Mikati: Güney Lübnan cephesinin açılmasında kimsenin çıkarı yok

Mikati dün Beyrut'ta Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna ile görüştü. (AFP)
Mikati dün Beyrut'ta Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna ile görüştü. (AFP)
TT

Mikati: Güney Lübnan cephesinin açılmasında kimsenin çıkarı yok

Mikati dün Beyrut'ta Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna ile görüştü. (AFP)
Mikati dün Beyrut'ta Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna ile görüştü. (AFP)

Lübnan’ın güney sınırında askeri tansiyon yükselmeye devam ederken zaten sınırlı yetkilere sahip Beyrut hükümeti üzerindeki baskı da artıyor. Hükümet, Başkanı Necib Mikati tarafından da kabul edildiği üzere, savaş ve barışa karar verme yeteneğinin eksikliği nedeniyle en zayıf halka haline geldi. Mikati’nin bugünkü misyonu, kendi deyimiyle, güvenceler olmadan Lübnan'ın istikrarını korumak amacıyla uluslararası ve yerel iletişime odaklanıyor.

Mikati, dün yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Güney Lübnan'da bir cephe açma riskine girmekten kimsenin çıkarı yok zira Lübnanlılar bunu kaldıramaz. Hükümete yönelik ihmalkarlık suçlamaları siyasi önyargı içerir, gerçekte hiçbir temeli yoktur. Hükümet, Lübnan'daki durumu olabildiğince sakin tutmak ve Lübnan'ı Gazze'de devam eden savaşın yansımalarından uzaklaştırmak için iç ve dış iletişimlerini sürdürüyor. İletişimlerin başarısını sağlamak ve insanlarda paniğe yol açmamak adına medyadan uzak bir şekilde yürütülüyor. Lübnan fırtınanın göbeğinde, bölge genel olarak zor durumda. Kimse ne olacağını tahmin edemiyor.

Bazıları savaş ve barış kararının kimin elinde olduğunu soruyor. Biz mevcut şartlarda barış için çalışıyoruz ama savaş kararı İsrail'in elinde. Caydırmak, gerginlik yaratmamak için provokasyonlarını durdurmak gerekiyor. Gerekli iletişimleri sakin bir şekilde ve medyadan uzakta gerçekleştiriyoruz. Çünkü bu iletişimlerin abartılı şekilde konuşulması insanlarda bir tür endişe yaratacaktır.”

Eski bakanlardan Reşid Derbas ise hükümetin savaşa girme kararı konusunda zayıf bir konumda olduğuna dikkat çekti. Mikati’nin devletin ve halkın savaşa girmek istemediğini ilan ederek bu konuda kararlı bir duruş sergilemesi gerektiğini vurgulayan Derbas, savaşa giren herkesin sorumluluğu üstleneceğini kaydetti. Ayrıca olabileceklere hazırlık amacıyla çeşitli düzeylerde olağanüstü hal ilan edilmesinin gerektiğini de ekleyen Derbas, böylece savaş kaydedildiği taktirde buna hazır olunacağını belirtti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Derbas şunları söyledi:

“Bu hükümet geçici. Komutan yoksa, en düşük rütbeli komutan onun adına hareket edebilir. Bu nedenle bugün yetki ve yetkilerle ilgili konuşmalar çirkin konuşma olarak görülebilir. Mikati bu konuda bir açıklık getirerek vatani görevini yapsın. Siyasi mülahazalar ne olursa olsun, hükümet görevlerini elindeki imkanlara göre yerine getirmelidir. Tam bir alarm durumu ilan edilmesi, dernekler, belediyeler ve partilerle koordinasyon sağlamak üzere kendisi başkanlığında bir güvenlik organı oluşturmak için güvenlik liderlerinden yardım istenmesi, Afet Yönetim Otoritesi'nin çalışmalarının etkinleştirilmesi ve yerinden edilmiş kişiler için hastaneler ve barınma merkezlerinin hazırlanması gibi adımlar atılabilir.”

