SDG, Ulusal Savunma Kuvvetleri’nin Suriye'nin doğusuna sızmasına izin vermedi

Çatışmalarda 24 askeri unsur ve bir sivil öldü, 31 asker ise yaralandı.

Suriye'nin doğusundaki Deyrizor kırsalında devriye gezen ABD ordusuna ait Bradley araçları ve ABD’li bir asker (Arşiv – Şarku’l Avsat)
Suriye'nin doğusundaki Deyrizor kırsalında devriye gezen ABD ordusuna ait Bradley araçları ve ABD’li bir asker (Arşiv – Şarku’l Avsat)
TT

SDG, Ulusal Savunma Kuvvetleri’nin Suriye'nin doğusuna sızmasına izin vermedi

Suriye'nin doğusundaki Deyrizor kırsalında devriye gezen ABD ordusuna ait Bradley araçları ve ABD’li bir asker (Arşiv – Şarku’l Avsat)
Suriye'nin doğusundaki Deyrizor kırsalında devriye gezen ABD ordusuna ait Bradley araçları ve ABD’li bir asker (Arşiv – Şarku’l Avsat)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Ulusal Savunma Kuvvetleri üyelerinin ve Suriye ordusuna bağlı emniyet birimlerinden unsurların Suriye'nin doğusuna sızma girişimlerini engellendiğini duyurdu. Fırat Nehri'nin batı yakasındaki el-Meyadin kentinde konuşlu Suriye ordu güçlerinin pazartesiyi salıya bağlayan gece Deyrizor’un doğu kırsalındaki Ziban beldesine başlattıkları yoğun topçu bombardımanı ve ağır silahlarla ateş açmaları sonucu iki taraf arasında çatışmalar patlak verdi. Çatışmalarda her iki taraftan 24 askeri unsur ve Zibanlı bir sivil öldü, 31 asker ise yaralandı.

SDG Medya Merkezi Müdürü Ferhad Şami, Şarku'l Avsat'a telefon aracılığıyla yaptığı açıklamada, SDG’nin pazartesi akşamı el-Meyadin’den açılan topçu bombardımanı altında Ziban’a sızma girişimi sırasında Suriye rejimi askerleri ve ona bağlı milisleri saatler içinde püskürtmeyi başardığını söyledi. Şami, rejim askerleri ve milislerin, ‘sivillerin evlerini ve camileri çatışmak, saklanmak ve tahkimat amaçlı olarak kullandığını’ belirtti.

Rejim güçlerini, sızma girişiminde bulunanları desteklemekle ve topçu bombardımanları ve ağır silahlarla saldırmakla suçlayan Şami, “Sivillerin evlerine ve kent pazarına çok sayıda top mermisi düşerken, bir sivil de hayatını kaybetti. Hizmet kurumları sızan paralı askerler tarafından yağmalanırken, çok sayıda kişi de yaralandı” ifadelerini kullandı.

scdfe
Deyrizor’un doğu kırsalındaki güvenlik operasyonuna katılan SDG’liler. (Arşiv - Özel)

Çatışmalar sonucunda her iki taraftan 24 askeri unsur öldü, 31 asker ise yaralandı. Yaralılar, el-Meyadin ve Deyrizor’daki hastanelere kaldırıldı. Şami, “Terör saldırısında 4 savaşçımız şehit oldu” şeklinde konuştu.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), salı günü SDG üyelerinin, el-Kisra beldesindeki döner kavşağında bulunan askeri kontrol noktalarından birinde hastaneden dönen iki kadını gözaltına aldığını bildirdi. İzbah beldesinden olan kadınların cep telefonlarında yapılan arama sonucunda, Deyrizor Askeri Konseyi üyelerinin resimlerinin bulunmasının ardından gözaltına alındıkları bildirildi. Kadınların, Hişam beldesinden sürüldükleri ve Deyrizor'un kuzey kırsalındaki el-İzba beldesinde yaşadıkları öğrenildi.

