Fas Kralı 6. Muhammed: Aile dağıldığı taktirde toplum pusulasını kaybeder

Fas Kralı parlamento üyelerine seslendi (MAP)
Fas Kralı parlamento üyelerine seslendi (MAP)
TT

Fas Kralı 6. Muhammed: Aile dağıldığı taktirde toplum pusulasını kaybeder

Fas Kralı parlamento üyelerine seslendi (MAP)
Fas Kralı parlamento üyelerine seslendi (MAP)

Fas Kralı 6. Muhammed, “Aile, anayasaya göre toplumun temel birimidir. Bu nedenle ailenin bütünlüğüne dair gerekçeleri sunmaya istekliyiz” vurgusunda bulundu. Toplumun aile sağlıklı ve dengeli olmadığı sürece iyi olmayacağına, aile parçalandığı taktirde toplumun pusulasını kaybedeceğine dikkat çekti.

Fas Kralı 6. Muhammed 11. yasama döneminin üçüncü yasama yılı ilk oturumun açılışı vesilesiyle milletvekillerine seslendi. Bu oturuma Dünya Bankası Grubu Başkanı Ajay Banga ve Uluslararası Para Fonu Başkanı Kristalina Georgieva da katıldı.

Fas Kralı 6. Muhammed, dün Dünya Bankası Grubu Başkanı ve Uluslararası Para Fonu Başkanı’nı ağırladı (MAP)
Fas Kralı 6. Muhammed, dün Dünya Bankası Grubu Başkanı ve Uluslararası Para Fonu Başkanı’nı ağırladı (MAP)

Fas Kralı 6. Muhammed, “Aileyi büyük proje ve reformlarla güçlendirmek için çalışıyoruz. Bunlar arasında, toplumsal ve kalkınma modelimizin temel dayanağı olarak gördüğümüz sosyal korumanın yaygınlaştırılmasına yönelik çalıştaylar da yer alıyor. Allah'ın izni ve başarısıyla bu yılın sonunda doğrudan sosyal destek programını devreye almaya başlayacağız. Bu programın sadece aile tazminatı ile sınırlı kalmaması gerektiğine, yardıma ihtiyacı olan bazı sosyal grupları da dahil etmeye karar verdik” açıklamalarında bulundu.

Fas Kralı 6. Muhammed’in ifadesine göre bu destek okul çağındaki çocukları, engelli çocukları, yeni doğanları ve ayrıca bilhassa yaşlı bireyleri, okul çağında çocuğu olmayan yoksul ve hassas aileleri de kapsıyor. Hedeflenen ailelerin yaşam standartlarının yükseltilmesine, yoksulluk ve kırılganlıkla mücadeleye, sosyal ve insani kalkınma göstergelerinin iyileştirilmesine katkı sağlanacağının altını çizen Fas Kralı, bir toplumun, daha dayanışmacı, acil durumlara ve koşullara bağlı dalgalanmalara karşı daha dayanıklı olduğu zaman daha üretken ve daha proaktif olacağına dikkat çekti.

Bu programın kapsamlı bir vizyona göre, yasa ve ilkeler çerçevesinde uygulanması için hükümete talimat verdiğini açıklayan Fas Kralı, tahsis edilen mali imkanların gelişimini dikkate alarak, optimal kapsama düzeyini, mali transfer tutarlarını ve bunların nasıl yönetileceğini belirleyerek, bunun kademeli olarak etkinleştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Bu bağlamda, “Bu program, Standart Sosyal Arşiv’in hedefleme sistemine dayalı olarak uygulanması için başarılı bir model oluşturmalı. Modern teknolojilerin sağladığı etkinlikten faydalanılmalı” ifadelerini kullanarak, dayanışma, şeffaflık ve adalet ilkelerine saygı gösterilmesi, hak edenlere destek verilmesi gerektiğini vurguladı. Kral, Hükümeti mevcut sosyal destek programlarının rasyonelleştirilmesine ve etkinliğine öncelik verilmesi, finansman yöntemlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması için çalışmaya çağırdı. Bu proje için tüm boyutlarıyla iyi yönetimin benimsenmesi, özel bir izleme ve değerlendirme mekanizmasının kurulması, nedenlerin sürekli geliştirilmesi ve değerlendirilmesinin sağlanması gerektiğini de belirtti.

