İran milislerinin karargâhlarının bulunduğu Şam’ın batısındaki patlamalarla ilgili çelişkili haberler

Patlamalr,iki kişinin ölümüne ve rejim tarafından yayın yasağı getirilmesine yol açtı.

Güvenlik görevlileri, İsrail’in geçen şubat ayında Şam’daki İran ofislerine yönelik saldırısının etkilerini inceliyor (AP)
Güvenlik görevlileri, İsrail’in geçen şubat ayında Şam’daki İran ofislerine yönelik saldırısının etkilerini inceliyor (AP)
TT

İran milislerinin karargâhlarının bulunduğu Şam’ın batısındaki patlamalarla ilgili çelişkili haberler

Güvenlik görevlileri, İsrail’in geçen şubat ayında Şam’daki İran ofislerine yönelik saldırısının etkilerini inceliyor (AP)
Güvenlik görevlileri, İsrail’in geçen şubat ayında Şam’daki İran ofislerine yönelik saldırısının etkilerini inceliyor (AP)

Şam’ın batı kırsalındaki Esed köyleri bölgesinde dün gece yarısı duyulan patlamaların mahiyetine ilişkin hala çelişkili haberler geliyor. Haberler arasında Dördüncü Tümen ve İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) ait bir binanın hedef alındığı ve Suriye vatandaşı olmayan iki kişinin ölümüne yol açtığı iddiası yer alırken, bir başka haberde ise İsrail savaş uçaklarının Lübnan Hizbullahı’na ait bir binayı hedef aldığı öne sürüldü.

Suriye merkezli internet siteleri ve aktivistler, sosyal medya aracılığıyla, dün gece yarısı Esed köyleri bölgesinde patlama sesleri duyulduğu haberini yaydı. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in kardeşi Mahir Esed liderliğindeki Dördüncü Tümen’in kontrolü altındaki bölgede tümenin, İranlı milislerin ve Lübnan Hizbullahı’nın karargâhları ve silah depoları bulunuyor.

Fotoğraf altı: Şam’ın batısındaki Esed köyleri (SANA-Arşiv)
Şam’ın batısındaki Esed köyleri (SANA-Arşiv)

Haberin yazıldığı şu ana kadar her zamanki gibi patlamalar hakkında Şam’dan resmi askeri bir açıklama gelmezken, Şarku’l Avsat’a konuşan bölge sakinleri, cumartesiyi pazara bağlayan gece en az üç patlama duyduklarını söylediler. Ancak bu patlama seslerinin İsrail’in füze saldırılarından kaynaklanmadığını düşündüklerini belirttiler.

Kaynaklar “Genellikle İsrail füzelerinin saldırı sesleri, duyulan seslerden çok daha güçlü olur. Ayrıca İsrail füzelerine yanıt veren hiçbir hava savunma sesi duyulmadı” ifadelerini kullandılar. Kaynaklar, İranlı milislerin ve Lübnan Hizbullahı’nın bölgede yoğun bir varlık gösterdiğinden belirttiler.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) ise cumartesiyi pazara bağlayan gece, saat 01:20 civarında üç şiddetli patlamanın duyulduğunu doğruladı. SOHR’a göre olay, Esed köylerindeki El-Hamza Camii yanındaki Dördüncü Tümen ve DMO’ya ait bir binada gerçekleşti. Buna karşın herhangi bir hava savunma füzesinin fırlatıldığı görülmedi. İlk bilgilere göre patlamalar binada uyruğu belirsiz iki kişinin ölümüne ve ciddi maddi hasara yol açtı.

Fotoğraf altı: SOHR’un Suriye’de Hizbullah unsurlarına ait dağıttığı arşiv fotoğraflarından biri
SOHR’un Suriye’de Hizbullah unsurlarına ait dağıttığı arşiv fotoğraflarından biri

SOHR Genel Müdürü Rami Abdurrahman, daha sonra televizyonda yaptığı açıklamalarda, hedef alınan binanın bir depo veya Suriye-Lübnan sınırına doğru hassas silahların taşınması için bir geçiş noktası olabileceğini söyledi. Binanın Suriye-Lübnan sınırına 9 kilometre uzaklıkta ve Hizbullah ve DMO Kudüs Gücü’ne ait Esed köyleri ile Dimas arasındaki bölgede yer aldığını kaydetti.

Abdurrahman, binada meydana gelen üç patlamanın şu ana kadar Suriye uyruklu olmayan iki kişinin ölümüne yol açtığını belirterek, olayla ilgili “rejim tarafından yayın yasağı getirildiğine” işaret etti.

Abdurrahman “Saldırı veya patlamalar, İsrail istihbarat operasyonunun bir sonucu olabilir. Rejim tarafından herhangi bir hava savunma füzesi fırlatılmadı” dedi.

Fotoğraf altı: Lübnan sınırına yakın Dimas bölgesinin genel bir görünümü (Facebook)
Lübnan sınırına yakın Dimas bölgesinin genel bir görünümü (Facebook)

Savtu’l Asime (Başkentin Sesi) haber sitesi de İsrail savaş uçaklarının cumartesiyi pazara bağlayan gece Esed köylerinin yakınındaki Lübnan Hizbullahı milislerine ait bir binaya saldırdığını öne sürdü.

İnternet sitesinin görgü tanıklarının aktardığına göre “bölge yakınlarında dört patlama duyuldu, ardından Hamza Camii yakınındaki bölgede dumanlar yükseldi.”

Sitenin ‘özel’ olarak tanımladığı kaynaklar, hedef alınan binanın niteliğini açıklayarak bu binanın Suriye ile Lübnan arasındaki silah transferinde lojistik ve güvenlik koordinasyonunun sağlandığı karargâhlardan biri olduğunu belirttiler.

Kaynaklar, bombalamanın binanın tamamen yıkılmasına yol açtığını ve içinde Lübnan’a nakledilmek üzere hazırlanan İran silahlarının bir sevkiyatını olduğunu söylediler.

Site, saldırıda ölen ya da yaralananların olup olmadığını doğrulamanın mümkün olmadığını ifade ettikten sonra, resmi bir açıklama yapılmadığını ve bölgede hava savunma sisteminin devreye girmediğini kaydetti.

Gece yarısı yapılan bu bombalamalardan önce 13 Ağustos sabahı başkent Şam’ın batısında yine patlamalar duyulmuş ve o dönemde de olaya dair çelişkili haberler yapılmıştı. Kudsiye banliyösü ve Meşru Dummar banliyösü civarındaki askeri depoların hedef alındığı yönünde haberler çıkmış ve görgü tanıkları patlamalar sonucu yangın çıktığını ve yangının iki saatten fazla sürdüğünü bildirmişti.

Resmi medya kuruluşları o zamanlar patlama sesleri duyulduğundan söz etmişti. Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), patlamanın “kaynağının bilinmediğini ve araştırıldığını” belirtirken, her zamanki gibi patlamalar hakkında askerden resmi bir açıklama gelmemişti.



Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz


Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman bin Abdulaziz, dün Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'dan telefon aldı.

Prens Muhammed bin Salman ve Ahmed eş -Şara, Suudi Arabistan ve Suriye arasındaki ikili ilişkilerin çeşitli yönlerini ve bu ilişkileri bir dizi alanda güçlendirme fırsatlarını gözden geçirdiler.

İki taraf ayrıca ortak ilgi alanlarına giren konuları ve Suriye'de güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesi ile ekonomik toparlanmanın sağlanması çabalarını görüştü.