SDG'ye bağlı güvenlik birimleri, 24 Eylül'de Deyrizor'un doğusundaki Ebu Hardub beldesinde düzenledikleri baskında, çok sayıda kişi, yerel milisler ile SDG arasındaki olaylar sırasında sabotaj eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alındı. Deyrizor’un kuzey kırsalında yer alan Hariciye beldesinde de iki gündür gözaltılar sürüyor.

Çatışmaların özellikle Suriye’nin doğusunda yer alan Deyrizor kırsalındaki çeşitli bölgelerde, Washington liderliğindeki Uluslararası Koalisyon güçleri tarafından desteklenen Kürt ve Arap unsurlardan oluşan SDG ile Deyrizor Askeri Konseyi'nden çekilenler ve Arap aşiretlerine mensup savaşçılar arasında 10 gün boyunca yaşanan benzer çatışmalardan üç hafta sonra patlak vermesi dikkati çekti.

SDG, Deyrizor kırsalında yeniden başlayan çatışmaların ardından, başta Suriye-Irak sınırında yer alan Ziban, el-Suse, eş-Şi’fa, Hecin ve el-Bağuz beldeleri olmak üzere kontrol ettiği bazı bölgelerde sokağa çıkma yasağı ilan etti.

SDG Medya Ofisi Müdürü Şami, SDG’nin çeşitli güvenlik önlemleri aldığını, bölgede güvenliği ve istikrarı sağlamak, yerinden edilen sivillerin komşu köylere yolculuklarında can ve mallarını korumak ve milislerin onları terör eylemlerine dahil etmesini önlemek için daha fazla askeri  ve kontrol noktası oluşturduğunu ve yaya devriyeler düzenlediğini belirtti.

sxcdf
Suriye'nin doğusundaki Deyrizor kırsalında devriye gezen ABD ordusuna ait Bradley araçları (Arşiv – Şarku’l Avsat)

Deyrizor'u ikiye bölen Fırat Nehri, Suriye’nin Irak ile sınırını oluştururken aynı zamanda Suriye'nin en büyük petrol yataklarının yer aldığı nehrin doğu yakasındaki ve ülkenin kuzeyindeki SDG’nin kontrol ettiği bölgeleri diğer bölgelerden ayıran bir temas noktası ve askeri sınır görevi de görüyor. Nehrin batı yakasındaki ve ülkenin güneyindeki bölgelerse Suriye rejim güçleri tarafından kontrolü ediliyor. Bölgede İran tarafından desteklenen İranlı, Lübnanlı ve Iraklı milisler konuşlandırılmış durumda.

Deyrizor’un doğu kırsalındaki tüm bölgelerin ‘Arap aşiretleri ve bölge halklarıyla iş birliği içinde olan SDG güçlerinin kontrolü altında’ olduğunu vurgulayan Şami, SDG’nin rejim güçlerinin saldırılarına karşılık vermek ve bölgenin güvenliğini ve istikrarını bozma girişimlerini püskürtmek için gereken ölçüde kararlılık gösterdiğini ifade etti.

Öte yandan SDG lideri Mazlum Abdi'nin geçtiğimiz ayın sonlarında yaşanan çatışmalara katılanlar için aşiretlerin önde gelenlerinin arabuluculuğuyla genel af çıkarması ve bölge sakinlerinden yüzlerce silahlı kişinin serbest bırakılması dikkat çekti. Ancak af, SDG’nin kontrolündeki bölgelerde yakalanan ve aşiret üyeleri safında çatışmalara katılan Suriye rejimiyle ilişkili kişileri kapsamıyor.



Lübnan Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması… Hizbullah, bu hamleyi destekleyerek pozisyonunu değiştirmeyi düşünüyor

Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
TT

Lübnan Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması… Hizbullah, bu hamleyi destekleyerek pozisyonunu değiştirmeyi düşünüyor

Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)

Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) tarafından desteklenen Lübnan ordusunun güneyde uluslararası destekli ateşkesi yürürlüğe koymasıyla birlikte Lübnan savaşta yeni bir sayfa açıyor ve yeni bir siyasi döneme girmeye hazırlanıyor. Lübnan ordusu, 1975'te iç savaşın patlak vermesinden bu yana ilk kez yerel ya da bölgesel bir ortak olmadan 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararını uygulamak üzere Lübnan'ın derinliklerine, İsrail ile olan sınıra konuşlanıyor. Böylece, etkin bir hükümetle iş birliği içinde, kararın tüm boyutlarıyla uygulanmasına eşlik etmeyi kendine görev edinecek bir cumhurbaşkanının seçilmesiyle anayasal kurumların yeniden düzene girmesinin önü açılmış olacak.

