İran destekçileri Irak'ta ABD'ye karşı çatışmaya itiliyor

Bölgedeki hareketlenmenin arkasında Gazze'deki savaşın etkisi var.

Göstericiler 18 Ekim'de, Bağdat'taki ABD Büyükelçiliği’nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden asma köprünün yakınında toplandı. (AFP)
Göstericiler 18 Ekim'de, Bağdat'taki ABD Büyükelçiliği’nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden asma köprünün yakınında toplandı. (AFP)
TT

İran destekçileri Irak'ta ABD'ye karşı çatışmaya itiliyor

Göstericiler 18 Ekim'de, Bağdat'taki ABD Büyükelçiliği’nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden asma köprünün yakınında toplandı. (AFP)
Göstericiler 18 Ekim'de, Bağdat'taki ABD Büyükelçiliği’nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden asma köprünün yakınında toplandı. (AFP)

Rüstem Mahmud

Irak'ta çeşitli alanlarda hayati çıkarları ve iki askeri üssü bulunan ABD ile İran'a ‘sadık’ Iraklı silahlı gruplar arasında aylarca süren sükûnetin ardından son birkaç gündür yaşananlar, bu sakinliğin bozulma olasılığına işaret ediyor. İsrail'in Gazze'ye yönelik savaş tarzı ve İran’a sadık grupların kendi menfaatleri uğruna elde etmek istedikleri birtakım kazanımlar bu durumu tetikleyecek. Ayrıca bu esnada savaş sırasında İsrail'e verdiği tam destek nedeniyle Irak halkının ABD'ye karşı duyduğu kızgınlıktan yararlanacaklar. Aynı şekilde bölgenin şu anda içinde bulunduğu hassas güvenlik durumu da istismar edilebilir. Bu noktada ABD'nin ne pahasına olursa olsun savaşın kapsamını genişletmeme çabası da göz önünde bulundurulacaktır.

Artan hareketlenme

Irak Parlamento üyesi ve Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) liderlerinden Hadi el-Amiri, Asaib Ehl-i Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali, bir dizi Iraklı İran yanlısı siyasetçi ve askeri lider tarafından Irak'taki ABD askeri çıkarlarını ve üslerini hedef alan tehditler ardı ardına geldi.

İlk saha operasyonları, 18 Ekim Çarşamba günü Irak'ın batısındaki Anbar vilayetinde bulunan Ayn el-Esed Hava Üssü’nün iki insansız hava aracı (İHA) ile hedef alınmasıyla gerçekleştirildi. ABD ordusu, üssün hava sahasına ulaşmadan İHA’ları vurduğunu bildirdi. Aynı gün Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Terörle Mücadele Servisi, Erbil'in kuzeyindeki el-Harir Üssü yakınlarına bir İHA’nın zarar görmeden düştüğünü duyurdu.

İki saldırıdan sadece iki gün sonra Irak güvenlik kaynakları, iki İHA’nın Ayn el-Esed Hava Üssü’ne yeniden saldırdığını ortaya çıkardı. ABD güçleri bunlardan birini vurmayı başardı, diğeri ise düştü. Bu olay, Irak Savunma Bakanı Sabit el-Abbasi'nin üssü ziyaret etmesinden birkaç saat sonra gerçekleşti. Bakanlık’tan yapılan açıklamada, ziyaretin ‘güvenlik durumunun takibi ve vilayetteki birimlerin denetlenmesi’ amaçlı olduğu belirtildi. Aynı gün Irak'taki silahlı gruplar tarafından yapılan açıklamada, üyelerinin IKBY’deki el-Harir Üssü’nü hedef almak üzere geri döndüğü kaydedildi. Bu arada Erbil kentindeki ABD Konsolosluğu'nun ihtiyati güvenlik tedbirleri aldığı ve el-Harir Üssü'ndeki ABD kuvvetlerinin ‘savunma siperleri kazmak’ da dahil olmak üzere ‘her türlü acil duruma karşı tam hazırlık’ aşamasına girdiği haberleri yayıldı.

