Derne gösterilerinde neden sadece Libya Parlamentosu hedef alınıyor?

Milletvekilleri, bazı tarafları Daniel Kasırgası sonrasındaki protestoları suistimal etmekle suçluyor.

Derne kentindeki büyük çaplı gösterilerden bir kare (güvenilir hesaplarda paylaşılan bir videodan)
Derne kentindeki büyük çaplı gösterilerden bir kare (güvenilir hesaplarda paylaşılan bir videodan)
TT

Derne gösterilerinde neden sadece Libya Parlamentosu hedef alınıyor?

Derne kentindeki büyük çaplı gösterilerden bir kare (güvenilir hesaplarda paylaşılan bir videodan)
Derne kentindeki büyük çaplı gösterilerden bir kare (güvenilir hesaplarda paylaşılan bir videodan)

Libya parlamentosundaki milletvekilleri, Daniel Kasırgası’nın yansımaları sebebiyle Derne halkının yaptığı protestolar sırasında suçun sadece Temsilciler Meclisi’ne atılıp Libya kurumları arasında sadece meclisin düşürülmesine yönelik sloganlar yükseltilmesinin “farklı taraflarca parlamentonun siyasi olarak hedef alınmasına ilişkin ihtimalleri artırdığını” söylediler.

Temsilciler Meclisi üyesi Muhammed Amir el-Abbani, felaketle ilişkili olarak suçlu olanların ve bunda payı olanların cezalandırılmasını talep eden gösterilerin bazılarınca “fitne” olarak tanımlanmasına karşı çıkarak “asıl bunun talep edilmemesinin fitne” olduğunu söyledi. Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte “Kasırga, şehirdeki iki barajın çökmesinde yalnızca son halkaydı. Bundan önce, uzmanların ve araştırmacıların tehlikeye dair sürekli uyarılarda bulunmasına rağmen, bu iki barajın bakımı yıllarca ihmal edilmişti. Özellikle bu iki barajın bakımına bütçelerin ayrıldığı göz önüne alınırsa, ortada sorumluların cezalandırılmasını gerektiren kasıtlı bir ihmal var” dedi.

Derne halkının sadece parlamentoyu suçlaması hakkında konuşan Abbani “Parlamento yasama ve denetleme organıdır. Sadece kendisi tarafından atanan ve başkanlığını Usame Hammad’ın yaptığı mevcut hükümetin değil, seçilmesinden sonra kurulan tüm hükümetlerin performansını izlemesi gerekiyor. Artık herkes, şehrin barajlarının bakımına ayrılan bütçelerin harcamalarının ve bakımdan sorumlu şirketlerin durmasının sebeplerinin takibinin ne ölçüde yapıldığına dair bu parlamentoya sorular yöneltiyor” şeklinde konuştu.

Derne şehir merkezindeki Es-Sahabe Camisi çevresinde düzenlenen gösteride vatandaşlar, kentlerine destek olunması için 16 talepte bulundular. Bunlar arasında, “felakete ilişkin soruşturma sonuçlarının paylaşımının hızlandırılması, olayın meydana gelmesine neden olan ihmal veya hırsızlıkta parmağı olan herkes hakkında her türlü hukuki ve adli tedbirlerin alınması, zarar görenlere tazminat ödenmesi ve uluslararası denetim altında şehrin yeniden inşa edilme sürecinin fiili ve ivedilikle başlatılması” yer alıyor.

Abbani, Parlamento Başkanı’na yönelik eleştirinin, “ülkenin dört bir yanından doğuda zarar gören şehirlerdeki kardeşlerini kurtarmaya gelen Libyalıların birliğini dağıtmayı amaçlayan gösterilerin taşıdığı ideolojik sloganlarla karşılaştırıldığında en tehlikeli şey olmadığını” söyledi. Abbani “Kendi gündemlerini dayatma fırsatlarının bir bölünme atmosferinde yattığının farkında oldukları için bölünmenin devam etmesini tercih eden tanınmış hareketler var. Akile Salih’in felaketten sonraki ilk oturumda yaptığı konuşma, herkes tarafından meseleyi sorumluların cezalandırılmasını gerektiren bir ihmal değil, Allah’ın takdiri olarak göstermeye çalıştığı şeklinde yorumlandı. Bu durum, Derne Belediye Başkanı Abdulmunim el-Gaysi ile bir akrabalık bağının olduğunun bilinmesi ışığında, bazılarının Salih’in niyetini sorgulamasına yol açtı” ifadelerini kullandı.

