Hizbullah'ın Beyrut saldırısının üzerinden 40 yıl geçti… Nöbet tutan askerin intihar bombacısı hakkında hatırladığı şuydu: “Bana baktı ve gülümsedi”

Hizbullah’ın Beyrut'taki ABD Deniz Kuvvetleri karargâhına düzenlediği bombalı saldırının üzerinden kırk yıl geçti.

Al Majalla / Ajanslar
Al Majalla / Ajanslar
TT

Hizbullah'ın Beyrut saldırısının üzerinden 40 yıl geçti… Nöbet tutan askerin intihar bombacısı hakkında hatırladığı şuydu: “Bana baktı ve gülümsedi”

Al Majalla / Ajanslar
Al Majalla / Ajanslar

Sami Moubayed

23 Ekim, Hizbullah'ın Beyrut'taki ABD Deniz Kuvvetleri karargâhına düzenlediği bombalı saldırının 40’ıncı yıl dönümü...

Hizbullah'ın Beyrut'taki ABD Deniz Kuvvetleri karargâhına düzenlediği bombalı saldırının 40’ıncı yıldönümü, Hizbullah ile İsrail arasında gerilimin tırmandığı ve Gazze'nin bombalandığı döneme denk geliyor. ABD Ordusu, Hizbullah'a baskı yapmak ve İsrail ordusunun Gazze'ye karadan müdahale etmesi halinde Hizbullah'ın İsrail'in kuzeyine saldırmaması için Akdeniz'de Lübnan açıklarına devasa donanma gemileri konuşlandırdı.

Bu tarih, Hizbullah ile İsrail arasında gerilimin arttığı ve Gazze'nin bombalandığı döneme denk geliyor. ABD Ordusu, Hizbullah'a baskı yapmak ve İsrail ordusunun Gazze'ye karadan müdahale etmesi halinde Hizbullah'ın İsrail'in kuzeyine saldırmaması için Akdeniz'de Lübnan açıklarına devasa donanma gemileri konuşlandırdı.

23 Ekim 1983 tarihinde 241 ABD deniz piyadesinin ölümüne yol açan bu eylem, 11 Eylül 2001'e kadar ABD’lilere yönelik en ölümcül terör saldırısıydı. Nitekim bugüne kadar El Kaide dışında hiçbir terör örgütü o saldırıdakinden daha fazla asker öldürmedi.

Lübnan'da çok uluslu Amerikan-Fransız barışı koruma gücünün bir parçası olarak konuşlandırılan ABD kuvvetlerinin öldürülmesi kırk yıl önce gerçekleşmiş olmasına rağmen, bu İran'ın vekil gücünün oluşturduğu tehlikenin sürekli bir hatırlatıcısı olarak ön plana çıkıyor. Hizbullah'ın ABD’lileri en son hedef aldığı yıl, örgütün Suudi Arabistan'ın Dahran kentinde 19 ABD Hava Kuvvetleri mensubunun ölümüne yol açan el-Huber Kuleleri saldırısını gerçekleştirdiği 1996’ydı…

“Bana baktı ve gülümsedi…”

Lübnan'daki çokuluslu güçler karargâhındaki nöbetçi askerin, 23 Ekim 1983'te patlayıcı yüklü sarı Mercedes kamyonunu binaya sürerek 241 ABD deniz piyadesini öldüren intihar bombacısıyla ilgili hatırladığı tek şey buydu. Çok sayıda ABD askerinin öldüğü saldırıda 28 kişi ağır yaralandı ve bunlardan 13'ü birkaç gün içinde yaşamını yitirdi. On dakika sonra ikinci bir intihar bombacısı, Fransız kuvvetlerinin Remle el-Beyda bölgesindeki karargahına benzer bir saldırı düzenleyerek 58 Fransız askerini öldürdü.

ABD Deniz Kuvvetleri karargahına yapılan saldırı Lübnan iç savaşında önemli bir dönüm noktasıydı. Dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan bunu ‘aşağılık bir davranış’ olarak nitelendirirken, Fransız mevkidaşı François Mitterrand bombalanan alanı ziyaret etmek için Beyrut'a gitti. ABD Başkan Yardımcısı George Herbert Walker Bush, 26 Ekim 1983'te Lübnan'ın başkentine gelerek şunu söyledi: “Teröristler bizi korkutamayacak.”

ABD Deniz piyadeleri, İsrail'in Haziran ve Eylül 1982 arasında Lübnan'ı işgal etmesinden kısa bir süre sonra Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Başkanı Yaser Arafat'ın isteği üzerine Filistin birliklerinin Batı Beyrut'tan çekilmesini denetlemek için çokuluslu güçlerin parçası olarak Lübnan'a gelmişlerdi. Arafat, İsraillilerin Lübnan başkentinden geriye kalan bölgeyi işgal etmesini yalnızca ABD korumasının engelleyebileceğini düşünüyordu. Zira İsrail, FKÖ ile İsrail’i birbirinden ayıracak 40 km derinliğinde bir tampon bölge oluşturmak amacıyla Lübnan'ı işgal etmişti. Açıklanmayan hedef, FKÖ'yü ezmek ve tamamen ortadan kaldırmaktı.

