Rakamlarla Irak’ta Araplarını Kürtlere karşı tutumu

Anketler bölge meselelerine karşı Iraklı Araplar ve Kürtler arasındaki bariz görüş farklılığını ortaya koydu

11 Nisan 2023’te Erbil’deki Süryani Mirası Festivali’nde el yapımı hediyelik eşyalar satan bir kadın (AFP)
11 Nisan 2023’te Erbil’deki Süryani Mirası Festivali’nde el yapımı hediyelik eşyalar satan bir kadın (AFP)
TT

Rakamlarla Irak’ta Araplarını Kürtlere karşı tutumu

11 Nisan 2023’te Erbil’deki Süryani Mirası Festivali’nde el yapımı hediyelik eşyalar satan bir kadın (AFP)
11 Nisan 2023’te Erbil’deki Süryani Mirası Festivali’nde el yapımı hediyelik eşyalar satan bir kadın (AFP)

Rüstem Mahmud

Bir araştırma/medya kuruluşunun Irak’ın Kürdistan özerk bölgesi hariç çeşitli bölgelerinde yürüttüğü bir kamuoyu yoklaması, Iraklı Arapların ekonomik, siyasi, idari, kültürel ve toplumsal olmak üzere çeşitli alanlarda Kürt yurttaşlarına ve Kürdistan bölgesi tecrübesine karşı pek çok tutumunu, görüşünü ve izlenimini ortaya çıkardı.

Londra merkezli Al Majalla dergisinin yayın haklarını aldığı anket, Kürdistan bölgesinin bölgede hâkim siyasi partilerin politikalarıyla ifade edilen meseleleri ve özellikle merkezî hükümet ile bölge hükümeti arasında iç içe geçen ikili ilişkilerle bağlantılı meseleler hakkında Arap ve Kürt Iraklılar arasındaki bariz görüş farklılığını ortaya çıkardı.

bgf
10 Mart 2023’te Bağdat’ta bir ikinci el pazarında alışveriş yapan gençler (AFP)

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre anketin Iraklı Arapların, ‘Kürdistan bölgesinin kendisine ait bölgelerde petrol çıkarma ve yurtdışına ihraç etme hakkı’ konusundaki görüşlerini ortaya çıkardığı sonuç ilgi çekiciydi. Buna göre ankete katılanların yüzde 81’i buna karşı çıkıyor. Katılımcıların yüzde 57’si de Kürdistan bölgesindeki şehir ve kasabalarda bu bölgeyle diğer bölgeler arasına yerleştirilen güvenlik bariyerleri ve denetleme noktalarında gördükleri muameleden memnun olmadığını söyledi. Yüzde 61’i ise bölge hükümetinin merkezî hükümete nazaran vatandaşlarına daha iyi hizmet sunduğuna dair düşüncelerini dile getirdi.

Iraklı Arapların yüzde 75’inden fazlası Kürdistan bölgesinin Irak egemenliği altında kalması gerektiğini vurgularken, yarısından fazlası da bölgenin tümüyle dağıtılarak merkezî olarak Irak’a tekrar dahil edilmesini destekliyor. Bu görüşe karşı çıkanların oranı sadece yüzde 18

Araştırma/medya kuruluşu DRAW’daki anket biriminin yürüttüğü anket, Irak’ın 15 vilayetinde yürütüldü ve 910 Irak vatandaşını kapsadı. Süleymaniye Üniversitesi’nde profesör olan Dr. Niyaz Necmeddin’in gözetiminde anketi yürüten komisyon, örneklemin hedef bölgedeki tüm kamuoyunu yeterince temsil edebilmesi için çeşitli standartları dikkate aldı.