Mikati, Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna ve Suudi Arabistan'ın Lübnan Büyükelçisi Velid Buhari ile görüştü. Bu görüşmeler sırasında, “Olaylar zamana ve sıraya göre şekilleniyor. Şuan kimse bir şey bekleyemez. Ancak kesin olan şu ki, İsrail provokasyonlarını ikiye katlamaya çalışıyor” açıklamasında bulundu.

ABD yönetimi, İtalya Başbakanı, Fransa Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhurbaşkanı ve Türkiye Dışişleri Bakanı ile temaslarda bulunduğunu duyuran Mikati, “Ürdün Dışişleri Bakanı, Katar Başbakanı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, İngiltere Dışişleri Bakanı ve Kanada Dışişleri Bakanı ile de defalarca temaslarda bulundum” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bazıları, Cumhurbaşkanı başkanlığında Yüksek Savunma Konseyi'ni neden toplantıya davet etmediğimizi soruyor ancak ilave bir iç sorun çıkarmaya gerek var mı? Tüm güvenlik liderlerini kabine oturumuna davet ettim. Bu sakin çalışmaya karşılık bazılarının eleştiri ya da önyargıyla yaklaştığını, hükümet nerede diye sorduğunu görüyoruz. Saraya’daki Afet Yönetim Komitesi geçtiğimiz perşembe gününden bu yana beşten fazla toplantı gerçekleştirdi. Lübnan'da Filistin ile dayanışma konusunda tam bir birlik var.”

Cumhurbaşkanı’nın seçilmesi çağrısını yineleyen Mikati de şunları söyledi:

“İsrail'de olabildiğince çabuk bir hükümet kuruldu. Lübnanlıların iradesi birleştirilerek bir cumhurbaşkanı seçilmeli, ulusa yönelik tam ve ortak bir ilgiyi gösterecek kapsayıcı bir hükümet oluşturulmalı. Herkesin bir an önce yeni bir cumhurbaşkanının seçilmesi meselesini bir kenara bırakmasından daha tehlikeli bir şey var mı?”

Devam eden bölgesel ve uluslararası temaslardan Gazze'de ateşkes sağlanması yönünde büyük bir baskının olduğunun anlaşıldığına değinen Mikati, ABD Başkanı'nın İsrail'e Gazze'ye girmesini tavsiye etmediği açıklaması, Mısır Cumhurbaşkanı’nın tutumu ve Lübnan ile devam eden diplomatik hareketine değindi. “Bütün bu faktörler, İsrail saldırılarının durması durumunda sükunetin sağlanacağını gösteriyor” ifadelerini kullandı.

Hizbullah'a karşı olan kesimlerin de dile getirdiği üzere, Lübnan'ı savaşa sürüklemeyi reddeden tutumlar devam ediyor. Ketaib Partisi milletvekili İlyas Hankeş, Hizbullah'ı ülkenin geleceğini, barış ve savaş kararını emreden ve yasaklayan taraf olarak gördüğünü söyledi. Radyoya röportaj veren Hankeş şu açıklamada bulundu:

“Lübnan bugün savaşın eşiğinde çünkü karar Lübnan otoritesinin elinde değil. Hizbullah, devleti, egemenliği ve kurumları yok etti. Barış ve savaş kararıyla bu ülkenin geleceğini emreden ve yasaklayan taraf oldu. Lübnan'ın ve Lübnanlıların kaderi Hizbullah'ın kararlarına bağlı. Bugün tarihi bir süreçle karşı karşıyayız. Lübnan, otoritesini ve ordusunu tüm Lübnan topraklarına yaymak ve herhangi birinin İsrail ile savaşa sürüklenmesini önlemek için uygun kararları alamıyor.”