Fas Kralı 6. Muhammed, milletvekillerine hitap etti (MAP)
Fas Kralı 6. Muhammed, milletvekillerine hitap etti (MAP)

8 Eylül'de Fas'ı vuran depreme değinen Fas Kralı, “Deprem yıkıma neden olduysa da irademiz yeniden inşa etmektir” vurgusunda bulundu. Depremden etkilenen ailelere yardım sağlamaya devam edilmesi, etkilenen alanların rehabilitasyonu ve yeniden inşasının hızlandırılması, temel hizmetlerin sağlanması gerektiğini vurguladı. Kral ayrıca, “Yaşanan trajedinin dehşetine rağmen, acıyı hafifleten ve gurur veren şey, ülke içindeki ve dışındaki sivil toplum faaliyetleri ile tüm Faslıların gösterdiği çabadır. Bu, acı çeken kardeşleriyle gösterdikleri samimi dayanışmanın bir tezahürüdür” şeklinde konuştu.

Kraliyet Silahlı Kuvvetlerinin, güvenlik güçlerinin, hükümet sektörlerinin ve bölgesel idarenin depremden etkilenen bölge sakinlerini kurtarmak ve onlara yardım etmek için yaptığı fedakarlıkları öven Fas Kralı, Fas halkıyla dayanışma içinde olduklarını ifade eden ve bu acı süreçte onların yanında yer alan kardeş ve dost ülkelere şükranlarını iletti. “Bu trajedi, ülkemizin zorlukların ve krizlerin üstesinden gelmesini sağlayan, yolumuza tam bir güven ve iyimserlikle devam etme konusunda bizi her zaman daha güçlü ve daha kararlı kılan özgün Fas değerlerinin zaferini gösterdi” vurgusunda bulundu.

Fas Kralı 6. Muhammed, kendisi için parlamento binasının önüne gelen kalabalığı selamlıyor (MAP)
Fas Kralı 6. Muhammed, kendisi için parlamento binasının önüne gelen kalabalığı selamlıyor (MAP)

Ulusal kimliğin temelini oluşturan değerlere değinen Fas Kralı 6. Muhammed, öncelikle ölçülü olmayı, başkalarına açık olmayı, hoşgörüyü, farklı din ve medeniyetlerle bir arada yaşamayı talep eden dini ve manevi değerlere değindi. Fas'ın Faslılar, Müslümanlar ve Yahudiler arasında bir arada yaşama, diğer din ve kültürlere saygı duyma konusunda bir model haline geldiğini vurgulayan Fas Kralı, ikinci olarak ise Fas ulusunu kuran, monarşiye dayanan, Faslıların fikir birliğinden yararlanan, Fas halkını birleştiren, temeli güçlü birlik ve krallık ile halk arasında karşılıklı bağlılık sözü olan ulusal değerlere dikkat çekti. Fas'ın kadim değişmezleri arasında vatan sevgisi, ulusal ve bölgesel birlik konusundaki fikir birliğine değinen Fas Kralı, üçüncü hususun ise Fas toplumunu binrliğini sağlayan ve sağlam bir yapı haline getiren gruplar, kuşaklar ve bölgeler arasındaki dayanışma ve toplumsal uyum değerlerine dikkat çekti.

Fas Kralı, bilhassa günümüzde yaşanan, değerler ve referanslar sisteminde gözle görülür bir düşüşe, bazen bunların terk edilmesine yol açan derin ve hızlı dönüşümler ışığında ulusal birliği, aile bütünlüğünü pekiştirme, insan onurunu koruma ve sosyal adaleti geliştirmedeki rolleri göz önüne alındığında, bu değerlere bağlı kalmaya devam edilmesi çağrısında bulundu.



Irak Cumhurbaşkanı Reşid, Gelecek Partisi lideri Davutoğlu görüştü

Fotoğraf: X
Fotoğraf: X
TT

Irak Cumhurbaşkanı Reşid, Gelecek Partisi lideri Davutoğlu görüştü

Fotoğraf: X
Fotoğraf: X

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, IKBY’ye bağlı Süleymaniye kentinde ilk kez düzenlenen Delphi Ekonomi Forumu’na katılmak üzere Irak’a gitti. Davutoğlu’na ziyareti sırasında genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, parti yöneticileri ve gazeteciler eşlik etti.

Forum vesilesiyle Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid ile bir araya gelen Davutoğlu, görüşmenin oldukça verimli geçtiğini belirtti. Görüşmede son siyasi gelişmeler kapsamlı şekilde ele alındı. Davutoğlu, Türkiye ve Irak arasındaki kardeşlik ile stratejik iş birliğinin daha da güçlenmesi gerektiği konusunda mutabık kalındığını ifade etti.

