ABD'nin Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri’ne uyguladığı yaptırımların ardından İslami Hareket'in Sudan'daki savaşı körüklediği yönündeki suçlamalar yinelendi

Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri lideri Halid Ömer Yusuf (arşiv)
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri lideri Halid Ömer Yusuf (arşiv)
TT

ABD'nin Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri’ne uyguladığı yaptırımların ardından İslami Hareket'in Sudan'daki savaşı körüklediği yönündeki suçlamalar yinelendi

Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri lideri Halid Ömer Yusuf (arşiv)
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri lideri Halid Ömer Yusuf (arşiv)

ABD'nin eski Sudan Dışişleri Bakanı ve Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri Ali Karti'yi hedef alan yaptırımlarının ardından, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri'ndeki (ÖDBG) sivil liderler ve yetkililer, İslami Hareket'in radikal kanadının, terörizmin fitilini ateşleyen rolü ve çıkarlarını korumak amacıyla savaşı sürdürme konusundaki ısrarı nedeniyle ‘terörist grup’ olarak tanımlanmasını talep etti.

ÖDBG lideri Halid Ömer Yusuf yaptırımları, ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında 6 aydır devam eden savaşa ‘üçüncü tarafın’ müdahalesinin teyidi olarak değerlendirdi. İslami Hareket ise kararı eleştirerek, bunun adaletsiz olduğunu ve hatta söz konusu kararın Genel Sekreter’in göğsüne bir ‘şeref madalyası’ olarak asılacağını belirtti.

Başbakan Abdullah Hamduk hükümetinde bakan olarak görev yapan Yusuf, dün (Cuma) X platformundaki (eski adıyla Twitter) hesabından açıklama yaparak, yaptırımların ilk kez savaşan iki tarafın dışında üçüncü bir tarafı içerdiğini ve bu tarafın mevcut lideri Ali Karti tarafından temsil edilen İslami Hareket olduğunu söyledi.

(foto altı) Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri Ali Karti (Getty Images)
 Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri Ali Karti (Getty Images)

ABD Hazine Bakanlığı'nın açıklamasında değinilen en önemli noktanın, İslamcıların ordu ile HDK arasında ateşkes anlaşması yapılmasına yönelik girişimlere karşı durmadaki rolüne atıf olduğunu vurgulayan Yusuf, “Perşembe günkü yaptırımlar, eski rejim unsurlarının hali hazırda ülkemizin başına gelen felakete karıştığına dair kanıtları doğruluyor” dedi.

İslamcılar siyasi hayatı militarize etmeye çalışıyor

Mevcut savaşın devam etmesinin Sudan'da eski rejimin unsurları dışında hiçbir tarafın çıkarına olmadığını belirten Yusuf şu ifadeleri kullandı: “Onların iyi yaşadıkları ortam bu olduğundan, ülkedeki yaşamı militarize etmek ve devrimden intikam almak istiyorlar. Ulusal Kongre Partisi için en önemli konu, güvenlik ve askeri kurumlardaki nüfuzunu sürdürmeye devam etmektir. Onlar, halktan izole edilmiş, güvenlik ve askeri sistem içindeki varlıkları dışında hiçbir güce sahip olmayan ve siyasi gündemlerini gerçekleştirmek için nüfuzlarını kullanan bir gruptur.”

ÖDBG liderlerinden Şihab İbrahim Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, İslami Hareket'e yönelik yaptırımların geciktiğiini ve daha erken uygulanması gerektiğini söyledi.

(foto altı) Hava saldırıları Hartum'un merkezindeki evleri ve binaları tahrip etti. (bir videodan)
Hava saldırıları Hartum'un merkezindeki evleri ve binaları tahrip etti. (bir videodan)

İbrahim, yaptırımların, İslami Hareket'in başlangıçta savaşı alevlendirmedeki rolünü ve çıkarlarını korumak, yeniden iktidara dönmek veya en azından siyasi arenada etkili kalabilmek için savaşı sürdürmeye yönelik çalışmalarını doğruladığını belirtti. Yaptırımların, İslami Hareket Genel Sekreteri'ne uygulananlarla sınırlı kalmaması, hareketin (tüm İslamcılar dahil edilmeden) ‘terörist grup’ olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan İbrahim, ‘Terörist grup’ sınıflandırmasının, demokratik sivil geçişi sabote etmeye çalışanlarla sınırlı olması gerektiğini ifade etti. İbrahim, “Hasan et-Turabi'nin kurucusu olduğu Halk Kongresi Partisi'nin bizimle çerçeve anlaşmasını imzalaması yeterli. Biz de eski rejimin siyasi cephesiyle bağlantısı olmayan İslamcılarla görüşmeye hazırız” dedi.