Katılımcılar farklı yaşlardan ve kuşaklardan oluşmakla birlikte 26-41 yaş aralığı yüzde 28’le en geniş kesimi oluşturdu. Örneklem, farklı eğitim düzeylerini de içermekle birlikte katılımcıların yüzde 60’ı orta düzey ve üniversite eğitimine sahip olanlardan oluşuyordu. Örneklemde ayrıca, yüzde 55 oranıyla kamu ve özel sektör çalışanlarına odaklanıldı. Anketteki yoğunluk sıralamasında başkent Bağdat’tan (katılımcıların yüzde 41’i) sonra Irak’ın merkezî vilayetleri Ninova, Basra ve Kerkük (katılımcıların yüzde 31’i) yer aldı. Anketi yürüten tarafın gözünde başkent Bağdat ve ülkenin başlıca şehirlerinden, özellikle de devlet kurumlarında ve özel sektör şirketlerinde çalışanlardan oluşan orta ve yüksek öğretim seviyesine sahip gençler, kamuoyunun belkemiğini ve onu en çok ifade edip etkileyen grubunu oluşturan ve geleceği değiştirme imkânına sahip olan kesimi teşkil ediyor.

Petrol konusunda süregelen anlaşmazlık

Anket sonuçlarına göre Iraklı Arapların yüzde 75’i Kürdistan bölgesindeki petrol idaresinin Kürdistan’ın yönetimi altında olmasını asla tercih etmezken, sadece yüzde 10’luk bir kesim bunun aksini düşünüyor. Yüzde 15’i ise Kürdistan bölgesindeki petrol dosyasının petrol şirketleri gibi üçüncü tarafların denetimi altında olmasını talep ediyor.

Iraklı Arapların yüzde 61’i vatandaşlarına kamu hizmeti sunmak bakımından Kürdistan bölgesi hükümetinin merkezî hükümetten daha iyi olduğunu belirtirken sadece yüzde 6’lık bir kesim bunun tersini düşünüyor

Mesele bölgenin, petrolün idaresi üzerindeki yönetim hakkının ötesine geçerek, Irak’taki petrol meselesinin özüne kadar uzanıyor. Katılımcıların yüzde 81’i, Kürdistan bölgesinin kendi bölgelerindeki kuyulardan petrol çıkarma ve onu bağımsızca ihraç etme konusunda ne şimdi ne de gelecekte herhangi bir hakkı olmadığını söylerken, sadece yüzde 19’luk bir grup bu hakkı destekliyor.

Bu görüşler, merkezî hükümet ile bölge hükümetinin Irak anayasasının, Irak’ta petrol ve gaz çıkarılması ve bunların ihraç edilmesi mekanizmasına dair 111 ile 112’nci maddelerinin yorumuna ilişkin yaşadığı 16 yıllık anlaşmazlıktan sonra dile getirildi. Buna göre Kürdistan bölgesi, çeşitli gelirlerin kamu hazinesine gitmesi şartıyla anayasanın federal bölgelere bu hakkı verdiğini düşünüyor. Buna karşılık merkezî hükümet de petrol ve gaza ilişkin özel bir yasa çıkana kadar petrol çıkarma ve ihraç etme konusunda tek hakkın kendisine ait olduğunu düşünüyor ki bu yasayı 2007’den bu yana çıkaramadı.

zxsd
Irak’ın güneyindeki Zikar vilayetindeki Nasiriye petrol sahası; Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün ikinci büyük üreticisi olan Irak, devasa rezervlere sahip ve petrol gelirleri federal hükümet bütçesinin yüzde 90’ını besliyor (AFP)

İki taraf arasındaki petrol anlaşmazlığı, Paris’teki Uluslararası Ticari Tahkim Mahkemesi’nin Kürdistan bölgesinin merkezî hükümetin onayı olmadan petrol çıkarma ve ihraç etme hakkına sahip olmadığına hükmetmesinin ardından son aylarda daha da şiddetlendi. Bu gelişme, bölgeden petrol ihracatının durmasına ve son üç aydır 1,1 milyondan fazla çalışanının maaşlarını ödeyemeyen bölge hükümeti için mali likiditede ciddi bir sıkıntıya yol açtı. Ayrıca yerel hükümete ait işletim masraflarının yetersizliğinden ötürü pek çok proje ve hizmet durduruldu. Irak parlamentosunda genel bütçe yasasının onaylanmasına rağmen merkezî hükümetin, bölgenin merkezî bütçedeki payını harcamaması da krizi daha da kötüleştiriyor.

