Doğu Libya hükümetinden Derna Barajı'nın yeniden inşasına ilişkin toplantı

Cumhuriyet Savcısı, sel felaketiyle ilgili soruşturma kapsamında sorumluların tutuklanması emri verdi.

1970'lerde bir Yugoslav şirketi tarafından inşa edilen iki barajın yapım amacı su toplamak değil, Derne'yı sellerden korumaktı. (AFP)
1970'lerde bir Yugoslav şirketi tarafından inşa edilen iki barajın yapım amacı su toplamak değil, Derne'yı sellerden korumaktı. (AFP)
TT

Doğu Libya hükümetinden Derna Barajı'nın yeniden inşasına ilişkin toplantı

1970'lerde bir Yugoslav şirketi tarafından inşa edilen iki barajın yapım amacı su toplamak değil, Derne'yı sellerden korumaktı. (AFP)
1970'lerde bir Yugoslav şirketi tarafından inşa edilen iki barajın yapım amacı su toplamak değil, Derne'yı sellerden korumaktı. (AFP)

Libya Cumhuriyet Savcısı dün, Libya'nın doğusunda binlerce kişinin hayatına mal olan sel felaketiyle ilgili soruşturma kapsamında sekiz yetkili hakkında tutuklama emri çıkardı.

Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan açıklamada, yetkililerin kötü yönetim ve ihmal şüphesiyle tutuklandıkları ve şu an su kaynakları ve baraj yönetiminden sorumlu ofislerde çalıştıkları veya daha önce çalışmış oldukları belirtildi.

Hakkında tutuklama kararı alınanlar arasında, felaketin ardından diğer belediye meclisi üyeleriyle birlikte görevden alınan Derne Belediye Başkanı Abdülmuin el-Gaysi de bulunuyor.

Resmi kaynaklara göre Libya'nın doğusundaki hükümet bugün Derne Barajı'nın yeniden inşası konusunda bir toplantı düzenleyecek.

Libya'da iki hafta önce meydana gelen Daniel fırtınasının yol açtığı sel felaketinde, ülkenin doğusundaki yetkililer tarafından dün akşam açıklanan bilançoya göre en az 3 bin 875 kişi yaşamını yitirdi.

Uluslararası yardım kuruluşlarına göre kayıp insan sayısı on bin veya daha fazla olabilir.

Savcılık, ülkenin baraj tesislerinin yönetiminden sorumlu 16 yetkili hakkında ceza davası açıldığını duyurdu.

Aralarında Derne Su Kaynakları Ofisi Başkanı'nın da bulunduğu yedi tutuklu, kendilerine verilen idari ve mali görevleri kötü yönettikleri, yaptıkları hataların sel felaketine yol açan afetin meydana gelmesinde sorumlulukları bulunduğu, afetlere karşı önlem almayı ihmal ettikleri ve ülkeyi ekonomik zarara uğrattıkları suçlamalarıyla karşı karşıyalar.

Açıklamada belediye başkanıyla ilgili olarak, görevinin yetkilerini kötüye kullandığı ve Derne şehrinin yeniden inşası ve kalkınması için tahsis edilen fonları yönetme görevinin yükümlülüklerinden saptığı belirtildi.

Fırtına özellikle 100 bin nüfuslu ve Akdeniz'e bakan Derne şehrini vurdu. Burada iki barajın çöktü ve önüne çıkan her şeyi sürükleyen seller meydana geldi.

Uluslararası Göç Örgütü'nün son istatistiklerine göre seller 43 binden fazla insanın yerinden olmasına neden oldu.

Soruşturmanın açılmasının ardından Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur, yaklaşık bir hafta önce yaptığı açıklamada, Libya'nın doğusundaki kıyı kentini çevreleyen ve bölgeyi vuran kasırganın neden olduğu ani seller sonucu Derne kentinde çöken iki barajda 1998 yılından bu yana çatlaklar olduğunu söyledi.

Derne sakinleri 19 Eylül'de, sel felaketinin yansımalarından sorumlu tuttukları ülkenin doğusundaki yetkililerin hesap vermesini talep eden bir gösteri düzenledi.

2010 yılında bir Türk şirketi iki barajın onarımı için çalışmalara başlamış ancak birkaç ay sonra, 2011 yılında Libya'da devrim patlak verince çalışmalar durdurulmuştu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre Başsavcı 16 Eylül'de yaptığı açıklamada, sorumlularla kararlı bir şekilde mücadele edeceğini vurguladı.

NATO tarafından desteklenen 2011 Devrimi, Muammer Kaddafi'yi devirdi ve Libya o zamandan bu yana ülkenin iki ayrı hükümet tarafından yönetilmesine yol açan çatışmalara sürüklendi.

