Gazze savaşı: Mısır için kritik bir dönemde tehlikeli gerilim

AFP
AFP
TT

Gazze savaşı: Mısır için kritik bir dönemde tehlikeli gerilim

AFP
AFP

Amr İmam

Mısır, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e düzenlediği ve yüzlerce İsraillinin ölümüne yol açan saldırısının ardından İsrail ile Gazze'deki direnişçi gruplar arasında artan gerilime son verme çabalarını yoğunlaştırıyor.

Bu amaçla Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, aralarında Gazze'den İsrail'e yönelik saldırıların derhal durdurulması çağrısında bulunan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in de bulunduğu çok sayıda uluslararası yetkiliyle bir dizi telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, İsrail'in ‘kışkırtıcı eylemlerden’ kaçınması gerektiğini vurgulayarak her iki tarafı da itidalli davranmaya ve gerilimin artmasını engellemeye çağırdı. Aynı zamanda, mevcut gerilimin Filistinliler ile İsrailliler arasındaki barış çabalarına yansımaları konusunda da uyarıda bulundu.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, 7 Ekim'de Filistinliler ile İsrailliler arasındaki çatışmanın durdurulması için çaba gösterilmesi çağrısında bulundu. Üçüncü dönem için adaylığını açıkladıktan sonra şu anda cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasını başlatmaya hazırlanan Mısırlı lider, 8 Ekim'de Ürdün Kralı 2. Abdullah ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede iki taraf arasındaki gerilim üzerinde duruldu. İki lider, şiddeti durdurmak ve iki taraf arasında dökülen kana son vermek için ortak bölgesel ve uluslararası çaba gösterilmesi çağrısında bulundu.

Gazze'yle 12 kilometre, İsrail'le ise 245 kilometre sınırı olan Mısır, ortak sınır boyunca bölgeye onlarca ambulans ve sağlık ekibinin gönderilmesi de dahil olmak üzere birçok hazırlık yaptı. Yerel sağlık yetkilileri, özellikle İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının artma olasılığı ve Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin önümüzdeki birkaç saat içinde aşırı kalabalıklaşması olasılığı göz önüne alındığında, Gazze Şeridi'ndeki yaralıların tedavi görmek üzere Mısır'a götürülmesini istiyor.

8 Ekim'de, bir polis memurunun Mısır'ın kuzeyindeki kıyı kenti İskenderiye'de bir grup İsrailli turiste silahla ateş etmesi ve iki İsrailli ile bir Mısırlıyı öldürmesiyle Mısır, doğrudan gerilimin içine çekildi. Şu ana kadar rütbesi açıklanmayan polis, İsrailli turist grubunu korumakla görevlendirilmişti. Mısırlı yetkililer polis memurunu sorgulamaya başladı. Ayrıca Mısır’ın İsrail'den resmi olarak özür dilemesi bekleniyor.

Mısır, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bir sonraki İsrail saldırısına hazırlık amacıyla Gazzelilerden topraklarını terk etmelerini istemesinin ardından, İsrail'in Gazze'deki saldırılarının artmasının Sina sınırında yaralı Filistinlilerin izdihamına yol açmasından korkuyor. Bazıları şimdiden Mısır'ın tek taraflı olarak sınırlarını bu Filistinlilere açıp açmayacağını merak etmeye başladı.

Mısır, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bir sonraki İsrail saldırısına hazırlık amacıyla Gazzelilerden topraklarını terk etmelerini istemesinin ardından, İsrail'in Gazze'deki saldırılarının artmasının Sina sınırında yaralı Filistinlilerin izdihamına yol açmasından korkuyor. Bazıları şimdiden Mısır'ın tek taraflı olarak sınırlarını bu Filistinlilere açıp açmayacağını merak etmeye başladı.

Ekonomik yansımalar

İsrailli turistlerin vurulmasının olası bir sonucu, önemli bir döviz kaynağı olan yerel turizm sektörünü olumsuz etkilemek olabilir.

