘ihlal’ ettiği konuların ele alındığı belirtildi. Bu ihlaller arasında İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelere yönelik bombardıman ve ateş açma, Refah Sınır Kapısı dahil geçişlerin kapatılması ve yardım, tıbbi malzeme ve altyapı yeniden inşa ihtiyaçlarının girişinin engellenmesi yer alıyor.

Açıklamada, el-Hayye'nin Kalın’a Mısır'ın başkenti Kahire'de düzenlenen Filistinli grupların son toplantıları hakkında bilgi verdiği ve ‘arabuluculara ve ilgili tüm uluslararası taraflara, İsrail'in Filistinli mahkûmlara yönelik korkunç ihlallerini durdurmaları için baskı yapma’ gereğini vurguladığı belirtildi.

Geçtiğimiz ay Kahire'de bir araya gelen Filistinli gruplar, Gazze'nin yönetimini Gazze Şeridi'nden bağımsız uzmanlardan oluşan geçici bir Filistin komitesine devretme ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşasının finansmanı ve uygulanmasını denetlemek üzere uluslararası bir komite kurma konusunda anlaşmaya vardıklarını açıklarken, ‘Filistin siyasi sisteminin birliği ve bağımsız ulusal karar alma mekanizmasının’ önemini vurguladılar.

Gazze Şeridi'nde güvenlik ve istikrarı sağlamak için gerekli tüm önlemleri almayı kabul eden gruplar ayrıca, ateşkesi izlemek üzere kurulacak geçici uluslararası güç hakkında bir Birleşmiş Milletler (BM) kararı alınmasının önemini vurguladı.


Mısır, gergin ilişkilere rağmen İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi

5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
TT

Mısır, gergin ilişkilere rağmen İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi

5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)

Mısır, Gazze Şeridi'ndeki savaş ve her iki tarafın da anlaşmayı ihlal ettiği yönündeki suçlamalar nedeniyle Kahire ile Tel Aviv arasında gerginliklerin yaşandığı bir dönemde, İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati salı akşamı bir televizyon röportajında şunları söyledi: “Mısır her zaman önemli bir ülkedir ve taahhütlerine saygı duyar. İsrail dahil herhangi bir ülkeyle barış antlaşması imzalarsa, karşı taraf antlaşmaya uyduğu sürece antlaşmayı ihlal etmez.”

İsrail ile ilişkilerin ‘Gazze savaşı nedeniyle ciddi şekilde gerginleştiğini ve bunun iletişime yansımaları olduğunu’ ifade eden Abdulati, ‘ilişkilerin yönetimi, düzeyleri ve karşılıklı ilişkiler ile barış antlaşması arasında fark olduğunu’ vurguladı. Abdulati, “Antlaşma yürürlükte ve her iki ülke için bağlayıcı; her iki ülke de antlaşma kapsamındaki taahhütlerine saygı duyuyor” dedi.

SDFRG
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

İsrail'in Philadelphia Koridoru ve Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını kontrol altına almasıyla iki ülke arasındaki gerginlik arttı.

Gerginlik, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin, 1979'da imzalanan anlaşmadan bu yana ilk kez İsrail'e atıfta bulunarak ‘düşman’ kelimesini kullanıp İsrail hükümetinin politikalarının mevcut barış anlaşmalarını tehdit ettiğini söylemesiyle geçtiğimiz eylül ayında zirveye ulaştı.

Aynı sıralarda Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetiminden Mısır'a baskı yapmasını ve Sina Yarımadası'ndaki askeri yığınaklaşmayı azaltmasını istedi. Axios internet sitesine göre Netanyahu, “Bunlar Mısır'ın barış anlaşmasını ciddi şekilde ihlal etmesidir” dedi.

Abdulati, son açıklamalarında Mısır'ın ‘Amerikan tarafına, Mısır'ın anlaşmayı ihlal ettiği yönündeki iddiaların yalan olduğunu ve böyle bir şeyin hiç yaşanmadığını bildirmek istediğini’ belirtti.

Kahire'nin uluslararası hukuka veya ikili anlaşmalara bağlılığını sorgulamayı kabul etmediğini vurguladı. Bazı medya veya siyasi raporlarda ortaya atılan iddiaların ‘Mısır'ın imajını ve dengeli bölgesel rolünü çarpıtmayı amaçladığını’ ifade etti.

