Tunuslu muhalefet partilerinden "Bölgesel ve Yerel Ulusal Konsey" seçimlerini boykot çağrısı

Tunus’ta geçen yıl kabul edilen yeni anayasayla, Halk Meclisinin yanı sıra “Bölgesel ve Yerel Ulusal Konsey” adıyla ikinci bir parlamentonun kurulması kararlaştırılmıştı

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)
TT

Tunuslu muhalefet partilerinden "Bölgesel ve Yerel Ulusal Konsey" seçimlerini boykot çağrısı

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)

Tunus’ta muhalefette yer alan 4 siyasi parti, 24 Aralık’ta düzenlenecek "Bölgesel ve Yerel Ulusal Konsey" seçimlerini boykot etme çağrısı yaptı.

İşçi Partisi, Demokratik Kutup Partisi, Demokratik Akım Partisi ile Emek ve Özgürlükler İçin Demokratik Blok Partisi 24 Aralık’ta düzenlenecek seçimlere ilişkin ortak açıklama yaptı.

Açıklamada, “24 Aralık’ta düzenlenecek Bölgesel ve Yerel Ulusal Konsey seçimlerini boykot etme kararı, Tunusluların çalışma, özgürlük ve meşru hak taleplerini gerçekleştirebilecekleri demokratik ve sosyal bir sistemin yolunu açacaktır” ifadelerine yer verildi.

Öte yandan, milliyetçi görüşleriyle ön plana çıkan Halk Akımı Partisi tarafından yapılan açıklamada ise parti olarak 24 Aralık’ta düzenlenecek seçimlere katılacaklarını duyurdu.

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, 22 Eylül’de yaptığı açıklamada, ülkede ilk defa yapılacak Bölgesel ve Yerel Ulusal Konsey için iki turlu seçimlerin ilk turunun 24 Aralık'ta yapılacağını duyurmuştu.

Said, ilk turda salt çoğunluğu sağlayanın çıkmadığı seçim bölgelerinde en çok oy alan iki adayın ikinci turda yarışacağını açıklamıştı.

Said’in 25 Temmuz olağanüstü kararları

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in 25 Temmuz 2021'de açıkladığı olağanüstü kararlar, ülkede bir tür "istisnai durum" oluşmasına yol açtı.

Meclisin çalışmalarını donduran ve milletvekili dokunulmazlıklarını kaldıran Said, 22 Eylül 2021'de yeni kararnamelerle yetkilerini genişleterek yürütme organını tamamen kendine bağladı.

Said'in açıkladığı "siyasi krizden çıkış yol haritası" kapsamında ülkede 25 Temmuz 2022'de anayasa referandumu, ardından erken genel seçimler yapıldı.

Yeni anayasa ile başkanlık sistemine geçilen Tunus’ta Halk Meclisinin yanı sıra “Bölgesel ve Yerel Ulusal Konsey” adıyla ikinci bir parlamentonun kurulacağı da anayasada yer almıştı.

Tunus'ta bazı kesimler Said'in kararlarını "darbe" olarak nitelendiriyor ve ülkenin demokrasiden uzaklaştığını savunuyor.



Hamas: Edan Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail'in ‘askeri baskısı’ ile ilgisi yok

ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)
ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)
TT

Hamas: Edan Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail'in ‘askeri baskısı’ ile ilgisi yok

ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)
ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)

Hamas bugün yaptığı açıklamada ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail'in askeri baskısının bir sonucu değil, ABD yönetimiyle yapılan temasların bir ‘meyvesi’ olduğunu bildirdi.

Hamas'tan yapılan açıklamada, “Edan Alexander'ın geri dönüşü, Siyonist saldırganlığın ya da askeri baskı yanılsamasının bir sonucu değil, ABD yönetimiyle yapılan ciddi temasların ve arabulucuların çabalarının bir meyvesidir” denildi.

Hamas dün, ABD Başkanı Donald Trump'ın Körfez turu öncesinde Gazze Şeridi'nde tutulan Edan Alexander'ı serbest bıraktı. 21 yaşındaki Alexander, 19 aydan uzun bir süredir Gazze Şeridi'nde tutuluyordu ve ABD vatandaşlığına sahip yaşayan son esirdi.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail Başbakanı’nın söylediğinin aksine İsrail'in askeri baskısının değil, Washington'la yapılan ‘ciddi temasların’ bir sonucu olduğu belirtildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Alexander'ın dönüşünü ‘sıcak’ bir şekilde karşıladı ve ‘İsrail hükümetinin yaşayan ya da ölü tüm esirleri ve kayıp kişileri geri getirmeye kararlı olduğunu’ vurguladı. Netanyahu, Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail devletinin askeri baskısı ve Trump'ın ‘siyasi baskısı’ sonucunda gerçekleştiği değerlendirmesinde bulundu.

İsrail ordusu, 7 Ekim saldırısı sırasında kaçırılan 251 esirden 57'sinin halen Gazze Şeridi'nde tutulduğunu, bunlardan 34'ünün öldüğünü açıkladı. Ayrıca Hamas, 2014 yılından bu yana bir İsrail askerinin cesedini elinde tutuyor.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı'nın son verilerine göre savaşın başlamasından bu yana Gazze Şeridi'nde çoğu sivil olmak üzere en az 52 bin 862 Filistinli hayatını kaybetti. Bunların 2 bin 749'u yaklaşık iki ay süren kırılgan bir ateşkesin ardından İsrail'in 18 Mart'ta saldırılarına yeniden başlamasından sonra yaşamını yitirdi.