Davutoğlu, ayrıca IKBY Başbakan Yardımcısı Kubad Talabani ile de kapsamlı bir istişare gerçekleştirdi. Terörle mücadeleden enerji koridorlarına, insani diplomasiden kültürel ortaklığa uzanan bu bütüncül diyalogun, Türkiye-Irak ilişkilerinin vizyoner boyutunu bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayan Davutoğlu, Kubad Talabani ile terörden arındırılmış bu kadim coğrafyada bir kez daha buluşmak üzere sözleştiklerini ifade etti.

Nevzat Çiçek: Irak Cumhurbaşkanı, Davutoğlu ile görüşmesinde Türkiye’deki yeni açılım sürecini desteklediklerini ve ellerinden geleni yapacaklarını söyledi

Irak’taki Delphi Forumu’na katılan Independent Türkçe Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, TV100 canlı yayınında değerlendirmelerde bulundu.

Irak Cumhurbaşkanı Sayın Abdullatif Reşid’in Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ile görüştüğünü söyleyen Çiçek, “O görüşmede Irak Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin bu sürecini desteklediklerini ve ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti” dedi.

Çiçek ayrıca şunları söyledi:

"Aynı şekilde biraz önce Irak Bölgesi ve Kültürel Yönetim Başkanı, Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani'yle bir görüşmemiz oldu. O da aynı şekilde sürecin desteklendiğini ifade etti. Ve Türkiye'nin yetkililerinin buraya gelip gittiklerini, görüştüklerini ifade etti. Önce şunu söyleyeyim, ben buraya gelmeden önce Ankara'nın kendi içindeki denkleme okuma biçimini bugün yazdım. Onlar süreci nasıl okuyorlar, nasıl olacak diye. Belki de süreçle ilgili en önemli şey şu, buradan bir mekanizmanın varlığından bahsediliyor. O mekanizmanın çok öteden beri devam ettiği PKK’nın silahsızlanmayla ilgili her ülkenin kendi içerisinde bir denklem oluşturacağı ifade ediyor. Irak'ın şartlarına göre bir silah bırakma, Suriye'nin kendi şartlarına göre, Türkiye'nin kendi şartlarına göre bir silah bırakma olgusundan bahsediliyor. Bu süreçle ilgili olarak bir 4 aylık süreç içerisinde bunun bir kısmının tamamlanmasının öngörüldüğü belirtiliyor.

Aynı şekilde özellikle “Diyarbakır anneleri”. PKK’ya katılan çocuklarının geri getirilmesinin çok önemli olduğu ifade ediliyor. Aynı şekilde suça karışmamış bine yakın PKK'lının varlığından bahsediliyor. Dolayısıyla aslında benim hem Ankara'da hem Süleymaniye'de, Kerkük'te buradaki yetkililerden edindiğim izlenim aslında mekanizmanın çok öteden beri devam ettiği ve bu mekanizmayla birlikte aslında süreci normal geliştiği.

Özellikle Milli İstihbarat Başkanı Sayın İbrahim Kalın başta olmak üzere Türkiye'de güvenlik provokasyonun yöneticilerinin bölge ülkeleriyle temaslarının çok ciddi ve yoğun olduğunu biliyoruz. Aslında buzdağının üzerinde normal bir akış devam ediyor. Bu süreçler tabi çok zorlu süreçler ve dolayısıyla sürekli tetikte olmayı gerektiriyor. Ama Türkiye'nin ana hedefini koruduğu ana hedefin gerçekleşme noktasında şöyle bir öngörü var. Sadece PKK'nın silah bırakma meselesi değil, aslında büyük bir inşaat sürecinden bahsediliyor.

Yani PKK silahı bıraktığı andan itibaren bölgedeki Kürtlerin yönünü Türkiye'ye dönmesi, Türkiye'nin yeniden bir inşaat sürecine gitmesi ve dolayısıyla aslında bu inşaat sürecinin uzun süre içerisine devam etmesi öngörülüyor."

Bu süreçte Kandil tepkisinin olup olmadığı ve İran etkisinin ne olduğu ile ilgili soruya Çiçek şu yanıtı verdi:

"Ben güvenlik kaynaklarına bu soruyu sorduğumuzda süreci en çok ne baltalayabilir diye, İsrail ve İran etkisinden çok söz veriliyor. Hatta şöyle bir ifade kullanılıyor. İsrail'in Kürt güçlerini vekalet gücü olarak elde etmeye çalışmasının Türkiye sınırına getirmesinin Türkiye açısından savaş sebebi olduğunun bile İsrail'e ifade edildiği söyleniyor ki bu çok önemli. Türkiye'nin kırmızı çizgileri anlamında son derece önemli. Aynı şekilde İran'ın yaklaşımı üzerinde İran'la gerekli temaslarının yapıldığını biliyoruz. Yakın zaman içerisinde Türkiye'den yetkililerin Irak, Suriye ve İran'da tekrar bir temas trafiğini yürütecekleri çok net ve dolayısıyla da aslında bölge ülkeleri açısından da Türkiye kendi kırmızı çizgilerinin nelerin yapılıp yapılmayacağını ve nelerin beklendiğini çok net bir ifade ediyor.