Paris’teki Uluslararası Ticari Tahkim Mahkemesi’nin Kürdistan bölgesinin merkezî hükümetin onayı olmadan petrol çıkarma ve ihraç etme hakkına sahip olmadığına karar vermesinin ardından Bağdat ve Erbil hükümetleri arasındaki petrol anlaşmazlığı son aylarda tırmandı. Bu gelişme, bölgeden petrol ihracatının durmasına ve bölge hükümeti için ciddi bir mali likidite sıkıntısına yol açtı

Bunun yanı sıra bölge hükümetinin çalışanların maaşı da dahil olmak üzere mali taleplerinin yerine getirilmesinden sorumlu taraf konusunda da görüşler farklılık gösterdi. Şöyle ki katılımcıların yüzde 46’sı bunun merkezî hükümetin görevi olduğunu söylerken, bunların yüzde 22’si bunun bölge hükümetinin görevi olduğunu belirtti. Yüzde 32’si de bunun iki tarafın ortak sorumluluğu olduğunu düşünüyor.

Bölge tecrübesine dair olumlu bir görüş

Iraklı Araplarda Kürdistan özerk bölgesinin ekonomik anlamda ‘hâkimiyet altına alınması’ yönünde genel bir eğilim bulunmasına rağmen çoğunluğu, bölgenin deneyimlediği şeyi ‘takdir etme’ ve nispeten de olsa Irak’ın diğer bölgelerinin tecrübelerine ‘üstün tutma’ eğilimine sahip. Bu bağlamda katılımcıların sadece yüzde 9’u bölge hükümetinin, merkezî hükümete nazaran daha fazla yolsuzluk yaptığını ve kamu malını israf ettiğini düşünürken yüzde 31, bunun tam tersini düşünüyor. Katılımcıların yüzde 56’sına göre ise her iki hükümet de aynı düzeyde yolsuzluk yapıp kamu malını boşa harcıyor.

cdfe
Irak’ın Kürt şehri Erbil’in 10 km güneyinde bulunan Hurmala petrol sahasında günlük 40 bin varil petrol pompalanması bekleniyor (AFP)

Iraklı Arapların yüzde 61’ine göre Kürdistan bölgesi hükümeti, vatandaşlarına kamu hizmeti sunma konusunda merkezî hükümetten daha iyi. Bunun tersini düşünenlerin oranı ise yalnızca yüzde 6. Devletin kamu kurumlarında ve merkezî yönetimlerindeki Kürt bakanlar, yetkililer ve memurların performansına ilişkin olarak katılımcıların yüzde 21’i onların performanslarının Arap mevkidaşlarına göre ‘çok iyi veya çok daha iyi’ olduğunu söylerken, sadece yüzde 14’lük bir kesim ‘daha kötü’ olduklarını söyledi. Geri kalanlar ise vazifeyi yerine getirmedeki profesyonellik konusunda farklı çalışanların eşit olduğunu savundu.

Iraklı Araplarda Kürdistan bölgesinin ekonomik anlamda ‘hâkimiyet altına alınması’ yönünde genel bir eğilim bulunmasına rağmen çoğunluğu, bölgenin deneyimlediği şeyi ‘takdir etme’ ve nispeten de olsa Irak’ın diğer bölgelerinin tecrübelerine ‘üstün tutma’ eğilimine sahip. Bu bağlamda katılımcıların sadece yüzde 9’u bölge hükümetinin, merkezî hükümete nazaran daha fazla yolsuzluk yaptığını ve kamu malını israf ettiğini düşünüyor

Anketin en öne çıkan sonucu, Arap vatandaşlar ile Kürdistan bölgesindeki Kürt vatandaşlar arasındaki içe içe geçmişliğin ve canlı etkileşimin ortaya koymasıydı. Şöyle ki Iraklı Arapların yüzde 84’ü daha önce bölgeyi ziyaret ettiğini ifade etti ki bu, tüm beklentilerin üzerinde ve Irak’ın diğer bölgelerini ziyaret eden bölge vatandaşlarının oranından çok daha yüksek. Bu birçok sebepten kaynaklanmakla birlikte bölgedeki turizm, eğitim kalitesi ve güvenlik istikrarı bu sebeplerin başında geliyor.

