CNN, bombardıman altındaki Gazze sakinleriyle konuştu: "Gidecek bir yerimiz yok"

"Her zaman saldıran taraf İsrail oluyordu"

İsrail'in Gazze'ye yönelik hava saldırılarında yerleşim yerleri ve camiler de hedef alındı (AA)
İsrail'in Gazze'ye yönelik hava saldırılarında yerleşim yerleri ve camiler de hedef alındı (AA)
TT

CNN, bombardıman altındaki Gazze sakinleriyle konuştu: "Gidecek bir yerimiz yok"

İsrail'in Gazze'ye yönelik hava saldırılarında yerleşim yerleri ve camiler de hedef alındı (AA)
İsrail'in Gazze'ye yönelik hava saldırılarında yerleşim yerleri ve camiler de hedef alındı (AA)

Hamas'ın İsrail yerleşimlerine yönelik başlattığı saldırıların üçüncü gününde gözler Gazze Şeridi'ne çevrildi.

İsrail ordusunun gece boyunca havadan ve denizden bombaladığı Gazze'ye yönelik bir kara harekatına başlaması beklenirken, Gazze sakinleriyse karmaşık duygular yaşıyor.

ABD merkezli yayın kuruluşu CNN'e göre, Gazze'de yaşayanların bazıları İsrail'e yönelik elde edilen zaferi kutlarken, diğerleriyse İsrail'den gelmesi beklenen sert misillemenin korkusuyla yaşıyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, cumartesi sabahı gerçekleşen saldırıların ardından savaş ilan etmiş ve "kara gün için güçlü bir intikam" sözü vermişti.

Filistin Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre İsrail'in şu ana kadar düzenlediği saldırılarda 78'i çocuk 493 Filistinli yaşamını yitirdi.

Netanyahu ayrıca Hamas militanlarının saklandığı tüm binaları yok edeceklerini belirterek, sivillerden Gazze'yi terk etmelerini istemişti. Ancak İsrail tarafından havadan, karadan ve denizden abluka altında tutulan Gazze'de sivillerin gidebileceği bir yer yok.

Yaklaşık 365 kilometrekarelik bir bölgede 2 milyondan fazla kişinin yaşadığı Gazze, dünyanın nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu bölgelerden biri.

Ancak CNN'e göre, İsrail'le savaşa yabancı olmayan Gazze sakinlerinin önemli bir bölümünün sığınaklara erişimi yok ve evlerinden başka saklanacakları bir yer mevcut değil.

İsrail'le Gazze arasındaki geçiş kapısı Erez'de yoğun çatışmalar yaşanırken, bölgeden çıkış için Mısır'a açılan ve sıkı bir şekilde kontrol edilen Refah sınır kapısından başka bir seçenek kalmadı.

Gazze sokaklarıysa enkaz ve tozla kaplanmış durumda.

"Üzerimizdeki kıyafetlerle evi terk ettik"

İsrail saldırılarında evini kaybedenlerden biri olan 55 yaşındaki Salim Hüseyin, henüz 5 ay önce taşındıkları gökdelenin neden vurulduğunu bilmediğini söyledi.

Saldırıdan birkaç dakika önce İsrail güçleri tarafından uyarıldıklarını belirten Hüseyin, "Sadece üzerimizdeki kıyafetlerle evi terk ettik" ifadelerini kullanırken, ailesinin hiçbir şeyi kalmadığını ve gidecek bir yerleri olmadığını söyledi.

Gece boyunca İsrail güçleri, Gazze'deki en az 10 yüksek katlı binayı Hamas tarafından kullanıldığı iddiasıyla vurdu.

75 yaşındaki Hani El-Bawab, hava saldırısı korkusuyla kendisi ve 4 kişilik ailesinin gece boyunca uyumadığını ifade ederken, yakınlardaki bir yüksek katlı binanın kendi evlerinin üzerine doğru çöktüğünü ve evsiz kaldıklarını aktardı.

