Irak ordusu PKK’dan arındırılan Mahmur’da Peşmerge güçleriyle çatıştı

Mahmur'da ateşkes ilan edildi.

3 Eylül'de Kerkük'ün eteklerinde Mesut Barzani'nin fotoğrafının önünde duran Peşmerge üyeleri. (EPA)
3 Eylül'de Kerkük'ün eteklerinde Mesut Barzani'nin fotoğrafının önünde duran Peşmerge üyeleri. (EPA)
TT

Irak ordusu PKK’dan arındırılan Mahmur’da Peşmerge güçleriyle çatıştı

3 Eylül'de Kerkük'ün eteklerinde Mesut Barzani'nin fotoğrafının önünde duran Peşmerge üyeleri. (EPA)
3 Eylül'de Kerkük'ün eteklerinde Mesut Barzani'nin fotoğrafının önünde duran Peşmerge üyeleri. (EPA)

Irak ordusu, dün akşam Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) bağlı Peşmerge güçleriyle Erbil'in batısındaki Mahmur ilçesinde, terör örgütü PKK’nın işgal ettiği dağlık bölgelere konuşlanma konusunda yaşanan anlaşmazlık sonrası çatıştı.

Bağdat’tan ve Erbil’den üst rütbeli askerler arasında yapılan ateşkes anlaşması ve dağdaki askeri mevzilerin bölüşülmesine ilişkin ön anlaşmanın ardından çatışmalar sona erdi. Sahadaki kaynakların aktardığına göre çatışmada bir Peşmerge öldü, her iki taraftan çok sayıda unsur yaralandı.

IKBY basınına göre onlarca PKK üyesi, Türkiye’nin Kuzey Irak’a yönelik operasyonlarını durdurması için hükümetin attığı çeşitli adımlar çerçevesinde Karçuk Dağı ve Mahmur'daki mevzilerden çekildi.

PKK'nın askeri kanadı Halk Savunma Merkezi (HSM) Karargâh Komutanlığı tarafından yapılan basın açıklamasında, PKK’nın ‘güvenlik nedeniyle gizli, organize ve planlı bir şekilde’ güçlerini Mahmur'dan meşru savunma bölgelerine çektiği belirtildi.

Kurdistan24 televizyon kanalı, PKK’nın, Türkiye karşıtı örgütün kalesi olan Erbil'in kuzeyindeki Kandil Dağları'na çekildiğini bildirdi.

Irak ordusu, geçtiğimiz temmuz ayında yaklaşık 12 bin PKK'lının bulunduğu kampın etrafını sarmış ve kampa saldırmadan bölgenin kontrolünü ele geçirdiğini duyurmuştu.

Irak ordusu, geçtiğimiz cuma günü PKK’lıların geri çekilmesinin ardından, birliklerini PKK’dan boşaltılan mevzilere konuşlandırmıştı. Ancak Peşmerge güçleri komutanlarıyla söz konusu mevzilere yeniden konuşlandırmayla ilgili yaşanan anlaşmazlık, hafif silahların kullanıldığı çatışmalara dönüştü.

Şarku'l Avsat'a konuşan Irak ordusundan bir subay, Peşmerge güçleri komutanlarının Irak ordusu birliklerinin söz konusu mevzilere konuşlandırılmasına itirazlarını dile getirdiklerini, bunun sonucunda yaşanan anlaşmazlığın silahlı çatışmaya dönüştüğünü söyledi.

Peşmerge güçlerinden bir subay ise iki taraf arasında yapılan anlaşmanın, her iki tarafın da IKBY’nin başkenti Erbil’e yakın bölgede yeniden konuşlandırılmasını öngördüğünü, ancak Irak ordusunun buna uymadığını belirtti.

Peşmerge subayı, Peşmerge güçlerine verilen emirde, mevzilerin, Irak ordusuyla paylaşılacağının belirtildiğine dikkat çekti.

Öte yandan Irak ordusuyla Peşmerge güçleri arasında yaşanan çatışmada ölü sayısıyla ilgili çelişkili bilgiler aktarıldı. Kürtçe yayın yapan Rudaw, çatışma sonucunda her iki taraftan toplam 21 unsurun öldüğü ve çok sayıda yaralı bulunduğunu bildirirken sahadaki kaynaklar, ölü sayısının çok daha düşük olduğunu söylediler.

Ateşkes öncesinde iki taraf, mevzilerin taraflar arasında dağılımı konusunda ön anlaşmaya varsalar da Bağdat ve Erbil yetkililerinin anlaşmanın içeriğiyle ilgili çekinceleri halen devam ediyor.

Irak Savunma Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili yaptığı açıklamada, iki taraf arasında yaşananların, ‘bölgedeki askeri önceliklerin belirlenmesinin ardından sona eren silahların kullanıldığı bir tartışmadan ibaret’ olduğunu söyledi.

IKBY’den kaynaklara göre Irak ordusu, ortak mülkiyette olması gereken bölgede, PKK ile ayrı bir anlaşma imzaladığı için Mahmur'daki askeri mevzileri ele geçirdi.

Mültecileri koruma ve DEAŞ’ın saldırılarına karşı koyma bahanesiyle 2014 yılında Mahmur'da konuşlanan PKK, geçtiğimiz eylül ayında bölgedeki misyonunun süresinin sona erdiğini açıklamış ve üyelerini geri çekme kararı almıştı.