ABD Elçisi Philip Habib, Filistin güçlerinin geri çekilmesini izlemek üzere 800 ABD askerinin Beyrut'a gönderilmesini denetledi. 25 Ağustos 1982'de geldiler ve görevlerini tamamlamaları için 30 günlük bir süre verildi. Ancak Filistinlilerin geri çekilmesi Eylül ayının ilk haftasında sona erdi ve aynı ayın 10’unda Reagan güçlerine ülkelerine dönme emri verdi.

Dört gün sonra Lübnan'daki güvenlik durumu, 14 Eylül'de Cumhurbaşkanı Beşir Cemayel'in suikasta uğramasıyla daha da kötüleşti. Elie Hubeyka liderliğindeki Falanjist Lübnan Güçleri’nin, Cemayel'in öldürülmesine misilleme olarak Sabra ve Şatilla kamplarına saldırarak orada katliamlar gerçekleştirdi ve geriye binlerce masum Filistinli kurban kaldı.

(foto altı) ABD Deniz piyadeleri, patlamadan bir hafta sonra yıkılan karargahlarının enkazı altında ölüleri arıyor. (AFP)
ABD Deniz piyadeleri, patlamadan bir hafta sonra yıkılan karargahlarının enkazı altında ölüleri arıyor. (AFP)

Başkan Reagan, 18-20 Eylül tarihleri ​​arasında Beyaz Saray'da bir dizi toplantı yaptı. Toplantılar sonucunda ABD kuvvetlerinin “Lübnan hükümetinin başkenti üzerinde tam egemenliğini yeniden kazanmasına olanak sağlamak” misyonuyla Beyrut'a dönmesi kararlaştırıldı.

Ünlü ABD’li gazeteci Thomas Friedman o gün New York Times muhabiri olarak Beyrut'taydı. Başkan Reagan'ın kararını kendi deyimiyle ‘Amerikan suçu’ olarak değerlendiren Friedman’a göre eğer ABD’liler Beyrut'tan bu kadar çabuk çekilmeseydi Beşir Cemayel öldürülmeyecekti ve belki de Sabra ve Şatilla katliamı yaşanmayacaktı.

Bin 500 Amerikan askeri Lübnan'a döndü ve kardeşinin yerine cumhurbaşkanı seçilen Emin Cemayel onları Lübnan ordusunu eğitmeye davet etti. Eğitimin 1982 yılının sonlarında başlaması, Dürzi lider Velid Canbolat ve Şii Emel Hareketi'ndeki müttefiki Nebih Berri de dahil olmak üzere Cemayel kardeşlere karşı olan geniş bir yelpazedeki Lübnanlı siyasetçileri rahatsız etti.

Emin Cemayel'in ABD’lilerle iş birliğine ilk yanıt, 18 Nisan 1983'te, küçük bir Chevrolet kamyonunun Beyrut'taki ABD Büyükelçiliği karargâhına saldırıp 60'tan fazla insanı öldürdüğü gün geldi. Söz konusu saldırı, Cemayel’i projesinden caydırmadı ve 17 Mayıs 1983'te Lübnan ile İsrail arasında barış anlaşması imzalandı. Bu anlaşma, Müslüman ve Suriye yanlısı Lübnanlı politikacıları Cemayel’e karşı cephe almaya yöneltti. Dönemin başbakanı Şefik el-Vezzan, Batılı bir diplomatla yaptığı görüşmede bunu şöyle dile getirdi: “Bilmenizi isterim ki bugün hayatımdaki en üzücü gün. Bu anlaşma onurlu bir anlaşma değil.”

Lübnan İslami Cihad Hareketi

Lübnan İslami Cihad Hareketi (kendisiyle aynı adı taşıyan Filistinli örgütün ortaya çıkışından önce faaliyet gösteren Şii hareket), 23 Ekim 1983'te ABD Deniz Kuvvetleri karargahına yapılan saldırının sorumluluğunu üstlendi. Bu örgüt, o dönemde Lübnan'da faaliyet gösteren Şii milis gruplarından biriydi. Bazıları onu Hizbullah'ın doğuşunu hazırlayan örgüt olarak tanımladı ve 1983'ün başlarında kurulduğunu söyledi. Bazıları ise kurucusunun Hizbullah'ın lideri İmad Muğniye olduğunu iddia etti. Ancak Hizbullah daha sonraki yıllarda bunu yalanladı. Yapılan incelemelerde ABD Deniz Kuvvetleri karargahına çarpan kamyonun sürücüsünün İsmail Askeri isimli İran vatandaşı olduğu belirlendi. ABD’ye göre, İslami Cihad Hareketi’nin Genel Merkezi’nin Baalbek'te olduğu ve Tahran'daki devrimin başarısından dört yıl sonra İsrail ve ABD'yi Lübnan'dan çıkarmak için İran tarafından kurulduğu belirtildi.