ABD’nin kararı Genel Sekreteri'n göğsüne takılan bir şeref madalyasıdır

Sudan İslami Hareketi, ABD Hazine Bakanlığı'nın kararını, “Allah ve millet uğruna mücahit olarak şahsı ve servetiyle ayakta duran İslami Hareket Genel Sekreteri'nin göğsüne takılan bir şeref madalyası” olarak nitelendirdi. İslami Hareket tarafından perşembe günü yapılan açıklamada “ABD'nin Sudan tarihinin önemli bir döneminde adaletsiz kararlar vermeye çalışması ve yine yanlış tarafta yer alması, şaşırtıcı değil” ifadesi yer aldı. Açıklamada, İslami Hareket ve Genel Sekreteri’nin 11 Nisan 2019 askeri darbesinden bu yana ülkenin emniyet, asayiş ve istikrarının korunmasından yana tavır alarak pozisyonunun net olduğuna dikkat çekildi.

(foto altı) ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, perşembe günü yaptırımları duyurdu. (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, perşembe günü yaptırımları duyurdu. (AFP)

Eski Sudan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Abdullah el-Ezrak, Telegram'daki bir gönderide “ABD'nin İslami Hareket Genel Sekreteri Ali Karti'ye yönelik yaptırım kararı, savaşın planlanmasında ABD’nin rolünü görmezden gelmek anlamına geliyor” değerlendirmesinde bulundu. El-Ezrak, İslamofobi’ye dayanan ve ÖDBG lehine İslamcıları zayıflatma girişimine yaslanan Amerikan kararının yayınlanmasında dış mihrakları rol oynamakla suçladı.

ABD, İslamcıların lideri Ali Ahmed Karti'ye yaptırım uyguladı ve onu Sudan'da barışçıl çözüme ulaşma çabalarını zayıflatmaya çalışmak, istikrarı bozmak ve demokratik sivil geçişi engellemek ve geçiş hükümetini baltalamakla suçladı. Ayrıca Karti’nin mevcut savaşın çıkışına katkıda bulunduğu, ateşkes çabalarını engellemek için radikal İslamcılarla birlikte çalıştığı ve şu ya da bu şekilde ülkede barışı, güvenliği ve istikrarı tehdit eden eylem ve politikaların sorumluluğunu taşıdığı ifade edildi.

Bir ulaşım istasyonu bombalandı

Diğer yandan Sudan Dışişleri Bakanlığı tarafından dün (cuma) yapılan açıklamada, HDK’nin Omdurman'ın kuzeyindeki Cerrafe bölgesinde bir toplu taşıma istasyonunu bombaladığı bildirildi. Olayda 10 sivil hayatını kaybederken, bazıları ağır olmak üzere çok sayıda sivil de yaralandı.

Sudan'daki çatışmanın iki tarafı olan ordu ve HDK, geçtiğimiz günlerde başkent Hartum'un çeşitli bölgelerinde karşılıklı top atışları ile çatışmalara devam etti. Görgü tanıklarının ifadesine göre perşembe akşamı aralarında çocukların da bulunduğu altı kişi bir toplu taşıma istasyonunda araçların içindeyken hayatını kaybetti, istasyonun yakınında bulunan çok sayıda kişi de top mermilerinden çıkan şarapnel parçalarıyla yaralandı. Sivil bir örgüt olan el-Cerrafe Direniş Komitesi, Facebook sayfasında yaptığı açıklamada olayda 9 vatandaşın yaşamını yitirdiğini ve onlarca kişinin yaralandığını duyurdu. Bombalama sonucu vatandaş Vahib Muhammed er-Rabatabi'nin eşini ve tüm çocuklarını kaybettiği bildirildi. Sudan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, HDK’nin Omdurman'ın kuzeyindeki Cerrafe bölgesindeki bir toplu taşıma istasyonunu bombalayarak adeta bir katliam gerçekleştirdiği bildirildi. Açıklamada, bombalamada ilk başta aralarında çocukların da bulunduğu 10 kişinin öldüğü belirtildi. Çok sayıda yaralının tedavisi devam ederken, yararlılardan bazılarının durumu ağır. Bu ise kurban sayısının artma ihtimalini ortaya koyuyor. Ayrıca olay sonrası bölgedeki araçlar ve mağazalar kullanılamaz hale geldi.