Usame Hammad hükümeti, perşembe günü Gaysi’yi görevden alma ve soruşturmaya sevk etme kararını açıklamıştı. Ancak gösterilerin ardından kentin belediye meclisinin tüm üyelerinin görevden alındığı ve soruşturmaya sevk edildiği duyuruldu.

Öte yandan Temsilciler Meclisi üyesi Salah Ebu Şelebi parlamentonun felaketten sonraki oturumunda yeniden imar için para tahsis edilip insanların duygularıyla ilgili meseleleri, zarar görenlere tazminat verilmesi ve hasarın karşılanması gibi haklarını korumayı ve kayıpların aranması ile cesetlerin çıkarılması çabalarının takibini ikinci plana atmasının insanları rahatsız ettiğini söyledi. Ebu Şelebi, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, göstericileri bazılarının Akile Salih aleyhinde attığı sloganların peşinden gitmeye iten nedenin Akile’nin, uluslararası yardım ve fonların konulması ve bunların ilgili amaçlar doğrultusunda harcanmasının denetlenmesi için Merkez Bankası’nda hesap açılmasını denetlemekten sorumlu bir komitenin başkanlığına kendisini getirmesiyle alakalı olduğunu ve bunun bir yürütme işi olup parlamento ile alakası olmadığını söyledi.

Bununla birlikte Temsilciler Meclisi’ne yönelik eleştirilerin biraz abartılı olduğunu ifade eden Ebu Şelebi, zira herhangi bir program veya planın uygulanmasına ilişkin sorumluluğun yasama kurumuna yüklenemeyeceğini ve ülkeyi yönetmek için peş peşe gelen hükümetlerin çalışma sistemlerinde bir hata birikimi olduğunu da söylemeyi ihmal etmedi. Ancak ailelerini ve mallarını kaybeden Derne halkının yaşadığı şokun anlaşılması ve soruşturmaların takip edilmesi, sonuçlarının hızla açıklanması ve kamuoyuna duyurulması gibi acılarını hafifletecek kararlarla, onların teskin edilmeye çalışılması çağrısında bulundu.

Temsilciler Meclisi üyesi Issam el-Cehani önceki tutumunun değişmediğini ve Temsilciler Meclisi’nin hatasının “çok büyük ve iyice düşünülmemiş bir acil durum bütçesini kısa sürede duyurmak” olduğunu söyleyerek, bunun şehir sakinlerinde öfkeye yol açtığını belirtti. el-Cehani Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Derne halkının isteklerinin  “meşru talepler olduğunu” vurguladı. Ancak “dar hesaplarını görmek için halk protestolarını suistimal edenlerin olduğunu ve bu kişilerin her zaman parlamentoyu suçlamayı tercih ettiklerini” kaydetti.



DEAŞ’ın yönetimi Abdulkadir Mumin ile Afrika'ya mı geçiyor?

DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)
DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)
TT

DEAŞ’ın yönetimi Abdulkadir Mumin ile Afrika'ya mı geçiyor?

DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)
DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)

Analistler, terör örgütü DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin’in kınayla boyanmış turuncu sakalıyla, resmi olarak bu unvana sahip olmasa da muhtemelen örgütün en güçlü adamı haline geldiğini düşünüyorlar.

DEAŞ, örgütün liderinin Ebu Hafs el-Haşimi el-Kureyşi olduğunu iddia etse de gözlemciler bu takma ismi taşıyan gerçek biri olup olmadığını sorgularken muhtemelen örgütü Somali'den yönetmekle sorumlu olan Abdulkadir Mumin dikkati çekiyor.

Uluslararası Radikalleşme ve Siyasi Şiddet Araştırmaları Merkezi’nden (International Centre for the Study of Radicalisation and Political Violence/ICSR) Tore Hamming, Mumin’in DEAŞ’ın küresel ağındaki en önemli, en güçlü ve en fazla kontrole sahip ismi olduğunu söyledi.

Hamming, liderlerin teker teker öldürüldüğü bu karanlık örgütte Mumin’in şimdiye kadar hayatta kalmayı başaran birkaç üst düzey isimden biri olduğunu ve bunun da ona örgüt içinde bir tür statü kazandırdığını belirtti.