Eşinin bir tanıdıklarının yanında kaldığını, kendisininse sokakta yaşadığını belirten El-Bawab, "Ne yapacağımı bilmiyorum. Sadece çocuklarımla birlikte yaşayabileceğim bir ev, bir sığınak istiyorum" diye konuştu.

Yaşananlara karşın Hamas'ı suçlamadığını belirten El-Bawab, "Her zaman saldıran taraf İsrail oluyordu. Bu kez savaşçılar içeri girdi" ifadelerini kullandı.

Birçok insan hakkı örgütü tarafından, "dünyanın en büyük açık hava hapishanesi" olarak tanımlanan Gazze'de, yaklaşık 17 yıldır dünyanın geri kalanından kopuk bir yaşam devam ediyor.

İsrail yönetimi Hamas saldırılarından sonra bunu bir adım öteye taşıyarak bölgeye sağladığı elektriği kesme yoluna gitti ve Gazze sakinleri şu anda günde sadece 4 saat elektriğe erişebililiyor.

Bölgedeki internet bağlantısının da dalgalı olduğu belirtiliyor.

Independent Türkçe



İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
TT

İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)

İsrail, çarşamba günü Suriye'ye yönelik saldırılarını artırarak başkent Şam'ı hedef aldı. Newsweek, olayı, İsrail'in Süveyda'da artan mezhepsel şiddet ortamında operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın yedi aylık görev süresi boyunca karşı karşıya kaldığı en ciddi kriz olarak nitelendirdi.

Suriye Devlet Başkanı ABD Başkanı Donald Trump'ın beğenisini kazanmış olabilir ama yakında İsrail'in hedef listesine girebilir.

İsrail'in operasyonları, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejiminin yıkılmasının hemen ardından İsrail ordusunun askeri hedeflere yönelik geniş çaplı bir saldırı kampanyası başlatarak daha güneydeki toprakları ele geçirmesinden sonra Suriye'deki en yoğun operasyonlar oldu.

Görsel kaldırıldı.İsrail hava saldırılarının hedef aldığı Şam'daki Savunma Bakanlığı binası (AFP)

"İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun söylemleri, Şara'nın gerilimi azaltma çağrılarına rağmen tırmanırken, yeni Suriye cumhurbaşkanı, Tel Aviv'in Şara’nın da karşı olduğu İran yanlısı "direniş ekseni" ile son 21 aydır süren çatışmasında İsrail'in birçok önemli düşmanının başına geldiği gibi, hedef haline gelebilir.  

İsrail'in eski büyükelçilerinden ve şu anda Yahudi Dürzi örgütünün CEO'su olan Rida Mansur Newsweek'e şunları söyledi: “İsrail son zamanlarda, eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İranlı askeri komutanlar ya da Hamas lideri gibi belirli bir liderin, ulusal güvenliğine açık bir tehdit oluşturduğunu hissettiğinde harekete geçeceğini gösterdi.”

Mansur şöyle devam etti: "Bu bir gerçek. Son iki yıl içinde yaşandı. Bu, İsrail'in ilk tercihi olmayacaktır. İsrail Suriye'de kaosu tetikleyebileceğinin farkına varabilir ama bu, kaosu en başta onun başlatıp başlatmadığına bağlı, o zaman başka liderlere de şans verilmeli."

Mansur, son günlerde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Suriyeli Dürzi'nin, Suriye güvenlik güçleri tarafından desteklendiği iddia edilen ve aralarında yabancı ve yerel milislerin de bulunduğu Bedevi aşiretleri tarafından öldürüldüğüne dair haberler üzerine İsrail askeri müdahalesi çağrısında bulunan İsrail Dürzi toplumunun önde gelen isimleri arasında yer alıyor.