“Ünlü ABD’li gazeteci Thomas Friedman o gün New York Times muhabiri olarak Beyrut'taydı. Başkan Reagan'ın kararını kendi deyimiyle ‘Amerikan suçu’ olarak değerlendiren Friedman’a göre eğer ABD’liler Beyrut'tan bu kadar çabuk çekilmeseydi Beşir Cemayel öldürülmeyecekti ve belki de Sabra ve Şatilla katliamı yaşanmayacaktı.”

İslami Cihad Hareketi, saldırıdan sonra AFP'nin Beyrut'taki ofisine şu bildiriyi gönderdi: “Bizler Allah'ın askerleriyiz. Bizler ne İranlı, ne Suriyeli, ne de Filistinliyiz; Kur’an-ı Kerim’in öğretisine uyan Müslümanlarız. Nisan ayındaki büyükelçilik bombalamasından sonra daha şiddetli vuracağımızı söylemiştik. Artık neyle karşı karşıya olduklarını anlıyorlar. Şiddet tek yolumuz olmaya devam edecek.”

(foto altı) Dönemin ABD Başkan Yardımcısı George Herbert Walker Bush, 26 Ekim 1983'teki patlamanın olduğu alanı incelerken. (AFP)
Dönemin ABD Başkan Yardımcısı George Herbert Walker Bush, 26 Ekim 1983'teki patlamanın olduğu alanı incelerken. (AFP)

İran, İslami Cihad Hareketi’yle herhangi bir bağlantısı olduğunu reddetti. New York Times ise şunu yazarak örgütün varlığını sorguladı: “Lübnan polis kaynakları, Batılı istihbarat kaynakları, İsrail hükümeti kaynakları ve Beyrut'taki üst düzey Şii dini liderlerin hepsi İslami Cihad Hareketi diye bir örgütün olmadığına inanıyor.” Ancak hareket, Aralık 1983'te Kuveyt'teki büyükelçiliğin bombalanması ve 18 Ocak 1984'te Beyrut Amerikan Üniversitesi Rektörü Malcolm Kerr'in öldürülmesi de dahil olmak üzere Lübnan ve diğer ülkelerdeki birçok terörist operasyonun sorumluluğunu üstlendi. Hareketin üstlendiği son operasyon, ABD Deniz Kuvvetleri karargahı operasyonundan dokuz yıl sonra, Mart 1992'de Arjantin’in başkenti Buenos Aires'teki İsrail Büyükelçiliği’nin bombalanmasıydı.

Gecikmeli ve zayıf tepkiler

Fransızlar, Ekim 1983'teki saldırılara yanıt olarak, Bekaa Vadisi'ndeki İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) mevzilerine çok sayıda füze ateşledi. ABD Başkanı Ronald Reagan, Başkan Yardımcısı George Herbert Walker Bush, Dışişleri Bakanı George P. Shultz ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert MacFarlane'nin tavsiyesi üzerine aynı şeyi Baalbek'te yapmak istedi. Zikredilen isimlerin hepsi, ABD deniz piyadelerinin bombalanmasından yalnızca İran'ın sorumlu olduğuna inanıyordu. Ancak ABD Savunma Bakanı Caspar Weinberger, Tahran'ın operasyona dahil olup olmadığından emin olmadığını söyleyerek aynı fikirde olmadığını belirtmişti. Weinberger, yıllar sonra Eylül 2001'de Frontline’a verdiği röportajda şöyle dedi: “Halen Beyrut'taki ABD Deniz Kuvvetleri karargâhını kimin bombaladığına dair gerçek bilgimiz yok ve o zaman da kesinlikle bilmiyorduk.”

“İslami Cihad Hareketi, 23 Ekim 1983'te ABD Deniz Kuvvetleri karargahına yapılan saldırının sorumluluğunu üstlendi. Bu örgüt, o dönemde Lübnan'da faaliyet gösteren Şii milis gruplarından biriydi.”

Weinberger, ABD'nin gecikmeli ve zayıf tepkisinin ardındaki nedenin bu belirsizlik olduğunu iddia etti. USS New Jersey savaş gemisi, Eylül 1983'te Beyrut kıyılarına ulaşmıştı, ancak Beyrut'un dış mahallelerindeki Dürzi ve Şii hedeflerine 11 füze ateşlediği 14 Aralık 1983'e kadar herhangi bir misillemede bulunmadı. Daha sonra USS John F. Kennedy'e ait uçaklar geldi ve USS New Jersey dokuz saatlik bir süre boyunca Bekaa Vadisi'ndeki hedeflere 300 mermi atmadan önce Lübnan'daki Suriye hedeflerine saldırdı.