Irak Ordusu’nun 7’nci Tümeni’nin 29’uncu Tugayı, devriyelerinin Ayn el-Esed Hava Üssü’ne yönlendirilmiş, sökülmüş Grad füzelerini taşıyan bir füze fırlatma rampası bulduğunu açıkladı.

Aynı bağlamda Iraklı Kürt kaynaklar, Haşdi Şabi’ye bağlı grupların Suriye sınırı yakınlarındaki Sincar bölgesinde (Ezidi Kürtlerin çoğunlukta olduğu) yoğun hareketlilik içinde olduğunu bildirdi. Kaynaklar, bu bölgede Suriye tarafındaki ABD askeri üslerine yönelik roket fırlatma rampaları kurulduğunu tahmin ettiklerini ifade ettiler. Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığına göre Irak’taki İslami direniş grupları, daha sonra yaptıkları bir açıklamada 20 Ekim Cuma sabahı ‘Deyrizor kırsalındaki Koniko gaz sahasında bulunan bir Amerikan işgal üssüne füze attıklarını’ duyurdu. Bu bilgi daha sonra ABD ordusu tarafından da doğrulandı.

“Ekim 2021'deki parlamento seçimlerinden, mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin Ekim 2022'de seçilmesine kadar geçen bir yıllık süreç içerisinde Irak, bir yandan İran'a yakın siyasi güçler, diğer yandan Sadr Hareketi ile Kürt-Sünni müttefikleri arasında fırtınalı bir siyasi krize tanık oldu.”

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, son dönemde yaşanan gerilimin ışığında ABD'nin Ortadoğu'daki askeri hazırlığının güçlendirildiğini duyurarak “THAAD füzesavar sistemi ve ek Patriot hava savunma bataryaları bölge genelinde konuşlandırılacak” dedi. Gözlemciler bu takviyelerin çoğunluğunun Irak'taki ABD üslerine olmasını bekliyor.

Mutabık kalınan uzlaşı formülü

Gazze Savaşı'na giden döneme ve bu yeni gerilime değinen Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), Irak'taki güvenlik durumunu “2003'ten bu yana en istikrarlı dönemini yaşıyor” olarak tanımlıyor. Al Majalla’nın temasa geçtiği güvenlik uzmanları, bunu ABD ile İran'a yakın Iraklı güçler arasında iki yıl boyunca art arda biriken, üzerinde mutabakata varılan dört siyasi faktöre bağlıyor.

Eski Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi hükümetinin son aylarında ABD, Irak'taki Amerikan askeri varlığının geleceği için bir ‘uzlaşı formülü’ üzerinde anlaşmaya vardı. Söz konusu formül kapsamında Irak'taki muharebe rolünün ve misyonunun sona erdirilmesi, bir dizi askeri üssün tasfiye edilmesi ve binlerce Amerikan askerinin Irak'tan çekilmesi kabul edildi.

Ekim 2021'deki parlamento seçimlerinden, mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin Ekim 2022'de seçilmesine kadar geçen bir yıllık süreç içerisinde Irak, bir yandan İran'a yakın siyasi güçler, diğer yandan Sadr Hareketi ile Kürt-Sünni müttefikleri arasında fırtınalı bir siyasi krize tanık oldu. ABD, İran'a yakın yeni Irak hükümetini kabul etti. ABD, ekonomik olsun siyasi olsun bu hükümete destek verdi. Yeni kurulan hükümetin enerji dosyalarını ve Irak hükümetinin mali yeniden yapılandırılmasını destekledi. ABD’li yetkililer, Irak'ı ziyaret etti ve Sudani’yi Beyaz Saray'a davet ederek onunla kapsamlı bir iş birliği yaptı.