Somali'nin örgüt için önemi

Mumin’in ABD tarafından birkaç ay önce düzenlenen saldırıda öldürüldüğü sanılıyordu, ancak öldüğüne dair herhangi bir kanıt elde edilemediği için hayatta olduğu ve faaliyetlerine devam ettiği düşünülüyor. Somali'nin mali nedenlerden ötürü örgüt için önemli olduğunu belirten Hamming, buradan Kongo, Mozambik, Güney Afrika, Yemen ve Afganistan'a para gönderdiklerini, dolayısıyla iyi bir mali modele sahip olduklarını vurguladı.

h67u8ı
DEAŞ liderlerinin her zaman Arap kökenli oldukları biliniyor (Reuters)

Bu mali faaliyetlere ilişkin hiçbir bilgi yok, çünkü bu miktarları tahmin etmek bile imkansız. Paranın bir yerden başka bir yere giderken izlediği güzergahları tam olarak belirlemek de öyle.

Mumin’in DEAŞ liderliğine uzanan yolculuğu

Yarı özerk Puntland bölgesinde doğan Mumin, bir süre İsveç'te yaşadıktan sonra İngiltere'ye yerleşti. 2000'li yılların başında Londra ve Leicester'da camilerde ve internette dolaşan videolarda radikal bir vaiz olarak tanınan Mumin, Somali'ye döndüğünde İngiliz pasaportunu yaktı ve El Kaide ile bağlantılı eş-Şebab örgütü lehine propaganda yapmaya başladı. Ardından 2015 yılında DEAŞ saflarına geçti.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre kimliğinin gizli tutulması şartıyla konuşan Avrupalı bir istihbarat yetkilisi, DEAŞ'ın küçük bir bölgeyi kontrol etmesine karşın geniş bir kitleye hitap ettiğini ve para dağıttığını söyledi. Aynı yetkili, geçtiğimiz mayıs ayında Mozambik'te DEAŞ’ın Faslı ve Afrikalı üyelerinin bir terör saldırısı gerçekleştirdiğini aktardı.

Yetkiliye göre Mumin ayrıca Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde (KDC) faaliyet gösteren DEAŞ bağlantılı Ugandalı örgüt Müttefik Demokratik Güçler’i (ADF) finanse etti. Şu an ADF’nin bin ile bin 500 arasında üyesi olduğunun tahmin edildiğini belirten yetkili, ADF üyelerinin Mumin'in yardımıyla radikalleşme, silah ve finansman arayışını sonlandırıp silahlı saldırılara başladıklarını kaydetti.

İdeolojide değişim

Bazı gözlemcilere göre Mumin, DEAŞ’ın lider kadrosunda halife olarak görülüyor, ancak resmi olarak biat etmesi, kökleri Ortadoğu'ya dayanan, Suriye ve Irak'ta 2014 yılından 2019 yılına kadar süren bir halifelik kuran DEAŞ içinde ideolojik bir değişim anlamına gelecek.

Aşırıcılıkla Mücadele Projesi (The Counter Extremism Project/CEP) adlı düşünce kuruluşunun direktörü Hans-Jakob Schindler, Mumin’in DEAŞ’ın başına geçmesinin DEAŞ destekçileri ve sempatizanları arasında bir kargaşaya neden olacağını değerlendirdi.

Fakat Horasan Vilayeti ve Batı Afrika Vilayeti gibi DEAŞ'a bağlı grupların liderlerinin operasyonel faaliyetleri örgütün liderliğini istemelerine neden olabilir. Somalili olan Mumin, DEAŞ’ın geleneksel liderlik kriterlerini karşılamasa da coğrafi konumu ona bazı avantajlar sağlıyor.

Afrika Boynuzu

ABD’nin West Point Askeri Akademisi’ne bağlı CTC Sentinel - Combating Terrorism Center’a göre Afrika Boynuzu örgüte Arap Maşrık (Levant) bölgesindeki istikrarsızlıktan koruma ve daha fazla hareket özgürlüğü sağlamış olabilir. Merkez, bu liderlik özelliklerinin, mali kaynakları savaşı kazanmanın anahtarı olarak gören terör örgütü El Kaide’nin eski lideri Usame bin Ladin'inkilerle örtüştüğünü vurguladı.

Mumin'in emrindeki militan sayısı az olmasına rağmen liderlik piramidinin tepesine yükselmesi, DEAŞ içindeki değişimleri de yansıtıyor. Hamming’e göre bu değişimlerden ilki halifenin artık DEAŞ'deki en önemli figür olmaması, ikincisinin ise örgütün aslında Afrika'ya doğru kademeli bir stratejik kayma arayışında olması. Kimliğinin gizli tutulmasını isteyen Avrupalı istihbarat kaynağı ise Avrupa'ya ulaşan şiddet görüntülerinin yüzde 90'ının Afrika'dan geldiğini söyledi. Ancak CTC Sentinel'e göre örgütün liderliği Ortadoğu'da kalmaya devam ettiğinden ‘her şey aynı kalıyor’.