ABD'nin tepkisi bu nispeten çekingen noktada durdu ve Şubat 1984'e gelindiğinde Amerikan kuvvetleri, misyonlarına yönelik kongre desteğinin azalması nedeniyle Lübnan'dan çekilmeye başladı. İslami Cihad Hareketi, bundan kısa bir süre önce Amerikalılar ve Fransızlar 1984 yılbaşına kadar Lübnan'ı terk etmezlerse ‘dünya sarsılacak’ tehdidinde bulunmuştu. ABD’nin geri çekilmesi, Lübnan İslami Cihad Hareketi’nin verdiği mühletin dolmasından iki ay sonra, 26 Şubat 1984'te tamamlandı.

* Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



İsrail SİHA’ları Şam kırsalında bir Hizbullah komutanı ve arkadaşının bulunduğu aracı hedef aldı

Suikasta uğrayan araba
Suikasta uğrayan araba
TT

İsrail SİHA’ları Şam kırsalında bir Hizbullah komutanı ve arkadaşının bulunduğu aracı hedef aldı

Suikasta uğrayan araba
Suikasta uğrayan araba

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İsrail'e ait bir insansız hava aracının bugün Şam kırsalında, Şam-Beyrut yolu üzerindeki 4. Tümen'e ait kontrol noktası yakınlarında bir aracı hedef aldığını duyurdu.

SOHR yaptığı açıklamada, araçta Lübnan Hizbullah grubunun lideri ve arkadaşı olmak üzere iki kişinin seyahat ettiğini ve akıbetlerinin hala bilinmediğini, ancak Merkezi Haber Ajansı'ndan gelen bilgilerin hedefin hayatta kaldığını gösterdiğini belirtti.

Gözlemevi, 2024 yılının başından bu yana İsrail'in Suriye topraklarını 27’si hava ve 12’si kara saldırısı olmak üzere 39 saldırı düzenlediğini ve bu saldırıların silah ve mühimmat depoları, karargâh merkezleri ve araçlar da dahil olmak üzere yaklaşık 79 hedefin yaralanması ve imha edilmesiyle sonuçlandığını belirtti.

SOHR’un açıklamasına göre bu saldırılarda 131 asker öldü, 57 asker de yaralandı.


İsrail Cibaliye'de evlerine gitmeye çalışan sivillere saldırdı: 15 ölü ve 30 yaralı

İsrail askerleri bugün Gazze Şeridi'nde (İsrail Ordusu- AFP)
İsrail askerleri bugün Gazze Şeridi'nde (İsrail Ordusu- AFP)
TT

İsrail Cibaliye'de evlerine gitmeye çalışan sivillere saldırdı: 15 ölü ve 30 yaralı

İsrail askerleri bugün Gazze Şeridi'nde (İsrail Ordusu- AFP)
İsrail askerleri bugün Gazze Şeridi'nde (İsrail Ordusu- AFP)

Filistin Televizyonu bugün (Cumartesi), İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampında evlerine dönmeye çalışan sivillere saldırması sonucu 15 kişinin öldüğünü ve 30 kişinin yaralandığını bildirdi.

Konuyla ilgili olarak Filistin Haber ve Enformasyon Ajansı (WAFA) bugün "işgal ordusunun Cibaliye kampındaki bir sığınağın girişini bombaladığını ve kamp içinde evlerine dönmeye çalışan vatandaşları hedef aldığını, bunun sonucunda çoğu Kamal Adwan Hastanesi’ne nakledilen onlarca şehit ve yaralı olduğunu" bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın aktardığına göre WAFA haberinde: "Günlerdir sürekli bombardıman altında olan kamptaki insani durum felaket boyutunda; kampta kalan aileler kuşatma altında, gıda, su ve ilaç gibi temel yaşam ihtiyaçlardan yoksun, ambulans ve sivil savunma ekipleri kampa ulaşamıyor ve içerideki ceset ve yaralıları alamıyor, bu ise gerçek bir felaketin habercisi" ifadelerini kullandı.

Yedioth Ahronoth gazetesi dünkü haberinde, Cibaliye mülteci kampındaki İsrail güçlerinin buradaki çatışmaları, 7 Ekim 2023'te savaşın başlamasından bu yana ordunun karşılaştığı en şiddetli çatışmalar olarak nitelendirdiğini bildirdi.

Gazete, İsrail güçlerinin Cibaliye 'deki çatışmaların çok yoğun olduğunu ve Hamas'ın "büyük bir direniş" gösterdiğini söylediklerini aktardı.


