Sudan’a komşu ülkelerden savaşın durdurulması yol haritası

Sudan'a komşu ülkelerin dışişleri bakanlarının ikinci toplantısı, Mısır'ın Birleşmiş Milletler nezdindeki misyonunun New York'taki merkezinde gerçekleşti. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Sudan'a komşu ülkelerin dışişleri bakanlarının ikinci toplantısı, Mısır'ın Birleşmiş Milletler nezdindeki misyonunun New York'taki merkezinde gerçekleşti. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Sudan’a komşu ülkelerden savaşın durdurulması yol haritası

Sudan'a komşu ülkelerin dışişleri bakanlarının ikinci toplantısı, Mısır'ın Birleşmiş Milletler nezdindeki misyonunun New York'taki merkezinde gerçekleşti. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Sudan'a komşu ülkelerin dışişleri bakanlarının ikinci toplantısı, Mısır'ın Birleşmiş Milletler nezdindeki misyonunun New York'taki merkezinde gerçekleşti. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Sudan'ın komşu ülkeleri, ülkedeki savaşı durdurmak için siyasi, güvenlik ve insani boyutları da kapsayan bir yol haritası oluşturduklarını duyurdu. Açıklamada yol haritasının, Sudan’ın egemenliğine saygı ve istikrarı sağlayacak şekilde uygulamaya başlandığı vurgulandı.

Mısır, Çad, Orta Afrika, Etiyopya, Eritre, Libya ve Güney Sudan’dan oluşan Sudan'a komşu ülkelerin dışişleri bakanlarının ikinci toplantısı dün Mısır’ın New York'taki Birleşmiş Milletler’in genel merkezinde gerçekleşti. Toplantıya Arap Birliği ve Avrupa Birliği temsilcileri de katılım sağladı. Toplantı, Kahire'nin temmuz ayı ortasında ev sahipliği yaptığı Sudan'a Komşu Ülkeler Zirvesi çerçevesi, geçtiğimiz yıl 7 Ağustos'ta Encemine’de yapılan ilk bakanlar toplantısında yayınlanan açıklamanın uygulanması kapsamında gerçekleşti.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre ikinci toplantıda, Encemine toplantısı sırasında geliştirilen ‘yol haritasının’ benimsenmesi, Sudan'ın komşu ülkelerinin mevcut krizle başa çıkmak için siyasi, güvenlik ve insani boyutları içeren özel önlemlerin alınmasına yönelik ortak çabalar yoluyla toplantı sonrası alınan kararların hükümlerinin uygulanması, istikrarın sağlanması ve Sudan'ın egemenliğine saygı gösterilmesi konuları ele alındı.

scdf
Geçtiğimiz temmuz ayında Kahire'de düzenlenen Sudan’a Komşu Ülkeler Zirvesi’ne katılanların çektirdiği grup fotoğrafı. (Mısır cumhurbaşkanlığı)

Toplantıda Sudan'a komşu ülkelerin krizi çözme çabaları, Sudan'daki çeşitli taraflarla temasları ve komşu ülkeler ile Sudan'daki krize yönelik diğer mekanizmalar arasındaki mevcut koordinasyon gözden geçirildi. Ayrıca istişareler yapılarak bir sonraki aşamadaki eylem öncelikleri konusunda görüş alışverişinde bulunuldu. Diğer yandan Sudan'da sürdürülebilir bir ateşkese ulaşmak için pratik önlemlerin alınması, sayıları giderek artan Sudanlıya ev sahipliği yapan komşu ülkelere gerekli desteğin sağlanması da dahil olmak üzere insani duruma müdahale etmek için uluslararası çabaları yoğunlaştırmaya yönelik fikir birliğine varıldı. Dışişleri bakanları, uygulanan yol haritasını değerlendirmek üzere, diplomatik kanallar aracılığıyla üzerinde anlaşmaya varılacak üçüncü bakanlar toplantısının yakın bir tarihte Kahire'de düzenleneceğini duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri salı günü New York'ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths ile yaptığı görüşmede, Sudan krizini ve bunun Sudan ve komşu ülkelerdeki insani durum üzerindeki yansımalarını ele aldı. Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Ebu Zeyd'in aktardığına göre Şükri krizin başlangıcından bu yana Mısır'ın Sudanlı kardeşlere insani yardım sağlama çabalarını gözden geçirirken, ülkesinin yaklaşık 58 ülkeden 9 milyondan fazla göçmen ve mülteciye ev sahipliği yapmanın yanı sıra 300 binden fazla Sudanlıyı da kabul ettiğini bildirdi.