(foto altı) Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) savaş öncesi bir etkinlik sırasında. (AFP)
Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) savaş öncesi bir etkinlik sırasında. (AFP)

Sudan Dışişleri Bakanlığı yaşanan olayı, insanların evlerine ve mülklerine el koyan ve yerleşim alanlarını askeri kışlaya dönüştüren HDK’nın işlediği bir ‘suç’ olarak nitelendirdi. Hedef alınan bölgenin orduya yönelik herhangi bir askeri hedefi içermediğine dikkat çekildi. Açıklamada, HDK’nin başkentte çok sayıda hastane ve sağlık merkezini işgal ettiği ve buraları askeri merkez olarak kullandığı belirtildi.

Sudan Ordu Sözcüsü Nebil Abdullah'ın ofisi tarafından perşembe gecesi operasyonel durumla ilgili yayınlanan bir raporda, HDK’nin el-Cerafe bölgesinde sivilleri hedef alan gelişigüzel bombardımanlar gerçekleştirdi bildirildi. Söz konusu bombardımanların bir ailenin tamamı dahil 10 kişinin ölümüne yol açtığı belirtildi.

Genel Komutanlık karargâhı çevresinde çatışma

Buna paralel olarak dün (cuma) ordu ile HDK arasında Hartum'un merkezindeki Ordu Genel Komutanlığı çevresinde, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ve başkentin diğer bölgelerinde çatışmalar yeniden başladı. Genel Komutanlık karargâhının yakınındaki mahallelerden görgü tanıkları, iki savaşan güç arasındaki bombardıman ve çatışmalar nedeniyle bölgenin üzerinde yoğun duman bulutlarının yükseldiğini söyledi.

Ordu, Hartum'un doğusundaki el-Cureyf mahallesinde HDK’nin yoğunlaşma noktalarına ve askeri bölgelerine insansız hava araçlarıyla (İHA) saldırılar düzenlediğini bildirdi. Topçu bombardımanı, Hartum'un güneyindeki es-Sahafe, Cebre ve el-Mamure mahallelerinde HDK mevzilerini hedef aldı.



Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
TT

Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)

 

Trablus'ta gece saatlerinde rakip silahlı gruplar arasında çıkan şiddetli çatışmalarda en az altı kişi ve güçlü bir silahlı grubun lideri öldürüldü. Çatışmalar dün salı günü şafak vakti “istikrarın yeniden sağlandığının” duyurulmasıyla sona erdi.

Acil Durum ve Tıp Merkezi salı günü yaptığı açıklamada, “Güney Trablus'taki yoğun nüfuslu Ebu Selim bölgesi civarındaki çatışmaların yaşandığı yerden altı kişinin cesedinin çıkarıldığını” söyledi.

Pazartesi günü başlayan ve saatlerce süren, makineli tüfekler ve roketatarlar da dahil olmak üzere ağır silahların kullanıldığı çatışmalarda başka olası can kayıpları ve yaralanmalar bildirilmedi.

Yerel medya araçları Ganiva lakaplı Abdulgani el-Kikli’nin öldürüldüğünü bildirdi. İstikrarı Destekleme Birimi Başkanı olan Kikli, 2011'den bu yana Trablus'un önemli bölgelerini kontrol eden en önemli silahlı grupların kilit liderlerinden biri.

Muhammed el-Menfi başkanlığındaki Başkanlık Konseyi'ne bağlı gibi görünen İstikrarı Destekleme Birimi, İçişleri ve Savunma Bakanlıkları tarafından güvenliğinin sağlanması gereken devlet kurumları ve hayati öneme sahip tesisler üzerinde kontrolünü zorla dayatan en önemli silahlı gruplardan biri.

AFP'nin doğruluğundan emin olamadığı görüntüler, Kikli'nin yerde yattığını ve yakın mesafeden vurulduğu gösteriyor.

Analist Celal Harşavi, Ganiva'nın yeğeninin, “Trablus'taki silahlı grupların en güçlü ve etkili liderlerinden biri” olan adamın pusuya düşürüldüğünü söylediğini aktardı.

Harşavi, “Kikli’nin bankalar, telekomünikasyon, idareler ve hatta üst düzey diplomatik görevler gibi kilit pozisyonlara kendisine sadık kişileri atayabildiğini” açıkladı.

Salı günü okullar ve Trablus Üniversitesi güvenlik önlemleri kapsamında ikinci bir duyuruya kadar eğitime ara verdiler. Daha sonra Üniversite çarşamba gününden itibaren eğitime yeniden başladığını duyurdu. İçişleri Bakanlığı, “Vatandaşlar ile memurlara işlerine dönme” çağrısı yaparak, durumun “güvenli ve istikrarlı” olduğunu vurguladı.