Gazze Şehrinin güneybatısında bu sabah şiddetli silah sesleri ve patlamalar duyuldu

Gazze Şeridi'nde operasyon yapan İsrail askerleri (AFP)
Gazze Şeridi'nde operasyon yapan İsrail askerleri (AFP)
TT

Gazze Şehrinin güneybatısında bu sabah şiddetli silah sesleri ve patlamalar duyuldu

Gazze Şeridi'nde operasyon yapan İsrail askerleri (AFP)
Gazze Şeridi'nde operasyon yapan İsrail askerleri (AFP)

Filistin Enformasyon Merkezi (PIC), bu sabah Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Gazze Şehri'nin güneybatısında şiddetli silah ve patlama seslerinin yankılandığını duyurdu.

Merkez, İsrail güçlerinin birkaç gündür askeri operasyon yürüttüğü Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampında da gruplar ve İsrail güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandığını belirtti.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta, Refah şehrinin güneyi ve doğusu yoğun topçu bombardımanına ve helikopter saldırılarına maruz kaldı.

İsrail saldırısında Han Yunus'un doğusundaki Abasan el-Kabira bölgesinde El Farahin kasabası da hedef alındı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre El Aksa TV, İsrail uçaklarının Refah'ın merkezindeki bir evi hedef alması sonucu dün akşam iki kişinin öldüğünü bildirmişti.

İsrail uçakları ayrıca Cibaliye Kampı'nın batısındaki Faysal bin Fahd Okulu'na çok sayıda füze atarak, bir vatandaşı ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına neden oldu.


El-Kassam Tugayları Refah'ın doğusunda 15 İsrail askerinin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze Şeridi'ndeki Cibaliye Mülteci Kampı yakınlarında bir İsrail tankı (AP)
Gazze Şeridi'ndeki Cibaliye Mülteci Kampı yakınlarında bir İsrail tankı (AP)
TT

El-Kassam Tugayları Refah'ın doğusunda 15 İsrail askerinin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze Şeridi'ndeki Cibaliye Mülteci Kampı yakınlarında bir İsrail tankı (AP)
Gazze Şeridi'ndeki Cibaliye Mülteci Kampı yakınlarında bir İsrail tankı (AP)

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları bugün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın doğusunda 15 İsrail askerini öldürdüğünü duyurdu.

Şarku'l Avsat'ın Filistin merkezli Safa haber ajansından aktardığına göre, el-Kassam Tugayları tarafından X platformunda yayınlanan paylaşımda, “Mücahitlerimiz, bir Kassam grubunun çok sayıda askerin barikat kurduğu eve baskın düzenleyerek askerlerle sıfır mesafeden çatışmaya girmesi ve ardından Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın doğusunda yer alan et-Tanur mahallesi bölgesinde bir anti-personel düzeneğini patlatmasının ardından 15 Siyonist askeri ortadan kaldırmayı başardı” ifadesi yer aldı.

Almsn Haber Ajansı DPA'ya göre açıklamanın devamında, “Aynı bölgede bir Siyonist Merkava 4 tankı Yasin 105 füzesiyle hedef alındı” denildi.

İsrail ordusu, İsrail'in askeri operasyonları sonucunda Gazze Şeridi'nin dört bir yanından yerinden edilen yaklaşık 1,5 milyon Filistinliye ev sahipliği yapan kentte askeri operasyon başlatmanın yansımaları konusunda bölgesel ve uluslararası uyarıların ortasında, pazartesi günü Refah'ın doğusunda bir operasyon başlattı.

İlgili bağlamda Safa haber ajansı, İsrail ordusunun Cibaliye Mülteci Kampı’na yönelik işgalini yedinci gününde de sürdürdüğünü ve bu sabah yerel saatle 9:30'da kampın batı bölgelerine yeniden topçu ateşi açtığını bildirdi. Ajans ayrıca, İsrail işgal güçlerinin günlerdir sağlık ekiplerinin sokaklardaki ölülere ulaşmasını engellediğini de belirtti.


Hizbullah'ın İsrail'e karşı kullandığı yeni silahlar neler?

İran'ın Elmas füzesi (arşiv)
İran'ın Elmas füzesi (arşiv)
TT

Hizbullah'ın İsrail'e karşı kullandığı yeni silahlar neler?

İran'ın Elmas füzesi (arşiv)
İran'ın Elmas füzesi (arşiv)

Hizbullah İsrail ile çatışmalarında zaman zaman yeni silahlar duyuruyor. Son olarak perşembe günü, hedeflerinin üzerine saldırmadan önce füze fırlatan bir insansız hava aracını (İHA) yedi ay önce başlayan gerginlikten beri ilk kez kullandı. Peki, Hizbullah'ın İsrail'e yönelik saldırılarında kullandığı bu yeni silahların en öne çıkanları hangileri?

