Yemen'deki çatışma kadınları ve çocukları tehdit ediyor

 Sana'nın eteklerindeki Yemenli kadınlar mezhepsel etkinliklere katılmaya zorlanıyor. (Husi medyası)
Sana'nın eteklerindeki Yemenli kadınlar mezhepsel etkinliklere katılmaya zorlanıyor. (Husi medyası)
TT

Yemen'deki çatışma kadınları ve çocukları tehdit ediyor

 Sana'nın eteklerindeki Yemenli kadınlar mezhepsel etkinliklere katılmaya zorlanıyor. (Husi medyası)
Sana'nın eteklerindeki Yemenli kadınlar mezhepsel etkinliklere katılmaya zorlanıyor. (Husi medyası)

Son yayınlanan iki uluslararası rapor, Yemen’deki çatışmanın başlamasından bu yana ülkedeki kadınlar ve çocuklar üzerindeki yıkıcı etkilerin yanı sıra savaşın devam etmesi ve kapsamlı bir anlaşmaya varılması durumunda karşılaşacakları birçok risk olduğunu ortaya koydu.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) raporunda, kriz ortamlarındaki Yemenli kadınlar ve kız çocukları cinsel sömürü, istismar ve baskıya karşı artan risk altında olmaya devam ettiğini, cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesine yönelik hizmetlere ihtiyaç duyan yaklaşık 7,1 milyon Yemenli kadın ve kız çocuğunun bulunduğunu bildirdi.

Sana'daki bir sağlık merkezinde diyaliz seansına giren Yemenli bir kadın. (EPA)
Sana'daki bir sağlık merkezinde diyaliz seansına giren Yemenli bir kadın. (EPA)

UNFPA raporu, sekizinci yılına giren krizin yükünü Yemenli kadın ve kız çocuklarının taşımaya devam ettiğini, ülkede yerinden edilmiş 4,5 milyon kişinin yüzde 80'inin kadın ve çocuklardan oluştuğunu ve yerinden edilmiş ailelerin yaklaşık dörtte birine kadınların baktığını gözler önüne serdi.

Fiziksel ve psikolojik kayıplar

BM raporuna göre çatışma ve yoksunluğun devam eden etkisi, Yemen'de mevcut olmayan zihinsel sağlık desteği nedeniyle de kadın ve kızlar üzerinde ağır fiziksel, psikolojik ve sağlık sorunlarına yol açtı. Yedi milyon Yemenlinin tedaviye ve desteğe ihtiyacı olduğu vurgulandı.

yemen

Rapora göre Yemen, dünyadaki en kötü ve en köklü insani krizlerden birine tanık oluyor. Yaklaşık 21,6 milyon kişi insani yardıma ihtiyaç duyuyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Yemen nüfusunun yüzde 80'inden fazlası gıda, temiz içme suyu ve temel sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorluk çekiyor.

Yemen'deki çatışmaların başlamasından bu yana cinsiyete dayalı şiddetin arttığı belirtilen raporda, çatışmalar devam ederken barınma seçeneklerinin sınırlı olması ve resmi ve gayri resmi koruma mekanizmalarının çökmesi nedeniyle Yemenli kızlar, çocuk yaşta evlilik, insan ticareti, dilencilik ve çocuk işçiliği gibi sorunlara karşı giderek daha savunmasız hale geliyor.

7,1 milyondan fazla Yemenli kadın ve kız çocuğunun cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi için hizmetlere ihtiyacı olduğu kaydedilirken savaş nedeniyle Yemen'deki kızlar ve kadınlar iş, geçim kaynağı ve günlük ihtiyaçlar bulmak için genellikle tek başlarına uzaklara gidiyor ve bu da onları savunmasız bırakıyor.

Raporda, BM Fonu'nun Yemen genelinde kadınlar ve kızlar için yaklaşık 29 güvenli yere, ayrıca en savunmasız gruplara hizmet verecek sekiz kadın sığınma evine ve beş özel ruh sağlığı merkezine verdiği mevcut desteğe değinildi.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, ABD Kalkınma Ajansı ile iş birliği içinde, Yemen'deki en savunmasız kadın ve kızlara sağlık hizmetlerinin yanı sıra hayat kurtarıcı koruma sağlayarak ulaşmak için çalışıyor.

UNFPA, geçtiğimiz yıl Yemen'de 330 binden fazla kadın ve kız çocuğuna ilaç, doğum ve ruh sağlığı hizmetleri ile diğer yardımları sağladığını belirtiyor.

Risk altındaki çocuklar

Çocukları Kurtarın Vakfı (Save the Children) Yemen'de yıllardır devam eden, olumsuz sonuçlar doğuran ve milyonlarca çocuk üzerinde etkisi olan çatışmaların bıraktığı riskler açısından ülkeye yapılan insani yardım hacmindeki yaklaşık yüzde 60'a ulaşan yıllık azalmanın devam ettiğine dikkat çekti. Çocuklar da dahil olmak üzere milyonlarca kişinin hayatını riske atacağı konusunda uyarıda bulundu.

Vakıf yakın zamanda yayınladığı bir raporda, Yemen'deki durumun dünyadaki en büyük acil durumlardan biri olduğunu ancak insani yardımın son beş yılda yüzde 62 oranında azaldığını belirtti. Bu durumun ülkedeki en savunmasız olanları, özellikle de çocukların hayatlarını ve geleceklerini riske attığını vurguladı.

Sana'daki bir yardım kuruluşunda sıra bekleyen çocuklar. (EPA)
Sana'daki bir yardım kuruluşunda sıra bekleyen çocuklar. (EPA)

BM’ye göre Yemen nüfusunun üçte ikisi, yani 11 milyonu çocuk olmak üzere 21,6 milyon kişi bu yıl insani yardıma ve korumaya ihtiyaç duyacak. Buna rağmen İnsani Müdahale Planı'na (HRP) ayrılan fon, 2019'daki 3,64 milyar dolardan şu ana kadar 1,38 milyar dolara düştü.

Uluslararası örgütün raporu, finansal kıtlığın acil ve derinden rahatsız edici olduğunu gösterdi. Özellikle 2023 yılında şu ana kadar en az fonlanan çocukların korunması için gereken finansmanın yalnızca yüzde 7,5'i, eğitim için ise yüzde 9,6'sı sağlandı.

Geçtiğimiz şubat ayında düzenlenen son bağış konferansında bağışçıların verdiği taahhütler, 2023'ün sonunun yaklaşmasına rağmen finansman gereksinimlerinin yalnızca üçte birini oluşturuyor.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.