Birkaç yıl önce doğuda konuşlanan ve Mareşal Halife Hafter liderliğindeki güçler Trablus'u kontrol etmek için bir saldırı başlattı ve bu saldırı 2020'de ateşkesle sona erdi.

O zamandan bu yana Libya, yeniden yapılanmaya çalışmasına izin veren göreceli bir istikrar dönemi yaşadı.

Şiddetli seller

Felaket sonucunda ilk yıkılan, Derne’ye 13 kilometre uzaklıkta bulunan ve rezervuarında 22,5 milyon metreküp (yaklaşık 800 milyon fit küp) su bulunan Ebu Mansur Barajı oldu.

Taşkınlar daha sonra 1,5 milyon metreküp kapasiteli ve kıyı şehrinden sadece bir kilometre uzaklıkta bulunan ikinci barajı yıktı.

Enkaz yüklü sağanak yağışlar şehrin iki yakasını birbirinden ayıran kuru vadiyi etkisi altına aldı.

Libya Başsavcısı daha önce yaptığı açıklamada, 1970'lerde bir Yugoslav şirketi tarafından inşa edilen iki barajın inşa amacının su toplamak değil, Derna'yı sellerden korumak olduğunu söylemişti.

Bir yetkililiğe göre, rejimin yıkılmasından sonra her yıl iki barajın onarımı için bir bütçe ayrıldı. Ancak birbirini izleyen hükümetlerin hiçbiri işe başlamak için inisiyatif almadı.

Libya Denetim Bürosu tarafından 2021 yılında yayınlanan bir raporda yetkililer, iki barajdaki onarım çalışmalarının yeniden başlatılmasındaki ertelemeyi eleştirdi.

Mühendis ve akademisyen Abdülvenis Aşur, Kasım 2022'deki bir çalışmasında, yetkililerin iki barajın bakımına başlamaması halinde Derne’yi bir felaketin beklediğini uyarısında bulunmuştu.



Hamas, İsrail'e baskı yaparak Refah sınır kapısının her iki yönde de açılmasını sağlamaları için arabuluculara çağrıda bulundu

İnsani yardım yüklü bir kamyon, Gazze Şeridi ile Refah sınır kapısının Mısır tarafında izin bekliyor (AFP)
İnsani yardım yüklü bir kamyon, Gazze Şeridi ile Refah sınır kapısının Mısır tarafında izin bekliyor (AFP)
TT

Hamas, İsrail'e baskı yaparak Refah sınır kapısının her iki yönde de açılmasını sağlamaları için arabuluculara çağrıda bulundu

İnsani yardım yüklü bir kamyon, Gazze Şeridi ile Refah sınır kapısının Mısır tarafında izin bekliyor (AFP)
İnsani yardım yüklü bir kamyon, Gazze Şeridi ile Refah sınır kapısının Mısır tarafında izin bekliyor (AFP)

Hamas, arabuluculara ve Gazze'deki Şarm el-Şeyh ateşkes anlaşmasının garantör ülkelerine, İsrail'in anlaşmayı "ihlal etmesini" durdurması ve anlaşmada yer alan taahhütlerini, özellikle de Refah sınır kapısının her iki yönde açılması gibi taahhütlerini yerine getirmesi için ciddi baskı yapmaları çağrısında bulundu.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım, bugün yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun "sivilleri hedef alarak, çadırlarını içerideyken yakarak, Şeridin evlerinden geriye kalanları yıkarak ve Refah sınır kapısını kapatmaya devam ederek Gazze Şeridi'ndeki halkımıza karşı katliamlar yapmaya devam ettiğini" söyledi.

Kasım, hareketin ateşkes anlaşmasına bağlı kaldığını belirtti. Anlaşmanın uygulanması kapsamında dün tutuklularından birinin cenazesini teslim ettiklerini kaydeden Kasım, tutuklu değişimini tamamen sonuçlandırmak için çalışmalarına devam edeceklerini ifade etti.

İsrail hükümeti dün, Refah sınır kapısının önümüzdeki günlerde yalnızca Gazze Şeridi'nden ayrılanların Mısır'a seyahat edebilmeleri için açılacağını duyurdu.

Ancak Mısır Devlet Enformasyon Servisi daha sonra bir yetkilinin, İsrail'in Gazze Şeridi'nden çıkış kapısının açılması için Kahire ile iş birliği yapılacağı yönündeki açıklamasını yalanladığını bildirdi.

Resmi kaynak, "Sınır kapısının açılması konusunda anlaşmaya varılması halinde, Trump'ın planında belirtildiği gibi, sektöre giriş ve çıkışlar çift yönlü olarak sağlanacak" ifadelerini kullandı.