Sözcü, Griffiths’in, Mısır’ın Sudan halkına insani destek sağlama konusundaki kararlılığına dikkat çekerek ‘Mısır'ın krizi çözme ve Sudan'ın birliğini, güvenliğini ve halkının refahını koruma yönündeki çabalarını’ övdüğünü bildirdi. Zeyd, toplantıda Sudan'dan komşu ülkelere gelenlerin gıda, sağlık, kalkınma ve psikolojik ihtiyaçlarının karşılanması için uluslararası desteğin harekete geçirilmesinin önemi vurguladı.

Şükri, Sudan ve bölgede geçtiğimiz haziran ayında, insani müdahale çalışmalarını desteklemek için açıklanan 1,5 milyar dolarlık mali yardım taahhüdü ve bakanlar toplantısında üzerinde anlaşılan başlıkların uygulanması çağrısında bulundu. Ayrıca Sudan'ın 2,6 milyar dolara ihtiyacı olduğu yönünde uluslararası alanda yapılan tahminlere rağmen, bu meblağın yüzde 30'una denk gelen, yalnızca 761 milyon doların mevcut olduğuna dikkat çekti.



Tahran Şam'daki yeni yönetimle ilişkileri derhal kurmak istiyor

Ortada İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve sağında DMO Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami (Mehr)
Ortada İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve sağında DMO Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami (Mehr)
TT

Tahran Şam'daki yeni yönetimle ilişkileri derhal kurmak istiyor

Ortada İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve sağında DMO Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami (Mehr)
Ortada İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve sağında DMO Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami (Mehr)

Suriye’de Beşşar Esed rejiminin çöküşünün ardından Şam'daki ani güç kaybının şokunu yaşayan İran yönetimi, Suriye’nin yeni liderlerinin nezdinde nüfuzunun bir kısmını yeniden kazanmaya çalışıyor. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, ekonomik kriz ve ülkesinin nükleer programıyla ilgili gerilim başta olmak üzere birçok iç ve dış sorunla karşı karşıya. İngiltere merkezli The Guardian gazetesine göre İranlı yetkilileri en çok endişelendiren, Esed'in devrilmesinin ardından Suriye'de silahlı muhalif gruplar lehine yaşanan ani nüfuz kaybı.

Tahran kısa vadede Şam'ın yeni yöneticilerinin nezdinde nüfuzunu yeniden kazanmaya çalışırken İranlı diplomatlar, Esed'le yakın ilişki içinde olmadıklarını vurguladılar. Esed'in uzlaşmayı reddetmesi onları hayal kırıklığına uğratmıştı.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi kısa bir süre önce verdiği bir röportajda “Uzun zaman önce Suriye'de yönetimin iktidarda kalmaya devam etmesinin zor olacağı sonucuna vardık. Hükümet yetkililerinin muhalefetin iktidarı paylaşmasına izin verme konusunda esneklik göstermesi bekleniyordu, ancak bu gerçekleşmedi. Tahran her zaman Suriye muhalefetiyle doğrudan temas halinde oldu. Şam’a 2011 yılından bu yana terörizmle bağlantısı olmayan muhalif gruplarla siyasi görüşmelere başlaması gerektiğini telkin ediyoruz” ifadelerini kullandı.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü yaptığı açıklamada, İran'ın 2012 yılında Suriye'ye Esed'in isteği üzerine ve sadece DEAŞ'ın yenilgiye uğratılmasına yardımcı olmak için girdiğini savundu. Sözcü açıklamasında, “Suriye’deki varlığımız danışmanlık düzeyindeydi. Suriye'de hiçbir zaman belirli bir grubu ya da bireyi savunmak için bulunmadık. Bizim için en önemlisi Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve istikrarının korunmasına yardımcı olmaktı” ifadelerini kullandı. Ancak bu açıklamalar Şam'da pek karşılık bulmadı. İran, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) lideri Ahmed eş-Şera tarafından eleştirilen birkaç ülkeden biri olmaya devam ediyor.

Kısa süreli balayı

İranlı birçok yetkili Türkiye'nin şu an Suriye'de elde ettiği kazanımların kısa ömürlü olabileceğini ve Ankara'nın çıkarlarının HTŞ liderliğindeki hükümetle farklılaşmaya başlayacağını iddia ediyor. İran'ın önde gelen dini otoritelerinden Ayetullah Nasır Mekarim Şirazi, “Suriye meselesini umutla takip etmek zorundayız. Bu durumun devam etmeyeceğini biliyoruz, çünkü Suriye'deki mevcut yöneticiler birbirleriyle birlik içinde kalmayacaklar” değerlendirmesinde bulundu. İran’ın katı muhafazakâr çizgideki gazetesi Civan ise “Suriye'deki mevcut balayı dönemi, grupların çeşitliliği, ekonomik sorunlar, güvensizlik ve aktörlerin çeşitliliği nedeniyle sona erecek” öngörüsünde bulundu.

