Almanya Savunma Bakanı Beyrut'ta: Durum trajik bir şekilde gelişebilir

Büyükelçiliklerin vatandaşlara yönelik uyarıları devam ediyor.

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Almanya Savunma Bakanı Beyrut'ta: Durum trajik bir şekilde gelişebilir

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Lübnan’ın başkenti Beyrut'ta birçok Arap ve Batılı ülkeden yetkili ve bakanın ziyaretlerine paralel olarak diplomatik temaslar ve toplantılar yoğunlaşıyor. Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib Arap büyükelçileriyle bir toplantı yaptı.

Büyükelçilikler, güvenlik durumunun herhangi bir uyarı yapılmadan kötüleşebileceğine dikkat çekerek vatandaşlarına Lübnan'ı terk etmeleri yönünde çağrıda bulunmaya devam ederken, Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius dün (Perşembe) Beyrut'a geldi. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise Lübnan ziyaretinin ardından bölgede Ürdün ve İsrail'i de ziyaret edecek.

Orta Doğu bölgesinde gerilimin daha da artacağı konusunda uyaran Pistorius, “Durum trajik bir şekilde gelişmeye devam edebilir. Savaş gemisinin, Alman vatandaşlarının bölgeden olası tahliyesine karşı hazırlıklı olması iyi bir şey.” dedi.

Pistorius, Lübnan'daki BM misyonunun koşullarına ilişkin olarak, "durumu gergin olarak tanımlamanın mümkün, ancak misyon personelinin güvenlikleri konusunda endişeye gerek yok. UNIFIL güçlerini azaltmak veya geri çekmek şu anda yanlış bir sinyal olacaktır.” ifadelerini kullandı.

Pistorius, Lübnan'ın güneyindeki Nakura'daki UNIFIL güçlerinin ana karargâhının çevresini vuran füzenin başıboş füze olduğuna dikkat çekti.

BM misyonuna katılan yaklaşık 40 Alman askeri, Lübnan'ın güney bölgesinde konuşlanmış durumda ve toplamda yaklaşık 140 asker bulunuyor.

Arap büyükelçileri

Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, dün Arap büyükelçileriyle bir araya geldi. Toplantının ardından açıklamalarda bulunan Lübnanlı Bakan şunları söyledi: “Acil ateşkesin önemi, yardımların gönderilmesi, yerinden edilmenin ve başka bir ülkeye yerleştirmenin reddedilmesi, İsrail işgaline son verilmesi ve bir Filistin devleti kurulmasının çözüm olduğu konusunda mutabakata varıldı”

Buhabib, “Cidde'de önceki gün (Çarşamba) yapılan bakanlar toplantısında Gazze'ye yönelik saldırıya yaklaşım konusunda ‘Arap kenetlenmesi’ hissettik. Toplantı, Batılı ülkeleri bu anlamsız savaşı ve haksız kuşatmayı durdurması için İsrail'e baskı yapmaya ikna için değerlendirilmeli. Çatışmaya adil ve kapsamlı bir çözüm birinci, ikinci ve son seçeneklerde Filistinlilerle başlayacak.” diye konuştu.

Seyahat uyarıları

Batılı ülkelerin büyükelçilikleri tarafından vatandaşlarına uyarılar yapılıyor; bunların en sonuncusu dün İngiltere, ABD, Avustralya ve Kanada büyükelçiliklerinin vatandaşlarına Lübnan'ı terk etmeye yönelik çağrıda bulunmalarıydı. İngiliz Büyükelçiliği yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Dışişleri ve Kalkınma Bakanlığı artık Lübnan'a seyahat edilmemesini tavsiye ediyor ve ayrılmayı düşünen İngiliz vatandaşlarını da bunu yapmaya teşvik ediyor. Durum öngörülemez ve herhangi bir uyarı yapılmadan daha da kötüleşebilir.”

ABD Büyükelçiliği zorunlu olmayan personelinin Lübnan'dan ayrılmasına izin verdikten sonra vatandaşlara bu ülkeye seyahat etmemeleri çağrısında bulundu. ABD Büyükelçiliği, dün yaptığı açıklamada, vatandaşlarına ticari uçuşlar hala mevcutken mümkün olan en kısa sürede ayrılmayı planlamaları çağrısı yaptı. Büyükelçiliğin açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Lübnan'daki güvenlik durumu yakından takip ediliyor. Yerinde kalmayı seçen ABD vatandaşları, acil durumlar için acil durum planları hazırlamalı.”

Avustralya Dışişleri Bakanı Senatör Penny Wong ise vatandaşlarına Lübnan'a seyahat etmekten kaçınmalarını tavsiye etti ve "X" platformunda şu paylaşımı yaptı: Avustralya Hükümeti'nin Lübnan'daki güvenlik durumuyla ilgili ciddi endişeleri var. Lübnan'da yaşayan bir Avustralyalıysanız ve eğer güvenliyse, şimdi ayrılmayı düşünmelisiniz.

Kanada Dışişleri Bakanlığı da vatandaşlarına "kötüleşen güvenlik durumu ve iç karışıklıklar nedeniyle Lübnan'a seyahat etmekten kaçınmaları" çağrısında bulundu. Şarku’l Avsat’ın resmi internet sitesinden aktardığına göre Bakanlık açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Güvenlik durumunun herhangi bir uyarı yapılmadan daha da kötüleşmesi mümkün. İsrail ile silahlı çatışma yoğunlaşırsa, ülkeyi terk etmenin ticari yolları etkilenebilir. Kanada hükümetinin aktif çatışma sırasında vatandaşların tahliyesi de dahil olmak üzere konsolosluk hizmetleri sağlama yeteneği sınırlı olabilir. Vatandaşlar güvenli bir şekilde seyahat edebileceklerse ayrılmayı düşünmeliler.”



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.