Türkiye'nin bu kararlı duruşun karşısında şöyle bir yola doğru girilmiş.  Mesela şimdi ben Süleymaniye'deyim. Süleymaniye'de Süleymaniye Havaalanı kapalı. Süleymaniye havaalanının kapanmasının temel sebebi Türkiye ile Süleymaniye arasındaki ilişkilerin PKK'dan dolayı, SDG'den dolayı bozulmuş olması. Mesela dün Duhok valisi bir açıklama yaptı."

Dedi ki, “Eğer bu süreç tamamlanırsa, Türkiye'nin başlatır bu süreç tamamlanırsa bizim de PKK işgalinde olan 45 Eylül köyümüzü tekrar geri alma umudumuz var. Mesela Süleymaniye'de de eğer bu ilişki normalleşirse bizim havaalanımız açılır, ticaretimiz tekrar devam eder”.

Dolayısıyla aslında herkes süreci Yani Süleymaniye'nin aslında. Pratik bir gerçekliğinin olduğunu söyleyebiliriz biz. Özellikle burada tabii SDG üzerinden daha önce PKK yöneticilerinin bir kısmının burada olması asabiyle.

Özellikle ama Irak merkezi hükümetin PKK'yı Türkiye'nin baskısıyla terör örgütü ilan etmesinden sonra Süleymaniye'de birçok misyonun kapatıldığını biliyoruz. Yani siyasi faaliyetlerin yasaklandığını biliyoruz. O anlamda eğer normalleşme sağlanırsa mesela Süleymaniye'de bunun en büyük iz düşümü Süleymaniye Havaalanı'nın açılması ki olacak ki onların dünyaya bağlantı noktasında en önemli merkezlerden bir tanesi.

Bölgesel Kürt Yönetimi’nin bu sürece ne kadar dahil olduğu ile ilgili ise Çiçek şunları söyledi:

Ankara'dan edindiğimiz yerinde, bölgeden edindiğimiz yerinde Türkiye bu süreci kendi başına yürütüyor. Yani kendi başına yürütüyorlar kastım. Aslında bunu milli bir proje olarak yürütüyor. Ama paydaş olarak Suriye yönetimi, Irak yönetimi paydaş. Paydaşın olma sebeplerinden bir tanesi her iki ülkede PKK unsurlarının bulunması.

Dolayısıyla da bir silahsızlanma durumunda silahların nereye bırakılacağı konusunda bu ülkelerle iş birliği yapıldı. Aynı şekilde PKK'nın 35-40 yöneticisi Irak'ta yaşamak istiyorlarsa işte Iraklı yetkililerin bir şekilde buna bir cevaz vermesi.

Türkiye kendi sorununu çözerken bölge ülkeleriyle özellikle İran'dan Irak'tan ve Suriye'den PKK unsurlarıyla birlikte bir mücadele süreci işin kolaylaştırılması süreci ve süreci de aktif olması gerektiği ifade ediyor.

Türkiye'nin kendilerine ilgili talepleri olduğunu söylüyorlar ve dolayısıyla da bu talepleri içerisinde Türkiye'nin taleplerinin yerine getirme noktasında çalıştıklarını ve şunu çok net ifadeyle onu söyleyerek bitireyim. Yani buranın PKK ile ilgili olarak sürekli Türkiye ile bir şekilde karşı karşıya gelmelerinin temel sebebi olarak PKK'yı gösteriyorlar ve bu sorunun bitmesi durumunda Türkiye ile normalleşme sürecinin kendileri açısından başlayacağını özellikle Süleyman Yönetim için söylüyorum. Ve bunun da kendileri açısından kazanç olacağını söylüyorlar. O nedenle süreci baltalamaya yönelik değil de sürecin bir şekilde başarıya ulaşmasının da kendileri açısından önemli olduğunu ifade ediyorlar. Zaten Ankara'nın da temel görüşlerinden bir tanesi de o. Bölgeye, Irak'a, Türkiye'ye, Irak'a ve Suriye'ye de aynı zamanda huzuru getirebilir deniyor. Sanırım bu algı bölge ülkeleri açısından son derece satın alınmış durumda.

Independent Türkçe