Silahlı saldırı SİHA’ları

Hizbullah, perşembe günü İsrail'in Metula kentindeki bir askeri alana iki adet S-5 füzesi ile donatılmış ‘silahlı saldırı SİHA’sı’ ile operasyon düzenlediğini ve ardından SİHA’nın infilak ettiğini duyurdu. Hizbullah, SİHA’nın tankların bulunduğu bölgeye doğru uçuşunu, iki füze ateşlemesini ve ardından patlamasını belgeleyen bir video yayınladı.

​​Hizbullah’ın ‘Sarallah’ tanksavar füze sistemi. (Hizbullah’ın yayınladığı bir videodan)

Hizbullah’ın ‘Sarallah’ tanksavar füze sistemi. (Hizbullah’ın yayınladığı bir videodan)

Hizbullah, 7 Ekim'de Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasında başlayan savaşın ardından, İsrail ile karşılıklı bombardıman yapılmasından bu yana ilk kez böyle bir silah kullandığını duyurdu. İsrail ordusu perşembe günü SİHA patlaması sonucu üç askerin yaralandığını açıkladı.

Hizbullah medyası tarafından verilen bilgiye göre SİHA'nın savaş başlığı 25 ila 30 kilogram ağırlığında yüksek patlayıcı içeriyordu.

Askeri analist emekli Tuğgeneral Halil el-Hilu AFP'ye yaptığı açıklamada, bu SİHA’nın öneminin İsrail toprakları içinden saldırı düzenleyebilmesi olduğunu belirterek, Hizbullah'ın ‘kolayca kontrol edilebilen ve radarlar tarafından tespit edilmeden alçak irtifada yavaşça uçabilen İHA’lar’ gönderebilme kabiliyetinden faydalandığını kaydetti.

Hizbullah çarşamba günü, Lübnan sınırına 30 kilometreden fazla uzaklıktaki Tiberya kentinin batısında bulunan bir İsrail üssüne ‘bir dizi saldırı SİHA’sı” ile saldırı düzenlediğini duyurdu. Analistlere göre bu, karşılıklı bombardımanın başlamasından beri İsrail toprakları içinde düzenlenen en derin saldırı oldu.

Güdümlü ve ağır füzeler

Hizbullah son haftalarda, askeri mevzileri ve araçları hedef almak için İHA’lar ve güdümlü füzeler kullandığı ‘karmaşık’ olarak tanımladığı saldırılar düzenlediğini duyurdu.

Hizbullah ayrıca son zamanlarda İran yapımı Burkan ve Elmas ile adını 2015 yılında Suriye'de öldürülen bir Hizbullah komutanından alan Cihad Muğniye gibi güdümlü ve ağır füzeler kullandığını da açıkladı.

 İran'ın Burkan füzesi (Tahran'ın müttefiki Yemenli Husilere bağlı medya kuruluşları)

İran'ın Burkan füzesi (Tahran'ın müttefiki Yemenli Husilere bağlı medya kuruluşları)

Hilu ayrıca, Hizbullah'ın halen ağırlıklı olarak 5 ila 8 kilometre menzile sahip Kornet tanksavar füzelerine güvendiğini ve bunları daha uzak mesafelerde de kullanabileceğini belirtti.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Hizbullah diğer yandan Demir Kubbe'yi atlatan ve sadece tanklar tarafından durdurulabilen bir başka zırh delici güdümlü füze olan Rus Konkurs füzesini de kullanıyor.

Hizbullah'ın büyüklüğü tam olarak bilinmemekle birlikte son yıllarda gelişen devasa bir silah cephaneliği bulunuyor. Hizbullah birçok kez İsrail'in derinliklerine ulaşabilen çok sayıda gelişmiş silah ve füzeye sahip olduğunu açıkladı.

Son yedi aydır Hizbullah ve İsrail, analistlerin deyimiyle, her iki tarafın da birbirlerinin saldırı yöntemlerini ve askeri taktiklerini test ettiği günlük bir yıpratma savaşı yürütüyor.


Hizbullah operasyonlarında ‘taktiksel’ gelişme

 Lübnan askerleri ve Kızıl Haç gönüllüleri, İsrail'in hava saldırısında iki Suriyeli çocuğun ve bir Hizbullah üyesinin öldüğü Neccariye beldesinde. (AP)
Lübnan askerleri ve Kızıl Haç gönüllüleri, İsrail'in hava saldırısında iki Suriyeli çocuğun ve bir Hizbullah üyesinin öldüğü Neccariye beldesinde. (AP)
TT

Hizbullah operasyonlarında ‘taktiksel’ gelişme

 Lübnan askerleri ve Kızıl Haç gönüllüleri, İsrail'in hava saldırısında iki Suriyeli çocuğun ve bir Hizbullah üyesinin öldüğü Neccariye beldesinde. (AP)
Lübnan askerleri ve Kızıl Haç gönüllüleri, İsrail'in hava saldırısında iki Suriyeli çocuğun ve bir Hizbullah üyesinin öldüğü Neccariye beldesinde. (AP)

Hizbullah ve İsrail arasındaki çatışmalar, Hizbullah’ın operasyonlarındaki ‘taktiksel’ gelişmeyle daha önce görülmemiş bir gerilime tanık oluyor. Ancak bu durum, görüldüğü üzere ‘daha geniş kapsamlı bir savaşın çatısı altında’ kalmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz saatlerde Lübnan'ın iç kesimlerinde, ilki güneyde Sayda bölgesinde, ikincisi ise Lübnan'ı Suriye'ye bağlayan uluslararası yol üzerindeki Bekaa Vadisi'nde olmak üzere iki suikast kaydedildi.

Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bilgilere göre ilk saldırıda bir Hizbullah üyesi ve iki Suriyeli çocuk öldürülürken, Mecdel Encar'daki ikinci saldırıda bir el-Kassam Tugayları yetkilisi hedef alındı. Hizbullah suikastlara birkaç operasyonla karşılık verdi. Bunlardan biri insansız hava araçlarıyla (İHA) yapılan hava saldırısıyla Catun'daki topçu taburu karargahının, diğeri ise 50 Katyuşa roketiyle Suriye'nin Golan bölgesindeki Tsnobar lojistik üssünün hedef alınmasıydı.

Uzmanların kanaatine göre Lübnan'ın güney cephesinde artan gerilimin, ABD ve İran'ın çatışmaların genişlemesine karşı çıkan kararlarıyla ilgili nedenlerden dolayı ‘daha geniş kapsamlı bir savaşın çatısı altında’ kalması bekleniyor.


‘Amerikan limanı’ faaliyete geçerken Gazze Şeridi'ndeki çatışmalar şiddetlendi

 ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından Gazze açıklarındaki yüzer iskelenin Gazze Şeridi sakinleri için yardım almaya başlarken yayınlanan fotoğrafı (CENTCOM - AFP)
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından Gazze açıklarındaki yüzer iskelenin Gazze Şeridi sakinleri için yardım almaya başlarken yayınlanan fotoğrafı (CENTCOM - AFP)
TT

‘Amerikan limanı’ faaliyete geçerken Gazze Şeridi'ndeki çatışmalar şiddetlendi

 ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından Gazze açıklarındaki yüzer iskelenin Gazze Şeridi sakinleri için yardım almaya başlarken yayınlanan fotoğrafı (CENTCOM - AFP)
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından Gazze açıklarındaki yüzer iskelenin Gazze Şeridi sakinleri için yardım almaya başlarken yayınlanan fotoğrafı (CENTCOM - AFP)

ABD'nin Gazze açıklarındaki yüzer limanına nakledilen ilk yardımlar, kuşatma altındaki Gazze Şeridi'nde dağıtılmaya başlanırken, İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de 27 Ekim'de kara harekâtının başlamasından bu yana yaşanan çatışmaların ‘en şiddetli boyuta ulaşabileceğini’ bildirdi.

Bu atmosferde ABD Başkanı Joe Biden yönetimindeki yetkililer, Tel Aviv'i Washington'un Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme ve Ortadoğu'da kalıcı barışı sağlama vizyonunu benimsemeye ikna etme fırsatlarını tükettiklerini ve iki tarafın her zamankinden daha uzak hale geldiğini düşünüyor.

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı bilgiye göre İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri yönetimin insan kayıplarının yanı sıra yılda yaklaşık 5,4 milyar dolara mal olacağını gösteren bir ordu raporu nedeniyle, Gazze Şeridi üzerinde askeri yönetim uygulama planına alternatif aramaya karar verdi..


Cenin Taburu'nun komutanlarından biri İsrail'in Cenin'e düzenlediği hava saldırısında öldürüldü

Geçtiğimiz nisan ayında Cenin'de İsrail ateşiyle öldürülen bir gencin cenaze töreni sırasında iki silahlı Filistinli (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Cenin'de İsrail ateşiyle öldürülen bir gencin cenaze töreni sırasında iki silahlı Filistinli (Reuters)
TT

Cenin Taburu'nun komutanlarından biri İsrail'in Cenin'e düzenlediği hava saldırısında öldürüldü

Geçtiğimiz nisan ayında Cenin'de İsrail ateşiyle öldürülen bir gencin cenaze töreni sırasında iki silahlı Filistinli (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Cenin'de İsrail ateşiyle öldürülen bir gencin cenaze töreni sırasında iki silahlı Filistinli (Reuters)

İsrail ordusu dün akşam (Cuma) bir savaş uçağının Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı’nda bir evi bombaladığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın İsrail medyasından aktardığına göre Cenin'deki bombalama eylemi saldırı planlayan bir hücreyi hedef aldı. Filistinli medya kuruluşları daha sonra ölen kişinin İslam Hamayse adlı Cenin Taburu komutanı olduğunu bildirdi.