Ancak bölgeyi ziyaret edenlerin yüzde 57’si bölgenin şehirlerinde ve kasabalarındaki kontrol noktalarında uygulanan güvenlik işlemlerinden memnun olmadıklarını dile getirirken, sadece yüzde 30’luk bir kesim, bölgede ‘siyasi güvenlik’ hissetmediğini belirtti. Bununla birlikte yüzde 62’si bölge halkının kendilerine yönelik muamelesini ‘iyi ve çok iyi’ olarak nitelerken, yüzde 6’sı ‘kötü’ şeklinde değerlendirdi.

Iraklı Arapların yüzde 22’sine göre Irak’ın diğer bölgelerinde ifade özgürlüğü Kürdistan bölgesine göre daha iyi iken, yüzde 14’üne göre durum tam tersi. Yüzde 54’ü ise ifade özgürlüğünün ihlali konusunda merkezî hükümet ile bölge hükümeti arasında bir fark görmüyor

İfade özgürlüğü konusunda durum farklılık gösteriyor. Nitekim Iraklı Arapların yüzde 22’sine göre Irak’ın diğer bölgelerinde ifade özgürlüğü Kürdistan bölgesine göre daha iyi iken, yüzde 14’üne göre durum tam tersi. Yüzde 54’ü ise ifade özgürlüğünün ihlali konusunda merkezî hükümet ile bölge hükümeti arasında bir fark görmüyor.

Kopyalama ve çözüm arasında

Irak’taki Arap kamuoyunun yönelimlerine göre Iraklı Arapların yüzde 75’inden fazlası Kürdistan bölgesinin Irak egemenliği altında kalması gerektiğini vurguluyor. Yarısından çoğu ise bölgenin tümüyle dağıtılıp, merkezî bir şekilde Irak’a tekrar dahil edilmesini destekliyor. Buna karşı çıkanların oranı ise sadece yüzde 18.

dfgrt
Kerkük’ün kuzeyindeki Kürt Peşmerge güçlerine mensup savaşçılar (AFP)

Bu arada katılımcıların yüzde 45’i, Kürdistan bölgesi tecrübesinin Irak’ın diğer bölgelerine de taşınmasını talep etti ki bu, Irak kamuoyunun bölgenin tecrübesine yönelik birkaç yıl önceki görüşüne bakılırsa oldukça yüksek bir oran.

Ayrıca katılımcıların yüzde 44’ü bölgede ikamet etme ve yaşama arzusunu teyit ederken, yalnızca yüzde 27’si Irak’ın diğer bölgelerinde yaşamayı tercih ettiğini dile getirdi.

Kürdistan bölgesinin idari ve ekonomik tecrübesinin kalitesini ‘itiraf etme’ ile onun ‘merkezî egemenlik’ kapsamında kalmasını ve hatta dağıtılmasını talep etme arasındaki bu görüş farklılığı, Kürdistan bölgesi tecrübesine yaklaşımda ideolojik/milliyetçi ve belki de ‘popülist’ siyasi boyutu gözler önüne seriyor. Nitekim bölgedeki yaşam koşullarının ve kamu hizmetlerinin Irak’ın diğer bölgelerine kıyasla daha iyi olduğu teyit edilirken aynı zamanda ne pahasına olursa olsun bölgenin dağıtılıp merkezî otoriteye dahil edilmesini isteyen Iraklı Arapların oranı da yüksek.

*Bu çeviri Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden yapılmıştır.

 



Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
TT

İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)

Lübnanlı Esirler ve Serbest Bırakılan Tutukluların Temsilciler Komitesi, İsrail tarafından tutulan Lübnanlı esirler dosyasını aktif hale getirilmesi, siyasi ve diplomatik önceliklerin en başına yerleştirmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı, aralarında on yıllardır tutuklu bulunan 3 kişi de olmak üzere 23 Lübnanlı esirin yanı sıra son savaş sırasında ve sonrasında tutuklanan yeni esirler ve akıbeti hala bilinmeyen 42 kayıp kişi dikkate alınarak yapıldı.

Bu, ilgili makam tarafından Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Joseph Avn'a gönderilen resmi bir muhtıra ile dile getirildi. Bu konuda diplomatik, hukuki ve insani yardım da dahil olmak üzere kapsamlı bir ulusal yaklaşımın benimsenmesi ve yetkili uluslararası kurumlar aracılığıyla uluslararasılaştırılması çağrısında bulunuldu.