Lübnan Kuvvetleri milletvekili Fadi Kerem’in açıklaması ise şöyle oldu:

“Bugün savaşa girme kararı İran'da. Alanları birleştirmek Irak, Suriye ve Lübnan'ın egemenliğinin ve bağımsızlık değerlerinin iptali anlamına geliyor. Hizbullah, Lübnanlılara İsrail ile savaş başlatıp başlatmama konusunda kaderlerinin kendisinin elinde olduğu güvencesini vermekte ısrar ediyor. Bu, Güney sınırında yaptığı, İsrail'in güney köylerine saldırmasına, gazetecileri ve sivilleri öldürmesine yol açan direnişi hatırlatmaktan başka bir şey değil.”



Port Sudan'a büyük çaplı bir İHA saldırısı düzenlendi

TT

Port Sudan'a büyük çaplı bir İHA saldırısı düzenlendi

Port Sudan'a büyük çaplı bir İHA saldırısı düzenlendi

Port Sudan şehri bugün erken saatlerde, havaalanı çevresini ve limandaki bir yakıt deposunu hedef alan, birkaç yangına neden olan ve bölge sakinleri arasında büyük korku ve paniğe yol açan geniş çaplı bir insansız hava aracı (İHA) saldırısıyla vuruldu.

Görgü tanıkları, güney limanındaki yakıt deposunun bir İHA tarafından vurulduğunu bildirdi.

Port Sudan sakinleri güvenlik güçlerinin kentin limana çıkan sokaklarındaki varlığını arttırdığını söyledi.

I89O
Port Sudan'da yakıt tanklarından yükselen duman, 6 Mayıs 2025 (Reuters)

Sosyal medyada paylaşılan bir videoda saldırının gerçekleştiği yerden yükselen yoğun siyah duman bulutu görüldü.

Görgü tanıklarına göre, depoyu hedef alan İHA büyüktü ve saldırıdan evvel şehrin üzerinde bir süre uçtu.

Sudan ordusundan ya da Hızlı Destek Kuvvetleri'nden (HDK) herhangi bir açıklama yapılmadı.

Bugünkü saldırı, ülkenin geçici idari başkenti ve hükümetin, ordu komutanlarının, diplomatik misyonların ve uluslararası kuruluşların merkezi olan Port Sudan'a yönelik en büyük İHA saldırılarından biri oldu.

Sudanlı yetkililer, havalimanını hızla yolculardan tahliye edip uçuşları askıya aldı. Diğer yandan dün sabah bir İHA saldırısı sonucu ana yakıt depolarında çıkan büyük yangın kontrol altına alınmaya çalışılıyor.

Patlamalardan çıkan şarapnel parçaları şehir merkezindeki bir otele isabet etti, ancak can kaybı yaşanmadı.

Saldırı, Sudanlı yetkililerin hava savunma sistemlerindeki büyük boşlukları ve şehrin gökyüzünü İHA’lara karşı koruma konusundaki güvenlik eksikliğini ortaya koyuyor.

Saldırılar sırasında yerleşik diplomatik misyonların ve uluslararası örgütlerin merkezlerinin de hedef alınabileceğinden endişe ediliyor.

Daha önce Sudanlı yetkililer, geçtiğimiz pazar günü Osman Dikne Hava Üssü’ne yapılan saldırının, kamikaze İHA’larla gerçekleştirildiğini açıklamıştı.

YJUIO
Port Sudan limanına yapılan saldırının ardından yükselen dumanı izleyen bir adam (AFP)

Üst üste üçüncü gün gerçekleşen saldırı, milyonlarca Sudanlıya ev sahipliği yapan şehir için ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Son aylarda HDK, ordunun kuzey eyaletlerindeki, Nil Nehri ve Beyaz Nil'deki kontrol alanları içindeki elektrik tesisatlarını ve askeri üsleri hedef almak için İHA’ların kullanımını genişletti.

Sudan ordusu, HDK'nin gelişmiş İHA’lara sahip olması ve bunları kullanma kabiliyeti konusunda şüpheci. Sudan ordusu bazı ülkeleri, bu İHA’ların dış platformlardan fırlatılmasının ve Sudan içindeki hedeflere kesin koordinatlara göre saldırılar gerçekleştirmeleri için yönlendirilmesinin arkasında olmakla suçluyor.