Şam'ın Dürzilerin çoğunlukta olduğu güney banliyölerinde şubat ayında Suriye güçleri ve milisler arasında yaşanan kanlı çatışmalar, Netanyahu'nun bu azınlığın kaderiyle ilgili ilk büyük tehditlerini savurmasına yol açtı. Nisan ayında yeniden su yüzüne çıkan şiddet, İsrail'in daha sert uyarılarına neden oldu ve mayıs ayında bir süreliğine yatışmış gibi görünse de son günlerde yeniden su yüzüne çıktı. İsrailli yetkililer böylece, ülkelerini bölgedeki azınlık haklarının koruyucusu olarak gösterme fırsatını yakaladı.

İsrail'in ABD Büyükelçiliği'nde diplomat olarak görev yapan Sevsen Natur Hassun, dün Newsweek'te yayınlanan yazısında, “Suriye sınırının tamamen silahsızlandırılmasını sağlayarak, ortak değerlerimiz ve azınlık gruplarının korunması için hareket ederek, rejimin Dürzilere zarar vermesini engellemeye kararlıyız. Herkes bilmelidir ki, Suriye Dürzileri, Arap çoğunluklu bölgede, çoğulculuğun ve azınlık çeşitliliğinin son sembolüdür” ifadelerini kullandı.

Eş Şara, Dürzileri korumanın hükümeti için bir “öncelik” olduğunu açıkladı ve İsrail'i “Suriye'yi savaşa ve bölünmeye sürüklemeye çalışmakla” suçladı.

Mansur şöyle devam etti: "İsrail, Suriye'nin güneyinin Lübnan ya da Gazze'ye dönüşmesine izin veremez. Harekete geçmek için çok uzun süre tereddüt ettiğimiz o yerlerden çok acı bir ders aldık. Çok uzun süre bekledik ve çok yüksek bir bedel ödedik. Dolayısıyla İsrail'in şu anki ruh hali, 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısı senaryosunun tekrarlanmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmaktır."

Bu strateji, Netanyahu'nun dünkü konuşmasında da vurguladığı gibi, Şam'dan Golan Tepelerine kadar Suriye'nin güneyinde, Suveyda'yı da içine alan bir “tampon bölge” kurulmasını içeriyor.

Mansur, “Şara güneydeki Dürzilerin haklarını savunmayı taahhüt etmezse, iç savaşın ilk yıllarında kuzeydoğuda kurulan ABD destekli Kürt güçlerine benzer fiili bir özerk bölgenin oluşturulmasıyla karşı karşıya kalabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Mansur, “Dürzilere özerklik verilmesi İsrail'in Suriye'nin güneyinde istikrarı sağlamasına yardımcı olacaktır ki, bence bu herkes için faydalı olacaktır. Bu İsrail için de iyi, Dürziler için de iyi. Şam hükümeti ülkeyi birleştirmenin önemini anlamazsa, izlediği politikanın bedeli bu olacaktır" şeklinde görüşünü dile getirdi.

Görsel kaldırıldı.ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında Riyad'da görüşme (Arşiv-AP)

ABD, İsrail'in son saldırılarına desteğini çekmenin yanı sıra, Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü de savundu ki bu mesaj, Beyaz Saray'ın Kürt müttefiki Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) merkezi hükümete entegre olmasını öngören ve şu anda durmuş olan anlaşmanın müzakere edilmesindeki rolüyle pekiştirildi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Trump Netanyahu'ya yakın dururken, ABD lideri aynı zamanda mayıs ayında kendisini Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırmaya ikna ettiği belirtilen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de yakın ilişkiler kurdu.

Erdoğan dün yapılan kabine toplantısında, Suriye'nin bölünmesine yönelik iddiaları sert bir dille eleştirerek şunları söyledi: "Suriye'nin bölünmesine dün de razı olmadık, bugün de yarın da asla razı olmayacağız. Ülkenin toprak bütünlüğü pahasına Suriye'nin güneyi ile kuzeyi arasında bir koridor oluşturmayı hayal edenler asla amaçlarına ulaşamayacaklar."

"Suriyeli kardeşlerimizle dayanışma içinde bunlara engel olacağız ama İsrail ile soruna bulaşanlar er ya da geç büyük bir hesap hatası yaptıklarını anlayacaklardır."