Refah Sınır Kapısı ve cephe hattı Gazze meselesini körüklüyor

2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
TT

Refah Sınır Kapısı ve cephe hattı Gazze meselesini körüklüyor

2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)

Refah Sınır Kapısı’nın açılması konusunda Mısır ile İsrail arasında çıkan anlaşmazlık ve aynı cephede Hamas üyesi olduğu sanılan unsurların İsrail güçlerine düzenlediği saldırı, Gazze'de gerginliği yeniden alevlendirdi.

Mısır dün, İsrail'in ‘Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafından sadece çıkış için açılması konusunda bir anlaşmaya varıldığı’ iddiasını yalanladı. Mısırlı bir yetkili, “Sınır kapısı, eğer anlaşma sağlanırsa, geçiş noktası ABD Başkanı Donald Trump'ın barış planına çerçevesinde her iki yönde de giriş ve çıkış için açılacak” dedi. İsrail hükümetinin Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü, sınır kapısının ‘önümüzdeki günlerde, yalnızca Gazze sakinlerinin Mısır'a çıkması için’ açılacağını bildirdi.

Öte yandan sahada silahlı unsurlar, Refah Sınır Kapısı’nda konuşlu İsrail güçlerine tanksavar füzeleriyle saldırdı.

Bir diğer gelişmede, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki iktidar koalisyonu, Filistin devleti kurulmasını öngören Trump’ın Gazze’deki savaşı sona erdirme planını desteklemekten kaçınmak için, muhalefetin dün İsrail parlamentosu Knesset'te önerdiği oylamayı boykot etti.


Petrol zengini Babnusa'dan sonra HDK’nin yeni hedefi Kadugli mi, el-Ubeyd mi?

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
TT

Petrol zengini Babnusa'dan sonra HDK’nin yeni hedefi Kadugli mi, el-Ubeyd mi?

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)

İki yılı aşkın süredir devam eden şiddetli çatışmaların ardından Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) geçtiğimiz pazartesi günü, Orta Sudan’daki Batı Kordofan eyaletinin merkezi Babnusa şehrinde, Sudan ordusunun son kalesi olan 22. Piyade Tugayı üzerinde ‘tam kontrol’ sağladığını duyurdu. Bu arada bazı askeri uzmanlar, petrol zenginliği ve süt ürünleri üretimi ile tanınan stratejik şehrin düşmesinin, kuzey ve güneydeki diğer bölgelere yönelik yeni saha kazanımları için bir sıçrama noktası haline gelebileceğini öngörüyor. Olayın üzerinden iki gün geçmesine rağmen Sudan ordusundan resmi bir açıklama gelmezken, orduya yakın platformlarda, şehirdeki birliklerin aynı eyaletteki Heglig bölgesine çekildiği iddiaları paylaşıldı.

Kordofan şehirleri sallantıda

Kordofan’daki büyük şehirler, HDK’nin baskılarının artmasıyla sallantıda. Sudan ordusunun elinde sadece, Batı Kordofan’da Nuhud ve Babnusa’nın düşmesinin ardından Kuzey Kordofan eyaletinin el-Ubeyd ve Um Ruvabe şehirleri ile Batı Kordofan’daki petrol zengini Heglig kaldı. Güney Kordofan eyaletinde ise ordu Kadugli ve Deleng’i kontrol ederken, HDK ed-Dubeybat’ta hakimiyet kurmuş durumda. Diğer yandan HDK’nin müttefiki olan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin Abdulaziz el-Hilu kanadı, Güney Kordofan’daki Nuba Dağları’ndaki Kauda şehrini kontrol ediyor.

Babnusa’nın önemi

Batı Kordofan eyaletinde, Doğu Darfur sınırına yakın konumda bulunan Babnusa, başkent Hartum’a yaklaşık 600 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Sudan demiryolu ağının en önemli kavşaklarından biri olan şehir, ülkenin batısı ile doğusu ve kuzeyini birbirine bağlıyor. Babnusa, Sudan’ın önde gelen süt fabrikalarına ev sahipliği yapmasının yanı sıra petrol zenginliği ile ekonomik açıdan stratejik bir şehir olarak kabul ediliyor.

dfvg
El-Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) eline geçmesinin ardından şehirden kaçmak zorunda kalan yerlerinden edilmiş Sudanlılar, 26 Ekim 2025 (AFP)