Fotoğraf Altı: Bağdat, 13 Ekim’de Filistin’e destek gösterisine ev sahipliği yaptı. (AP)
Bağdat, 13 Ekim’de Filistin’e destek gösterisine ev sahipliği yaptı. (AP)

Ancak Sudani hükümetinin görev yaptığı tüm yıl boyunca ABD, IKBY’ye yeterince destek vermedi. IKBY, siyasi olarak ABD'ye en yakın Irak tarafı olup, İran ve ona yakın Irak güçlerinin kontrolü dışındaki tek Irak bölgesi olarak ön plana çıkıyor. ABD, İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) IKBY’deki Kürt mülteci kamplarına yönelik füze saldırılarına da göz yumdu. Merkezi bütçeden bölgenin payını kestikten ve bölgenin petrolünü Türkiye üzerinden ihraç etmesini engelledikten sonra merkezi Irak hükümeti üzerinde siyasi veya mali baskı uygulamadı.

Birbirini takip eden bu adımlar boyunca, bir dizi anlaşmaya varılan gizli ABD/İran müzakereleri yaşandı. Bunların arasında ABD'nin İran hükümetine dondurulmuş İran fonlarındaki altı milyar doları ve her iki tarafça tutulan esirlerin karşılıklı serbest bırakılması da var.

“Geçtiğimiz iki yıl, özellikle Haşdi Şabi gruplarının ve İran'a yakın siyasi güçlerin ABD ile yaptığı anlaşma nedeniyle Şii çoğunluğun bulunduğu orta ve güney bölgelerde ABD varlığının en olumlu karşılandığı dönem oldu.”

Bu olaylar, iki taraf arasında karşılıklı anlaşmaya dayalı bir anlaşma yarattı. Ancak yakın ufukta net dönüşümler görünüyor.

ABD tereddüdü ve Irak'ın mizaç değişimi

Iraklı araştırmacı yazar Şevan Mezuri, Al Majalla’ya verdiği demeçte son iki yılın, özellikle Haşdi Şabi gruplarının ve İran'a yakın siyasi güçlerin ABD ile yaptığı anlaşma nedeniyle Şii çoğunluğun bulunduğu orta ve güney bölgelerde ABD varlığının en olumlu karşılandığı dönem olduğunu açıklıyor. Buna karşın Irak mali kaynaklarında gözle görülür bir artışa tanık oldu ve büyük Amerikan ve Avrupalı ​​uluslararası şirketlerle temiz enerji anlaşmalarının imzalanmasıyla başlayan dev ekonomik ve siyasi projelerin özellikleri ufukta belirdi. Bu, Ortadoğu'yu Avrupa Kıtası’na bağlayacak ‘Türkiye – Irak Kalkınma Yolu’ girişimiyle ve Çin ile ‘Bir Kuşak Bir Yol’ girişimine girmekten geçiyor.

Mezuri açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Haşdi Şabi ve onlara sponsor olan siyasi güçler bu dönem boyunca olağanüstü bir coşku hissettiler. ABD onu Irak'ın fiili hükümdarı olarak kabul etti. Ekonomik, güvenlik ve sosyal hakimiyeti netleşti. Haşdi Şabi'ye en çok düşman olan iki siyasi taraf IKBY ve Sadr Hareketi zayıfladı. Bununla birlikte desteklediği hükümete, halkın kendisine yönelik öfkesini hafifletmek amacıyla bazı ekonomik projeler ve başarılar elde etmesi için alan tanındı ve birçok iç kurum yeniden formüle edildi. Onlarca parlamento kanunu ve mevzuatı geçirerek halk tarafından kabul gördü.”

Mezuri'nin açıkladığı gibi bu formülün mevcut şartlara göre devam etmesi mümkün görünmüyor. Irak kamuoyunun Gazze halkına yönelik sempatisi keskin. İran'a yakın kesimler, bir yandan bu dönüşümü gerçekleştirmek amacıyla onu istismar etmek, diğer yandan da İran'ın yararına ABD üzerinde çeşitli baskılar yaratmak için her türlü çabayı gösterecek. ABD, mevcut savaş alanını genişletmemek adına kendi zaman ve koşullarında en temkinli ve muhafazakâr tavrını sergiliyor.