Dibeybe, Libya sağlık sektöründeki ‘yolsuzlukla’ mücadele sözü verdi

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)
TT

Dibeybe, Libya sağlık sektöründeki ‘yolsuzlukla’ mücadele sözü verdi

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)

Resmi raporlara göre Libya Ulusal Birlik Hükümeti’ni (UBH) çevreleyen yolsuzluk suçlamalarının ortasında, Başbakan Abdulhamid Dibeybe ‘vatandaşların çıkarlarına zarar veren hiçbir uygulamaya’ müsamaha göstermeyeceğine ve tüm sektörlerdeki suiistimallerin üzerine gideceğine söz verdi.

Libya Denetim Bürosu, UBH de dahil olmak üzere ülkedeki birçok tarafın kamu parasını ‘israf’ ettiğini ortaya çıkardı. Ancak Libya Avukatlar İttifakı’na atfedilen bir raporda UBH Sağlık Bakanlığı öne çıkarıldı ve ‘mali ve idari yolsuzluk vakaları’ bu bakanlığa atfedildi.

Libya Avukatlar İttifakı tarafından yalanlanan raporda, ‘zimmete büyük miktarda para geçirme’ ve ‘500 milyon dinardan fazla değeri olan kanser ilacı kaçakçılığı’ (1 dolar = 5,47 dinar) suçlamalarının yanı sıra böbrek hastaları için ilaç ve tıbbi malzeme alımında ve hastane bakımında yolsuzluk ve suiistimal suçlamaları da yer aldı.

Bu suçlamalar karşısında Dibeybe pazar akşamı sağlık sektörü yetkilileriyle genişletilmiş bir toplantı yaparak sağlık sektöründeki yolsuzlukla mücadelenin hükümetinin en önemli önceliği olduğunu vurguladı. Dibeybe, ‘bu hassas dosyaya herhangi bir şekilde karışılmaması ya da gevşeklik gösterilmemesi’ konusunda uyarıda bulunarak, ‘vatandaşlara sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesinden ödün verilmemesi’ gerektiğini belirtti.

UBH’nin bazı bakanları yolsuzluk davalarında hapis cezasına çarptırıldı. Son olarak Eğitim Bakanı Musa Mugaryif, mart ayı ortasında Trablus'taki bir mahkeme tarafından ders kitaplarının basım ihalelerinde ‘kayırma yaptığı’ gerekçesiyle üç yıl altı ay hapis cezasına çarptırıldı.

Dibeybe o dönemde, “Eğitim Bakanı, bakan olarak dokunulmazlığı olmasına rağmen kitapların tedarikini geciktirdiği için birkaç yıl hapis cezasına çarptırıldı” demişti.

 Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur (Başsavcılık ofisi)Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur (Başsavcılık ofisi)

Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur, UBH Kültür Bakanı Mebruke Tuği Osman ile eski Sağlık Bakanı Ali ez-Zanati ve yardımcısı Semir Koko'nun ‘yolsuzluk’ davalarına karıştıkları, mali ve idari ihlallerde bulundukları suçlamasıyla tutuklu yargılanmalarına karar vermiş, ancak bu kişilerin tamamı serbest bırakılmıştı.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 2021 raporuna göre Libya, yolsuzluktan en çok etkilenen ülkeler listesinde 180 ülke arasında 172. sırada yer alıyor.

Bakanlığın yanıtı

Sağlık Bakanlığı kendisine yöneltilen suçlamalara cevaben, ilaç ve tıbbi malzeme tedarikinde yolsuzluk yapıldığına dair tüm haberleri ‘ulusal sağlık kurumunun itibarını zedeleyecek bir iftira’ olarak nitelendirdi ve ‘personelinin çabalarının dürüstlüğünü sorgulamayı ve kişisel çıkarlar ya da dar siyasi kazanımlar elde etmek için hastaların acılarını istismar etmeyi’ amaçladığını söyledi.

Bakanlık, ‘özellikle onkoloji hastaları için yapılan tüm ilaç ve tıbbi ekipman ithalatının sıkı kontrol prosedürlerine uygun olarak ve ilgili düzenleyici makamlarla koordinasyon içinde gerçekleştirildiğini ve tüm yetkili makamların denetimine açık resmi kayıtlarla belgelendiğini’ kaydetti.

UBH dün yaptığı açıklamada, yeni kurumların kurulması da dahil olmak üzere tıp sektörünü geliştirmek için çalıştığını söyledi. UBH ayrıca, ‘temel sağlık hizmetlerinin etkinliğini arttırmak amacıyla’ çeşitli bölgelerdeki klinikleri ve sağlık merkezlerini denetleyecek bir temel tıbbi bakım otoritesinin kurulacağını duyurdu.

Libyalıların yurtdışında tedavi edilmesi konusuna da değinen UBH, Dibeybe'nin ‘yurtdışına gönderilen hasta sayısındaki artışı sınırlandırmak için ek kontroller oluşturulması’ gerektiğini vurguladığını belirterek, ‘ulusal sağlık kurumlarının kapasitelerini arttırmak ve yurtdışında tedaviye bağımlılığı azaltmak için bu dosyayı ülke içinde tedaviyi yerelleştirme planlarıyla ilişkilendirmenin’ önemini vurguladı.