HDK, Babnusa’nın düşüşünün ardından izleyeceği net stratejiyi henüz açıklamamış olsa da, eski Sudan ordusu askerleri olası senaryolar üzerinde değerlendirmelerde bulundu. İsminin açıklanmasını istemeyen eski bir Sudan ordusu subayı, Babnusa’nın hem askeri hem de coğrafi açıdan büyük öneme sahip olduğunu, düşmesinin savaşın gidişatında kritik bir dönüm noktası oluşturabileceğini ve bunun, Güney Kordofan’ın başkenti Kadugli, Deleng ve ordunun hâlâ kontrolünde tuttuğu diğer bölgelerin ele geçirilmesine kapı açabileceğini belirtti. Subay, “HDK, Kuzey Kordofan eyaletinin başkenti el-Ubeyd’i öncelikli askeri hedefleri arasına almış ve sürekli saldırılar düzenlemeye devam etmiştir. Kuvvetlerini stratejik noktalara yaymaları, şehre yönelik bir saldırının her an gerçekleşebileceğini gösteriyor” dedi.

HDK ateşkese uymadı

Kaynak, HDK’nin tek taraflı bir ateşkes ilan etmiş olmasına rağmen buna uymadığını ve 22. Piyade Tugayı’na bağlı askerlerin mevzilerine yönelik saldırılarına devam ederek şehri ele geçirdiğini belirtti. Bu durum, grubun askeri hedeflerinin henüz tamamlanmadığını ortaya koyuyor.

Askeri uzmanlara göre HDK’nin bu bölgeyi ele geçirmesi, ona daha fazla askeri operasyon için iyi bir üs sağlıyor. Uzmanlar, kuvvetlerin müttefiki olan Abdulaziz el-Hilu liderliğindeki Halk Kurtuluş Hareketi’ni destekleyerek, Güney Kordofan eyaletinin başkenti Kadugli’yi ele geçirmeye çalışmasının muhtemel olduğunu belirtiyor. Bu, ordunun eyaletteki önemli bazı kasabaları ele geçirmesinin ardından gelen stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.

Sudan ordusunun eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı ve sözcüsü Tümgeneral Muhammed Beşir Süleyman, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Babnusa’nın HDK’nin eline geçmesinin beklenen bir gelişme olduğunu ve kenti kontrol eden tarafın operasyonel manevra alanını büyük ölçüde genişleteceğini söyledi. Süleyman, “Babnusa, petrol zenginliğiyle ekonomik açıdan önemli bir eyalette yer alıyor. Ayrıca demografik yapısı, HDK’nin sosyal tabanlarını oluşturuyor. Bu durum, onlara siyasi bir boyut kazandırıyor; özellikle Darfur bölgesi ile bağlantılı olarak kontrol alanlarını genişletmek ve Kordofan’da savaşçılar için lojistik destek sağlamak amacıyla bir tür geçici yönetim oluşturma stratejisi izliyorlar” ifadelerini kullandı.

efrf
El-Faşir'den gelen Sudanlı mülteciler, Tine Mülteci Kampı (Reuters)

Süleyman, HDK’nin Babnusa’yı ele geçirmesinin, ordunun Kuzey Kordofan eyaletindeki operasyonel ilerleyişine karşı onu daha avantajlı bir askeri konuma getirdiğini, buna rağmen ordunun el-Ubeyd’in batısı ve Nuba Dağları’nda elde ettiği zaferlerin önemini koruduğunu belirtti.

Ordu neye ihtiyaç duyuyor?

Süleyman, ordunun Kuzey ve Batı Kordofan’daki tüm cephelerde operasyonları yönetebilmesi için doğru planlamaya ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Bunun, kuvvetler, lojistik destek ve yedeklerin sağlanması gibi büyük askeri kaynakları gerektirdiğini ifade ederek, “Operasyonel başarısızlığa yer yok. Stratejik hedef, Darfur’un yeniden kontrolünü sağlamak” dedi.

Eski asker, HDK’nin Babnusa’yı ele geçirerek başarmayı hedeflediği askeri amaçların başında, Sudan ordusunu Batı Kordofan’daki sosyal tabanlarından uzaklaştırmak olduğunu söyledi.

Süleyman, “Bu bölgeyi kontrol etmek HDK’ye, operasyonlarında asker ve teçhizat tedarikini sürdürme imkânı sunuyor, böylece daha fazla toprak kazanabiliyor, aynı zamanda Darfur’u güvence altına alıyor ve stratejik öneme sahip el-Ubeyd şehrine yönelik operasyonlarını geliştirebiliyor” dedi.

Süleyman ayrıca, HDK’nin kenti ele geçirme çabasının, askeri ve siyasi olarak konumunu güçlendirme, kara hakimiyetini genişletme ve böylece daha güçlü bir müzakere pozisyonu elde etme amacı taşıdığını vurguladı. Bu çerçevede, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır’ın dahil olduğu Dörtlü’nün Sudan’da üç aylık bir insani ateşkes sağlama çabaları da devam ediyor.