Pazartesi akşamı uçaklar Trablus Havalimanı'ndan başkentin 200 kilometre doğusunda bulunan Misrata'daki güvenli bir yere nakledildi ve çok sayıda uçuş bu şehre yönlendirildi. Daha sonra havalimanına uçuşlar yeniden başlatıldı ve Mitiga Uluslararası Havalimanı hava sahası da açıldı.

Nüfuz haritasındaki değişim

Pazartesi akşamı Libya'nın başkentinde güçlü bir silahlı grubun liderinin öldürülmesi, saatlerce süren şiddetli çatışmalara ve grubunun kalesinden çıkarılmasına yol açtı. Bu durum, Trablus hükümetiyle ittifak halindeki silahlı grupların nüfuzunun güçlenmesiyle sonuçlanabilir.

Yıllardır Trablus'un geniş bir bölümünü kontrol eden Kikli'nin öldürülmesi, bundan daha geniş bir bölgenin istikrarı açısından da sonuçlar doğurabilir.

Libya önemli bir enerji ihracatçısı olup uzun süredir rakip doğulu ve batılı silahlı gruplar arasında bölünmüş durumda. Akdeniz'i geçerek Avrupa'ya ulaşmak isteyen göçmenler için bir hareket noktası ve bölgedeki rakip güçlerin mücadele alanı konumunda. Libya çatışması Rusya, Türkiye, Mısır ve BAE'yi de kendine çekti.

Kikli'nin öldürülmesinin ardından Ulusal Birlik Hükümeti, Başbakan Abdulhamid Dibeybe'nin düzensiz silahlı gruplar olarak adlandırdığı gruplara karşı güvenlik operasyonunun tamamlandığını duyurdu. Kikli'ye bağlı militanlar cezaevlerini yönettiler ve bakanlıklarda, devletin mali kuruluşlarında görevler üstlendiler.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nden Tarık Megerisi, “Ganiva, Trablus'un fiilen kralıydı. Takipçilerinin bir kısmı İç Güvenliği kontrol ederken, diğer bir kısmı da Merkez Bankası'ndan yapılan nakit transferlerinin dağıtımını kontrol ediyorlardı. Ayrıca birçok kamu şirketi ve bakanlık da kontrolleri altındaydı” dedi.

Trablus'ta otoritenin güçlenmesi, son yıllardaki kendisini zorla görevden alma girişimlerinin ardından Türkiye'nin müttefiki ve Ulusal Birlik Hükümeti'nin Başkanı Dibeybe’yi de güçlendirecek. Aynı zamanda Doğu Libya'daki silahlı gruplarla kapsamlı çatışmadaki pozisyonunu destekleyecek.

Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı silahlı gruplar, Kikli başkanlığındaki İstikrarı Destekleme Birimi'nin uzun süredir elinde tuttuğu bölgeleri ve üsleri hızla ele geçirdi. Ele geçirilen bölgeler arasında örgütün kalesi olan Ebu Selim bölgesi de yer alıyordu.

Kikli'nin devrilmesiyle birlikte Savunma Bakanlığı'na bağlı ve Dibeybe ile müttefik grupların, özellikle de Mahmud Hamza komutasındaki 444. Tugay ile 111. Tugay ve Misrata'dan gelen Ortak Harekât Gücü’nün daha büyük bir rol üstlenmesi mümkün.

Dibeybe'nin müttefiklerinin birleşmesi, Batı Libya'nın, komutan Halife Hafter'in on yıl önce rakiplerini tasfiye ederek ve diğer grupları kendi kontrolüne girmeye zorlayarak iktidarı ele geçirdiği Doğu Libya’ya benzemesine yol açabilir.

Atlantik Konseyi araştırmacılarından İmadeddin Badi, “Bu, Trablus'ta daha önce görülmemiş düzeyde bir saha kontrolünün önünü açıyor ve silahlı grupların sayısının azaltılmasını sağlıyor” dedi.

Libya, Muammer Kaddafi rejiminin 2011 yılında devrilmesinden bu yana bölünmelerle boğuşuyor. Ülke iki hükümet tarafından yönetiliyor: Biri uluslararası toplum tarafından tanınan ve Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Trablus'taki hükümet, diğeri ise doğuda Usame Hamad’ın başkanlık ettiği ve Meclis ile Mareşal Halife Hafter tarafından desteklenen hükümet.