1701 sayılı kararın uygulanması

Ordunun konuşlandırılması, 1701 sayılı kararın uygulanması için bir adım teşkil ediyor ve Lübnan'ın toparlanma aşamasını geçmesi ve her düzeyde çöküşüne neden olan birikmiş krizlerinden kurtulması için zorunlu bir yol olarak devlet projesinin kurtarılması ve etkinleştirilmesinin yolunu açıyor. Yeter ki siyasi güçler yolun ortasında buluşmak ve hesaplarını gözden geçirip irdelemek için inisiyatif alsınlar. Bu da Hizbullah'ın zayıflatılmaması karşılığında ülkedeki ortakları üzerinde güç fazlalığından yararlanmamasını gerektiriyor. Bazı muhaliflerinin Taif Anlaşması’na bağlılık çatısı altında ülkeyi yeniden inşa etmek ve bazı maddelerinin uygulanmasına etki eden kusurlardan arındırdıktan sonra uygulamasını tamamlamak yerine güneydeki savaşın sonucunu kendi çıkarları için kullanmaları kabul edilemez.

Ordunun konuşlandırılmasıyla birlikte güneydeki güvenlik otoritesi, 1701 sayılı kararda öngörülen icrai tedbirleri yürütme otoritesinin siyasi kılıfıyla uygulamakla sınırlı kaldı. Bir parlamento kaynağının Şarku’l Avsat'a verdiği demece göre, 1701 sayılı kararın uygulanmasını engelleyen önceki aşamada olduğu gibi uzlaşı yoluyla güvenliği sağlamak ve iç barışı korumak artık mümkün değil.

Kaynağa göre ABD'li arabulucu Amos Hochstein ile Meclis Başkanı Nebih Berri arasında varılan mutabakatın bir sonucu olan ve Hizbullah liderliğinin güneyde ateşkese varılması talimatını verdiği yol haritasına bağlı kalınması gerekiyor. Kaynak ayrıca, Fransa ile koordinasyon halinde ABD'nin öncülüğünde eşi benzeri görülmemiş bir uluslararası desteğe sahip olan bu yol haritasından kaçınılamayacağını belirtti.

Yeni siyasi aşama

Lübnan yeni bir siyasi döneme girmeye hazırlanıyor. Bugün (perşembe) yapılması planlanan yasama oturumunda onaylanmak üzere bazı milletvekilleri tarafından sunulan bir kanun teklifine göre, uyulması gereken gündemin başında Genelkurmay Başkanı Joseph Avn ile güvenlik ve askeri servislerin komutanlarının görev sürelerinin uzatılması yer alıyor. Ateşkes sağlanır sağlanmaz cumhurbaşkanlığı dosyasını harekete geçirmeyi görev edinen Berri'ye göre milletvekilleri daha sonra hiçbir partiye meydan okumayan ve herkese aynı mesafede duran bir cumhurbaşkanı üzerinde uzlaşmaya varmak üzere istişarelerde bulunabilecek.

Parlamento kaynağı, Avn, İç Güvenlik Güçleri Genel Müdürü Tümgeneral İmad Osman ve Kamu Güvenliği Genel Müdür Vekili Tümgeneral İlyas el-Beyseri'nin görev sürelerinin uzatılmasında herhangi bir sorun olmadığını vurguladı. Milletvekili Cibran Basil başkanlığındaki Özgür Yurtsever Hareket’e mensup milletvekilleriyle sınırlı bir devamsızlıkla parlamentonun yasa teklifini oylamasının önünün açık olduğunu söyledi.