dfbg
Türkiye ve İran cumhurbaşkanları Suriye'deki durumu görüşmek üzere G8 Zirvesi çerçevesinde Kahire'de bir araya geldi (Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı)

İran, yetkililerin yaptığı açıklamalarla, Esed rejiminin çöküşünden ABD’yi ve İsrail'i sorumlu tutsa da Ankara'nın rolüne öfke duyduğu çok açık. İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney, Esed rejiminin düşüşünün ardından yaptığı konuşmada ‘Suriye’ye komşu bir ülkenin, olayların şekillenmesinde açıkça rol oynadığını ve şimdi de bunu yapmaya devam ettiğini’ söyledi.

Fars Haber Ajansı, HTŞ lideri Ahmed eş-Şera’yı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Joe Biden ile müttefik gösteren bir poster yayınladı. İran Dış İlişkiler Stratejik Konseyi de HTŞ'nin uzun süre Türkiye'nin müttefiki olarak kalıp kalmayacağını sorguladı.

Fars Haber Ajansı’nın haberinde şu ifadeler yer aldı:

“Her ne kadar Türkiye kısa vadede Beşşar Esed rejiminin düşmesinin başlıca kazananlarından biri olsa da HTŞ, istikrarlı bir hükümet kurmaya çalışsa bile Ankara asla Suriye'de kendisiyle müttefik bir hükümeti iktidara getiremez. Bu imkansız. Bu durum, orta vadede Suriye ile 830 kilometrelik bir sınırı paylaşan Türkiye için büyük bir tehdit haline gelecek.”

Türkiye'ye güvenmek

İran’ın eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhan ise yaptığı değerlendirmede, Suriye ve Türkiye için kasvetli bir gelecek öngördü. Ruhani, değerlendirmesinde “Son haftalarda Suriye'nin tüm askeri kabiliyetleri İsrail tarafından yok edildi ve ne yazık ki silahlı gruplar ve Türkiye, İsrail'e uygun şekilde karşılık vermedi. Suriye ordusunu yeniden inşa etmek yıllar sürecek” ifadelerini kullandı.

xcdv
Türkiye sınırında Ayn el-Arab’a bakan noktada teyakkuzda bir Türk topçusu (Türk basını)

İran'ın eski Londra Büyükelçisi Muhsin Baharvend, Şam’daki yeni hükümetin Türkiye'ye aşırı bağımlı hale gelebileceğini söyledi.

Baharvend, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eğer Suriye'deki merkezi hükümet, otoritesini ve egemenliğini askeri müdahaleyle ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu yabancı ülkelerden yardım alarak güçlendirmeye çalışırsa Suriye ya da Suriye'nin büyük bir bölümü, Türkiye tarafından kontrol edilecek ve Türkiye ağır insani ve ekonomik maliyetlere katlanacağı bir bataklığa girecek.”

Türkiye ile HTŞ arasında, özellikle de Suriyeli Kürtlerin ülkenin kuzeydoğusunda özerklik talepleriyle nasıl başa çıkılacağı konusunda gerilim yaşanacağını öngören Baharvend, “Türkiye destekli Suriye Mülli Ordusu (SMO), Türkiye'nin kuzey sınırında Kürt nüfusun yoğun olduğu bir Suriye beldesi olan Ayn el-Arab'ta (Kobani) Kürtlerin ağırlıkta olduğu ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı bir saldırı başlatmaya hazır” diye ekledi.

Öte yandan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, geçtiğimiz çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Şam’da yeni bir yönetim var ve bence bu artık öncelikle onları ilgilendirir. Eğer bu konuyu doğru düzgün ele alırlarsa bizim müdahale etmemize gerek kalmaz” dedi.

Daha geniş anlamda, Suriye'deki değişim İran'ın dış politikasını bir an önce yeniden gözden geçirmesini gerektiriyor. Bu gözden geçirme, 'direniş ekseni' olarak adlandırılan yapının zayıflamasının İran'ın bölgede daha iyi ilişkiler kurarak nükleer bir devlet olmasını gerektirip gerektirmediği üzerinde yoğunlaşıyor. İranlı yetkililer yıllardır, ‘İran'ın savunmasının kendi sınırları dışında başlaması gerektiğini’ söylüyor. Ancak bazı Batılı diplomatlar, bu maliyetli stratejinin artık büyük ölçüde geçerliliğini yitirdiğini ve İran'ın Suriye'deki geri çekilişini nasıl açıklayacağının, bu stratejinin yerini neyin alacağını belirlemede çok önemli olacağını savunuyor.