Gösteriler ve halk girişimleri kamuoyundaki bu değişimin göstergesidir. Ayrıca Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin Kahire Barış Zirvesi’nde yaptığı duygusal konuşma, Irak hükümetinin bir tarafta İran ve Haşdi Şabi gruplar, diğer tarafta ABD arasında dengeli bir bölgede kalamayacağını gösterdi. ABD'nin Haşdi Şabi çatışmalarına herhangi bir şekilde karşılık verme konusundaki çekincesi -şimdiye kadar- ABD'nin muammalı durumunun kanıtıdır.

Hizbullah deneyimini geri kazanmak

Bu, her durumda, İran'a yakın ve ona sadık olan Iraklı grupların, Filistinliler adına doğrudan bir askeri çatışmaya girebilecekleri anlamına gelmiyor. Aksine, denklemi ve Irak'ın iç dengesini giderek daha fazla kendi lehine yeniden formüle etme amacıyla, yalnızca Irak'ta ABD'ye ve kendisine yakın olan Irak güçlerine karşı siyasi ve güvenlik kazanımları elde etmek için bölgesel koşulları kullanıyorlar.

Irak'taki ABD askeri üslerine ve ABD’nin hayati çıkarlarına karşı ‘Gazze'yi destekleme’ levhası altındaki bu gerilim, Haşdi Şabi'ye düşman olan Sünni siyasi güçler de dahil olmak üzere çeşitli Iraklı siyasi güçleri, onun söylem ve stratejisine boyun eğmeye zorlayacaktır. Söz konusu gerilim ayrıca IKBY üzerinde karmaşık askeri ve güvenlik baskıları yaratmasına izin verecektir. Irak’ın güvenlik istikrarını bozmak ve Irak'ın geri kalan sınırlarına daha fazla birlik ve füze platformu konuşlandırmak suretiyle bunu yapacaktır. Bölgenin merkezi hükümetle olan tüm mutabakatlarını sona erdirecektir.

“Irak'taki ABD askeri üslerine ve ABD’nin hayati çıkarlarına karşı ‘Gazze'yi destekleme’ levhası altındaki bu gerilim, Haşdi Şabi'ye düşman olan Sünni siyasi güçler de dahil olmak üzere çeşitli Iraklı siyasi güçleri, onun söylem ve stratejisine boyun eğmeye zorlayacaktır.”

Ancak bu taraflar için en önemli çaba meşruiyetin tesis edilmesidir. Gazze'de olup bitenlere ilişkin ABD'nin tutumuna karşı Irak halkının kızgınlığının giderek artmasıyla birlikte, bölgenin tam da savaş benzeri bir iklime gömülmesi, Irak merkezi hükümetinin veya IKBY’nin Filistinlilerin yararına pratik bir hamle yapamaması ışığında, Haşdi Şabi fraksiyonları, ne kadar basit olursa olsun bir şeyler yapabilecek tek taraf olarak kendilerini sunacak.

Fotoğraf Altı: Telafer'deki Halk Seferberlik Güçleri’ne (Haşdi Şabi) mensup savaşçılar. (AFP)
Telafer'deki Halk Seferberlik Güçleri’ne (Haşdi Şabi) mensup savaşçılar. (AFP)

Sonunda bu gruplar geri dönecek ve Hizbullah'ın 1980'lerin başından beri yaptığı gibi, bu uygulama için siyasi ve askeri tazminat talep edecekler. Bu eylem ne kadar mütevazı ve kontrollü olursa olsun, sahada hareket etme yeteneğinin tekelleştirilmesi, meşruiyet tesis etmenin ve tam hegemonya yaratmanın aracıdır. Irak'taki Haşdi Şabi gruplarının şu anda toparlanmaya çalıştığı durum budur.

Haşdi Şabi grupları ve onları destekleyen siyasi partiler, Irak'ta ABD ile karşı karşıya gelmenin ‘kontrollü çatışma’ çerçevesinde kalması gerektiğinin farkında. Bu çatışma, Gazze'de yaşananlarla aynı tarzda, ABD'nin kendisinin kabul edebileceği ve katlanabileceği şekilde bu gruplarla Irak sınırları içerisinde kapsamlı ve radikal bir çatışmaya girmeye zorlanmadan gerçekleştirilmelidir.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.