Güven verici mesajlar

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışma Kurulu Başkanı Abdulmunim Said, İsrail'in ordunun Sina Yarımadası'ndaki konumuna ilişkin iddiaları ışığında, Mısır'ın İsrail'e barışa bağlı olduğunu gösteren güven verici mesajlar göndermeye çalıştığını söyledi.

Said, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Sisi ve Dışişleri Bakanı’nın son zamanlarda gönderdiği mesajların anlaşmaya bağlılığı teyit ettiğini bildirdi.

SDFRGT
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, 2017 yılındaki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısı sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede (Reuters)

Sisi, Ekim 1973 savaşını anma konuşmasında Mısır ile İsrail arasındaki barış anlaşmasını överek, bunu ‘taklit edilmesi gereken tarihi bir model’ olarak nitelendirdi. Sisi, “Mısır'ın İsrail ile barış deneyimi sadece bir anlaşma değil, istikrarı pekiştiren adil bir barışın kurulmasıydı” dedi.

Said, Mısır'ın ‘İsrail ile barışı destekleyen bir ülke olarak kendini göstermeye çalıştığını ve bölgede devam eden diğer çatışmalara da barış getirmeye çalıştığını, bunun da Mısır'a bölgede daha önemli roller kazandırdığını’ düşünüyor, ancak aynı zamanda ‘İsrail ile iş birliğinin bir gereklilik olmaya devam edeceğini’ vurguluyor.

Said, Mısır'ın Gazze Şeridi'nde İsrail'in savaşını durdurma rolü ile İsrail ile çatışmayı tırmandırmaya ve mevcut barışı aşmaya çalışanlar arasında bir denge kurmaya çalıştığını söyledi. Said, “Mısır'ın İsrail ile ilişkileri, Filistin devleti kurulana kadar sınırlı kalacak. Daha fazla güvenlik iş birliği ve Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad'ın İsrail'e yaptığı ziyaretler gibi tekrarlanan ziyaretler şeklinde olacak” ifadelerini kullandı.

Raşad'ın geçen ayki ziyareti sırasında İsrail Başbakanlığı yaptığı açıklamada, iki tarafın ‘İsrail-Mısır ilişkileri, iki ülke arasındaki barışın güçlendirilmesi ve bir dizi diğer bölgesel konuyu’ da görüştüğünü belirtti.

Barışın geleceği

Geçtiğimiz eylül ayında Doha'da düzenlenen Arap Birliği – İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde Mısır Cumhurbaşkanı İsrail halkına hitaben şunları söyledi: “İsrail'in ihlalleri barışın geleceğini baltalıyor, sizin güvenliğinizi ve bölgedeki tüm halkların güvenliğini tehdit ediyor, yeni barış anlaşmaları için her türlü fırsatın önünü kesiyor ve hatta Arap ülkeleriyle mevcut barış anlaşmalarını bozuyor.”

CDFG
Mısır-İsrail sınırının bir bölümü (Reuters)

Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi Danışmanı Tümgeneral Muhammed el-Gabari'ye göre Mısır, son zamanlarda bağlı kaldığı ilkeleri teyit ederek Gazze'de ateşkes anlaşmasına varılmasını sağladı ve sınırda ortaya çıkan sorunları, yerinden edilmeyi reddeden ve barışı koruyan tutarlı bir yaklaşımla ele aldı.

El-Gabari, “İsrail sürekli gerginliği artırmasına rağmen, şu ana kadar Mısır'ın vizyonu galip geldi” dedi.

El-Gabari, “Barış anlaşmasının iptal edilmesi sadece Mısır ve İsrail için değil, bölgedeki güvenlik ve istikrar için de bir tehdit oluşturuyor. Mısır'ın anlaşmaya bağlı kalma konusundaki ısrarı, anlaşmayı sürekli ihlal etmekle tehdit eden İsrail üzerinde baskı oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

Abdulmunim Said, “İsrail medyasında Mısır'a yönelik gerilimin son zamanlarda azaldığına inanılıyor; eskiden Mısır'ın barış anlaşmasını ihlal etmesine odaklanan birçok makale, artık anlaşmanın istikrarının öneminden bahsediyor” dedi.