İslami Cihad Hareketi’nin silahlı kanadı Kudüs Seriyyeleri’ne bağlı Cenin Taburu, Komutan İslam Hamayse’nin öldürüldüğünü duyurdu.

Filistin Sağlık Bakanlığı ise İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırıda bir Filistinli’nin öldüğünü ve sekiz kişinin de yaralandığını açıkladı.

Bakanlık açıklamasında sekiz yaralıların durumunun ‘stabil’ olduğunu ve iki hastanede tedavi gördüklerini bildirdi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Durumu stabil olan beş şarapnel yaralanması Cenin Devlet Hastanesi'ne, durumu stabil olan üç yaralanma ise İbn Sina Hastanesi'ne ulaştı.”

İsrail ordusu, operasyonun savaş uçakları ve bir helikopter tarafından gerçekleştirildiğini ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın patlak vermesinden çok önce şiddet olaylarının arttığı Batı Şeria'da nadir görülen bir olay olduğunu belirtti.

Ordu, militanlar tarafından operasyon merkezi olarak kullanılan bir yerleşkeyi vurduğunu ve Hamayse'nin İsraillilere yönelik birçok saldırıdan sorumlu olduğunu söyleyerek öldüğünü doğruladı.

İsrail ordusu ayrıca, saldırının ‘yakın bir tehdidi bertaraf etmek için gerçekleştirildiğini’ ifade etti, ancak hangi tehdit konusunda bilgi vermedi..


ABD elçisi: "İslamcılar" bizim ve Sudanlılar için bir sorun

ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello (Şarku'l Avsat)
ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello (Şarku'l Avsat)
TT

ABD elçisi: "İslamcılar" bizim ve Sudanlılar için bir sorun

ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello (Şarku'l Avsat)
ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello (Şarku'l Avsat)

ABD'nin Sudan özel elçisi Tom Perriello dün (Cuma) yaptığı açıklamada, devrik rejimin destekçileri olan İslamcıların mevcut sahnedeki varlığının "bizim ve Sudanlılar için büyük bir sorun teşkil ettiğini" söyledi. Perriello: "Ordu içinde savaşçılar olduğunu biliyoruz ve ülke dışından gelip savaşa katılanlar da var" ifadelerini kullandı. Kenya'nın başkenti Nairobi'de bir grup Sudanlı ile yaptığı toplantıda Perriello, ülkesinin kurumları ve bireyleri etkileyecek yaptırım silahının kullanımını genişleteceğini ve bunların çeşitli ülkelerdeki çalışmalarını etkileyeceğini belirtti. Perriello, "Vahim sonuçları olacağı nedeniyle" El Fashir'e askeri müdahaleye karşı Hızlı Destek Kuvvetleri’ne güçlü uyarılarda bulunduğunu belirtti.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk ise El Faşhir'in saldırıya uğraması halinde insani bir felaket yaşanabileceği uyarısında bulundu.


İsrail, Uluslararası Adalet Divanı önünde Güney Afrika'nın ‘soykırım’ suçlamalarına yanıt veriyor

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
TT

İsrail, Uluslararası Adalet Divanı önünde Güney Afrika'nın ‘soykırım’ suçlamalarına yanıt veriyor

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)

İsrail bugün Uluslararası Adalet Divanı (UAD) önünde, Güney Afrika'nın Refah'taki askeri operasyonla Gazze Şeridi'ndeki ‘soykırımı’ devam ettirdiği yönündeki suçlamalarına cevabını sunacak.

Pretorya, UAD'dan İsrail'in Hamas'ı ortadan kaldırmak için gerekli olduğunu söylediği Refah saldırısını durdurmasını talep etti.

İsrail daha önce uluslararası hukuka bağlılığının ‘sarsılmaz’ olduğunu vurgulamış ve Güney Afrika'nın açtığı davayı ‘tamamen temelsiz’ ve ‘ahlaki açıdan iğrenç’ olarak nitelendirmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ın son kalesi olarak gördüğü Refah'ta geniş çaplı bir kara harekâtının Hamas’ı ortadan kaldırmak için gerekli olduğunu söylüyor.

İsrail dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, yoğun nüfuslu bu kente yönelik geniş çaplı bir saldırıya karşı uluslararası uyarılara rağmen, Refah'taki kara operasyonlarını ‘yoğunlaştıracağını’ duyurdu. İsrail'in Refah'ta ‘insani bir felaketi’ önlediğini düşünen Netanyahu, ofisi tarafından Arapça olarak yayınlanan açıklamasında “Şu ana kadar Refah'taki yaklaşık yarım milyon insan çatışma bölgelerinden tahliye edildi. Bahsettikleri insani felaket gerçekleşmedi ve gerçekleşmeyecek” ifadelerini kullandı.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ise Refah'taki askeri operasyonun ‘takviye kuvvetlerin girişiyle devam edeceğini’ duyurdu.