HDK'nin Port Sudan'a yönelik saldırılarını yoğunlaştırmasının, ordunun ülkenin batısındaki Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala Havaalanı’na düzenlediği ve bir savaş uçağı, İHA’lar ve silah depolarını imha ettiği saldırıya bir tepki olduğu düşünülüyor.

Basında daha önce yer alan haberlerde HDK'nin Nyala Havaalanı’nda konuşlu, bazıları Çin yapımı FH-95 veya CH-95 İHA’lara benzeyen gelişmiş İHA’lar edindiği ortaya çıkmıştı.

Port Sudan'a yönelik saldırılar, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile yardımcısı Şemseddin Kebaşi'nin HDK'nin İHA tehditlerinin ‘çok yakında’ sona ereceğine dair eşzamanlı açıklamalar yapmasından yaklaşık bir hafta sonra gerçekleşti.

HDK tarafından ülkenin çeşitli yerlerine fırlatılan yüzlerce İHA’ya Sudan ordusu tarafından müdahale edildi, ancak bazıları hedeflerini yüksek isabetle vurdu. Bunların gelişmiş İHA’lar olması muhtemel.

XCSDFVG
İHA saldırısı sonrası Port Sudan Havaalanı’ndan dumanlar yükseliyor, 4 Mayıs 2025. (AFP)

Mısır Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Port Sudan'daki sivil tesislerin ve altyapının yoğun bir şekilde hedef alınmasını kınadı. Bakanlık, Port Sudan'da son günlerde yaşanan gerilimin ciddiyetini ve ateşkes, sivillerin korunması ve Sudan'daki ihtiyaç sahiplerine insani yardım ulaştırılması çabaları üzerindeki ‘son derece olumsuz’ etkisini vurguladı.

Açıklamada Mısır, uluslararası ve insani hukuku ihlal ederek sivil tesislerin hedef alınmasını kategorik olarak reddettiğini yineleyerek, bunun ‘devletin kabiliyetlerine ve vatandaşların günlük yaşamlarına zarar verdiğini’ kaydetti.

Sudan ordusu ile HDK arasındaki çatışma dünyanın en kötü insani krizine yol açtı ve bu krizin Port Sudan'a yapılan saldırılarla daha da kötüleşmesi muhtemel. Zira Birleşmiş Milletler (BM) ve yardım kuruluşlarının yanı sıra bakanlıklar da burada merkez kurmuş durumda.

Pazar günü başlayan saldırılar, Kızıldeniz kentinin bu haftaya kadar kara ve hava saldırılarından kurtulmasının ardından çatışmalarda keskin bir tırmanışı temsil ediyor. Sudan'ın işleyen tek uluslararası havalimanının yakınındaki bir askeri üs İHA’lar tarafından saldırıya uğradı ve bunu dün şehirdeki yakıt depolarının hedef alınması izledi.

ASCDFRGTHY

Sudan'da Nisan 2023'ten bu yana ordu ile HDK arasında, sivil yönetime geçişten önce yaşanan bir anlaşmazlık nedeniyle patlak veren bir savaş yaşanıyor. BM, çatışmanın 12 milyondan fazla insanı yerinden ettiğini ve nüfusun yarısını akut açlığa ittiğini söylüyor.

Savaşın üzerinden iki yıl geçtikten sonra ordu, HDK'yi Sudan'ın orta kesimlerinin çoğundan çıkarmayı başardı. Bunun üzerine HDK, taktiklerini kara saldırılarından enerji santrallerini ve ordunun kontrolündeki bölgenin derinliklerindeki diğer tesisleri hedef alan İHA saldırılarına kaydırdı.

Ordu, HDK'nin kalesi olan Darfur bölgesinde hava saldırıları düzenlemeye devam ediyor. İki taraf ayrıca Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'in ve başka yerlerin kontrolü için kara savaşlarına girişmiş durumda.