Turistlerin vurulması olayı, Mısır'ın, başta Koronavirüs ve ardından Ukrayna'daki mevcut savaş olmak üzere son yıllarda ağır darbelere maruz kalan turizm sektöründen elde ettiği gelirleri artırmak için yoğun şekilde çalıştığı bir döneme denk geldi.

Yerel gözlemciler, İsrailli turistlerin vurulmasının Mısır'ın Filistinliler ile İsrailliler arasındaki arabuluculuk çabalarını olumsuz yönde etkileyeceğini söylüyor.

(foto altı) Mısır polisi, 8 Ekim 2023'te İskenderiye'de bir polisin iki İsrailli turisti ve bir Mısırlıyı öldürdüğü bölgeyi kordon altına aldı. (AFP)
Mısır polisi, 8 Ekim 2023'te İskenderiye'de bir polisin iki İsrailli turisti ve bir Mısırlıyı öldürdüğü bölgeyi kordon altına aldı. (AFP)

Mısır Dışişleri Bakanı'nın eski yardımcısı Cemal Beyumi, Al Majalla'ya verdiği demeçte “Mısır, Filistinliler ile İsrailliler arasında ateşkes için arabuluculuk yapmaya çalıştığından bu olay muhtemelen kamuoyundaki atmosferi olumsuz etkileyecektir” dedi. Beyumi, “Mısır'ın tüm konuyu açıklığa kavuşturmaya ve arabuluculuk çabalarını ilerletmeye çalışacağını, çünkü her iki tarafın da bu çabalara ihtiyacı olduğunu” vurguladı.

Uzun süredir Filistinliler ile İsrailliler arasında arabuluculuk rolünü üstlenen Mısır, sükunetin yeniden tesis edilmesinde pek çok başarı elde etti.

Mısır'ın arabuluculuk çabaları muhtemelen Gazze'deki İsrailli rehinelerin güvenliğini sağlamaya ve ardından İsrail hapishanelerindeki Filistinli mahkumlarla yapılması beklenen bir takas anlaşmasıyla bu rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamaya odaklanacak.

Uzun süredir Filistinliler ile İsrailliler arasında arabuluculuk rolünü üstlenen Mısır, sükunetin yeniden tesis edilmesinde pek çok başarı elde etti.

Kahire'de, bu kez arabuluculuk çalışmalarının Gazze-İsrail arasındaki önceki çatışmalarda olduğu kadar kolay olmayacağı yönünde bir görüş hâkim. Gerçek şu ki, Hamas'ın İsrail'in güneyine yönelik 7 Ekim saldırılarının boyutu ve İsrail'in insan kayıpları, Mısır gibi arabuluculuk çabaları içinde olan ülkelere kapıyı kapatabilir.

Hamas'ın gerçekleştirdiği saldırılarda şu ana kadar yaklaşık 900 İsrailli öldürüldü. Yaralananlardan bazılarının durumunun kritik olması nedeniyle bu sayı giderek artıyor. Aralarında üst düzey asker ve subayların da bulunduğu 50'den fazla İsrailli Gazze'de rehin alındı. Bu nedenle ateşkes, en azından yakın gelecekte uzak bir olasılık haline geldi.

Kahire Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Ekrem Bedreddin, Al Majalla'ya yaptığı açıklamada, “Hizbullah, Filistinlilerin bu savaşta yalnız olmadığı mesajını iletmeye çalışıyor. Her iki tarafta da özellikle sivillere yönelik şiddetin artması ihtimali çok yüksek” dedi. Bedreddin, Filistin-İsrail anlaşmazlığının adil ve kapsamlı bir şekilde çözülmesi çağrısında bulundu.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın 7 Ekim'de yaptığı açıklamada, İsrail ile Gazze arasındaki çatışmanın daha da büyümesini önlemek için etkili uluslararası taraflara müdahale çağrısında bulunmasının nedeni bu kasvetli tahminler olabilir.