Kaynak, Özgür Yurtsever Hareket milletvekillerinin yokluğunun yeni olmadığını ve bunun Avn ile güvenlik servislerinin liderlerinin görev sürelerinin ilk kez uzatılmasını onaylayan yasama oturumunu boykot etme yönündeki önceki tutumlarının bir tekrarı olarak ortaya çıktığını belirtti. Ordu komutanının görev süresinin uzatılmasının cumhurbaşkanlığı yarışındaki şansını arttıracağını ifade etti.

Hizbullah'ın tutumunda değişiklik

Yasama oturumunda yeni olan bir durum var. Hizbullah'ın temsilcilerinin ilk uzatma oturumunda güvenlik servisleri liderlerinin görev sürelerinin uzatılmasını amaçlayan yasa tasarısını oylamaktan kaçınan bir tutumu sergiledikleri görüldü. Ancak buna rağmen oturumu boykot etmediler ve oturumun yapılabilmesi için yeterli çoğunluğu sağladılar. Bu durum Hizbullah ile Basil arasındaki anlaşmazlığı derinleştirdi. Bu arada kaynak, Direnişe Sadakat Bloğu’na mensup temsilcilerin şu anda uzatmayı destekleyen pozisyonlarını yeniden gözden geçirmeyi düşündüklerini ifade etti.

Kaynak, ilk uzatma oturumunda Hizbullah'ın, temsilcilerinin uzatma konusunda oy kullanmadan toplanması için yeterli çoğunluğu sağlamasını dikte eden siyasi koşulların değişmeye başladığını söyledi. Lübnan'ın savaşı sona erdirmek için UNIFIL desteğiyle orduyu güneyde konuşlandırmak üzere uluslararası uzlaşı tarafından kendisine verilen rolü kolaylaştırmak için askeri kurumu güçlendirmeyi ve ihtiyaç duyduğu tüm desteği sağlamayı gerektiren yeni bir siyasi aşamaya girmeye hazırlanması bu değişen koşullar arasında. Bu durum, Hizbullah ile İsrail arasındaki karşılıklı ihlallerin baskısı altında Ağustos 2006'da yayınlanmasından bu yana askıda kalan 1701 sayılı kararın uygulanmasının önünü açacaktır.

Kaynak, Hizbullah'ın uluslararası topluma olumsuz bir mesaj vermekten kaçınmak için Avn'ın görev süresinin uzatılmasında çekimser kalmaya niyeti olmadığını doğruladı. Uluslararası toplum, ordunun Litani Nehri'nin güneyinde konuşlanarak ateşkes sağlanmasındaki rolüne önem verirken, Hizbullah da askeri cephaneliğini kuzeye çekiyor. Kaynak, Hizbullah'ın, istikrarın yeniden sağlanması için ordunun şehirlerinde aktif olarak bulunmasını destekleyen güneylilerin ruh halini dikkate almak zorunda olduğunu söyledi. Hizbullah bu konuda mahcup olmayacak, çünkü Berri'nin talep ettiği gibi uzatma kararı cumhurbaşkanlığı hesaplarına dahil edilmeyecek. Böylece söylendiği gibi Hizbullah yolu kapatmış oldu. Çünkü Hizbullah'ın Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın ordu liderliğini sorguladığı bir ortamda, Hizbullah'ın ordu ile ilişkileri ılımlı bir hal alıyor.

Asıl soru şu: Hizbullah eski müttefiki Cibran Basil'i uzatmaya karşı çıkarken yalnız bırakacak mı? Özellikle de Basil'in, Gazze'ye verdiği destek nedeniyle Hizbullah’la yollarını ayırmasının ardından Hizbullah'ın Basil'i dikkate almasına gerek kalmadığı düşünülüyor. Hizbullah'ın rolünün İsrail saldırılarına karşı Lübnan'ı savunmakla sınırlı olması gerektiğini düşünen Basil, güney ve Gazze cephelerini birbirine bağlayarak alanların birleştirilmesi için herhangi bir gerekçe görmüyor.