On yıllardır tutsaklar

Muhtıraya göre, üç Lübnanlı tutsak savaş öncesinden beri İsrail tarafından tutuluyor; biri 1978'den beri, ikincisi 1981'den beri ve üçüncüsü 2005'ten beri. Buna karşılık, son aşamada belgelenen tutsak sayısı 20 yeni tutsağa yükseldi; bunların 11'i Ekim 2024'teki askeri çatışma sırasında, 9'u ise Kasım 2024'teki büyük savaşın sona ermesinden sonra yakalanan sivillerdi.

Komisyon, yeni tutsakların, askeri operasyonlar bağlamı dışında ve bazı durumlarda doğrudan yaralanmaların ardından, balıkçılar, çobanlar, işçiler ve bir belediye polis memurunun dahil olduğu ayrı olaylarda kaçırıldığını belirtti.

d
Beyrut şehir merkezindeki ESCWA binasının önünde İsrail tarafından gözaltına alınan Lübnanlı tutukluların fotoğrafları sergileniyor (EPA)

Muhtırada ayrıca, aralarında öldürülenlerin de bulunduğu 42 kişinin kayıp olduğu ve İsrail'in Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile herhangi bir iş birliği yapmaması nedeniyle cesetlerinin İsrail tarafından tutulup tutulmadığının bugüne kadar bilinmediği ifade edildi.

İhlal iddiaları ve harekete geçme talepleri

Komisyon, İsrail'i Uluslararası Kızılhaç ile iş birliği yapmayı reddetmeye devam etmekle, mahkumları ziyaret etmeyi engellemekle veya durumları hakkında bilgi vermeyi önlemekle suçladı. Son zamanlarda serbest bırakılan Filistinli mahkumların ifadelerine dayanarak, Lübnanlı mahkumların fiziksel ve psikolojik işkenceye, yiyecek ve sudan mahrum bırakılmaya, kasıtlı tıbbi ihmale ve özellikle yaralı olanlar için aşağılayıcı ve onur kırıcı muameleye maruz kaldıklarını vurguladı.

sdgt
İsrail tarafından esir tutulan Lübnanlı mahkumların akrabaları ve aileleri, Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenleyerek fotoğraflarını sergilediler (EPA)

Komisyon, Cumhurbaşkanlığı ve hükümete, yemin konuşmasında ve bakanlar açıklamasında belirtilen, tutuklular meselesinin ulusal bir öncelik olarak ele alınması yönündeki hususun, Dışişleri Bakanlığı tarafından Arap ve uluslararası düzeylerde, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile koordinasyon içinde, ilgili Birleşmiş Milletler mekanizmalarından yararlanılarak ve dosyayı takip edecek bağımsız bir ulusal komite kurularak derhal hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.


Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
TT

Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)

Hizbullah, uluslararası ve yerel yaptırımlardan ve kapatılması yönündeki baskılardan kaçmak için, Karz-ı Hasen Vakfı adlı mali kolunu parçalara ayırmaya başladı. Bu amaçla, Karz-ı Hasen’in eskiden güvendiği altın teminatına alternatif olarak, taksitler halinde altın satışı yapan bir kurum kurdu; bu girişim "yasal konumlandırma politikası" olarak görülüyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan finans kaynakları, bu önlemin ABD Hazine Bakanlığı'nı tatmin etmesinin pek olası olmadığını, Bakanlığın Lübnan'dan kurumu kapatmasını ve para sektöründeki kontrolsüz faaliyetlere son vermesini talep ettiğini belirtti. Kaynaklar, "Temel sorun devam ettiği sürece, şekli değiştirmek Amerikalıları tatmin etmeyecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Bu sırada, Lübnan'ın güneyindeki Litani Nehri'nin güneyinde, Lübnan ve İsrail orduları arasında dolaylı bir çatışma yaşandı. İsrail, Lübnan ordusunun sabah saatlerinde arama yaptığı bir bina için tahliye uyarısı verdi. İletişim sayesinde bombardıman "geçici olarak" durduruldu, ancak ordu binayı tekrar aradı ve içinde herhangi bir silah bulamadı.