Kahire'de, bu kez arabuluculuk çalışmalarının Gazze-İsrail arasındaki önceki çatışmalarda olduğu kadar kolay olmayacağı yönünde bir görüş hâkim. Gerçek şu ki, Hamas'ın İsrail'in güneyine yönelik 7 Ekim saldırılarının boyutu ve İsrail'in insan kayıpları, Mısır gibi arabuluculuk çabaları içinde olan ülkelere kapıyı kapatabilir.

İsrailli turistlerin vurulması olayı, Gazze'deki Filistinliler ile İsrailliler arasında yeni bir savaşın sonucu olarak Mısır'ın karşı karşıya olduğu güvenlik risklerine keskin bir bakış sağlıyor. Mısır, özellikle turizm sektörünün toparlanmaya başlamasının ardından sektörü her türlü güvenlik riskinden korumak ve Mısır hazinesine acil ihtiyaç duyduğu parayı sağlamak için var gücüyle çalışıyor.

Gazze ile İsrail arasında savaşın patlak vermesi Sina'daki güvenlik durumuna da tehdit oluşturuyor. Mısır, yakın zamanda DEAŞ'ın bir kolunu yenilgiye uğrattıktan sonra 60 bin kilometrekarelik bölgeyi terörden arındırdığını ilan etti. Mısır'ın Sina'da yaklaşık 10 yıldır sürdürdüğü terörle mücadele operasyonları ülkeye hem insani hem de mali açıdan çok pahalıya mâl oldu.

Bu nedenle Kahire'de, Sina sınırında artan gerilimin Mısır topraklarındaki radikal kesimi güçlendireceği korkusu başladı. Bu durum radikal gruplardan bazılarını Kızıldeniz'deki Şarm eş-Şeyh de dahil olmak üzere Sina'daki turistik tesislere yönelik eylemlerde bulunmaya veya Kahire ile Tel Aviv arasında gerginliğe neden olabilecek sınır ötesi saldırılar düzenlemeye teşvik edilebilir.

Kritik dönem

Mevcut savaş, ekonomik açıdan sıkıntı çeken Mısır için tamamen uygunsuz bir zamana denk geldi. Bölgede ortaya çıkan şiddet olaylarının Mısır ekonomisine, özellikle de turizm sektörüne olumsuz yansımaları muhtemel. Mısır aynı zamanda ekonominin ön planda olduğu yeni cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyor.

İsrail ile Gazze arasındaki mevcut savaşın olası güvenlik boyutları, özellikle savaşın daha uzun sürmesi ve her iki taraftan da daha fazla can kaybına yol açması halinde, seçim hazırlıklarını olumsuz etkileyebilir.

En büyük korku, radikal İslamcıların, özellikle de Müslüman Kardeşler'in takipçilerinin, İsrail ile Gazze arasındaki mevcut çatışmayı, Mısır'ın çeşitli şehirlerindeki turistik tesislere, turistlere veya hükümet merkezlerine yönelik saldırıları kışkırtmak için kullanması yönünde.

(foto altı) İsrail'in 10 Ekim 2023'te Gazze Şehri'ndeki er-Rimal mahallesine düzenlediği hava saldırılarının ardından eşyalarını taşıyan Filistinliler. (AFP)
 İsrail'in 10 Ekim 2023'te Gazze Şehri'ndeki er-Rimal mahallesine düzenlediği hava saldırılarının ardından eşyalarını taşıyan Filistinliler. (AFP)

Mısır’da bazı kesimler şimdiden Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ertelenmesi yönünde çağrıda bulunuyor. Seçimlerin Haziran 2024'te yapılması planlanıyordu ancak Mısırlı yetkililer, Kahire'nin ulusal ekonomiyi mevcut durumdan kurtarmak için bir dizi katı ekonomik önlemin kapısını açmak üzere adım atacağı beklentileri arasında seçimleri planlanan tarihten önce yapacak.

* Şarku’l Avsat tarafından Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.